İsa'ya cüzamlı biri geldi, diz çökerek, "İstersen beni temiz kılabilirsin" diye yalvardı.
Markos 1.40
Cüzam hastalığı o günlerde sadece bir hastalık değildi. Sanki hüküm giymişçesine insanın bütün hayatını sonuna dek mahveden bir durumdu. Yahudi Yasasına göre hastayı ‘murdar’ kılar ve bütün hayatını etkilerdi. Hastalıklı kişi toplumdan dışlanır, herkes tarafından adeta yok sayılırdı. Fakat durumunun o kadar kötü olmasına rağmen, adam İsa’ya korkusuzca, hiç utanmaksızın yaklaştı.
Adamın böyle bir sorusu vardı; ‘Yapabildiğini anladım, gördüm. Tanık oldum, yetkin var, gücün var. Benim sorum şudur ki: bana da olacak mı? Yani benim iyileşmemi istiyor musun, uygun görüyor musun. Rab, ben de aynı şifayı alabilecek miyim? Biliyorum yapabilirsin ama yapacak mısın?’
Bazen Tanrı yapabilir ama yapmak istemiyor diye düşünüyoruz, çünkü Tanrı’yı eski Yunan ilahları gibi görüyoruz. Onlar uzaklarda, bir yandan da kafayı çekerek bizi seyreder ve rahatlarını hiç mi hiç bozmazlardı. Biz kesinlikle umurlarında değildik. Oysa Cüzamlı İsa’ya geldi. Şimdi herkes bu soruyu sormalı: Tanrı gerçekten benimle ilgilenecek mi? İsa Mesih’te cevap, ‘evet’tir.
İsa'nın yüreği sızladı, elini uzatıp adama dokundu, "İsterim, temiz ol!" dedi.
Markos 1.41
‘Yüreği sızladı’.Bu ifade önemlidir, çünkü Tanrı hissediyor. Acı çektiğimizde o da acı çekiyor. Tanrımız acı çeken bir Tanrıdır. Çarmıh olayını gözümüzde şöyle bir canlandıralım - ve inanın ki burada o çarmıhı bir an için görebiliriz - çarmıhta acı çekerken İsa acılarımızı paylaştı, bizimle bir oldu. İşte burada, cüzamlıya, bunu gösteriyor, şefkatinde empati duyuyor.
Aklınızda olsun, her ne zaman ızdırap çekseniz - isterse en küçük acınız olsun - İsa hisseder. Uzaktan değil, sizin bedeniniz gibi o acıyı içinde yaşar. O yüreğinizin atışını hisseder ve sizinle birlikte acı çeker. Çünkü çarmıhtayken, acılarımızda bizimle olmak isteğini ispatlamıştı.
‘Elini uzatıp adama dokundu,’ denilmiştir; çünkü Tanrı uzakta kalmaz, bize yakınlaşır. İşte Müjde budur: İsa Mesih, Tanrı’nın Oğlu insan olup aramızda yaşadı. O Bize dokunuyor. AİDS hastaları için en değerli armağanın dokunulmak olduğu söylenir; çünkü normalde herkes onlardan uzaklaşır, sanki pisler, sanki murdarlar... Oysa küçük bir dokunuş o kimseler için şefkat göstergesidir. İsa öyle bir Rab’dir ki, O’nun için hiç bir şey murdar, hiç bir kimse dokunulmaz değildir. İsa size dokunmak istiyor, bugün!
‘İsterim, Temiz ol.’
Bu sözcükler İsa tarafından söylendi. Gayet net ve açıktır ki, burada İsa’nın hem yetkisini hem de isteğini görmekteyiz. İsa ‘isterim, temiz ol’ diyerek Tanrı’nın yüreğini sergiler. Bize dönük, sevgiyle dolu, babacan bir yürektir bu.
Unutmayalım, İsa bizim için görünmez olan Tanrı’yı görünür kılmak için geldi. ‘Beni görmüş olan, Baba'yı görmüştür’ derken kast ettiği buydu. Müjde şudur ki: Yüce Allah, Mevla, Herşeye gücü yeten Rab, ‘İsterim, temiz ol,’ diyor bizlere.
İsa hem sizi iyileştirmeye yetkisine sahiptir, hem de bunu istiyor, çünkü sizi seviyor. İşte bu, O’nun sevgi eyleminin kanıtıdır.
Adam anında cüzamdan kurtulup tertemiz oldu.
İsa onu sıkıca uyararak hemen yanından uzaklaştırdı.
"Sakın kimseye bir şey söyleme!" dedi. "Git, kâhine görün ve cüzamdan temizlendiğini herkese kanıtlamak için Musa'nın buyurduğu sunuları sun."
Ne var ki, adam çıkıp gitti, olayla ilgili haberi her tarafa yayıp duyurmaya başladı. Öyle ki, İsa artık hiçbir kente açıkça giremez oldu. Ancak dışarıda, ıssız yerlerde kalıyordu. Ve halk her yerden O'na akın ediyordu.
Markos 1.42-45