5. TANRI BİZDEN NE İSTER?

Tanrı, kendi halkıyla bir antlaşma yaparak, sevgisini onlara açıkladı. Bu antlaşma bize, Tanrı’nın halkıyla kişisel bir antlaşma yaptığını ve bundan dolayı da kendisini gerçekten bilebileceğimizi göstermektedir. Tanrı’nın seçilmiş halkı olarak kendisiyle aramızda yapılan bu antlaşmanın neticesinde, bu antlaşmada bulunan ilişkilerdeki bereketleri kazanabilmek için kutsal olmak zorundayız. Bu, talep edilen kutsallık Tanrı’nın emirlerine itaat etmemizle sağlanabilir. Tanrı, Peygamber Musa aracılığıyla tüm çağlar boyunca tüm insanlar için geçerli olan yasasını insanlara duyurmuştur. Bu antlaşma, şayet Tanrı halkı kendisine itaat ederse bereketlenmelerini, şayet itaat etmezlerse yargı altına girmelerini sağlayan bir antlaşmadır.

Bu antlaşma 10 emir olarak adlandırılmaktadır:

Çıkış 20:

1 Tanrı şöyle konuştu:

2 Seni Mısır'dan, köle olduğun ülkeden çıkaran Tanrın Rab benim.

3 Benden başka tanrın olmayacak.

4 Kendine yukarıda gökyüzünde, aşağıda yeryüzünde ya da yer altındaki sularda yaşayan herhangi bir canlıya benzer put yapmayacaksın.

5 Putların önünde eğilmeyecek, onlara tapmayacaksın. Çünkü ben, Tanrın RAB, kıskanç bir Tanrı'yım. Benden nefret edenin babasının işlediği suçun hesabını çocuklarından, üçüncü, dördüncü kuşaklardan sorarım.

6 Ama beni seven, buyruklarıma uyan binlerce kuşağa (ya da kişiye) gösteririm.

7 Tanrın RAB'bin adını boş yere ağzına almayacaksın. Çünkü RAB, adını boş yere ağzına alanları cezasız bırakmayacaktır.

8 Şabat Günü'nü kutsal sayarak anımsa.

9 Altı gün çalışacak, bütün işlerini yapacaksın.

10 Ama yedinci gün bana, Tanrın RAB'be Şabat Günü olarak adanmıştır. O gün sen, oğlun, kızın, erkek ve kadın kölen, hayvanların, aranızdaki yabancılar dahil, hiçbir iş yapmayacaksınız.

11 Çünkü ben RAB, yeri göğü, denizi ve bütün canlıları altı günde yarattım, yedinci gün dinlendim. Bu yüzden Şabat Günü'nü kutsadım ve kutsal bir gün olarak belirledim.

12 Annene babana saygı göster. Öyle ki, Tanrın RAB'bin sana vereceği ülkede ömrün uzun olsun.

13 Adam öldürmeyeceksin.

14 Zina etmeyeceksin.

15 Çalmayacaksın.

16 Komşuna karşı yalan yere tanıklık etmeyeceksin.

17 Komşunun evine, karısına, erkek ve kadın kölesine, öküzüne, eşeğine, hiçbir şeyine göz dikmeyeceksin.

Notlar:

Ayet 2: Tanrı, kendi halkını tarihsel geçmişinde koruyan, halkıyla antlaşma yapan bir Tanrı olarak, kendisini açıklamıştır.

Kölelik diyarı” Yahudiler, Peygamber Musa’nın liderliğinde onları serbest bırakana kadar (M.Ö. 1816-1446 arası) 430 yıl Mısır’da köle olarak yaşadılar. İsraillilerin Mısır’daki köleliği, bizlerin günaha olan köleliğimizin bir ön belirtisi (öngörümü)’dür.

Ayet 5: “kıskanç” Tanrı’nın bu karakteri, bizim sadece ona tapınmamızın gerekliliğinden kaynaklanan bir yansımadır. Tanrı, bizim başka bir Tanrı’ya tapınmamıza hoşgörü ile karşılamayacaktır.

