İsa ve havarileri Kudüs’ten geçerlerken doğuştan kör olan bir adamla karşılaştılar. Bu karşılaşma, havarilerin kafasını epey bir zamandan beri meşgul ettiği belli olan bir sorunun ortaya çıkmasına neden oldu. Şöyle sordular:
Kim günah işledi de bu adam kör oldu? Kendisi mi, yoksa annesi babası mı? (İncil:Yuhanna 9:2)
Çıkmazları, bütün yaşamları boyunca kendilerine öğretilmiş olan, hastalığın Tanrı’nın yargısının bir işareti olduğu zannından kaynaklanıyordu. Birisinin günah işlemiş olduğu konusunda kafalarında hiçbir şüphe yoktu. Ama kim günah işlemişti?
Havariler, bizim de çoğu kez kendimize sorduğumuz bir soruyu kendi sınırlı perspektifleriyle yanıtlamaya çalışıyorlardı. Bu, nedensorusuydu. Bu nedenoldu? Nedenbenim oğlum evden kaçtı? Nedenbenim babam kanser oldu? Nedenevimiz yandı? Nedenişimi kaybettim? Nedenbeni mahkemeye verdiler?
Soruların sonu gelmez. Hepimizin belirli bir soru listesi vardır. Bazen hislerimiz olaya o kadar hakimdirler ki, hissettiğimiz sıkıntıyı sözcüklere dökmemize izin veremeyiz çünkü, kesin bir yanıt isteyip de alamamak Tanrı ve O’nun iyiliği hakkında bütün inandığımız şeylerin temelini tehlikeye düşürür. Buna karşın sorular hâlâ kafamızı meşgul ederler.
Bizler de havariler gibi sıkıntılara çok dar bir açıdan bakmaya yatkınızdır. Gözlerimizi içimize çevirip yakın ve bazen de o kadar çok yakın olmayan geçmişimize doğru çoğu kez ürünsüz bir yolculuğa çıkarız. Amacımız, yüz yüze olduğumuz sıkıntının nedenini bulmaktır. Kafamızda şöyle bir düşünce belirebilir: Bu, muhakkak Tanrı’nın yaptıklarımı bana ödetmesinin bir yolu olmalı. Ancak yaptığımız hiçbir şeyin karşımızdaki sıkıntının büyüklüğünü hak ettirmemiş olduğundan eminsek, Tanrı’nın iyilik ve sadakatini sorgulamaktan başka bir seçeneğimiz kalmıyor gibidir.
Havarilerin sorusuna yanıt olarak, İsa, günün teolojisini sıkıntıya düşüren başka bir hataya daha parmak bastı. Ama yanıtı bundan çok daha fazlasını yaptı. Verdiği yanıt, sıkıntılar konusunda bizi aydınlatır ve birçok kişinin düşündüğünden çok daha geniş bir perspektif sunar. Verdiği yanıt şimdiye kadar nedendiye sormaktan korkanlara ümit verir. Kendimizden öteye bakmamıza izin verir ki bu da her zaman bir ilerlemedir!
İsa, “Ne kendisi ne de annesi babası günah işledi” diye yanıt verdi. Yani, sizler olaya çok dar bir açıdan bakıyorsunuz. Bazı yeni sınıflamalara ihtiyacınız var.” Birçok iyi niyetli İnanlının iş sıkıntılar konusuna geldiğinde bazı yeni kategorilere ihtiyaçları olduğuna inanıyorum. Bu konuda çok dar bir çerçeve içinde düşünmek kişiyi gereksiz bir suçluluk hissine kaptırır. Ve İsa’nın havarilerinin yaptığı gibi, kişinin başkalarının çektiği sıkıntılar konusuna bakış açısını çarpıtır.
İsa dedi ki,
Ne kendisi, ne de annesi babası günah işledi. Tanrı’nın işleri onun yaşamında görülsün diye kör doğdu. (İncil: Yuhanna 9:3)
Bu sözün ima ettikleri sendeleticidir. “Görülsün diye” diyen sözler amaç bildirirler. O adamın körlüğünün bir amacı vardı. Havariler adamın körlüğünü bir şeyin sonucuolarak görüyorlardı. Hatta, hastalığın kendisine bir şeyin sonucu olarak bakıyorlardı. Ancak İsa, bu körlüğün adamın yapmış olduğu bir şeyin sonucu olmadığını çok kesin bir biçimde bildirdi. Bu adamın körlüğü Tanrı’nın amacınınbir parçasıydı. Yani, bu adamın körlüğü Tanrı’dandı. Bu cümleyi yazmak zor oldu — inanmanın da zor olacağını biliyorum.