İyilikseverim

‘Yabancıya haksızlık ve baskı yapmayacaksınız; çünkü siz de Mısır'da yabancıydınız.’

‘Dul ve öksüz hakkı yemeyeceksiniz. Yerseniz, bana feryat ettiklerinde onları kesinlikle işitirim. Öfkem alevlenir, sizi kılıçtan geçiririm. Kadınlarınız dul, çocuklarınız öksüz kalır.’

‘Halkıma, aranızda yaşayan bir yoksula ödünç para verirseniz, ona tefeci gibi davranmayacaksınız. Üzerine faiz eklemeyeceksiniz.’

‘Komşunuzun abasını rehin alırsanız, gün batmadan geri vereceksiniz; çünkü tek örtüsü abasıdır, ancak onunla örtünebilir. Onsuz nasıl yatar? Bana feryat ederse işiteceğim; çünkü ben iyilikseverim.’

Mısır’dan Çıkış 22.21-27

Yabancıların akrabaları, çevreleri, meslektaşları, torpilleri olmadığı için hakları kolayca gasp edilebilir. Yasa dışı göçmenlerin yasal bir hakları olmadığından patronları onları suistimal eder. Tanrı diyor ki: ‘Bunu yapmayın; çünkü siz de yabancıydınız. Siz de bu yollardan geçtiniz.’ Yani empati yapmalı.

O günlerde toplumun en savunmasız, en mağdur olan kısmı dullar ve öksüzlerdi. Tanrı diyor ki: ‘Onların hissettiklerini size de hissettiririm yoksa.’

İnsanın rehin olarak verebileceği tek şey abasıysa, fakirler içinde en fakiri olması gerekirdi.

Tanrı diyor ki: ‘Onlara özel bir hassasiyetle davranacaksınız. Aile gibi davranacaksınız; çünkü aile içinde faizle borç para vermiyorsun.’ Biz hayatımızda akrabalarımızdan bir kere borç aldık ve onlar bizden hiç faiz istemediler. Saçma yani. Ayıp. Aileyiz!

İskenderiyeli Klement (MS 150 yılında doğumlu)

Tanrı hayırseverliğin özgürce, engelsizce akmasını istedi. Faiz alma bu akımı engeller. Tanrı nasıl bize koşulsuzca verdiyse, biz de başkalarına koşulsuzca vermeliyiz.

Çünkü Ben İyilikseverim.

Bu kelime; acıyan, şefkatli, lütufkar, müşfik demektir. Sadece Yahve ile ilgili, 13 kere kullanılan bir sözcüktür.

Tanrı burada kendini halkına beşinci defa tanıtıyor. Nasıl bir Tanrı?

Fakirlerin feryadını duyan, savunmasızların haklarını savunan, yoksullara acıyan, mazlumların, ezilenlerin, hor görülenlerin Tanrısı.

Bütün Kutsal Kitap boyunca bu tanıklık tutarlıdır.Tevrat’ta, Tanrı halkını vaat edilen ülkeye kavuşturmak üzereyken, onlara buna benzeyen birçok emir vermekle, bir ulus olduklarında yoksulların unutulmamasını sağladı.

Mezmurlarda birçok defa Tanrı merhametli bir Tanrı olarak betimlenir.

Var mı Tanrımız RAB gibi, Yücelerde oturan,

Göklerde ve yeryüzünde olanlara bakmak için eğilen?

Düşkünü yerden kaldırır, Yoksulu çöplükten çıkarır;

Soylularla, Halkının soylularıyla birlikte oturtsun diye.

Kısır kadını evde oturtur, Çocuk sahibi mutlu bir anne kılar. RAB'be övgüler sunun!

Mez 113.5-9

Bu mezmurda Tanrı’nın amacının sadece yoksullara bağış vermek olmadığını, onlara lütfederek, durumlarını tamamen değiştirmek olduğunu görüyoruz. Sadece utançlarını örtmek değil, utançlarını onura dönüştürmek istiyor.

Çince bir atasözü var:

Bir adama bir balık verirsen, o adam bir gün balık yer. Adama balık tutmayı öğretirsen, o adam bütün hayatı boyunca balık yer.

Peygamberler de adalet ve merhamet için seslerini yükselttiler.

Amos Peygamber’in kilisemizi ziyaret edeceğini hayal edelim. Amos Ağabey, Eyvallah. Oooo... Ona ne kırmızı halılar sereriz, Bağdat Caddesi’nde var ya! Heyecanlıyız. En hünerli müzisyenlerimizi çağırıyoruz, temizlik yapıyoruz, her şeye çekidüzen veriyoruz, mangallar yakıyoruz ve...

Bakalım ne diyecekmiş...

RAB şöyle diyor: "İğreniyor, tiksiniyorum bayramlarınızdan, Hoşlanmıyorum dinsel toplantılarınızdan.

Yakmalık ve tahıl sunularınızı Bana sunsanız bile kabul etmeyeceğim, besili hayvanlarınızdan sunacağınız esenlik sunularına dönüp bakmayacağım.

Uzak tutun benden ezgilerinizin gürültüsünü, çenklerinizin sesini dinlemeyeceğim.

Bunun yerine adalet su gibi, doğruluk ırmak gibi sürekli aksın.

Amos 5.21-24

Yani iyiliksever olan Tanrı’ya göre eğer fakirlere yardım etmezsek, adalet için mücadele etmezsek, boşu boşuna ilahi söylüyoruz, dua ediyoruz. Hedefi tamamen ıskalıyoruz!

Aynı şekilde Yeşaya Peygamber oruç tutma konusunda bir iki yumuşak söz de ekledi:

Orucunuz kavgayla, çekişmeyle, şiddetli yumruklaşmayla bitiyor. Bugünkü gibi oruç tutmakla sesinizi yükseklere duyuramazsınız.

İstediğim oruç bu mu sanıyorsunuz? İnsanın isteklerini denetlemesi gereken gün böyle mi olmalı? Kamış gibi baş eğip çul ve kül üzerine mi oturmalı? Siz buna mı oruç, RAB'bi hoşnut eden gün diyorsunuz?

Benim istediğim oruç, haksız yere zincire, boyunduruğa vurulanları salıvermek, ezilenleri özgürlüğe kavuşturmak, her türlü boyunduruğu kırmak değil mi?

Yiyeceğinizi aç olanla paylaşmak değil mi? Barınaksız yoksulları evinize alır, çıplak gördüğünüzü giydirir, yakınlarınızdan yardımınızı esirgemezseniz,

Işığınız tan gibi ağaracak, çabucak şifa bulacaksınız. doğruluğunuz önünüzden gidecek, RAB'bin yüceliği artçınız olacak.

Yeşaya 58.4-8

Tevrat’taki, Mezmurlar’daki ve Peygamberler’deki tanıklık tutarlıdır; Tanrı şefkatli, yoksullara bakıyor. Görevimiz onlara yardım etmektir.