Sıkıntılar “olmamız gereken şey”in örtüsünü üzerimizden çekip alarak, gerçekten kim olduğumuzu su yüzüne çıkarırlar.

İnsanlar İnanlı olduklarında, eski arkadaşlara nasıl davranacakları ve aile üyelerine kendilerine olup bitenleri nasıl açıklayacakları gibi bazı konuları hemen ele almak durumundadırlar. Bazı günahkâr alışkanlıkları da bırakmaları gerekmektedir. Çoğunlukla bunlar bilinen şeylerdir. Bunları bulup söylemek çok fazla bir anlayış gerektirmez.

Ancak zaman geçtikçe ve bu yüzeysel şeyler halledildikçe, Tanrı çok belli olmayan şeyleri ele almayı uygun görür. İtaatsiz davranışlarımızdan ötürü bizi azarlamakla tatmin olmaz. Sorunun kökü olan, gurur, önyargılar, bencillik ve maddeciliğe inmek ister. Liste, öfke, acılık, kıskançlık, kin, ve yargılayıcı bir ruh gibi konuşmamız, sessiz sözlerimiz ve “şaka anlayışımız” gibi şeylerle belli olan türde şeylerle uzar gider. Bunların yanı sıra Tanrı, geçmişimizde olan olayların sonuçları olan incinmeler, korkular ve güvensizlikler gibi taşımakta olabileceğimiz duygusal yaraları iyileştirmeyi ister. Yanlış tutumları söküp atmak ister. Başkalarının davranışlarını yanlış yorumlamamıza yol açan çocukken bize öğretilen yanlış düşüncelere dikkatimizi çekmek ister. Kendisi hakkındaki fikirlerimizi olduğu kadar kendimiz hakkındaki düşüncelerimizi de düzeltmek ister. Bu konular sadece günahı itiraf ederek hallolunmazlar. Dahası vardır.

Bizi Bilinçli Kılan

Çoğu kez bu tür sorunlar olduğundan haberimiz yoktur. Bunun için Tanrı, kendimizi biraz sınamamız için yaşamlarımıza biraz sıkıntı göndermeyi uygun bulur. Sıkıntı rüzgârları yüzeysel konuları üfürüp götürür ve bizi olaylarla daha derin bir düzeyde başa çıkmaya zorlar. Tanrı bir arkadaşınızla aranızda olan bir çatışma aracılığıyla çalışabilir. Eşinizi kullanabilir, parasal durumları hatta çocuklarınızdan birini bile kullanabilir.

Sizin ilginizi nasıl çekeceğini bilir. Ve eninde sonunda yaşamımızın zeminlerindeki rahatsız edici gıcırtıların bilincine varırız. Her şey eskisi gibi iyi gitmemeye başlar. Yaşam bir zamanlar olduğu kadar kolay değildir. Yaşamın yapısı çökmeye başladığında bu Tanrı’nın size, “İçine uzun uzun ve iyice bakmanın zamanı geldi. Böyle tepki göstermene gerçekten neden olan şeyin ne olduğunu keşfetmenin zamanı geldi” demesidir.

Bu iş hiçbir zaman eğlenceli değildir. Aradığımız ya da erişmek dua ettiğimiz ruhsal büyüme bu değildir. Ancak bu kendini inceleme zamanlarında Tanrı ve diğer insanlarla olan ilişkilerimizde en büyük adımları attığımız zamanlar bunlardır. Bu kendi kendini inceleme zamanlarında Tanrı tutarsızlığımız ve benlikçiliğimizin çoğunun nedenine el atabilir. Böyle zamanlarda kendimizi olmaya çalıştığımız gibi değil de gerçekten olduğumuz gibi görürüz. Tanrı’nın bize bütün göstermek istediklerini göstermesine izin verirsek kalıcı bir değişiklik oluşur.

Kendinizi Sınayın!

Havari Pavlus, Korint’teki İnanlılar topluluğu üyelerine kendilerini sınamalarını emretmişti. Toplulukları içinde çok yüksek oranda hastalık ve ölüm vardı. Pavlus, bu sıkıntının Korint’teki İnanlılar topluluğundaki kişilerin karakteri hakkında bir şeyler açıklamak için gönderildiğini çok açık bir biçimde ortaya koymuştu. Bunlar bölücü, obur ve Rab’bin sofrasına saygı göstermeyen kişilerdi, (bkz. İncil:I Korintliler11:19-30). İlgilerini çekmek için Tanrı onları hastalık ve ölümle vurarak disipline çekmeye başladı. Pavlus şöyle diyerek yanıt verdi:

Kişi önce kendini sınasın, (İncil:I Korintliler11:28).

Yani, “Kendine sınayan bir biçimde bak ve seni böyle saygısızlığa iten şeyin ne olduğunu keşfet.” Tanrı bu çeşit bir kargaşalığın sürüp gitmesine izin vermeye başlayacak bile değildi, bu yüzden onları doğru yola getirmek için onlara fiziksel rahatsızlıklar yolladı.

