SEVGİNİN GÜCÜ

Romalılar 13:8-14

8Birbirinizi sevmekten başka hiç kimseye bir şey borçlu olmayın. Çünkü başkalarını seven, Kutsal Yasa'yı yerine getirmiş olur. 9**“Zina etmeyeceksin, adam öldürmeyeceksin, çalmayacaksın, başkasının malına göz dikmeyeceksin” buyrukları ve bundan başka ne buyruk varsa, şu sözde özetlenmiştir: “Komşunu kendin gibi seveceksin.” 10Seven kişi komşusuna kötülük etmez. Bu nedenle sevmek Kutsal Yasa'yı yerine getirmektir. 11Bunu, yaşadığınız zamanın bilincinde olarak yapın. Artık sizin için uykudan uyanma saati gelmiştir. Çünkü şu anda kurtuluşumuz ilk iman ettiğimiz zamankinden daha yakındır. 12Gece ilerledi, gündüz yaklaştı. Bunun için karanlığın işlerini üzerimizden atıp ışığın silahlarını kuşanalım. 13Kendimizi çılgınca eğlenceye ve sarhoşluğa, ahlaksızlığa ve sefahate, çekişmeye ve kıskançlığa kaptırmayalım. Gün ışığında olduğu gibi, saygın bir yaşam sürelim. 14Rab İsa Mesih'i kuşanın. Benliğinizin tutkularına uymayı düşünmeyin.


AÇIKLAMA: Dünyamızda adaletsizlik ve haksızlık hat safhadadır. Mesih imanlıları olarak bunlara karşı sessiz ve kayıtsız mı kalacağız? Kesinlikle hayır. Esasında en büyük silah zaten bizdedir. Bu da Tanrı’nın İsa Mesih aracılığıyla yüreklerimize döktüğü sevgidir (Romalılar 5:5). Bizler dünyanın sevgiyle değişebileceğine inanıyoruz. Bunu da en başta İsa Mesih’in kendisi hayatını çarmıh üzerinde feda ederek başardı ve başlattı. Bize verdiği temel buyruk da şudur: ‘Birbirinizi sevin’. Bu sevgi ilkesi esas Tanrı’nın Yasasının tümünü kapsar ve özetler. Çünkü gerçek anlamda komşusunu seven ondan asla çalmaz, o’nu öldürmez ya da ona yalan söylemez. Bu anlamda sevmek demek Tanrı’nın Yasasını yerine getirmek demektir.

Aynı zamanda sevmek demek karanlığın güçlerine karşı direnmek demek. Adem ve Havva’dan bu yana bütün dünya karanlığa gömülmüştür. Ta ki İsa Mesih gelip Tanrı’nın ışığıyla dünyayı aydınlatana kadar. Ama bunu Roma Devletine karşı direnerek değil insanların en temel sorunları olan günahın çözümünü sağlayarak yaptı. Çünkü insanı bu adaletsiz düzene boğan devletler değil, kendi günahı oldu. Üst düzeylerde görünen haksızlıklar yine insanın kişisel günahının yansımasıdır. O yüzden gerçek anlamda dünyayı değiştirmek istiyorsak o zaman Mesih’in ışığı ve sevgisiyle hücum etmeliyiz. Pavlus ‘ışığın silahlarını kuşanalım’derken, bildiğimiz öldürücü silahlardan değil, doğruluk, kutsallık, dua ve benzeri ruhsal silahlardan söz ediyor. (bkz. Efesliler 6:10-19) En büyük silahımız da sevgidir. Gerçek şu ki bu dünya Şeytanın zehrini içmiştir ve yıkılmaya mahkumdur. Bizim amacımız ise karanlıkta olan insanlara ulaşıp Mesih’in sevgisiyle ışığa çekmektir.

Ne var ki bizler de bazen karanlığın etkisinde kalabiliyoruz. Farkında olmadan dünyanın zevklerine kapılabiliyoruz. Daha sonra kendimizi pisliğin içinde bulabiliyoruz. Bazen dünyada gördüğümüz haksızlıklardan o kadar bunalıyoruz ki karanlıktaki insanlar gibi kin ve nefretle karşılık verebiliyoruz. İşte o zaman karanlık ışığımızı tümden bastırıyor ve bir farkımız kalmıyor. Oysa ki bizler saygın ve sevgi dolu yaşantımızla dünyada parlamalıyız. Tabii bu hiç de kolay değil. O yüzden Elçi Pavlus’un önerdiği gibi ‘Rab İsa Mesih’i kuşanalım.’ Kendi içimizdeki bencil tutkulara ve dünyanın karanlığına uymamak için her yönden Mesih’i örnek alıp sevgisiyle dolmalıyız. Mesih kaba bir haçta tek başına dünyayı sarsmayı başardıysa, bizim aracılığımızla neler yapamaz ki.