Kötülük mü çekiyorsun? Rab İsa da çekti.
Arkadaşların tarafından mı yaraladın? İsa da bunu yaşadı.
Adaletsizlik mi yaşıyorsun? İsa da yaşadı.
Muhtemelen şu anda ne kadar acı çektiğini tek hisseden O’dur. Arkadaşların bile, eşin bile, seni sevdikleri halde durumunu anlayamayabilirler, ama Rab İsa anlar. Ve bil ki kendisi şu anda Tanrı’nın tahtının önünde senin için aracılık etmektedir.
Bunun için her yönden kardeşlerine benzemesi gerekiyordu. Öyle ki, Tanrı'ya hizmetinde merhametli ve sadık bir başkâhin olup halkın günahlarını bağışlatabilsin.
Çünkü kendisi denenip acı çektiği için denenenlere yardım edebilir.
İbr 2.17-18
İsa Mesih neden insan olup aramıza geldi, sorusunun en net cevabı şudur: Acılarımızı paylaşmak için! Rab İsa sadece bizim içinacı çekmedi, bizimle birlikteacı çekti. Bizimle birlikte acılarımıza ortak oldu.
Rab İsa Şeytan tarafından (Yahuda aracılığıyla) acı çekince nasıl davrandı?
"Evet, İnsanoğlu kendisi için yazılmış olduğu gibi gidiyor, ama İnsanoğlu'na ihanet edenin vay haline! O adam hiç doğmamış olsaydı, kendisi için daha iyi olurdu."
Mar 14.21
Tanrı’nın yargısını anımsadı ve Tanrı’nın en sonunda kötülüğe galip geleceği gerçeğini göz önünde tutmaktan vazgeçmedi. O, Tanrı’nın hükümdarlığına yaslandı, kendisini Tanrı’nın sözüne emanet etti.
Biz de onun örneğinden öğrenelim ki, şerle yüz yüze gelince umutsuzluğa kapılmayalım, depresyona girmeyelim. Babamıza yönelip, O’na yaslanalım.
İnsanlar seni incittiyse, İsa’nın yaptıklarını sen de yapabilirsin.
O sertleşmedi, kendini çekmedi, ‘sizden ne hayır gelir ki?’ diye yakınmadı.
Onları affetti, biz de affedelim. Çünkü herkes güçsüz, herkes arızalı; bizler dahil. Birbirimize lütuf gösterelim ve birbirimizi affedelim. Affederek onurlandıralım. Tıpkı Tanrı’nın bize olan lütfu gibi biz de birbirimize aynı lütfu gösterelim.
Affetmekle acıyı unutmuş olmayacağız. Affetmekle artık acı olmayacağını ne yazık ki söyleyemiyoruz. Affedince olaydan kaynaklanan acıyı özümser, üstleniriz. Bu yüzden affetmek çok güç. Ama yine de Rab İsa’nın yaptığı gibi yapmaya çalışalım.
Eğer yetkililer haklarını yediyse, İsa’nın izinden gidelim;
Dürüst olun – ölümcül olsa bile.
Boyun eğin – sistem çürük olsa bile.
Yetkililer görevlerini yerine getirmedikleri halde, Rab hiç hiç isyan etmedi, ayaklanmadı. Yalnızca teslimiyet gösterdi. Aynısını biz de yapalım.
Tesellimiz sebepte değil, şahısta bulunur. Çünkü teselli eden yalnız bir kişidir.
Rom 8.28’e göre Tanrı’nın iki şeyi her zaman, her durumda yapmakta olduğuna güvenin ve ona sımsıkı sarılın.
Tanrı kendi mükemmel planını işletmekte ve senin iyiliğin için çalışmaktadır. Tanrı Rab İsa’yı en umutsuz durumdan kurtardığı gibi seni de herhangi bir durumdan kurtarabilir. Bu hayatta bunu görmesek bile, öbür tarafta göreceğiz.
Teselli sebepte bulunmaz, anlayışta bulunmaz. Teselli nerede bulunur, biliyor musunuz, teselli şahısta bulunur, yani Babamızın hükümdarlığında.
Bazen çocuklarım geceleyin bir kabus yüzünden uyanıyorlar. Uyandıklarında istedikleri ilk şey, benim onlara sarılmam, kucağıma almam oluyor. Birşeyler anlatmamı, açıklamamı istemiyorlar. Sadece benim orada olmam onlar için yeterli oluyor.
Eski Antlaşma’da Eyüp adında bir peygamber vardır. Hayatı boyunca çok ama çok ızdırap çekti. Arkadaşları, yaşadıkları için bazı açıklamalar getirmeye çalıştılarsa da bu Eyüp’ün acısını dirdirmedi. Acı çeken kişi cevaplar istemez, yalnızca sevgi, şefkat ister. Kitabın sonunda Tanrı Eyüp’e gözüktü ve kendisinin kim olduğunu anlattı, yani Eyüp O’nu tanıyana kadar asıl sebebi bilemedi.
Müjde şudur ki, evrenin hükümdarı, kainatin efendisi tanıyabilen bir Tanrıdır.
Rab İsa Yüksek Kurul’n önündeyken ne söyledi?
"Ve sizler, İnsanoğlu'nun Kudretli Olan'ın sağında oturduğunu ve göğün bulutlarıyla geldiğini göreceksiniz."
Mar 14.62
Yargılanırken, Rab İsa kendisini ‘Yargıç’ olarak tanımladığında, ‘Ben son günde yargıç olarak oturacağım ve sizleri yargılayacağım,’ demek istedi. ‘Siz şimdi haksızlık yapıyorsunuz fakat egemenliğimde ben, bu haksızlığı gidereceğim ve dünyadaki bütün haksızlıkları düzelteceğim. Adaleti ortaya çıkaracağım.’