Tanrı geçmişimizden gelen olumsuz unsurların yaşamlarımızda serili kalmalarını ve bizim gerileyip bozulmamıza neden olmalarını istemez. Bizler Kutsal Ruh’un tapınaklarıyız. Tanrı bizim temiz ve kullanılır aletler olmamızı ister. Geçmişin döküntülerinin yaşamlarımızda yıllarca kalmasına izin vermemiz için bir neden yoktur. Bununla başa çıkabileceğimiz zamanı bildiğinde ilgimizi ona çekmek için harekete geçer. Ve ne kadar acı verici görünürse görünsün Tanrı’nın bakış açısı çektiklerimize her zaman değer.

Bay Doğru

İnanlılar topluluğumuzdan erkek arkadaşı tarafından terkedilmiş bir genç kadınla konuşuyordum. Yıkılmıştı. Sharla, Benjamin’in aradığı kişi olduğundan emindi. Liseden beri Tanrı’nın Sharla Benjamin’le evlenmesini istediği kişiyi bulmak için dua ediyordu. Ve bir süre dualarının yanıtının o olduğunu düşünmüştü. Evlilik hakkında konuşmuşlar ve yüzüklere bile bakmışlardı. Sonra Benjamin hiçbir uyarıda bulunmadan ilişkiyi kesip atmıştı.

Konuştukça, durumu biraz eşelemek özgürlüğünü hissettim. Ona ilişki hakkında birçok sorular sordum. Gitgide daha çok açıldı ve sonunda ilişkide atakta olan kişinin kendisi olduğunu itiraf etti. Benjamin’e baskı yapmıştı, Benjamin de alıp başını gitmişti. Bunu itiraf etmek Sharla için zor bir şeydi. Ama gözlerinde yaşlarla onun kendisini terk etmesinin kendi suçu olduğunu itiraf etti.

Konuşmamız iyi gidiyordu, bunun üzerine biraz daha derin sorular sorma özgürlüğünü hissettim.

Neden böyle davrandın?” diye sordum.

Omuzlarını silkip, “Bilmiyorum. Ben her zaman böyleyimdir,” dedi.

Her zaman mı?” diye sordum.

Hatırlayabildiğim kadarıyla her zaman. Ağabeylerim bana hep çok ‘patronvari’ olduğumu söylemişlerdir. Şimdi bu konu üzerinde düşündükçe haklı olduklarını görüyorum,” dedi.

Konuşmayı sürdürdükçe, yaşamının ilk yıllarında buna benzer kalıplar bulunduğuna dikkat ettim. Kendisinden çok şeyler bekleyen bir ailesi vardı. Anne-babasının kendisine fazla sevgi göstermemesi ve kendisinden çok şeyler beklemesi saldırgan bir ruha sahip olmasına yol açmıştı. Kabul edilmek için performanslarda bulunuyordu. Ne yapmak istediyse onu hep iyi bir şekilde yapmıştı. Ama aldığı ödül babasının onun boynuna dolanan sıcak kolları değildi. Bunun yerine eli sıkılarak ya da parasal bir ödülle tebrik edilirdi.

Zaman geçtikçe konuşmanın odağı o ve Benjamin’den olmaktan çıktı. Sharla’nın yıllardır savaştığı bazı duyguları ortaya çıkartmaya başladım. Bunlar, yapabileceği şeyler için değil, kendisi olduğu için sevilme arzusu, yalnızlık ve soyutlanmışlık duyguları ve Tanrı’yı bekleyememekti. Bu duygusal kalıplarla içinde yetiştiği çevre arasındaki ilişkiyi çabucak gördü.

Bunu izleyen aylar boyunca Tanrı’nın Sharla’yı değiştirmesini izledim. Soğuk saldırganlığı gitmişti. Diğer insanlara karşı daha hassas ve daha kabul edici oldu. Daha sonra bir arkadaşına Benjamin’den ayrılmasının başına gelen en iyi şey olduğunu itiraf etti. Ve ben de bununla aynı fikirde olmak zorundaydım çünkü o trajedi aracılığıyla Tanrı Kendisinin kesip atmak için hazır olduğu olgunlaşmamışlık tabakasını onun da görmesine izin vermişti.

Neden Acı?

İnsan böyle bir şeyi su üzerine çıkartmanın yarattığı duygusal ıstıraba değip değmediğini merak edebilir. Bunun bazen değmez göründüğünü itiraf etmeliyim. Ama Tanrı’nın bizim için amacının ruhsal olgunluk olduğunu hatırlamalıyız. Havari Pavlus, “Mesih’e doğru her yönden büyüyeceğiz” (İncil:Efesliler4:15) demişti. Bu Tanrı’nın isteği olmaktan başka, geçmişin yarattığı mücadelelerle başa çıkmakta pratik yararlara da sahiptir.

