TAPINAKTA OLAY

Elçilerin İşleri 21:27-22:29

27Yedi günlük süre bitmek üzereydi. Asya İli'nden bazı Yahudiler Pavlus'u tapınakta görünce bütün kalabalığı kışkırtarak onu yakaladılar. 28“Ey İsrailliler, yardım edin!” diye bağırdılar. “Her yerde herkese, halkımıza, Kutsal Yasa'ya ve bu kutsal yere karşı öğretiler yayan adam budur. Üstelik tapınağa bazı Grekler'i sokarak bu kutsal yeri kirletti.” 29*Bu Yahudiler, daha önce kentte Pavlus'un yanında gördükleri Efesli Trofimos'un, Pavlus tarafından tapınağa sokulduğunu sanıyorlardı. 30Bütün kent ayağa kalkmıştı. Her taraftan koşuşup gelen halk Pavlus'u tutup tapınaktan dışarı sürükledi. Arkasından tapınağın kapıları hemen kapatıldı. 31Onlar Pavlus'u öldürmeye çalışırken, bütün Yeruşalim'in karıştığı haberi Roma taburunun komutanına ulaştı. 32Komutan hemen yüzbaşılarla askerleri yanına alarak kalabalığın olduğu yere koştu. Komutanla askerleri gören halk Pavlus'u dövmeyi bıraktı. 33O zaman komutan yaklaşıp Pavlus'u yakaladı, çift zincirle bağlanması için buyruk verdi. Sonra, “Kimdir bu adam, ne yaptı?” diye sordu. 34Kalabalıktakilerin her biri ayrı bir şey bağırıyordu. Kargaşalıktan ötürü kesin bilgi edinemeyen komutan, Pavlus'un kaleye götürülmesini buyurdu. 35Pavlus merdivenlere geldiğinde kalabalık öylesine azmıştı ki, askerler onu taşımak zorunda kaldılar. 36Kalabalık, “Öldürün onu!” diye bağırarak onları izliyordu. 37Kaleden içeri girmek üzereyken Pavlus komutana, “Sana bir şey söyleyebilir miyim?” dedi. Komutan, “Grekçe biliyor musun?” dedi. 38“Sen bundan bir süre önce bir ayaklanma başlatıp dört bin tedhişçiyi çöle götüren Mısırlı değil misin?” 39Pavlus, “Ben Kilikya'dan Tarsuslu bir Yahudi, hiç de önemsiz olmayan bir kentin vatandaşıyım” dedi. “Rica ederim, halka birkaç söz söylememe izin ver.” 40Komutanın izin vermesi üzerine Pavlus merdivende dikilip eliyle halka bir işaret yaptı. Derin bir sessizlik olunca, İbrani* dilinde konuşmaya başladı.

