Tanrı’nın yaşamlarımızdaki sıkıntıyı kullanmasının bir ikinci yolu daha vardır. Bu da sıkıntıları Kendi büyük sevgisini bize hatırlatmak içindir; sıkıntıları bir disiplin biçimi olarak kullanır. İnsanlar arası ilişkilerdeki disiplinde acı kullanıldığını çok gördüğümüz için bu ilkeyi ruhsal yaşamlarımızda da hemen kabul edeceğimiz düşünülür. Ancak yıllar boyunca bunun birçok insanın kabul edebilmesi zor bir ilke olduğunu gördüm. Seven bir Tanrı’nın çocuklarına acı verebileceğini düşünemiyorlar. Sevgi ve acı kavramları kafalarında son derece zıt şeyler olarak biçimleniyor.

Ama insan ilişkilerinde olduğu gibi Tanrı’nın gözünde de ikisi el eledir. İncil:İbraniler’in yazarı bu ilişkiyi bize biraz açar:

Oğullara söylenir gibi size verilen şu öğüdü de unuttunuz: “Oğlum, Rab’bin terbiye edişini hafife alma, Rab seni azarlayınca cesaretini yitirme. Çünkü O, sevdiğini terbiye eder, oğulluğa kabul ettiği herkesi cezalandırır, (İncil:İbraniler12:5-6).

Acı ve sevgi konularını birbirine bağdaştırmak konularında yazarın kafasında hiçbir zorluk yoktur. Sevgi, acı olanağını ve olasılığını zorunlu kılar. “Oğulluğa kabul ettiği herkesicezalandırır” dediğine dikkat edin.

İncil’in orijinal dili olan Grekçe’de “cezalandırır” yerinde “kırbaçlar” sözcüğü kullanılmıştır. Bunun günümüz için fazlasıyla ağır bir dil olduğunu düşünüyorsak bu sözün ilk yüzyılda yarattığı tepkiyi tahmin edebiliriz. Tanrı’nın sevdiklerini kırbaçla cezalandırmasını ima etmek ilk İnanlılar topluluğu üyelerini korkuyla ürpertmiş olmalı. Romalılar genelde uçlarına kemik ya da metal parçaları konarak ağırlaştırılmış kırbaçlar kullanırlardı. Bu tür bir cezalandırılma o kadar ağırdı ki bir Romalı vatandaşını böyle bir kırbaçla cezalandırmak yasalara aykırıydı. İnsanların bu dayaklar sonunda ölmeleri az rastlanan bir olay değildi.

Bu terimin çağrıştırdıklarına karşın İncil:İbraniler’in yazarı Tanrı’nın disiplininden söz ederken onu kullanmakta bir sakınca görmemişti. Bu çok insanın aklını başına getiren bir düşüncedir. Burada hafif bir kamçılanmadan söz edilmiyor. Bu ciddi bir şeydir!

İncil:İbraniler’in yazarı Tanrı’nın disiplinini gerektiği gibi ciddiye almama eğiliminde olduğumuzu biliyordu. Bu yüzden bizi, “Rab’bin terbiye edişini hor görme” diyerek uyarır. Yani Tanrı’nın disiplininin sertliği bizi hizada tutmalıdır. Günaha bu kadar kolayca düşmemizin bir nedeni de yapmamamız gereken şeyleri yaptığımızda Tanrı’nın bizleri disipline sokacağını unutmamızdır. Tanrı’nın günah konusundaki bilgisinin bütünlüğünü ve günahın yıkıcı sonuçlarının bize karşı ciddi tedbirler almasına yol açtığını unutmuşuzdur. Tanrı bizlere doğru bir yaşam sürmemizi hatırlatmak için sıkıntıları kullanmaktan ne kadar hoşlanmıyorsa da durumların bunu gerektirdiğini bilir.

Nereye Kadar?

Bu huşu verici öğretiyi düşündükçe aklıma takılan soru, “Tanrı bunu gerçekleştirebilmek için ne kadar ileriye gider?” dir. Bize ne kadar acı vermeye cüret edebilir? Yollayabileceği sıkıntıların bir sınırı var mıdır? Pavlus’u kör etti. Yunus’u neredeyse öldürdü. Bence yanıt, Tanrı’nın gerekeni yapacağıdır. Acıdan nefret eder ama günahtan daha çok nefret eder. Acı çektirmeyi sevmez ama bizi bundan çok daha fazla sever.