Ayet 11: “dinlendim” Tanrı 7. gün, yorgunluğu arttığı için dinlenmedi, fakat daha evvel 6 gün boyunca yapmış olduğu yaratma işlemini durdurdu. Başka bir deyişle, Tanrı yaratma işini tamamladı.

Ayet 17: “göz dikme” kıskançlık sonucu arzulamak, suçluluğu gerekli kılacak şekilde istemek.

Tanrı’nın tüm ahlaki kuralları bu emirlerin içinde mevcut olduklarından dolayı, bu emirlere uymanın uygulama sahası çok geniştir.

Soru:

Bir Müslüman olarak, bu emirlerden hangileri size bildik gibi geliyor? Bu emirler, neden öyle görülüyorlar? Tüm bu emirlere itaat etmekte misiniz?

Soru:

Ayet 3’de, şimdiki çağdaş yaşamımızda müşterek olarak tapınmakta olduğumuz bazı ne tür tanrılar olabilir?

Soru:

İkinci emirde (ayet 4) tasvir edildiği gibi, Kabe’de mevcut olan siyah bir göktaşı (hacerülesvet)’nın bir idol (tapınılan nesne) olması ihtimali var mıdır?

Soru:

Ayet 7’de belirtildiği gibi, Rab’bin isminin yanlış bir kullanımını nasıl tanımlarsınız?

Soru:

Şayet işe geç giderseniz, işyerinden erken ayrılırsanız, işiniz olduğu zamanda gazete okursanız, emirleri bozmuş biri olarak suçlu olur musunuz “çalmayacaksın”?

Soru:

Dedikodu, bu emirlerden birini bozmuş olur mu?

Soru:

“Göz dikmeyeceksin” komutu, ayet 12-16’daki komutlardan ne şekilde farklıdır? Bu yasayı çiğnemek gözlenebilir bir nitelik taşımakta mıdır? Bu yasayı çiğnemenin sonunda ne tür bir neticeyle karşılaşırız?

Tanrı’nın yasası, kurtarış getirebilecek güçte değildir, fakat bize Tanrı’nın yargısındaki korkuyu ve günahımızdaki mahkumiyeti getirmektedir. Bu emirler yaşamımızın tamamı üzerinde mutlak bir sorumluluğa sahiptir. Yasanın amaçları şunlardır:

1. Günahı önlemek

2. Günahı açığa çıkarmak

3. Tanrı’nın görkeminde nasıl yaşanacağını göstermek

4. Doğrulukla davranmamızı sağlamak.

Tekrar söylemek gerekirse, yasaları tutarak suçlanmaktan kurtulabileceğimizin imkansız olduğunu bilmek önemlidir. Yasayı tam olarak tutamayacağımız için, o bizleri sadece suçlar. Dolayısıyla, Tanrı ile aramıza girmesi gereken bir savunucu ve aracıya ihtiyacımız vardır. Musa, İsrail için bu arabuluculuk rolünü üstlendi. İsa da, bizim arabulucumuz olarak, Baba Tanrı ile aramıza girmektedir. İsa, yasaya mükemmel olarak itaat etmeyi önermektedir. Daha sonra göreceğimiz gibi, O bize Tanrı’nın yasalarını öğretir. Fakat iyi haber, Mesih İsa’da olanlar için yasanın hükmünün geçerli olmadığıdır. İman yoluyla Mesih İsa’da olanlar için artık yargı yoktur (Romalılar 8:1).

Mesih İsa (Tanrı’nın Meshedilmişi) Sadukiler denilen bir grup din önderleri ile tartışmaktaydı. Tartışmanın bir yerinde, Tanrı’nın Tevrat’ta Peygamber Musa’ya verdiği emirlerin tekrarlanmış olduğu bir tartışma konusuna girdiler. Bu emirler, daha evvelce okumuş olduğunuz 10 emrin bir özeti olarak görülebilir.

Markos 12:

28 Onların tartışmalarını dinleyen ve İsa'nın onlara güzel bir cevap verdiğini gören bir din bilgini yaklaşıp O'na, "Tüm buyrukların en önemlisi hangisidir?" diye sordu.