 22:1“Kardeşler ve babalar, size şimdi yapacağım savunmayı dinleyin” dedi. 2-3*Pavlus'un kendilerine İbrani dilinde seslendiğini duyduklarında daha derin bir sessizlik oldu. Pavlus şöyle devam etti: “Ben Yahudi'yim. Kilikya'nın Tarsus Kenti'nde doğdum ve burada, Yeruşalim'de Gamaliel'in dizinin dibinde büyüdüm. Atalarımızın yasasıyla ilgili sıkı bir eğitimden geçtim. Bugün hepinizin yaptığı gibi, ben de Tanrı için gayretle çalışan biriydim. 4*İsa'nın yolundan gidenlere öldüresiye zulmeder, kadın erkek demeden onları bağlayıp hapse atardım. 5Başkâhin ile bütün kurul üyeleri söylediklerimi doğrulayabilirler. Onlardan Yahudi kardeşlere yazılmış mektuplar alarak Şam'a doğru yola çıkmıştım. Amacım, oradaki İsa inanlılarını da cezalandırmak üzere bağlayıp Yeruşalim'e getirmekti. 6“Ben öğleye doğru yol alıp Şam'a yaklaşırken, birdenbire gökten parlak bir ışık çevremi aydınlattı. 7Yere yıkıldım. Bir sesin bana, ‘Saul, Saul! Neden bana zulmediyorsun?’ dediğini işittim. 8“ ‘Ey Efendim, sen kimsin?’ diye sordum. “Ses bana, ‘Ben senin zulmettiğin Nasıralı İsa'yım’ dedi. 9Yanımdakiler ışığı gördülerse de, benimle konuşanın söylediklerini anlamadılar. 10“ ‘Rab, ne yapmalıyım?’ diye sordum. “Rab bana, ‘Kalk, Şam'a git’ dedi, ‘Yapmanı tasarladığım her şey orada sana bildirilecek.’ 11Parlayan ışığın görkeminden gözlerim görmez olduğundan, yanımdakiler elimden tutup beni Şam'a götürdüler. 12-13“Orada Hananya adında dindar, Kutsal Yasa'ya bağlı biri vardı. Kentte yaşayan bütün Yahudiler'in kendisinden övgüyle söz ettiği bu adam gelip yanımda durdu ve, ‘Saul kardeş, gözlerin görsün!’ dedi. Ve ben o anda onu gördüm. 14“Hananya, ‘Atalarımızın Tanrısı, kendisinin isteğini bilmen ve Adil Olan'ı görüp O'nun ağzından bir ses işitmen için seni seçmiştir’ dedi. 15‘Görüp işittiklerini bütün insanlara duyurarak O'nun tanıklığını yapacaksın. 16Haydi, ne bekliyorsun? Kalk, O'nun adını anarak vaftiz ol ve günahlarından arın!’

17-18“Ben Yeruşalim'e döndükten sonra, tapınakta dua ettiğim bir sırada, kendimden geçerek Rab'bi gördüm. Bana, ‘Çabuk ol’ dedi, ‘Yeruşalim'den hemen ayrıl. Çünkü benimle ilgili tanıklığını kabul etmeyecekler.’ 19“ ‘Ya Rab’ dedim, ‘Benim havradan havraya giderek sana inananları tutuklayıp dövdüğümü biliyorlar. 20*Üstelik sana tanıklık eden İstefanos'un kanı döküldüğü zaman, ben de oradaydım. Onu öldürenlerin kaftanlarına bekçilik ederek yapılanları onayladım.’ 21“Rab bana, ‘Git’ dedi, ‘Seni uzaktaki uluslara göndereceğim.’ ” 22Pavlus'u buraya kadar dinleyenler, bu söz üzerine, “Böylesini yeryüzünden temizlemeli, yaşaması uygun değil!” diye seslerini yükselttiler. 23-24Onlar böyle bağırır, üstlüklerini sallayıp havaya toz savururken komutan, Pavlus'un kalenin içine götürülmesini buyurdu. Halkın neden Pavlus'un aleyhine böyle bağırdığını öğrenmek için onun kamçılanarak sorguya çekilmesini istedi. 25Kendisini sırımlarla bağlayıp kollarını geriyorlardı ki, Pavlus orada duran yüzbaşıya, “Mahkemesi yapılmamış bir Roma vatandaşını* kamçılamanız yasaya uygun mudur?” dedi. 26Yüzbaşı bunu duyunca gidip komutana haber verdi. “Ne yapıyorsun?” dedi. “Bu adam Roma vatandaşıymış.” 27Komutan Pavlus'un yanına geldi, “Söyle bakayım, sen Romalı mısın?” diye sordu. Pavlus da, “Evet” dedi. 28Komutan, “Ben bu vatandaşlığı yüklü bir para ödeyerek elde ettim” diye karşılık verdi. Pavlus, “Ben ise doğuştan Roma vatandaşıyım” dedi. 29Onu sorguya çekecek olanlar hemen yanından çekilip gittiler. Kendisini bağlatan komutan da, onun Roma vatandaşı olduğunu anlayınca korktu.



