05. Büyük Bir Lütuf

Ben RAB’bim... RAB, acıyan, lütfeden, tez öfkelenmeyen, sevgisi engin ve sadık Tanrı.Binlercesine sevgi gösterir, suçlarını, isyanlarını, günahlarını bağışlarım.

Mısır’dan Çıkış 34:6-7

4:1 | Yunus buna çok gücenip öfkelendi.

Bu olay çok tuhaftır, çünkü genellikle vaizler onları dinleyen toplulukların tövbe etmesinden hoşnut olurlar, ancak Yunus değildi.
David Guzik

Tanrı’nın tövbekâr Ninova halkına acıması ve onlara getireceği yargıdan vazgeçmesi, Yunus’u ciddi şekilde gücendirmiş ve öfkelendirmişti. Bu ayette Yunus hiç beklenmedik bir tavır sergilemektedir. Kitabın üçüncü bölümünün başında Tanrı’nın isteğini yerine getiren bir Yunus görmüş ve davranışının yürekten olup olmadığını sorgulamıştık. Yunus’un öfkesinin nedeni konusunda teologlar arasında görüş birliği bulunmamaktadır. Bazı teologlara göre Yunus’un tutumu kişiseldir. Bu görüşü savunanlar, Yunus’un yargı üzerine vaaz vermesine rağmen Tanrı Ninova’ya kurtuluş sağlamış ve bu durum Yunus’u Ninova halkının karşısında kötü göstermiştir, demektedir. Buna göre, Yunus kendisini sahte bir peygamber gibi hissetmiştir.

Bazıları ise, bu öfkenin nedenini Tanrı’nın Ninova gibi zalim bir halka merhamet etmesine bağlamaktadır. Yunus, zaten en başından beri bu görevden hoşnut değildir.

Dördüncü yüzyılda yaşayan ve kilise tarihinin önemli liderlerinden biri olan Jerome’a1 göre ise, Yunus’un öfkesinin asıl nedeni diğer ulusların kurtulması değil, Tanrı’nın İsrail’e sırtını çevirmesidir. Yunus böyle bir planın parçası olmak istememektedir.2 Tanrı, İsrail’i bereketlemek yerine gazabı hak eden bir halka yönelmiş ve onun kurtuluşunu sağlayarak diğer uluslara olan sevgisini ve merhametini göstermiştir. Bunun için Tanrı özellikle Yunus’u seçmiş, İsrail’in nefret ettiği bir halkı kurtarmak için onu Ninovalılar’ın arasına göndermiştir.

Jerome’un düşüncesine göre Yunus, Tanrı’nın İsrail’le olan ilişkisini anlamışa benziyor. Musa’da açıklanan ve sonraları Pavlus’un Romalılar’da (10:19-20,3 11:11-144) bahsettiği gibi, İsrail imandan uzaklaştığında, Tanrı bereketlerini diğer uluslara yönlendirerek kendi halkını yargılamıştır. Bunu, halkının kıskançlığını uyandırarak, onları tövbeye yönlendirmek için yapmaktadır.
Joel P. Johnson5

Tanrı olmayan ilahlarla
Beni kıskandırdılar;
Değersiz putlarıyla beni öfkelendirdiler.

Ben de halk olmayan bir halkla
Onları kıskandıracağım.
Anlayışsız bir ulusla
Onları öfkelendireceğim.
Yasa’nın Tekrarı 32:21

4:2-3 | RAB’be şöyle dua etti: “Ah, ya RAB, ben daha ülkemdeyken böyle olacağını söylemedim mi? Bu yüzden Tarşiş’e kaçmaya kalkıştım. Biliyordum, sen lütfeden, acıyan, tez öfkelenmeyen, sevgisi engin, cezalandırmaktan vazgeçen bir Tanrı’sın. Ya RAB, lütfen şimdi canımı al. Çünkü benim için ölmek yaşamaktan iyidir.”

