9. İnsanın Kibrini Kıran Bir Deneyim

Din adamı olarak otuz altı yıllık hizmetim boyunca birçok yetenekli vaiz gördüm. Yarış başladığında piste atılan yarışçı gibi ortaya fırlarlar. Seçkin topluluklara davet edilirler. Bütün “önemli” insanlarla tanıştırılırlar. “İnanlı süperstarlar”dan bonservisler toplarlar. Bundan sonraki Billy Graham ya da Spurgeon olarak tanıtılırlar. Ama birkaç yıl bütün dikkatleri üzerlerinde topladıktan sonra gözden kaybolurlar. Bazıları hakkında bir daha hiçbir şey duymayız.

Bu adamlardan bazıları benim kişisel arkadaşlarımdır. Bazılarını uzaktan tanırım. Tanımak ya da birlikte çalışmak fırsatını elde ettiklerimden kafamda kalan en canlı şey: hepsinin hal ve tavırlarında bir kibir havası olduğuydu. Açıktan açığa kendini beğenmişlikten söz etmiyorum. Çoğu kez durum bundan daha ustaca gizlidir.

Bu gelecek vaat eden genç vaizler, herkesin gözlerini üzerlerinde toplayan çoğu insanın çektiği rahatsızlıktan mustariptirler. Ben buna ruhsal hafıza kaybı demekten hoşlanırım. Kim olduklarınıunutmaktan çok, oldukları her şeyin Kaynağını unutmaya başlamışlardır. Sesin Tanrı, kendilerininse sadece ağız olduğunu unutmuşlardır. Tanrı’nın her an akımı durdurup onları sadece ruhsal yaşamlarında değil, meslek yaşamlarında da kupkuru, kimsesiz ve çaresiz bırakabileceği gerçeğini unutmuşlardır.

Anna’yla ben, bu insanları evimize davet ettikçe ya da bir konferans ya da kongrede onlarla birlikte oldukça haklarında söylenen övücü sözlere kendilerini kaptırdıklarını açıkça görmeye başladık. İnsanların alkışlarını çok fazla ciddiye almışlardı. Dikkatsizce söylenen bir söz ya da eleştirisel bir bakış gerçek oldukları daha sonra kanıtlanan şeyleri bize göstermişti. Cilalı vaazleri ve yürek parçalayıcı dualarının yüzeyi altında temellerini baltalayan kötü bir güç vardı. Birçok olayda başarılması yıllar alan şeylerin yıkımına götüren yavaş bir süreçti.

Bir Başka Kayan Yıldız

Benjamin Hillary buna kusursuz bir örnektir. Lise ve üniversitedeyken bir Amerikan futbolu yıldızıydı. Dışa dönük ve arkadaş canlısıydı ve Tanrı’yı seviyordu. Müjde’yi bildiren bir din adamı olmak için başarılı bir mesleği bırakmıştı. İlahiyat fakültesini bitirdikten sonra, Florida’da bir İnanlılar topluluğuna gitti ve orada da hemen yetenekli bir vaiz ve öğretmen olarak tanındı. Topluluğu hızla büyümeye başladı. Bir rahip olarak çok kısa bir süre geçirdikten sonra Amerika’nın en iyi genç din adamlarından biri olarak tanıtılıyordu.

Ama bir şeyler oldu. Bu alkışları gerçekten kimin hak ettiği konusunda kafası karıştı. Gururlanmaya başladı. Sanki futbol sahasından hiç çıkmamış gibiydi. Kalabalıklar için oynamaya başladı. İnsanların övgü ve kendisini kabulü için oynamaya başladı. Çarpılan bakış açısı, karar verme yeteneğini etkilemeye başladı. Çok geçmeden her şey herkesin ne düşüneceğine bağlı olmaya başladı. Bir seri akıllıca olmayan seçim yaptıktan sonra kendisinden topluluktan ayrılması istendi. Bir daha da kimse Benjamin’in ismini duymadı.

Tanrı gururdan nefret eder. Günahı, Tanrı’nın yarattıkları arasında bir gerçek kılan gururdu. Ve bu dünyaya günahı sokan de gururdu.

Rab korkusu kötülükten nefret etmektir;

Kibirden, gururdan ve kötülük yolundan ve

Bozuk ağızdan nefret ederim. (Zebur:Süleyman’ın Meselleri8:13)

Tanrı gururdan öylesine nefret eder ki, onu çocuklarının yaşamından söküp atmak için onların yaşamlarına sıkıntı yollamaya razıdır. Göreceğimiz gibi, Tanrı gururu o kadar çok hor görür ki, gururun çocuklarının yaşamlarında bir sorun olmasını engellemek için onların yaşamlarına sıkıntı yollayacak kadar ileri gitmeye bile razıdır. Ve Tanrı’nın yaşamlarımızda sıkıntılar olmasına izin vermesinin dördüncü bir nedeni de gururun üstesinden gelmektir.

Neden Ben?

Pavlus, Korintlilere yazdığı ikinci mektupta “bedendeki diken”inden söz etmiştir. Belli ki, bu — belki de fiziksel — olan bir çeşit sıkıntı ona rahatsızlık ve endişe veriyordu. Bu sıkıntı onu dizleri üzerinde duaya çöktürmüş ve kendisini ciddi bir şekilde sınamasına neden olmuştu. Dikenini alması için Rab’be üç kez yalvardıktan sonra kendisi hakkında bir şey keşfetti. Bu derinlemesine ruh sınaması sırasında Pavlus “diken”inin nedenini keşfetti.