Bunlardan en belirgini gelecekteki ilişkileri, bu hallolmamış mücadelelerin olumsuz taşması yüzünden tamamen sele kapılmaktan korumasıdır. Onu ne kadar bastırmaya çalışırsak çalışalım, geçmişimizdeki itiraf edilip terk edilmemiş günah eninde sonunda bir yerden ortaya çıkacaktır. Bunun olması biraz zaman alabilir ama çatlaklardan su yüzüne çıkacaktır. Ve bunun sonucu olarak genellikle ailelerimiz acı çekerler. Bu yüzden, Tanrı bunları bize ne kadar erken açıklarsa, o kadar iyidir. Her büyük aile danışmanlığı seansında, ailedeki birinin geçmişinden kaynaklanan sorunlar merkezdir. Bu yüzden hemen hemen her seansı aile yaşamının ilk günlerini kapsayan sorularla açarım.

Ertelemek

Bu şeyleri ne kadar uzun zaman çözümlenmeden bırakırsak, olumsuzluk yaratma potansiyelleri o denli büyür, kökleri daha derinlere iner, onu söküp atmak o denli acı verir ve onu bırakmaya karşı durmamız da ona göre kuvvetli olur. Tanrı bu yüzden bize sıkıntılar vermeyi sürdürür. Sıkıntıları yok ederse eski yollarımıza döneceğimizi bilir. Kendi içimize bakmak için dürtüye ihtiyacımız vardır. Kimse içinde gerçektenne olduğuyla yüz yüze gelmek istemez. Ama gerçeği iyice görmezsek çok az değişiklik yaparız. Sıkıntı ve zorluk rüzgârları dikkatlice yapılmış maskelerimizi uçurup götürür. Sıkıntılar, “olmamız gereken şey”in örtüsünü üzerimizden çekip alarak gerçekten kim olduğumuzu su üzerine çıkarırlar. Ve bu ne kadar acı verici olursa olsun, ancak o zaman Tanrı başladığı şeyi bitirebilir.

Muntazam Bir Kontrol

Tıbbi bir çekaptan geçmek iyi bir fikirdir, çünkü kişinin sağlığına tehlike oluşturan herhangi bir şeyin onun yaşamını tehlikeye atacak bir duruma gelmeden önce erkenden farkına varılmasını garantiler. Başları derde girenler, doktorun bir şey bulacağından korktukları için muayeneye gitmeyi erteleyenlerdir. Vücudun yolladığı sinyallere kulak asmamak aptallıktır. Tanrı’nın uyarılarına kulak asmamak ise daha büyük bir aptallıktır.

Linda inşaatçıyı çağırıp yeri kontrol ettirmeseydi neler olabileceğini, zararın kendisi ve başkaları için ne kadar büyük olabileceğini bilemiyoruz. Aynı şekilde biz de yolumuza çıkan zorluklara bize anlayış vermesi için Rab’be yakararak karşılık vermezsek çok büyük bir riske gireriz. Sıkıntı rüzgârları aracılığıyla Tanrı saklı şeyleri: gelecekteki ilişkilerimizi mahvetme, tanıklığımıza zarar verme ve bir gün ailemizi yıkma olasılığını taşıyan özellikler ve kalıpları bize açıklamak ister. Kaçmayın. Tanrı’nın yapmakta olduğu şeyi görmezlikten gelmeyin. Tanrı’yı erteleyerek sadece kendinize zarar verirsiniz.

Kendi içimize bakmak acı veren bir deneyim olabilir. Ancak, orada ne bulursanız bulun, ne kadar yıkıcı bir acıya sahip olurlarsa olsunlar, İsa’nın Kendisinin o yükü çarmıha taşımanıza yardım etmek ve onu ilk ve son kez çözümlemek için yanınızda olduğunu hatırlayın. O sizin için her şeyin en iyisini düşünür. Acının bazen bütün bir iyileşme ve içteki adamın tedavisi için yolu hazırladığını bilir.

Francis Shaeffer’in karısı Edith Shaeffer, Afflictionadlı kitabında kutsallaşma sürecindekilerin çekmekte oldukları acı ile mücadele içinde olanlar için bir dua eklemiştir:

Sen bana baktıkça yüzünün aksini bozan, saf olmayan bazı şeylerin alınmayıp götürülmesiyle bütün bunlardan Sana daha yakın olarak ve Senin çocuğun olarak daha olgun olarak çıkayım.

Tanrı’nın yaşamınızdaki o saklı ve ince tutarsızlıkları ve incinmeleri su yüzüne çıkarmasına izin vermeye ve onları Tanrı’nın sizi yönettiği biçimde ele almaya razı iseniz bu süreçten gerçekten de Mesih’e daha yakın, O’nun çocuğu olarak daha olgun, ve Tanrı’nın sevgisinin daha büyük bir yansıtıcısı olma potansiyeli ile çıkacaksınız.