Bu acı çekenler için bir müjdedir, haksızlık edilenler için bir müjdedir. Rab İsa her şeyi düzeltecek, her haksızlığı giderecektir. Diktatörlük altında zulmedilen her ulus avutulacak, her gözyaşı silinecek, her hasta şifa alacak, her susayan doyacak ve sizden çalınan her şey geri verilecektir. Çünkü Rab İsa, çarmıhta kaybettiği her şeyi dirildikten sonra geri aldı.
Rab İsa’nın egemenliği geldiğinde, her şey, hiç olmamışçasına başa dönecektir.
Düzelmenin ertesinde acılarımız bize bir şeyler kazandırır.
Çünkü geçici, hafif sıkıntılarımız bize, ağırlıkta hiçbir şeyle karşılaştırılamayacak kadar büyük, sonsuz bir yücelik kazandırmaktadır.
2 Kor 4.17
Bir arkadaşım bu ayeti şöyle çevirir;
'Çünkü hafif ve anlık sıkıntılarımız bizlere çok daha değerli olan ebedi-sonsuz onur getirecektir.
Bir şekilde bu dünyada çektiğimiz ızdırap ve acılar bizim için cennette yücelik olarak birikmektedir.
En çok acı çeken kişi kim: İsa, cennette en çok yüceliğe kavuşan kişi kim: yine O!
Aynen öyle bilelim ki, ağladığınızdaki her damla gözyaşına, her yok yere suçlanmanıza, her yaranıza karşı Babanız sizin için tükenmez bir hazine hazırlamaktadır.
Milyoner (2009) adlı filmin kahramanı, son sahnede sevgilisine kavuştuğunda, kadının yüzündeki yara izini öptü; sanki o yara izi, onların sevgisini daha da derinleştirmişti.
Cennete kavuştuğumuzda, Rab İsa yara izlerimizi öpecek. Bu izlere rağmen bizi sevmekle kalmayıp, o yaralardan ötürü daha çok kucaklayacak, teselli edecek. Bu, bizler için nihai ve ebedi bir kazanç olacaktır.
Yüzüklerin Efendisi filminde, Sam Ganges ‘üzücü her şey mi giderilecek?’ diye soruyor. Bunun cevabı ‘evet’tir, esenlikle evet!
Ama olaylar her zaman böyle yürümüyor, en azından eski Türk filmlerinde... Birçok Türk filmi ne yazık ki haksızlıklar giderilmeden sona erer. Ferdi Tayfur’un filmlerinden birinde, kahraman sevgilisine kavuşmak için bir çok zorlukla savaşır ancak yaşadığı bu zorluklar onu sevgilisine daha da çok bağlar. En sonunda bir gün bütün engeller aşılır ve kavuşma vakti gelir. Ferdi Baba ve sevgilisi bir deniz kıyısında birbirlerine doğru yavaş çekimle koşarlar. Tam birbirlerine sarılacakları anda, bir adam Ferdi’yi böğründen vurur.
Babaros Uzunöner’e göre‘Zaten Türk filminde uzun zamandır görüşmeyen iki sevgili, ne zaman birbirlerine doğru koşsalar sevgililerden biri vurulur ve diğerinin kucağına yığılır kalır.’
Bu yüzden eski Türk filmlerinin kalitesi, kadınların gözyaşlarıyla kaç tane mendil ıslattığıyla ölçülürdü.
Arkadaşlar, Rab İsa’ya iman edenler için filmin sonu çok farklı olacak.
İspatı budur, Rab İsa ölümden dirildi. Bir terazi hayal edin. Bir kefesinde İsa’nın yüklendiği kötülükler: Şeytan’ın bütün saldırıları, arkadaşlarının O’nu terk etmesi, bizim günahlarımız, utancımız ve en ağırı Tanrı’nın gazabı! Onun çektikleri aslında bizim hak ettiğimiz cezaydı. Bunun hepsini terazinin bir kefesine konulur. Bir düşünün, evren kadar ağır. Öylesine ağır ki O’nun ölümüne neden oldu.
Fakat terazinin diğer kefesinde İsa’nın erdemi var. İsa’nın iyiliği sınırsızdır, ebedidir ve ölçüye gelmez. Ve bütün bu kötülükleri özümlesine karşın, yine de iyiliği, hayırı ağır bastı ve bunun sayesinde ölümden dirilebildi. Evrendeki bütün kötülüğü kendisine çekip, üstlenmesine rağmen yine de O’nun kefesinde iyilik daha ağır bastı. Dirilişi bunu ispatlar.
Diğer bir değişle, İsa insanoğlunun bütün borçlarını toplayıp ödedi. Bilanço, hesaplanamaz büyüklükteki bir eksiye kaymış olduğu halde, hepsini ödedikten sonra İsa’nın hesabı hala artıdaydı. Çünkü iyiliği kesinlikle tükenmez! Bu yüzden üstlendiği herşeye rağmen ölümden dirilebildi.
Bu ne demek biliyor musunuz, iyilik en sonunda kazanacaktır. İşte en büyük müjde budur! Herşeye rağmen, ne olursa olsun, hikayenin son bölümünde Rab İsa galip gelecek ve yanına ona iman eden herkesi toplayacak. Filmlerde bize İsa Mesih’siz yaşamanın umutsuzluğu anlatılırsa da, O’na iman eden herkes umuda sahiptir. Şeytan, günah, ölüm, ızdırap, ne kadar kötü olursa olsun, en sonunda Rab İsa’ya Kurtarıcı ve Rab olarak güvenen herkesin çektiği her sıkıntıya karşı mutlaka bir kazancı olacaktır.