Tanrı’nın özel bir adı vardır ve burada onu Musa’ya açıklıyor. Ben Benim. Farklı bir ad, değil mi? Ama ne bekliyordun? Mehmet mi? Tabii ki bizden farklı olacaktı!
Adlar neden önemli? Bunun 3 sebebi var:
Kalabalık bir dünyada o kişiyi tanıyabilirsin. Havaalanında anons ediyorlar: ‘Şeref Gümüş randevu noktasına gelin.’ O günlerde bir sürü ilah vardı; nehir tanrısı, ölüm tanrıçası, bu Tanrı’nın da bir adı olması gerekiyordu.
Arkadaşlık kurmak için adlar önemli. Sen her hafta buraya geliyorsan; ama ben senin adını bilmiyorsam, nasıl hissedersin? Ünlü bir kişi senin adını bildiği zaman nasıl hissedersin? Tanrı Musa’yla, İsrail halkıyla ve en sonunda bizimle bir ilişki kurmak istediği için bizlere adını açıkladı.
Adlar bazen o kişinin karakteriyle ilgili bir şeyleri göstermektedir.
Ben Ben’im. ‘Olmak’ fiilinin şimdiki zaman, birinci şahsı. Ben oluyorum. Ben varım. Başlangıcım olmadı ve sonum olmayacak. Ezeli ve ebediyim.
Tanrı’nın sonsuzluğunu açıklar. Ona karşın, hepimizin bir başlangıcı ve bir sonu vardır.
Tanrı’nın değişmezliğini açıklar. Ben Benim. Ne olduysam o olmaya devam edeceğim. Böyleysem, her zaman aynı olacağım. Şefkatliysem, beni şefkatli bulacaksınız. Kutsalsam, ben sonsuza kadar kutsal olacağım.
Tanrı’nın bağımsızlığını açıklar. Tanrı’nın bize ve yaratılışa ihtiyacı yoktur. Aslında ihtiyaç kelimesi Tanrı’ya yabancıdır. Biz ise bağımlıyız. O olmasaydı, biz olmazdık. Kimin gezegeninde yaşıyoruz? Kimin oksijenini kullanıyoruz? Tanrı bağımsız; ama bizimle ilgilenir.
Bir adam varmış. Çocukluğundan beri tahtta oturup kendi küçük ülkesinde kral olarak yaşıyormuş. Günün birinde bir haber almış. Aslında sen kral değilsin. Bebekken birisi seni alıp tahta oturtmuş; ama gerçek kral değilsin. Gasp edensin. Tahtta hak iddia ediyorsun. Gerçek kral geliyor ve krallığını geri almak isteyecek. Ne yapacaksın?
Aslında 2 seçeneğiniz vardır: Direnmek, ya da diz çökmek.
Aynı şekilde, insanoğlu kendini yönetimde zanneder. ‘Ben kendi hayatımın kralıyım.’ der gibi yaşarız. Kendi kararlarımı verebilirim. Kendi tercihlerime göre yaşayabilirim. Halbuki senin hayatın sana ait değildir. Gerçek kral tahtını isteyecek. Ne yapacaksın peki?
Bu şekilde Tanrı kendini ‘Ben Ben’im’ olarak tanımladı. Sonsuz. Değişmeyen. Bağımsız. Her şeyin kaynağı. Yahve, Yehova kelimesi Kutsal Kitapta 6,800 kere geçiyor. Yahudiler korkudan bu adı hiç söylememişlerdi. Onlar için çok özel, kutsal bir kelimeydi. Ancak İsa Mesih gelince, O bu kelimeyi kullandı.
İsa, "Size doğrusunu söyleyeyim, İbrahim doğmadan önce ben varım" dedi. O zaman İsa'yı taşlamak için yerden taş aldılar, ama O gizlenip tapınaktan çıktı.
Yuh 8:58, 59
İsa burada Yahudiler’in özel, kutsal kelimesini alıp kendiyle ilgili olarak kullanıyor. İsa: ‘İbrahim doğmadan, Ben varım’ diyor. Başlangıçsızım! İsa burada kendinin Tanrı olduğunu iddia etti. Bu yüzden, küfrettiği için, Yahudiler O’nu taşlamak istediler. Aslında Yahudiler bu yüzden en sonunda İsa Mesih’i çarmıha gerdiler; çünkü İsa kendini Ben Benim’le özdeşleştirdi.
Arkadaşlar, Tanrı kendini bizlere tanıtmak istiyor. Musa’ya göründü. İsa Mesih’te Yahudilere göründü ve bizim çağımızda Kutsal Ruh, kilisede dünyaya görünmek istiyor. Yanan çalı gibi. Kutsal Ruh ilahi bir ateş ve dünyevi bir halk arasında yanıyor. Ben Ben’im aramızdadır!