29 İsa şöyle karşılık verdi: En önemlisi şudur: “Dinle, ey İsrail! Tanrımız olan Rab tek Rab'dir.”

30 Tanrın olan Rab'bi bütün yüreğinle, bütün canınla, bütün aklınla ve bütün gücünle sev.

31 İkincisi de şudur: “Komşunu kendin gibi sev.” Bunlardan daha büyük buyruk yoktur."

32 Din bilgini İsa'ya, "İyi söyledin, öğretmenim" dedi. "Tanrı tektir ve O'ndan başkası yoktur” demekle doğruyu söyledin.

33 İnsanın Tanrı'yı bütün yüreğiyle, bütün anlayışıyla ve bütün gücüyle sevmesi, komşusunu da kendi gibi sevmesi, tüm yakılmalık adaklardan ve sunulan kurbanlardan daha önemlidir.

34 İsa, onun akıllıca cevap verdiğini görerek, "Sen Tanrı'nın Egemenliğinden uzak değilsin" dedi.

Notlar:

Ayet 33: “yakmalık sunu ve kurbanlar” Mesih İsa’nın beden almasından yaklaşık 2000 yıl önce, Yahudiler, günahlarının affedilmesi için, bir altar üzerinde kesildikten sonra yakılmış olan hayvan kurbanlarını sunuyorlardı. Hayvanın ölümü günahın gerektirdiği cezanın bir sembolü konumundaydı.

Ayet 34: “Tanrı’nın krallığı” Tanrı’nın doğruluğunun kişinin hayatında görülmesiyle açıklanan ve o kişinin Tanrı ile kişisel bir ilişkisinin olduğu ruhsal anlamdaki krallık.

Soru:

Tanrı’yı sevdiğin gibi, komşunu seviyor musun?

Mesih İsa, kendi öğretisinde, yasanın özetini aşağıdaki gibi açıkladı:

Matta 7:12

İnsanların size nasıl davranmasını istiyorsanız, siz de onlara öyle davranın. Kutsal Yasa’nın ve peygamberlerin söylediği budur.

Not:

yasa ve peygamberler” İsa Mesih’in, Tanrı kelamını duyurmasından önce, Musa ve diğer peygamberlere bildirilen Tanrı sözünü ifade eder. Kutsal Kitap’ın Eski Antlaşma kısmını ihtiva etmektedir.

Soru:

Diğer insanların size nasıl davranmalarını istersiniz? Siz her zaman, başkalarına size yapılmasını istediğiniz şeyleri yapıyor musunuz?

Mesih İsa, sizin hoşlandığınız şeyleri sevmenizden daha ötede olanı, komşunuzu sevmenizdir diye açıkladı.

Matta 5:

43 ‘Komşunu sev, düşmanından nefret et' denildiğini duydunuz.

44 Ama ben size diyorum ki, düşmanlarınızı sevin, size zulmedenler için dua edin.

45 Öyle ki, göklerde olan Babanızın oğulları olasınız. Çünkü O, güneşini hem kötülerin hem de iyilerin üzerine doğdurur. Yağmurunu da hem doğruların hem de eğrilerin üzerine yağdırır.

46 Eğer yalnız sizi sevenleri severseniz, ne ödülünüz olur? Vergi görevlileri de öyle yapmıyor mu?

47 Yalnız kardeşlerinize selam verirseniz, fazladan ne yapmış olursunuz? Putperestler de öyle yapmıyor mu?

48 Bu nedenle, göksel Babanız yetkin olduğu gibi, siz de yetkin olun.

Notlar:

Ayet 46: “vergi toplayıcılar” Romalılar tarafından yönetilen Yahudilerden Romalılar için vergi toplayan Yahudiler. Bu vergi toplayıcılar her fırsatta sahtekarlık yaptıkları ve Romalı acımasız yöneticilerle işbirliği halinde olduklarından, kendilerinden nefret ediliyordu.

Ayet 47: “putperestler” Gerçek tek olan Tanrı’yı tanımayan veya O’na ibadet etmeyen insanlar.

