Tevrat’ta “zayıflık” fiziksel bir leke, insanda ya da hayvanda görülen bir kusur olarak tanımlandı. İncil’deyse yalnız fiziksel anlamda değil, düşünsel, ahlaksal ve duygusal alanlarda güçsüzlük olarak tanımlandı. Zayıflıklar kendi başlarına günah oluşturmayıp imanlının günaha olan direncini azaltmaktadır.49 Yaşamlarını İsa Mesih’e teslim edenler (Hristiyanlar), kurtuluşu, sonsuz yaşam armağanını almakla birlikte, Mesih’in ikinci gelişine dek, günahın ölüm gücünden özgür (Romalılar 8:3); ama günahın kendileri üzerindeki etiklerine açık yaşamaktadırlar. Böyle bir durumda zayıflığı, ayartılma öncesinde, günaha eğilimin ilk basamağı olarak adlandırabiliriz.
Zayıflıklarımızı kabul etmekle Tanrı’nın önünde alçalmaya başlarız. Öyleyse İsa Mesih’e ait olanlar günlerini, eski yaşamlarının uzantısı zayıflıklara teslim olmak yerine, Tanrı sözünün, İsa Mesih’in ruhunun (Kutsal Ruh’un) yaşamlarında işlemesine izin vermelidir:
“Tanrı’nın görmediği hiçbir yaratık yoktur. Kendisine hesap vereceğimiz Tanrı’nın gözü önünde her şey çıplak ve açıktır. Tanrı Oğlu İsa gökleri aşan büyük başkâhinimiz olduğu için açıkça benimsediğimiz inanca sımsıkı sarılalım. Çünkü başkâhinimiz zayıflıklarımızda bize yakınlık duyamayan biri değildir; tersine, her alanda bizim gibi denenmiş, ama günah işlememiştir. Onun için Tanrı’nın lütuf tahtına cesaretle yaklaşalım; öyle ki, yardım gereksindiğimizde merhamet görelim ve lütuf bulalım” (İbraniler 4:13-16).
Kutsal Kitap’ta Rab, kendisine alçak gönüllülükle yönelenlere merhametlidir. O, derin sevgisini kurtuluşu sağladıktan sonra, insanın günahlı varlığının değişiminde etkin olmakla gösterir.