Rab’bini iyi tanıyan Yunus, onun tövbe eden Ninova’ya kurtuluş sağlayacağını biliyordu. Tanrı’nın çabuk öfkelenmeyen karakterini bildiği için, zalim bir halk da olsa onlara merhamet edeceğini anlamıştı. Yunus, tez öfkelenmeyen Tanrı’ya karşı tez öfkelenmişti ve onun Ninova halkına karşı duyduğu sevgiye şaşıp kalmıştı. Yunus, Tanrı’nın davranışının ne olacağını önceden bildiğini söylemektedir. Bunu bildiği ve gerçekleşmesini istemediği için, Tanrı’dan kaçmaya başlamıştır. Bu gerçek Yunus kitabının birinci bölümünün ikinci ayetinden itibaren görülmektedir. Yunus Tanrı’dan bahsederken, onun yumuşak bir yüreği olduğunu ve ona dönenlere merhamet edeceğini söylemektedir. Ayetin sonunda, “Cezalandırmaktan vazgeçen bir Tanrı’sın” dediği görülür.

Kutsal Kitap, Tanrı’yı tanımanın önemini vurgulamaktadır. Onu hoşnut edecek şekilde tapınmak, dua etmek ve onu yüceltmek gerekmektedir. Bunun için de Tanrı sözünü tüm yüreğimizle araştırmamız gerekmektedir. Tıpkı evlilikte insanın eşini daha iyi tanıyarak onu hoşnut etmek için çabalaması gibi, Tanrı’ya yaklaşırken de onu hoşnut edebilmek için daha yakından tanımaya çalışmalıdır. Yüreğimiz Rab’bi yüceltmek için çarpıyor olabilir ancak onu Kutsal Kitap’a uygun şekilde yüceltmiyorsak, Rab bundan hoşnut olmayacaktır. Yunus, Tanrı’yı Kutsal Yazılar’a göre doğru bir şekilde tanıyor olmasına rağmen Rab’bin planlarından hoşnut değildir. Yunus’un günahı utanç vericidir, çünkü Rab’bin tanrılığından rahatsızlık duymaktadır. 

RAB bulutun içinde oraya inip onunla birlikte durdu ve adını RAB olarak duyurdu. Musa’nın önünden geçerek, “Ben RAB’bim” dedi, “RAB, acıyan, lütfeden, tez öfkelenmeyen, sevgisi engin ve sadık Tanrı.
Mısır’dan Çıkış 34:5-6

Yunus’un yüreğindeki öfke o kadar büyüktü ki, Tanrı’dan ölmeyi dilemiştir. Tanrı’nın bu ahlâksız ve acımasız halka merhamet etmesini kabullenmek istememiş ve diğer ulusların İsrail gibi bereket bulmasına içerlemiştir. Kutsal Kitap’ta, Yunus dışında ölümü benzer nedenlerle arzulamış başka kişiler de bulunmaktadır. Örneğin İlyas6 ve Eyüp’de7 sıkıntıları dayanılmazlaştığında aynı yürekle Rab’be

seslenmişlerdir.

4:4 | RAB, “Ne hakla öfkeleniyorsun?” diye karşılık verdi.

Rab, ölümü arzulayacak kadar öfkeli olan Yunus’a bir soruile karşılık vermekte ve Yunus’a ne hakla öfkeleniyorsun diye seslenmektedir. Kutsal Kitap’ta Tanrı’nın zaman zaman halkına böyle sorular sorduğunu görmekteyiz.

RAB Tanrı kadına, “Nedir bu yaptığın?” diye sordu.
Yaratılış 3:13

RAB Kayin’e, “Kardeşin Habil nerede?” diye sordu.
Yaratılış 4:9

Sonra Rab’bin sesini işittim: “Kimi göndereyim? Bizim için kim gidecek?” diyordu.
Yeşaya 6:8

İsa daha konuşurken bir kalabalık çıkageldi. Onikiler’den biri, Yahuda adındaki kişi, kalabalığa öncülük ediyordu. İsa’yı öpmek üzere yaklaşınca İsa, “Yahuda” dedi, “İnsanoğlu’na bir öpücükle mi ihanet ediyorsun?”
Luka 22:47-48

Tanrı’nın, yanıtını bilmediği hiçbir soru olmadığı için esasında soru sormaya ihtiyacı yoktur. Ama insanlarla iletişim kurarken onların anlayabileceği bir yöntem seçmektedir. Buna antropomorfik dil denilmektedir. Örneğin Mezmur 63’te, yazar “Canım sana sımsıkı sarılır, sağ elin bana destek olur” demektedir. Peki Tanrı’nın gerçekten sağ eli var mıdır? Aynı