Bu disiplin uyarısına uymayanlarımız için yazar bir öğütte daha bulunur, “Rab seni azarlayınca cesaretini yitirme.” Burada ima edilmek istenen Tanrı’nın disiplini altında olduğumuzda cesaretimizi yitirmeye yatkın oluruz. Tanrı’nın iyilik ve adaletine şüphe düşüren sözler söyleyen başkalarının önerilerine tehlikeli bir biçimde açık oluruz. Eğer dikkat etmezsek Tanrı’nın disiplinini gerçekten olduğundan çok daha başka bir biçimde yorumlarız.

Tanrı’nın bizlere oğullar ve kızlar gibi davrandığını unuturuz. Cennetsel Babamızın disiplinini bekleyeceğimiz yerde şaşırırız. Büyük bir sevgiden ötürü olan bu davranışı yanlış yorumlarız. Kendi iyiliğimiz için tasarlananı bir tehdit olarak görürüz. Ama gerçekten Tanrı’nın disiplini bizim O’na ait olduğumuzun bir göstergesidir. Tanrı’yla sahip olduğumuz Baba-oğul ilişkimizin bir garantisi işlevini görür. Bu yüzden yazar şöyle yazmıştır:

Terbiye edilmek uğruna acılara katlanıyorsunuz. Tanrı size oğullarına davranır gibi davranıyor. Çünkü hangi oğul babası tarafından terbiye edilmez ki? Herkesin gördüğü terbiyeden yoksunsanız oğullar değil, yasa dışı evlatlarsınız, (İncil:İbraniler12:7-8).

Tanrı’nın bize Kendi çocukları gibi davranacağını hatırlayarak disiplinin acısına katlanabiliriz. Bunu unutmak, bütün umudumuzu yitirmek, cesaretimizin kırılması ve tamamen vazgeçmemiz riskine girmektir.

Bir Saygı Sorunu

Şimdi çocuklarım büyüdüler ve ben disiplinin önemini her zamankinden daha çok anlıyorum. O ilk yıllardaki korkularım yersizdiler. Çocuklarımı disipline sokmak onları benim aleyhime çevirmedi. Tam tersine, onlara verdiğim disiplinin bugün sahip olduğumuz uyum içindeki ilişkiye temel oluşturduğuna inanıyorum. Disiplin saygıyı doğurur. İlişkileri daha da derinleştirir. Aynı şey Tanrı ile olan ilişkimiz için de geçerlidir.

Kaldı ki, bizi terbiye eden dünyasal babalarımız vardı ve onlara saygı duyardık. O halde ruhlar Babasına daha çok boyun eğip yaşamamız gerekmez mi? Babalarımız uygun gördükleri gibi, bizi kısa bir zaman için terbiye ederlerdi. Ama Tanrı, kendisinin kutsallığına ortak olalım diye bizi kendi yararımıza terbiye ediyor, (İncil:İbraniler12:9-10).

Disiplinin değerini dünyasal bir baba ile çocukları arasındaki ilişkide anlayabiliyorsak, çocuklarını terbiye etmek için zamanını veren cennetsel Baba’nın değerinin büyüklüğünü de biraz anlayabiliriz. Az disiplin edilmiş ya da hiç disiplin edilmemiş çocukları hepimiz görmüşüzdür. Bu tür çocukların yanında olmak yalnız hiç hoş bir şey olmamakla kalmaz, aynı zamanda bu çocukların yıkıcı şeylere karşı eğilimleri vardır.

İnanlılar topluluğumuzdaki yeni yetişen gençler arasında sigara, uyuşturucu ve alkol kullanmaya yatkınlığı olanların evlerinde çok az disiplin görmüş çocuklar olduklarına dikkat etmişimdir. Disiplin alanında bir yetersizlik olduğunda kişinin kendisine karşı tutumunda yıkıcılığa eğilim vardır. Bu iki şey arasındaki ilişkiyi tamamen anladığımdan emin değilim, ama aralarında bir ilişki olduğunu bilecek kadar bu kalıbı gördüm.

Tanrı da bu ilişkinin farkındadır. Bizi disipline sokmazsa günahın yıkıcı amacına varmasına izin vereceğimizi bilir (bkz. İncil:Yakup1:15). Günah başıboş bırakılırsa en sonunda ne olacağını çok iyi bilir. Bize olan sevgisi O’nun oturup yaşamlarımızı mahvetmemizi seyretmesine izin vermez, bu yüzden disiplinle işe karışır.

Eyvah! Hata yaptım!

Her baba, çocuğunu çok sert cezalandırmakla hata ettiğinin ya da daha kötüsü suçlu olmayan bir çocuğu disiplin etmiş olduğunu anlamanın verdiği acı ve utancı bilir. Bu olasılıklar sürekli kafasında olduğu halde, iyi bir baba disiplin rutinini sürdürür, çünkü disiplinin değeri bazen haksız olma riskine değer.

