1.1 Tanrı’nın Karakteri Tövbeye Temel Oluşturur


Kutsal Kitap’ta kutsallık, adalet, sevgi, kurtarıcılık Tanrı’nın karakterini anlatan önemli terimlerdir. Tanrı insanlarla ilişkisini bu dört kavram üzerinde temellendirir. Her nitelik O’nun özünde değişmez ve kaybolmaz olarak bulunur.

Öyleyse Tanrı’nın kutsallığını, adaletini, sevgisini, kurtarıcılığını Tanrı’nın özüne uygun algılamamız bizlere Tanrı’yla ilişkimizin gerçek anlamını kazandırırken, insanın tövbeye duyduğu ihtiyacı gösterecektir.

Kutsallık, “Tevrat’ta İbranice kadoş ve kodeş, İncil’de Grekçe hagios sözcükleriyle sıradan veya kusurlu olandan ayrı olan anlamında kullanıldı. Hem İbranicede hem de Grekçede kutsal sözcüğü Tanrı ve ilahi olanla ilişkilidir; Tanrı’nın kusursuzluğunu, Tanrı’ya aitliği belirtir. İnsanlar, insanların hizmeti, eşyalar ya da eylemler Tanrı’ya aitse kutsal sayılır.”10

Tanrı’nın kutsallığı, yüceliği ve kusursuzluğuyla birlikte anlatılır. Tanrı kendisini, kendine ayırdıklarını, varlığının bulunduğu yeri kutsal olarak tanımlar. Yedinci günün kutsal olması (Yaratılış 2:3; Çıkış 20:8-10), o günün Rab’be ayrılmasından kaynaklanır. Tanrı, Musa ile konuşurken “Çarıklarını çıkar. Çünkü bastığın yer kutsal topraktır” dediğinde (Çıkış 3:5), toprağa kutsallık kazandıran Tanrı’nın varlığının orada bulunmasıdır.

Tanrı’nın kutsallığı zaman zaman yanlış olarak, insandan kopukluk; insanın kutsallığı da günahsızlık, dindarlık ya da hatasızlık olarak algılanmaktadır. Oysa Yaratılış kitabının ilk bölümlerinde büyük, görkemli Yaratıcı vardır ve bu Yaratıcı insanla derin ilişkiye sahiptir. Günaha düşüşten önce Aden bahçesinde Adem ve Havva Rab’le yüz yüze görüşebilmektedir. Yine Yaratılış 18. bölümde Hz. İbrahim’i ziyaret eden üç varlıktan biri beden almış Rab’dir.

İnsan ta yaratılışından beri Tanrı’yla birlikte yaşamak için yaratılmış bir varlıktır. İnsanın kutsallığı, Tanrı’ya ayrılmışlığından, O’na ait olmasından gelir. İnsan Tanrı’ya ait olduğuna göre, Tanrı ve insanlarla ilişkisinde; düşüncelerinde, eylemlerinde tanrısal nitelikleri yansıtmalıdır. Tanrı’yı, insanları sevmek, insan kutsallığının önemli bir parçasıdır.

Tanrı’ya ayrılmış olmanın bilincine varmak, insanı kendiliğinden İsa Mesih’i yücelten yaşam sürdürmeye, O’nun benzerliğine dönmeye isteklendirmelidir. Çünkü Tanrı’nın insanda başlangıçtan beri görmek istediği nitelikli düşünce ve davranış kutsallıktır (1. Petrus 1:15-16).

Tüm bunları değerlendirdiğimizde kutsallık hem Tanrı’nın tam kusursuzluğunu hem Tanrı’ya aitliği hem de insanın tanrısal ilkelere göre yaşayışını anlatan bir terimdir. Ayrıca kutsallık, yalnız yasaklara uymak ve dindarlık olarak algılanmamalı, pak düşünceler, doğru yapılan eylemler biçiminde anlaşılmalıdır.

Adalet, “Eşitlik ve Tanrı’nın doğruluğuna dayanan, herkesin haklarının, kişiliğinin ve mülkiyetinin korunmasını kapsayan ilkelerin bütünüdür. Tanrı kendi yasalarıyla sahip olduğu haklarının tümünü kullanırken adaletini gösterir.”11

Kutsal Kitap’ta Tanrı’nın adaleti, yargı, merhamet, lütuf, bağışlama, sevgi gibi kavramlarla ilgili olarak değerlendirilir. Örneğin günahın yargısı ölümdü. Tanrı adaletini günahı çarmıhta İsa Mesih’in üzerinde yargılayarak gösterdi (Romalılar 5:12,7). İnsana yönelik sevgisi nedeniyle, günahın yargısından kurtuluşu, İsa Mesih’in çarmıhta ölüp dirildiğine iman edenlere lütufla sundu.