Ayet 48: “Göksel Baba” Kendisiyle candan, samimi bir dostluğa sahip olduğumuz, bizi yaratan ve bir Baba şefkatiyle seven Tanrı’yı tasvir eden deyimdir.

Soru:

Bizlerin, itaat etmemiz istenen doğruluğun (iyilik) standardı nedir?

Soru:

Düşmanınızı sevme konusunda, Tanrı bizim için nasıl bir örnektir?

Tanrı, Tevrat’ta, bir örnekte açıkça belirtildiği gibi, kendi yasalarına itaatsizliğin, iyi niyetli aklanma girişimlerince sağlanacağını kabul etmemektedir. Tanrı, kendisine harfiyen itaat edilmesini istemektedir.

1. Samuel 15:

1 Samuel Saul'a şöyle dedi: “RAB seni kendi halkı İsrail'in kralı olarak meshetmek için beni gönderdi. Şimdi RAB'bin sözlerine kulak ver.”

2 Her Şeye Egemen RAB diyor ki, İsrailliler'e yaptıkları kötülükten ötürü Amalekliler'i cezalandıracağım. Çünkü Mısır'dan çıkan İsrailliler'e karşı koydular.

3 Şimdi git, Amalekliler'e saldır. Onlara ait her şeyi tamamen yok et, hiçbir şeyi esirgeme. Kadın, erkek, çoluk, çocuk, öküz, koyun, deve, eşek hepsini öldür.

(Not 15:3. için açıklama; İbranice "Tamamen yok etmek" fiili insanları, malları bir daha alınmamak üzere RAB'be adamak anlamını içerir. Aynı ifade 8,9,15,18,20 ve 21'de de geçer.)

4 Bunun üzerine Saul askerlerini toplayıp Telaim Kenti'nde saydı. İki yüz bin yaya askerin yanı sıra Yahudalılar'dan da on bin kişi vardı.

5 Saul Amalek Kenti'ne varıp vadide pusu kurdu.

6 Sonra Kenliler'e şu uyarıyı gönderdi: "Haydi gidin. Amalekliler'i bırakın; öyle ki, sizi de onlarla birlikte yok etmeyeyim. Çünkü siz Mısır'dan çıkan İsrail halkına iyilik ettiniz." Bunun üzerine Kenliler Amalekliler'den ayrıldılar.

7 Saul Havila'dan Mısır'ın doğusundaki Şur'a dek Amalekliler'i yenilgiye uğrattı.

8 Amalek Kralı Agak'ı sağ olarak yakaladı. Halkının tümünü de kılıçtan geçirdi.

9 Ne var ki, Saul ile adamları Agak'ı ve en iyi koyunları, sığırları, besili danaları, kuzuları iyi olan ne varsa hepsini esirgediler. Bunları tümüyle yok etmek istemediler. Ancak değersiz ve zayıf ne varsa hepsini yok ettiler.

10 RAB Samuel'e şöyle seslendi:

11 "Saul'u kral yaptığıma pişmanım. Beni izlemekten vazgeçti. Buyruklarımı yerine getirmedi." Samuel öfkelendi ve bütün geceyi RAB'be yakarmakla geçirdi.

12 Ertesi sabah Samuel Saul'la görüşmek için erkenden kalktı. Saul'un Karmel Kenti'ne gittiğini, orada kendisine bir anıt diktikten sonra aşağı inip Gilgal'a döndüğünü öğrendi.

13 Saul kendisine gelen Samuel'e, "RAB seni kutsasın! Ben RAB'bin buyruğunu yerine getirdim" dedi.

14 Samuel, "Öyleyse nedir kulağıma gelen bu koyun melemesi? Nedir bu duyduğum sığır böğürmesi?" diye sordu.

15 Saul şöyle yanıtladı: "Halk bunları Amalekliler'den getirdi. Tanrın RAB'be kurban sunmak üzere davarların, sığırların en iyilerini esirgediler. Ama geri kalanları tümüyle yok ettik."

16 Samuel, "Dur da bu gece RAB'bin bana neler söylediğini sana bildireyim" dedi. Saul, "Söyle" diye karşılık verdi.

17 Samuel konuşmasını şöyle sürdürdü: "Kendini önemsiz saydığın halde, sen İsrail oymaklarının önderi olmadın mı? RAB seni İsrail'e kral meshetti.

