Markos’a kısa bir önsöz

Çoğu uzman, dört Müjde Kitabı içinde en erken yazılmış olanın Markos olduğu konusunda birleşir. Kanıtlara göre, Markos MS 70’ten önce, büyük olasılıkla MS 65 yılında yazılmış olmalıdır.

İsa’nın oniki resulünden biri olmadığı için, yorumculara göre Markos’un asıl kaynağı Petrus’tu. Bu düşünceyi destekleyen en önemli kanıtı Papias (İS 60-135) ortaya koymuştur.

Markos, Petrus’un tercümanı oldu ve bütün hatırdıklarını itinayla yazdı.’

Aslında, kitabı incelerseniz, Petrus’un orada bulunmadığı hiç bir olayın anlatılmadığını görürsünüz. Markos, Petrus’un görerek tanık olduklarının bir özetini yazmıştır.

Kitabın ilgi çeken noktaları şunlardır:

Bu kitabı okurken Markos’un kullandığı üsluba katılımımız önemlidir; çünkü Markos gerçek hikaye anlatıcısıdır. Her hikayede bizlere İsa’nın bir iki özelliği canlandırılır. İsa’nın kimliğini ve mesajını daha kapsamlı bir şekilde anlayabilmek için hikayelerin içine bizzat yaşıyormuşçasına girmemiz yararlı olacaktır.

Üzerinde durulması gerekli sorular ağırlıklı olarak şunlardır: İsa’nın cennetten dünyaya iniş amacı neydi, bize bir kitap getirmek üzere mi?

Hayır! Çünkü İsa hiç bir kitap getirmedi.

Bizi tövbeye çağırmak, Bir peygamber gibi, vaazlarla öğretişlerle bizi Tanrı’ya yaklaştırmak için mi?

Yine hayır. İsa Tanrı’nın kim olduğunu sözle, eylemle göstermek üzere geldi.

İsa şifa verince Tanrı’nın şifa veren bir Tanrı olduğunu anlarız. İsa sahte dindarlığa karşı durunca Tanrı’nın dincilikten nefret ettiğini anlarız. İsa imanı arayınca Tanrı’nın imanı önemsediğini anlarız.

Ve İsa çarmıhta kendi isteğiyle ölünce, Tanrı’nın bizi ne kadar çok sevdiğini, bizim yerimize kendi oğlunu kurban ettiğini anlarız ve İsa’nın dünyaya gelişteki maksadını nihayet kavrarız: Nihai amacı ölmekti. En utanç verici, en hor görülen biçimde, en acılı şekilde, İsa Mesih çarmıha gerilmek üzere doğdu, yaşadı ve en sonunda görevini tamamladı.