Burada Tanrı’nın Türk olduğu bellidir! Musa’nın çarıklarını çıkarmasını istedi. Türkiye’de oturduğumuz için bunu kolayca anlayabiliriz. Ayakkabılar kirlidir, temiz bir eve girdiğimiz zaman onları çıkarmalıyız. Aynı şekilde, Tanrı kutsal olduğu için Musa O’nun huzuruna girince simgesel bir şekilde çarıklarını çıkardı. ‘Bunlarla içeri giremem.’ der gibi oldu.
Bizim de, eğer Tanrı’yı görmek istersek, bir şeyleri çıkarmamız gerekiyor. Bir yorumcu şöyle demişti:
Kutsallık Rab’be ait olmak demektir ve her tür bayağılıktan uzak kalmayı gerektirir.
Sen de acaba neyi çıkarmalısın? Tanrı’yı görmek istersen, O’na yaklaşmak istersen, neyi çıkaracaksın? Hangi tavırlarını? Neyle ilgili olan kibrini? Hangi alışkanlıklarını çıkaracaksın?
Aslında, eğer Tanrı’yla gerçekten görüşmeyi arzu edersek, bize ait olan her şeyi çıkarmalıyız; çünkü hiçbir şeyimiz O’na layık değildir. Önceden sahip olduğumuzu farz ettiğimiz her şeyi çıkarmalıyız; bütün gösterişimizi, hakkımızı, yeteneklerimizi. Her şeyimizi bir yana bırakarak eli boş olarak, çıplak halde Tanrı’ya yaklaşmamız gerek.
Bu zaman alıyor. Bir arkadaşım var, bir iş görüşmesi sistemi buldu. Bu sistemde işe başvuran kişi kendisinden bahsetmeli. Arkadaşıma göre, konuşan kişinin ilk 10 dakikadaki bütün ‘Ben şuyum, ben bunu yapabilirim.’ sözleri hava attığını, ahkam kestiğini gösteriyor. 10 Dakika geçtikten sonra kişinin gerçekte kim olduğunu görmeye başlıyorsun.
Arkadaşlar, dua etmemiz zaman alıyor. Kalabalıktan, yoğunluktan kurtulup, Rab’be olduğumuz gibi başvurmalıyız. Musa gibi ‘Buyur’ diyebilmemiz önemli. O ‘Emrinizdeyim’den ziyade ‘Buradayım’ diyor. ‘Benimle ne yapacaksan yap. Beni öldüreceksen öldür. Ben bilemem. Yönetimde olan sensin. Ben savunmasız kaldım.’
Musa yüzünü kapattı; çünkü Tanrı’ya bakmaya korkuyordu. Niye Tanrı’dan korkmalıyız?
Çünkü gerçektir. Bir şey gerçekse, kontrolümüzün altında değilse, korkmak uygundur.
Eğer birisi bize gerçeği söyleyecekse ve o kişi gerçekten tarafsızsa, korkmalıyız. Gerçek tehlikelidir; çünkü bizden daha büyük ve onu kontrol altına alamıyoruz. Musa bunu anladı ve korkuyordu; çünkü günahkardı ve Kutsal bir Tanrı’nın önüne çıkıyordu.