EFES’E MÜJDE

Elçilerin İşleri 19:1-10

1-2Apollos Korint'teyken Pavlus, iç bölgelerden geçerek Efes'e geldi. Orada bazı öğrencileri bularak onlara, “İman ettiğiniz zaman Kutsal Ruh'u aldınız mı?” diye sordu. “Kutsal Ruh'un varlığından haberimiz yok ki!” dediler. 3“Öyleyse neye dayanarak vaftiz oldunuz?” diye sordu. “Yahya'nın öğretisine dayanarak vaftiz olduk” dediler. 4*Pavlus, “Yahya'nın yaptığı vaftiz, tövbeyle ilgili bir vaftizdi” dedi. “Halka, kendisinden sonra gelecek Olan'a, yani İsa'ya inanmalarını söyledi.” 5Onlar bunu duyunca, Rab İsa'nın adıyla vaftiz oldular. 6Pavlus ellerini onların üzerine koyunca Kutsal Ruh üzerlerine indi ve bilmedikleri dillerle konuşup peygamberlik etmeye başladılar. 7Aşağı yukarı on iki kişiydiler. 8Havraya giren Pavlus cesaretle konuşmaya başladı. Üç ay boyunca oradakilerle tartışıp durdu, onları Tanrı'nın Egemenliği konusunda ikna etmeye çalıştı. 9Ne var ki, bazıları sert bir tutum takınıp ikna olmamakta direndiler ve İsa'nın yolunu halkın önünde kötülemeye başladılar. Bunun üzerine Pavlus onlardan ayrıldı. Öğrencilerini de alıp götürdü ve Tiranus'un dershanesinde her gün tartışmalarını sürdürdü. 10Bu durum iki yıl sürdü. Sonunda Yahudi olsun Grek olsun, Asya İli'nde yaşayan herkes Rab'bin sözünü işitti.



AÇIKLAMA: Daha önce söz verdiği gibi Elçi Pavlus ilk fırsatta Efes kentine döndü. Şehir olarak, Efes zengin bir metropoldü o dönemler. Asya İlinin başkenti olan Efes özellikle tanrıçası Artemis vasıtasıyla ünlenmişti. Dünyanın yedi harikalarından biri olan Artemis Tapınağı dünyanın her yanından gelen ziyaretçilerin ilgi odağıydı. Verimlilik tanrıçası olan Artemis’in inancına göre ziyaretçiler tapınak fahişeleriyle ilişki kurarak dileklerini kabul ettirebiliyorlardı. Efes’te, Artemis’in dini öyle baskındı ki şehrin ticareti ve siyaseti tümden tapınaktan geçinirdi. İşte Elçi Pavlus, bu denli putperest bir kente gelmişti.

Şehre ilk vardığında Pavlus yalnızca Yahya’nın vaftizini alan ve Kutsal Ruh’tan habersiz bir grupla karşılaştı. Elçi Pavlus onlara Mesih’i tam olarak anlattıktan sonra O’nun adıyla vaftiz oldular. Sonra Kutsal Ruh’u almaları için Pavlus üzerlerine ellerini koydu ve birden farklı dillerle konuşmaya başladılar. Bunun benzerini Pentikost bayramında (E.İşleri 2), Samiriye’de (8:17) ve Kornelius’un evinde (10:44-47) gördük. Ancak bu örnekleri birbiriyle karşılaştırdığımızda net bir emsale ulaşmak mümkün değil. O yüzden bu örnekten yola çıkarak ‘Kutsal Ruh ancak olgun bir imanlının el koymasıyla olur’ya da ‘ne zaman biri iman ederse mutlaka dillerle konuşmalı’gibi bir sonuca varmak pek doğru değil. Şunu hatırlamalıyız ki Elçilerin İşleri kitabında olan her şey emsal değildir – sonuçta kilisenin temel taşları yeni yeni oturuyordu. Ancak daha sonra Pavlus’un mektuplarında şunu okuyoruz ki iman eden herkeste mutlaka Kutsal Ruh vardır (Romalılar 8:9) ve farklı dillerle konuşma armağanı her imanlı için şart değildir (1.Korintliler 12:30). Bu bölümde Pavlus bundan dolayı şaşırmıştı çünkü bunlar gerçek imanlı olsaydılar Kutsal Ruh’u almış olmaları gerekirdi. Ama almadıklarına göre demek ki henüz Mesih’e tam olarak inanmamışlardı.

Sonra Pavlus doğrudan havraya gitti ve Yahudilerden başlayarak Mesih’i anlatmaya başladı. Her zamanki gibi Yahudiler onu bir yere kadar dinlediler ama sonra Pavlus iman edenlerle ayrılıp yeni bir topluluk kurmak zorunda kaldı. Bu süreçte Tiranus adında biri dershanesini Pavlus’a açtı ve elçi ilin her yanından gelenleri orada her gün eğitmeye başladı. Pavlus, Efes’te iki yıldan fazla kaldı ve bu süre zarfında Asya ilinin tümü müjdeyi duydu. Bundan Tanrı’nın Sözü’nü öğretmenin ne kadar etkili olduğunu görebiliyoruz. Böylece Efes Kilisesi iyice köklendi ve etrafta etkisini göstermeye başladı. Mesih’in kilisesi işte bu şekilde güçlenebilir. Tanrı’nın Sözü doğru düzgün öğretilmezse hep kargaşa olur ama insanlar Rab’bin kelamına odaklanırlarsa işte o zaman harikalar görülmeye başlar. img