18 RAB seni bir göreve gönderip, git, o günahlı Amalekliler'i tümüyle yok et; hepsini ortadan kaldırıncaya dek onlarla savaş dedi.

19 Öyleyse neden RAB'bin sözüne kulak asmadın? Neden yağmalanan mallara saldırarak RAB'bin gözünde kötü olanı yaptın?"

20 Saul, "Ama ben RAB'bin sözüne kulak verdim!" diye yanıtladı, RAB'bin beni gönderdiği yere gittim. Amalekliler'i tümüyle yok ettim, Amalek Kralı Agak'ı da buraya getirdim.

21 Ne var ki askerler, Gilgal'da Tanrın RAB'be kurban sunmak üzere yağmalanmış bazı malları, yok edilmeye adanmış en iyi davarlarla sığırları aldılar."

22 Samuel şöyle karşılık verdi: "RAB kendi sözünün dinlenmesinden hoşlandığı kadar yakmalık sunulardan, kurbanlardan hoşlanır mı? İşte söz dinlemek kurbandan, Sözü önemsemek de koçların yağlarından daha iyidir.”

23 Çünkü başkaldırma, falcılık kadar günahtır ve dik başlılık, putperestlik kadar kötüdür. Sen RAB'bin buyruğunu reddettiğin için, RAB de senin kral olmanı reddetti."

24 Bunun üzerine Saul, "Günah işledim! Evet, RAB'bin buyruğunu da, senin sözlerini de çiğnedim" dedi, Halktan korktuğum için onların sözünü dinledim.

25 Ama şimdi yalvarırım, günahımı bağışla ve benimle birlikte dön ki, RAB'be tapınayım.

26 Samuel, "Seninle dönmem" dedi, "Çünkü sen RAB'bin buyruğunu reddettin, RAB de İsrail Kralı olmanı reddetti!

27 Samuel dönüp gitmeye davranınca, Saul onun cüppesinin eteğini tuttu. Cüppe yırtıldı.

28 Samuel, "Bugün RAB İsrail Krallığı'nı elinden aldı ve senden daha iyi birine verdi" dedi,

29 "İsrail'in yüce Tanrısı yalan söylemez, düşüncesini de değiştirmez. Çünkü O insan değil ki, düşüncesini değiştirsin."

30 Saul, "Günah işledim!" dedi, "Ama ne olur halkımın ileri gelenleri ve İsrailliler karşısında beni onurlandır. Tanrın RAB'be tapınmam için benimle dön."

31 Böylece Samuel Saul'la birlikte geri döndü ve Saul RAB'be tapındı.

32 Samuel, "Amalek Kralı Agak'ı bana getirin" diye buyurdu. Agak güvenle geldi. Çünkü, "Ölüm tehlikesi kesinlikle geçti" diye düşünüyordu.

33 Ama Samuel, "Kılıcın kadınları nasıl çocuksuz bıraktıysa senin annen de kadınlar arasında çocuksuz bırakılacak" diyerek Agak'ı Gilgal'da RAB'bin önünde kılıçla parçaladı.

34 Samuel Rama'ya, Saul da Giva'daki evine gitti.

35 Samuel ölümüne dek Saul'u bir daha görmediyse de, onun için üzüldü. RAB de Saul'u İsrail Kralı yaptığına pişmandı.

Notlar:

Ayet 1: Samuel, İsrail halkı için ruhsal bir lider ve Tanrı’nın bir peygamberiydi. Saul, İsrail için ilk kraldı. Bu olaylar, yaklaşık M.Ö. 1025 yıllarında vuku buldu.

Ayet 3: Amalekler, çocuklarını kurban sunusu olarak putlara takdim eden ve onlara tapınan, İsraillilere kölelik diyarı olan Mısır’dan çıkarken zayıf bir anında saldıran günahkar bir halktı. Tanrı, İsraillileri sonsuz adaleti için bir araç olarak kullandı.