Dünyasal bir babanın zaman zaman disiplininin haksız ya da kusurlu olacağını bilerek, çocuklarını disiplin etmeye devam etmesinin gerekliliğine inanıyorsak, çocuklarını disiplin eden kusursuz, her şeye gücü yeten, cennetsel bir Babayı ne kadar daha çok desteklememiz gerekir. Bizi disipline soktuklarında kusurlu dünyasal babalarımıza saygı gösterdiysek, cennetsel Babamıza ne kadar daha çok saygı göstermemiz gerekir! Dünyasal babalarımız bizi bildikleri şeylere göre terbiye ettiler ama cennetsel Babamızın disiplininin bireysel gereksinimlerimize kusursuz bir biçimde uygun olduğuna emin olabiliriz.

O’nun Kutsallığını Paylaşmak

Babalarımızın disipliniyle Tanrı’nın disiplini arasında bir başka büyük fark daha vardır. Bu da amaçla ilgili bir şeydir. Çoğu kez anne-babalarımızın bizi terbiye etmelerinin temel nedeni “iyi bir şekilde davranmamız” ya da “iyi olmamız” içindir. Bazen de amaçları bencilceydi; bizim yüzümüzden utanmak istemiyorlardı. Cennetsel Babamızın gündeminde farklı şeyler vardır. İncil:İbranilerin yazarı bunu şöyle dile getirmişti:

Ama Tanrı, kendisinin kutsallığına ortak olalım diye bizi kendi yararımıza terbiye ediyor... (ve O’nun verdiği terbiye) esenlik veren doğruluğu üretir, (İncil:İbraniler12:10-11).

Tanrı’nın disiplindeki amacı sadece bizim iyi davranmamızı sağlamak değildir. O’nun amacı bizi kutsal kılmak ve bizleri Oğlu’na benzetmektir. Deneyimlerimizde günaha karşı Kendisininkine benzer, bizi sadece kötülük yapmaktan ayırmakla kalmayacak, kötülüğü gördüğümüz anda ondan uzak durmamızı sağlayacak bir nefret oluşturmak ister. Bu süreç aracılığıyla, karakterimiz Mesih’in karakterini yansıtmak üzere ayarlanmış olacaktır. Tanrı bizi çok iyi tanıdığı için uygulayacağı disiplini de bunu bizde gerçekleştirmek üzere ayarlar.

Olayı Anlamak

Oğlumun oda kapısının önünde onu cezalandırmak üzere durduğumda kafasında neler olup biteceği hakkında bir şüphe kalmamıştı. Cezanın nedeni hakkında da bir şüphesi yoktu. Her zaman suç işlendikten hemen sonra disiplini uygulamak için elimden geleni yapmışımdır.

Rab’bin disiplini insanların uyguladıkları disiplin gibi her zaman belirgin değildir. Bunun sonucu olarak bu konu büyük bir kargaşa bulutu altındadır. Rab geceleyin bize görünüp nasıl disiplin edileceğimizi ve bunun nedenini söylemez. Hatta bazen günahımızın farkına varmamış gibi davranır. Hiçbir şey olmaz! Diğer yandan bazı İnanlılar’a kötü bir şey olur olmaz, itiraf edilmemiş bir günahları olup olmadığını keşfetmeye çalışırlar. Bu bölümü kapatırken, Tanrı’dan bir disiplin biçiminde gelen sıkıntıları anlayabilesiniz diye bazı ilkeleri sizinle paylaşmak istiyorum.

1. Tanrı bize disiplin uyguladığında bizim bunu bilmemizi ister. Bize disiplin uygulanırken neler olup bittiğinden habersiz olmamızın bize bir yararı yoktur. Çocuğuna onu neden dövdüğünü (vurdulu kırdılı kafaya ve başa vurularak atılan bir dayaktan değil, popoya atılan birkaç şaplaktan söz ediyoruz) söylemeyen bir babanın onu dövmesinin ne yararı vardır. Çocuğa disipline neyin neden olduğu bildirilmemişse baba çocuğunun davranışlarının değişmesini bekleyebilir mi? Tabii ki hayır. Aynı şekilde, Tanrı da disiplinin istenilen etkiyi yapabilmesi için bu konuda bize bilgi verilmesini ister.

2. Uğradığımız disiplin işlediğimiz günahla herhangi bir şekilde bağlantılı olmalıdır. Bu nokta ekmek ve biçmek ilkesiyle bağlantılıdır. Pavlus şöyle yazmıştır:

İnsan neekerse, onubiçer, (İncil:Galatyalılar6:7).