AÇIKLAMA: Tapınak; Yahudilerin en kutsal mekânıydı. Yahudi olmayanlar ancak dış avlusuna kadar girebiliyorlardı. Elçi Pavlus orada yedi günlük bir törene katılırken Asya İli’nden Yahudi olan bazı düşmanları onu tanıyınca hemen yakasına yapıştılar. Pavlus’un bazı Grek arkadaşlarını kutsal tapınağa soktuğunu zan ederek onu herkesin önünde ağır bir şekilde suçlamaya başladılar. Birden bütün kent ayaklanıp elçiyi linç etmeye kalktı. Roma taburunun komutanı kargaşayı duyunca hemen tapınak bölgesine inip Pavlus’u kalabalığın elinden zorlukla kurtarabildi. Bütün bu tehlikeleri umursamayan Pavlus ise dönüp halkla konuşmak için komutandan izin istedi. Böylece kendisini öldürmeye çalışan kalabalığa seslenmeye başladı.

Pavlus onlara öncellikle özgeçmişini hatırlatır. Sonuçta zamanında eski Pavlus yani Saul, Hristiyanlara olan nefretiyle nam yapmış bir şahıstı. Kendisi Gamaliel adında ünlü bir Yahudi bilgininin talebesiydi. Ancak İsa ve izleyicilerine bu kadar kin kusan Saul, Şam yolunda bir görümde İsa Mesih ile karşılaşmıştı ve hayatının gidişatı tam tersi gidişatla değişmişti. Eskiden Mesih imanlılarını avlayıp zulmeden Saul, İsa inancının bir numaralı savunucusu Pavlus olmuştu. Bundan bir kaç sene sonra Pavlus, Yeruşalim’e döndü ve tapınakta dua ederken yine Rab’bi bir görümde gördü. İsa Mesih bu kez de onun bu müjdeyi uzaktaki uluslara taşıyacağını söyledi. Elçiyi buraya kadar sessizce dinleyen kalabalık bunu duyunca birden yine bağırıp çağırmaya başladı. Ama neden? O dönemki koyu Yahudiler Tanrı’nın yalnız onların halkını sevdiğini düşünerek kendilerini diğer bütün uluslardan çok üstün ve kutsal görüyorlardı. Böylece Yahudilerin mümkün oldukça diğer uluslarla hiç ilişkileri yoktu. Ancak unutuyorlardı ki Tanrı Yahudilerin atası olan İbrahim’i seçerken amacı diğer uluslara bereket kaynağı olmalarıydı (Yaratılış 12:1-3). O yüzden Mesih göğe çekilirken öğrencilerine “Gidin bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin”buyruğu vermişti. Aslında Pavlus Tanrı’nın en baştaki amacına hizmet ediyordu ne var ki kıskançlığa boğulan Yahudi toplumu Mesih’i reddettiği gibi elçilerini de reddetti.

img

Roma komutanı, Pavlus’u içeri çekip onu kamçılatmak istedi. Ancak Pavlus aynı zamanda kendisinin doğuştan Roma vatandaşı olduğunu hatırlattı ve komutan onu bu işkenceden esirgedi. Gördüğümüz gibi bir kaç yıl evvel İsa Mesih’i çarmıha gerdiren aynı Yahudi yobazları bu kez Pavlus’u aynı yerde öldürmeye kalktılar. Mesih gibi Pavlus öncellikle kendi halkına müjdeyi verdi, ne yazık ki Yahudiler kendilerine vaat edilen kurtarıcıyı kendi ellerinin tersiyle. Reddettiler. Pavlus’un kendi halkına taşıdığı sevgi çok büyük bir örnektir (bkz. Romalılar 9:1-5). Kurtulmaları için kendini tehlikeye attı. Peki, biz kendi halkımız için aynısını yapmaya hazır mıyız?