şekilde Kutsal Kitap, Tanrı’nın gözlerinden ve dudaklarından bahseder, oysa Tanrı’nın bizim gibi bir bedeni, eli ayağı ve kulağı yoktur. Çünkü Tanrı ruhtur. Ama bizimle iletişime geçerken bazen bizdeki organ ve özellikler kendisinde de varmış gibi söz etmektedir. Bunun nedeni, bizim kendisi ile iletişim kurabilmemize izin vermesi ve kendisini göstermek istediği kadarıyla kavrayabilmemizi sağlamaktır. Tanrı bizim seviyemize inmek istemektedir. Böyle olmasaydı kutsal olan Rab’bi anlamamız pek mümkün olmazdı. Ayetteki soru aracılığıyla Tanrı, Yunus’un tekrar düşünmesini ve böylece hatasını görmesini arzulamaktadır. Yunus’un durumunu ve davranışlarını gözden geçirip öfkelenmek konusunda haksız olduğunu fark etmesi ve tövbeye yönelmesi gerekmektedir.

Aslında Tanrı, Yunus’tan neden öfkelendiğine dair bir açıklama getirmesini beklememektedir. Tek istediği, Yunus’un günahının farkına varması ve “Öfkelenmeye hakkım yoktu Rab, senin yolların doğrudur ve istediğine merhamet etmeye hakkın vardır” gibi bir yanıt vermesiydi.

4:5 | Yunus kentten çıktı, kentin doğusundaki bir yerde durdu. Kendisine bir çardak yaptı, gölgesinde oturup kentin başına neler geleceğini görmek için beklemeye başladı.

Yunus, kentten çıkıp doğuda kalan bir araziye gitmiş ve çardak kurmuştur. Bu çardak, muhtemelen altında yalnızca kendisinin durabileceği türden, çalı çırpıdan ibaret basit bir gölgelikti.8 Gemide olduğu gibi, kentin

dışında da kendisine rahat bir yer hazırlamıştı. Peki neden kentin başına gelecekleri izlemek için surların dışına çıkmış ve kendisine seyirlik bir yer bulmuştu? Tanrı Ninova halkını bağışlamıştı, öyleyse bu halkın başına ne gelebilirdi ki! Bu ayet, bize Yunus’un yüreğinde hâlâ Tanrı’nın Ninova’yı yok edeceğine dair bir umut taşıdığını göstermektedir. Belki de kırk gün geçmesini beklemiş ve ardından Tanrı’nın kenti yargılayıp yargılamayacağını görmek istemiştir.

(Yunus) Muhtemelen, bir depremin ya da Sodom’da olduğu gibi bir ateşin şehri yok etmesini bekliyordu.
Albert Barnes9

4:6 | RAB Tanrı Yunus’un üzerine gölge salacak, sıkıntısını giderecek bir keneotu sağladı. Yunus buna çok sevindi.

Tanrı yüce merhametinden ötürü, Yunus’un öfkesine ve itaatsizliğine rağmen ona gölgesinde rahatça oturabilmesi için bir keneotu sağlamıştır. Keneotunun gölgesi, kendi yaptığı çardağınkinden çok daha ferahlatıcı olmalıydı. Ayette “Keneotu” olarak geçen bitkinin ne olduğu konusunda yorumcular arasında fikir birliği bulunmamaktadır. Ama keneotunun güneş ışınlarını engelleyebilecek türde büyük yapraklı bir bitki olduğu konusunda hemfikirdirler. Bazı yorumcular kelimeye bakarak bir tür üzüm bağı, bazıları salatalık benzeri büyük yapraklı bir bitki, bazıları ise bir sarmaşık türü olduğunu düşünmektedir. Her ne olursa olsun, Tanrı mucizesel bir hızla büyüttüğü bu bitki ile öfkeli

Yunus’un biraz olsun rahatlamasını sağlamıştır.

Ninova kentinin bulunduğu Orta Doğu bölgesi, çölleri ve sıcağıyla meşhurdur. Bu nedenle sıcaklık Yunus’u perişan etmiş olmalıdır.