Sevgi, Türk Dil Kurumu internet sözlüğünde “İnsanı bir şeye veya bir kimseye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu”12 olarak tanımlanıyor. Böyle bir tanımda insandan varlığa ya da nesneye yönelik zihinsel bir süreç ve sürecin sonucunda ortaya çıkan davranışlar ve duygusal etki söz konusudur.

Tanrı’nın sevgisini bizlere en iyi Kutsal Kitap açıklar. “Grekçede ifade edilen agape sevgi türü; sevilene sınırsız, karşılıksız ve koşulsuz bir değer veren en yüce ve en soylu sevgi biçimidir. İncil’de Tanrı’nın insana, insanın da Tanrı’ya ve komşusuna yönelik sevgisinden söz edilen hemen her metinde agape terimi geçer. Yine İncil’de geçen başka bir sevgi terimi yakın dostluğu (Yuhanna 11:3,36; Vahiy 3:19) ve arkadaşlıktan karşılıklı zevk almayı (Matta 6:5) dile getiren fileo sözcüğüdür.”13

Hristiyan ilahiyatında sevgi, Tanrı bezeyişinde yaratılan insanın (Yaratılış 1:27), Tanrı’dan aldığı niteliktir. Sevgi, çıkar amacı gütmeden, bilinçli zihinsel süreçlerin ve eylemlerin sonucudur. Karşılık beklenmez. Çünkü herhangi bir maddesel ya da ruhsal beklentiye bağlamak sevgiyi öldürür.

Tanrı’yla insan, insanla Tanrı arasında sevgiyi kuran, geliştiren üç unsur ilişki, sadakat ve ilgidir. Tanrı kendisini insanlara sunarak, ilişkiyi başlatacak ortamı sürekli hazır tutar. İnsanın yapması gereken eylem Tanrı’nın sunduğu karşılıksız sevgiyi yadsımayarak kabul etmek, ilişkisine sadık kalmak ve canlı tutmaktır.

1. Yuhanna 4:16-19 ayetlerinde “Tanrı sevgidir” der:

“Tanrı’nın bize olan sevgisini tanıdık ve buna inandık. Tanrı sevgidir. Sevgide yaşayan Tanrı’da yaşar, Tanrı da onda yaşar. Yargı gününde cesaretimiz olsun diye sevgi böylelikle içimizde yetkin kılınmıştır. Çünkü Mesih nasılsa, biz de bu dünyada öyleyiz. Sevgide korku yoktur. Tersine, yetkin sevgi korkuyu siler atar. Çünkü korku işkencedir. Korkan kişi sevgide yetkin kılınmamıştır. Bizse seviyoruz, çünkü önce O bizi sevdi.”

Tanrı’dan kopuk kalmak ya da O’nunla sağlam bir ilişkiye sahip olmak bir seçimdir. Seçim olumluysa, Tanrı’ya cesaretle yaklaşıp yüzümüzü O’na çevirmeliyiz. Kökenleri anlatmakla başlayan Yaratılış kitabından son kitap Vahiy’e dek Tanrı’nın bitmez, tükenmez sevgisine yönelmek, karşılıklı sevgi ilişkisi için ilk adımdır. İkinci adım karşılıksız sunulan sevgiyi yaşamaktır.

Kurtarıcılık, günaha düşen insana uzanan Tanrı’nın elidir (Yaratılış 3:15). İsa Mesih, kendisine iman edenleri günahın suçundan ve yargısından kurtardı. İlerleyen bölümlerde göreceğimiz gibi kurtuluş öğretisi14 Tanrı’yla barışmakla, dolayısıyla Tanrı’ya dönmeyi sağladığından tövbe etmekle iç içedir.

Öyleyse diyebiliriz ki, Tanrı’nın kutsallığından kurtarışına uzanan yolu doğru anlamak ve sunulan kurtarışa doğru yanıt vermenin önemini kavramak, tövbe konusuna iyi bir giriş yapmamızı sağlar.