Aynı şekilde başkâhinler ve din bilginleri de O'nunla alay ederek aralarında, "Başkalarını kurtardı, kendini kurtaramıyor" diye konuşuyorlardı.
"İsrail'in Kralı Mesih şimdi çarmıhtan insin de görüp iman edelim." İsa'yla birlikte çarmıha gerilenler de O'na hakaret ettiler.
Mar 15.31-32
Başkahinlerin çarmıha tepkileri, dindarların İsa’ya karşı genel izleniminin iyi bir örneğidir. İlginçtir ki Mesih’i küfürle suçlamakla beraber, kendisine küfrettiler! ‘Başkalarını kurtardı, kendini kurtaramıyor" (31) diye konuşuyorlardı, fakat burada Mesih ile onlar arasındaki fark ortaya çıkmaktadır.
Dindarlık kendine hizmet etmektir, Mesih, başkalarına hizmet etmekteydi. Dindarlıkta, en önemli soru, ‘kendimi nasıl kurtarabilirim’dir, ama Mesih, başkalarını kurtarmak için, kendi canından oldu.
Pilatus, ‘Başkâhinlerin İsa'yı kıskançlıktan ötürü kendisine teslim ettiklerini biliyordu.’ (10). Aslında, Mesih’i öldürtmekle beraber, kendilerini, kendi iktidar ve yetkilerini, korumaya çalışıyorlardı. Muhafazakar kelimesi ‘muhafaza etmek’ten, yani korumaktan, türemiştir.
Yahudi Din Liderleri çarmıhı anlayamışlardı. Çünkü onların akıllarındaki din değiş-tokuş sistemine göre, iyilik yapan Allah’tan iyi bir karşılık alacaktı. Oysa çarmıhta iyilik yapan İsa utanca ve Allah’ın lanetine uğramıştı. Çarmıh, sistemlerine uymadığından dolayı, O’nu hiçe saydılar.
Belki sen de kendini iyi, dindar biri sayıyorsundur, bu durumda ne yazık ki çarmıhı hiç anlayamayacaksın. Çünkü çarmıhta, suçsuz olan Tanrı’nın gazabına uğradı ve suçlu olan bağışlandı. Ey kendini sayan, kendi iyiliğine güvenen, çarmıhın dibinde tövbe et, Mesih’in sana bağışlamak istediği doğruluğunu kabul et!