4:7-8 | Ama ertesi gün şafak sökerken, Tanrı’nın sağladığı bir bitki kurdu keneotunu kemirip kuruttu. Güneş doğunca Tanrı yakıcı bir doğu rüzgarı estirdi. Yunus başına vuran güneşten bayılmak üzereydi. Ölümü dileyerek, “Benim için ölmek yaşamaktan iyidir” dedi.

Nispeten rahat bir gece geçiren Yunus, sabah sıcak hava dalgası taşıyan kavurucu bir esintiyle uyanmıştı. Tanrı’nın gönderdiği sıcak rüzgâr doğudan esmekteydi ve Yunus’u neredeyse bayıltacaktı. Ninova’nın çevresi çıplak sayılabilecek bir araziden oluşmaktaydı. Bu yüzden muhtemelen esintiyi ve sıcağı engelleyecek bir bitki örtüsü bulunmuyordu. Bir süre sonra, kavurucu rüzgâra başka bir sorun daha eklenmişti: Tanrı’nın sağladığı bir bitki kurdu, keneotunu kemirerek kurutmuştu. Tanrı, Yunus’a mucizesel şekilde sağladığı keneotunu ertesi gün gönderdiği bir kurt ile yok etmişti. Yunus’a balık aracılığıyla bir şeyler öğretmeye çalıştığı gibi şimdi de aynı şeyi keneotu aracılığıyla yapıyordu. Ayetler, Yunus’un kitap boyunca sergilediği öfkeli tavrın devam ettiğini ve ölümü dilediğini açıklar.10 Yunus, ilki ikinci

bölümde, ikisi ise son bölümde olmak üzere üç defa ölümden bahsetmektedir. Onun bu ölüm arzusu, ruh hali hakkında bize önemli bir ipucu vermektedir. Tanrı’dan kaçması, geminin ambarından çıkmaması, denizcilere kendisini denize atmalarını söylemesi, öleceğini anlayıncaya kadar duaya yönelmemesi ve bu bölümde iki kere ölümü dilemiş olması bir peygamber için doğal davranışlar değildir. Ancak Musa’nın bir cinayet işlediği, Davut’un başka birinin eşiyle yatağa girdiği, Nuh’un, çocuklarının da görebileceği şekilde sarhoş olup çırılçıplak çadırda yattığı düşünüldüğünde, Yunus’un da günah işleyebileceği ve onun da tıpkı bizim gibi Tanrı’nın lütfuna ve merhametine ihtiyaç duyduğu görülür.

4:9 | Ama Tanrı, “Keneotu yüzünden öfkelenmeye hakkın var mı?” dedi. Yunus, “Elbette hakkım var, ölesiye öfkeliyim” diye karşılık verdi.

Tanrı, burada Yunus’a bir kere daha “Öfkelenmeye hakkın var mı?” sorusunu sormaktadır.11 Ancak bu sefer Yunus duygularını açık bir şekilde ifade eder. Yunus’un değişken duyguları, bir kez daha bencil ve öfkeli bir şekilde ortaya dökülmüştür. Tanrı’nın ona vermiş olduğu bitki gün boyu serinlemesini sağlamıştı. Yunus, bunun için Tanrı’yı yüceltmemiş ve bunu yapmak yerine bitkinin kurumasına kızmıştı. Sıcaktan bunalmış, yaşadıklarından dolayı bezmiş ve Tanrı’nın Ninova’ya duyduğu merhamet karşısında büyük bir öfkeye kapılmıştı. Yunus, kızgınlığının seviyesinden bahsederken ölecek kadar öfkeli olduğunu söylemektedir.

4:10-11 | RAB, “Keneotu bir gecede çıktı ve bir gecede yok oldu” dedi, “Sen emek vermediğin, büyütmediğin bir keneotuna acıyorsun da, ben Ninova’ya, o koca kente acımayayım mı? O kentte sağını solundan ayırt edemeyen yüz yirmi bini aşkın insan, çok sayıda hayvan var.”