Ayet 9: İsrailliler bu savaşı, Rablerine itaat etmiş olmaktan çok topraklarını genişletmek için bir araç olarak kullandılar. Rab’be vermiş oldukları ve sadece aşağılamayla, zayıflıkla izah edilebilen bu yıkım, nefrete layık bir davranıştı.

Ayet 10: Saul, RAB’bin emirlerine uymayı yani bir kralın görevinin temel gerekliliklerini tam olarak yerine getirmemişti.

Ayet 12: Saul gururlu bir düşünceyle, kendi zaferi için bir anıt yaptırdı.

Ayet 13-20: Saul, Samuel’in gözünde dürüstlüğünü kaybetmektedir.

Ayet 15: Saul, önce halkı azarlayarak ve sonra hayvanları kurban sunusu amaçlı olarak öldürülmediklerini söyleyerek, kendisini haklı çıkarmaktadır.

Ayet 17: “İsrail oymağına lider olmadın mı?” Saul, sorumluluktan kaçmaya çalışmasına rağmen, Tanrı onun, halkı üzerindeki yöneticilik konumunu korudu.

Ayet 20-21: Saul, Samuelin azarlamasını dikkate almayarak, kendisini haklı çıkarmaya çalışmasını sürdürmektedir.

Ayet 22: Kurbanın önemli olmadığı doğru değildi, fakat kurbanın kabul olabilmesi için, sadece Rab’be, itaat ve ibadetin mevcut olması gerekir. Ritüel (tapınmadaki sembolik davranışlar) hareketler, samimi ve itaatkar bir ruhla yapılmadığı takdirde boştur.

Ayet 24: Saul, hala kendi aklanma ve azarlama için gerekli materyalleri elinde bulunduruyordu.

Ayet 28: “komşularından biri” Davut.

Ayet 29: “yalan söylemez veya düşüncesini değiştirmez” Ayet 11 ve 35’de RAB’bin Saul’u kral yapmış olduğundan dolayı, kederlenmiş olduğu söylenmesine rağmen, bu deyim ile bu ayetler arasında bir çelişki yoktur.

Tanrı’nın kişisel bir karaktere sahip olduğuna delil olarak, kendisinin gerçek duygulara sahip olduğunu söyleyebiliriz.

Soru:

Bizler, gerçekten iyi amaçlara sahip olduğumuzu söyleyerek (Saul’un, iyi hayvanları Rab’be kurban etmek amacıyla sakladığını söylediği gibi), davranışlarımızı sıklıkla makul kılmaya çalışmamıza rağmen Tanrı bizden neyi talep etmektedir?

YANSIMA İÇİN

Soru:

İyi niyetler, Tanrı’yı hoşnut kılmak için neden yeterli değildir?

Soru:

Günahlarımız dikkatimizi çekecek şekilde bizlere hatırlatıldığında, Tanrı bizlerden ne çeşit bir tepki beklemektedir?

Soru:

Ben düşmanımı sevebilir miyim? Düşmanlarımızı sevebilmek doğal yapımızdan gelemez fakat sadece Tanrı’nın yüreklerimizde işleyen güçlü sevgisi aracılığıyla gelir. Bu güce, kendi yaşamında sahip olabilir misiniz? Evet ise, nasıl? Hayır ise, neden sahip olamazsınız?

Not:

Tanrı haksızlıkları doğruluğa getirmesi için devletleri teşkil etti (Romalılar 13:15). Kişisel öcümüzü bizler almamalıyız fakat düşmanlarımızı sevmeli ve öcü Tanrı’nın yargısına bırakmalıyız (Romalılar 12:17-21). Haksızlık durumlarında adaletin yerini bulmasını talep ederek, düşmanlarımızı hala sevebiliriz.

UYGULAMA İÇİN

Soru:

Hayatımda ne tür değişiklikler meydana gelmeli ki, Tanrı’yı tüm kalbimle, aklımla, ruhumla ve gücümle ve komşumu kendimi sevdiğim gibi sevebileyim?

Soru:

Tanrıma, komşuma ve hatta düşmanıma sevgi sunabilmemi gösterebilmek için, bu hafta içinde ne tür adımlar atmalıyım?