Sonra İsa, Levi'nin evinde yemek yerken, birçok vergi görevlisiyle, günahkâr O'nunla ve öğrencileriyle birlikte sofraya oturmuştu. O'nu izleyen böyle birçok kişi vardı.
Mark 2.15
Levi bu kararı verdikten sonra iki şey keşfetti.
Birincisi – Rab İsa onunla bir ilişki istedi.
Sadece hoca – talebe ilişkisi değildir bu. İsa, Levi’nin evindeki yemeğe katıldı. O kültürde bu Levi için hayli onur verici bir olaydı. Doğulu kültürlerde eğer birisini onurlandırmak isterseniz, evini ziyaret edersiniz. Unutmayalım, Rab İsa doğuluydu. Levi’yi onurlandırmak, ona saygı göstermek için O, Levi’nin evine gitti. Bu herkese verilmiş bir duyuruydu, ‘artık bu adam benim arkadaşımdır. Ondan utanmıyorum. Bundan sonra benim gerçek dostum olacak. Herkes bunu bilsin diye evine gidiyorum.’ Ve göreceğimiz gibi bu, o günkü İsrail toplumu için kabul edilmez bir olaydı. Bir şoktu!
Beraberce yemek yemek arkadaşlık demekti, kabullenme demekti.
Bir kimse Mesih’e geldiğinde, kendisi Rab’bin arkadaşı olur. Bu resmi, dinsel, kanun halinde bir kavram değildir; aksine samimi, açık, dostane sıcak bir ilişkidir.
Ne zaman ki Rab İsa birisiyle yemek yerse bunun bir diğer anlamı da geleceğe yönelik bir çağrışım olmasıdır. Peygamberlere göre gelecekte, Tanrı’nın Egemenliği gerçekleşince, Mesih halkıyla birlikte bir şölen yapacak. Aslında cennet hakkında pek çok şeyler bilmiyoruz ama orada yemek olacağını biliyoruz! Cennette Kuzu’nun düğün şöleninde bütün imanlılara bir ziyafet çekilecek, hem de ‘yokun yok olduğu’ bir ziyafet. Şunu söyleyebiliriz ki, İsa bir kimseyle yemek yediği zaman cenneteki o sofrayı işaret etmektedir. Çünkü Rab’bin sofrasında oturmak kurtuluşa yapılan bir vurgudur.
Levi’nin keşfettiği ikinci şey şudur: İsa’yı izlemek bireysel değil, toplumsal bir eylemdir.
Bu yemekte sadece Levi ile İsa baş başa değildiler. İlk olarak ‘birçok vergi görevlisiyle günahkar oradaydı,’ yani, Levi’nin ailesi ve çevresi, onun bütün yakınlarını, iş arkadaşlarını, tanıdıklarını davet etmişti. Levi İsa ile yakınlığını herkesin önünde kutlamak istedi, tanıklık etmek istedi. İsa ondan nasıl utanmadıysa Levi de İsa’dan utanmadı.
Aynı zamanda, İsa’nın diğer öğrencileri de oradaydı. Acaba nlar ne düşünüyordu dersiniz? Birçoğu balıkçıydı. ‘Bu adam bizden ne kadar da çok çalmış,’ diye düşünmüşlerdi muhtemelen. ‘Üçkağıtçı,’ ‘peki evine baksana, yemeğe baksana! Bunlar benim paramla yapıldı!’ Ve ardından davetlilere baktılar.’ Hepsi günahkar, murdar, hain, hırsız... İsa nasıl onlarla yemek yiyebilir ki?’
Nereden geldiğimizi çok kısa bir süre içerisinde unutabiliriz, değil mi? İsa 12 öğrencisini, birbirlerini kabul etmeyi öğrensinler diye, bile bile hayatın her alanından oluşturdu. Kilise her zaman farklı farklı kişilerden oluşur. Bu ilk bakışta bize zor gelebilir, fakat birbirimizi kabul etmemiz şarttır. Neden mi? Çünkü hepimiz bir zamanlar günahkardık, fakat hepimiz Rab tarafından sevilmiştik!
Arkadaşlar, imanlılar topluluğu çok önemlidir. Kilise olarak aynen Levi’nin evindeki sofrada olduğu gibi, başka imanlılarla tanışabiliriz ve eski çevremizle yeni çevremizi tanıştırabiliriz; bedensel ailemiz ve Rab’deki ailemiz... Levi böyle yaptı. Cesur bir adam, değil mi? Ama ne eski günahkar arkadaşlarından ne de kilisedeki yeni arkadaşlarından utanmıştı ve bu çok önemliydi.
Levi Bey İsa’yı izlemeye başlayınca iki şey keşfetti: Rab onunla bir ilişki istiyordu, (çünkü Hristiyanlık bir din değil, bir ilişkidir,) ve kurtuluş sadece bireysel değil, toplumsaldır, ortak bir tecrübedir.