İtalikle yazılan sözcüklere dikkat edin. Kişinin yaptığıyla bunun sonucu arasında belli bir ilişki vardır. Çocuklarımız onlar için koyduğumuz eve dönme saatinden daha geç geldiklerinde, karım ve ben bir dahaki sefere eve dönüş saatini daha da erkene alırdık. Eğer çocuklar televizyonu kendilerine verilen izinden daha uzun zaman seyrederlerse bir süre televizyon seyretmezler. Disiplinin en çok suç ile yarattığı sonuç arasında belli bir ilişki olduğunda etkin olur.

Genç yaşlardayken vücutlarını uyuşturucu ve alkolle mahvedip İnanlı yaşamına uymayacak bir biçimde sık sık eş değiştirerek cinsel etkinliklerde bulundukları için bazı İnanlı kadınlar bugün çocuk sahibi olamazlar. Bu Tanrı’nın disiplinidir. Bazı İnanlılar zina yaparken yakalanmışlar ve bunun sonucu olarak da ailelerini ve işlerini kaybetmişlerdir. Bu da Tanrı’nın disiplinidir. İnanlı bir işadamı çalıştığı şirketten para çalarken yakalanıp işini kaybeder ve ismini lekeler, bu da Tanrı’nın disiplinidir.

Yunus, Tanrı’dan kaçmaya çalıştı, ve Tanrı onu kaçarken durdurdu. İsrail ulusu, Tanrı’nın kendilerine verdiği topraklarda Tanrı’ya sadık kalmadı, bunun üzerine Tanrı onları o topraklardan sürerek onlara disiplin uyguladı. Davut, hainliği ve zinasıyla Batşeba’nın ailesini yıktı. Tanrı da oğlu Absalom’un hainliği aracılığıyla onun ailesini yıktı.

3. Ruhsal yönden hassas olmamak İnanlı’nın Tanrı’nın kendisine disiplin uyguladığını anlamasına engel olabilir. Tanrı’nın yaşamlarında olmasına izin verdiği sıkıntılardan ötürü Tanrı’ya kızgın olan insanlarla her zaman konuşuyorum. Kendileriyle konuştukça, Tanrı’yla birlikte yürümemiş olduklarını keşfediyorum. Her türlü günaha bulaşmışlar. Buna karşın aradaki bağlantıyı göremiyorlar. Büyülü düğmeyi basarak acılarını yok etmem için bana geliyorlar.

İnanlı Tanrı’nın istediği şeyi yerine getirene dek Tanrı onun yakasını bırakmaz. İnsanlar buna karşı koydukça Tanrı da ateşi daha da kızdırır. Tanrı’nın sizler ve benim için en büyük hedefinin rahat, lüks ya da zevk dolu bir hayat olmadığını hatırlayın. Bizim için en büyük hedefi Oğlu İsa’ya benzememizdir. Ve bu amacını yerine getirmek için her türlü şeyi yapmaya razıdır.

İncil:İbraniler’in yazarı şu sözleri yazdığında durumu çok güzel özetlemiştir:

Terbiye edilmek önceleri hiç tatlı gelmez, acı gelir. Ama bu, böyle eğitilenler için daha sonra esenlik veren doğruluğu üretir, (İncil:İbraniler12:11).

Terbiyenin, disiplinin “tatlı gelmediğini” söylemek durumu iyice yansıtmaz bile. Disiplin o anda küçümsediğimiz bir şeydir. Yedi yaşındaki oğlum gibi, kaçacak bir yer, disiplini geciktirecek bir özür ararız. Kimse disiplini sevmez. Buna karşın disipline dayanmış olanlarımız onun ürettiği meyvanın ve bizi en sonunda çekmekten kurtardığı acının buna değdiğini biliriz.

Yaşamınızda Tanrı’nın disiplinini mi yaşıyorsunuz? Günahın sonuçlarını mı çekiyorsunuz? Tanrı asilik ve söz dinlemezlik yolunuza devam etmenize izin verseydi bugün nerede olurdunuz? Günahlı yollarına devam edip de cezalandırılmayan diğerlerine baktığınızda onları gerçekten kıskanıyor musunuz? Yoksa Tanrı’nın size olan sevgisinin sizi kötü yolunuzdan durdurup ilginizi tekrar Kendisine çektiğini anlayabiliyor musunuz?

Bütün disiplinlerin önceleri hiç tatlı gelmeyip, acı geldiği” doğrudur. Ama karşı koymaya çalışmayı bırakıp, Tanrı’nın işini bitirmesine izin verirseniz, Tanrı’nın sevdiklerine söz verdiği “esenlik veren doğruluğu” yaşayacaksınız.