İnsan işler kötüye gitmedikçe dostlarının kim olduklarını bilemez diye bir söz vardır. Ben bu sözde büyük bir gerçek olduğuna inanıyorum. Hepimiz ne pahasına olursa olsun sadık arkadaşlarımız olarak kalacaklarına inandığımız kişilerin sadece “iyi gün dostu” olduklarını keşfetmişizdir. Neden söz ettiğimi anlıyorsunuzdur, sadakatleri durumun havasına bağlı olan kişilerden söz ediyorum. İlişki zevkli olduğu sürece sonuna dek sizinle beraberdirler. Ama durum kendilerinden bazı fedakârlıklar gerektirdiği anda onları bulmak çok zor olur. Dostluğun en büyük sınanması rahat ve huzur ortamında değil, zorluk ve karşıtlıklarla karşı karşıya olduğumuz zamanlardır. Durum böyle olduğundan herhangi bir sıkıntı olmadıkça sadık dostlarımızın kim olduklarını asla anlayamayız.
Aynı şekilde, sıkıntı olmadıkça Mesih’in sadakatini de kişisel bir biçimde yaşayamayız. Yaşayamazsak da bunun sonucu olarak O’na olan imanımız hiç büyümez, durağan kalırdı. Tanrı’nın zorluklarla karşılaşmamıza izin vermesinin ana nedenlerinden biri de bize sadakatini göstermek ve buna karşılık bizim imanımızın büyümesi içindir. İnanlı’ysanız, sonsuz kaderiniz için Mesih’e güvenmişsinizdir. Ama bu alandaki sadakatini ölene dek yaşayamayacaksınız. Tanrı sizden ve sizin için O’nun sadakatini sadece kafanızla kabul etmenizden daha fazlasını istiyor. Bunu şimdi yaşamanızO’nun isteğidir.