Bunu duyan İsa onlara, "Sağlamların değil, hastaların hekime ihtiyacı var" dedi. "Ben doğru kişileri değil, günahkârları çağırmaya geldim."
Mark 2.17
Rab İsa Ferisilerin kendi atasözlerinin birinden faydalanarak cevap verdi. İsa temelde şöyle söylüyordu: ‘Peki, insanları ayırmak isterseniz eğer, bir çizgi koymak isterseniz eğer, siyah beyaz mı istiyorsunuz, dahiller ve hariçler mi istiyorsunuz? Pekala, ben de bir ayrım yapayım o halde: ‘Hastalar ve sağlamlar.’ Sanki Rab İsa ‘ben normalde bu ayrımı yapmıyorum. Fakat size kendi dilinizle konuşacağım’ demektedir bu ayette.
Doktora ne zaman gidilir? Kendi kendini onaramadığın zaman. Kendi kendini tedavi edemediğin iyileştiremediğin zaman. ‘Bir doktora gitmeliyim, çünkü hastayım ve kendim için yapabileceğim bir şey yok.’ Peki doktordan ne istiyorsun? Herhalde sadece nasihat değil. Sana, ‘evet hastasın’ diyerek evine yollaması hiç değil. Hastalıkla senin arana girmesini ve birşey yapmasını, bir ilaç vermesini istiyorsun.
İsa burada diyor ki, dünyada iki tür insan vardır, (fakat tahminlerinizin aksine doğru ya da günahkar değil,) alçak gönüllü ve kibirli olanlar.
Alçak gönüllü kişiler doktora giderler. Yani, kendi kendimi değiştiremiyorum demek istemektedirler. ‘Kendimi düzeltemiyorum, kendimi kurtaramıyorum. Bir doktor lazım bana. Bir kurtarıcı. Bir ilaç-veren.’
Kendisini ‘doğru’ ya da ‘sağlam’ kabul eden kişiler, doktora gitmeyenlerdir. Bunlar kibirli olurlar, ‘Ben gayet iyiyim. Kendi hayatımı idare edebiliyorum. Bir müdahaleye ihtiyacım yok. Bir ruh-doktoruna ihtiyacım yok. Aynaya bakınca kendimi kusursuz buluyorum,’ diyenler işte bunlardır.
İsa’ya göre, insanlar arasında bir ayrım yapmak isterseniz, bir çizgi koymak isterseniz eğer, çizgi şu olsun: doktora gidenler ve gitmeyenler; alçak gönüllüler ve kibirliler; kendi gözlerinde hastalar ve kendi gözlerinde sağlamlar.
Ve bu kurtuluş sahnesinde, Mesih’in sofrası sahnesinde, ‘hastalar’ içeride, ‘sağlamlar’ dışarıda kalmıştır yani günahkarlar içerde, doğru kişiler dışarıdadır.