İsa Mesih hizmetine başladığında O’na felçli bir hastayı getirdiler. Bulunduğu ev kendisine yaklaşılamayacak kadar kalabalıktı. Hastanın yakınları evin damını delerek felçliyi bir şilteyle aşağıya indirdiler. İsa felçliye “Oğlum günahların bağışlandı” dedi (Markos 2:1-5); felçli iyileşti.
Fahişelik yapan bir kadının günahlarını İsa Mesih’in bağışlamasıyla ilgili ayetleri yeniden anımsadığımızda (Luka 7:36-50); bağışlanmaya duyduğu ihtiyacın kadını İsa Mesih’e yönlendirdiğini görürüz. Kadın, İsa Mesih’in önüne geldiğinde tüm günahlarını bildiğini ve bunları bağışlayabileceğini biliyordu. Günahkâr kadın, İsa Mesih’le konuşmadı, davranışlarıyla bağışlanmaya duyduğu ihtiyacı gösterdi. Sonuçta İsa Mesih, onun günahlarını bağışladı.
Bağışlanmamış günahın bedensel ve ruhsal hastalıklara neden olabileceği İncil’de anlatılır. Bedensel ve ruhsal hastalıkların kökeninde yatan günahın kaldırılmasıyla iyileşmenin gerçekleştiği dikkatimizi çekmelidir.
Yaşanmış bu iki olay günahın insan üzerindeki tahribatını gösteren güzel örneklerdir. Her iki durumda tövbe sözcüğü geçmez, ancak felçlinin ve kadının İsa Mesih’e içten yönelişleri vardır. Örneklerde olduğu gibi bizler de bağışlanmayı istiyorsak İsa Mesih’in önünde alçalmayı kabul etmeliyiz.
Günümüzde de günahlarımıza karşılık İsa Mesih’in ölüm ve dirilişine imanın sağladığı kurtuluş bağışlanmayı beraberinde getirir (Efesliler 1:7). Aynı zamanda göksel yerlerde varlığını sürdüren İsa Mesih, zayıflıkları nedeniyle günah işleyen imanlıları, ikinci gelişine dek, tövbe ettiklerinde bağışlamaya devam edecektir. Eğer günahlarımız Mesih tarafından bağışlanmasaydı, imanlı dünyada esenlik bulamazdı.