Son ayet tüm Yunus kitabını güzel bir şekilde özetlemektedir. Tanrı’nın kayıp olan diğer uluslara karşı duyduğu merhamet, onun karakterinin önemli özelliklerinden birini gözler önüne sermektedir. Yunus’un bir keneotu yüzünden duyduğu öfkeye karşılık, yüce Tanrı’nın lütufkar davranışı önemli bir tezat oluşturmaktadır.

Yunus sadece kendi rahatını düşünerek emek vermediği bir bitki için üzülmekteydi. Oysa Tanrı, kendi benzeyişinde yarattığı Ninova halkını ve onların hayvanlarını önemsemekte, şefkati ve merhameti ile sevip kayırdığını açıkça belli etmekteydi. Öyle ki, sonunda merhamet bulmuşlardı. Burada kullanılan “Sağını solundan ayırt edemeyen deyimi birçok teolog tarafından tartışılmıştır. Bazı yorumcular ayetin İbranice’sine bakarak, deyimin sadece bebekleri kapsadığını, buna dayanarak kentte muhtemelen altı yüz bin civarında insanın yaşadığını iddia etmiştir.

Yunus kitabını Antalya Protestan Kilisesi’nde vaaz ederken, arkadaşım ve aynı zamanda bu kitabın da editörü olan Alper Günay bana, “Sanki Yunus kitabı tam bitmemiş, devamı gelecekmiş gibi duruyor” demişti. Kitabın gerçekten de böyle bir izlenim yarattığı doğrudur. Her hikâyenin sonuca bağlanmasına alışık olduğumuz için, bu bölümde Yunus’un sonraki yaşamı hakkında hiçbir bilgiye yer verilmemesi bizlerde tamamlanmamış bir hikâye hissi uyandırmaktadır. Öyle ki, bu ayetten sonra ne olup bittiği hepimiz için merak konusudur.

Fakat bu hikâye Yunus’tan çok Tanrı’nın hikâyesidir. Bu nedenle Yunus’un davranışlarından çok Tanrı’nın merhameti aracılığıyla yapmış olduğu kurtuluş işine odaklanmak gerekmektedir. Hikâye mutlu sonla bitmektedir. Çünkü denizciler ve Ninova halkı Rab sayesinde yok olmaktan kurtulmuşlardır. Bu hikâyeden bir ders çıkarmak gerekiyorsa, o da Tanrı’nın muhteşem karakteri ve bize gösterdiği merhamet ile ilgilidir.

Yunus kitabı, Tanrı’nın kurtarış getiren lütfunun harika bir açıklamasıdır. Daha önce de belirttiğim gibi, Yunus kitabı Tanrı’nın günaha karşı lütfunu, isyankârlığa karşı merhametini ve çaresizliğe karşı kurtarışını harika bir şekilde resmetmektedir. Bitmek bilmeyen günahların içinde Tanrı’ya karşı sürekli isyan halinde olmamıza rağmen, onun merhametli, sabırlı ve yılmayan bir tavırla bizi kendisine çekmek için uğraştığını açıkça göstermektedir. Bu kitap Tanrı’ya duyduğumuz saygı, hayranlık ve sevginin çoğalması için eşsiz bir kaynaktır.

1 Eusebius Sophronius Hieronymus (Latince) ismiyle de bilinir.

2 Hegedus, T. M. “Jerome’s Commentary on Jonah: Translation with Introduction and Critical Notes.”

3 Yine soruyorum: İsrail anlamadı mı? Önce Musa, “Ben sizi ulus olmayanla kıskandıracağım, Anlayışsız bir ulusla sizi öfkelendireceğim” diyor. Sonra Yeşaya cesaretle, “Aramayanlar beni buldu Sormayanlara kendimi gösterdim” diyor. Romalılar 10:19-20

4 Öyleyse soruyorum: İsrailliler, bir daha kalkmamak üzere mi sendeleyip düştüler? Kesinlikle hayır! Ama onların suçu yüzünden öteki uluslara kurtuluş verildi; öyle ki, İsrailliler onlara imrensin. Eğer İsrailliler’in suçu dünyaya zenginlik, bozgunu uluslara zenginlik getirdiyse, bütünlüğü çok daha büyük bir zenginlik getirecektir! Öteki uluslardan olan sizlere söylüyorum: Uluslara elçi olarak gönderildiğim için görevimi yüce sayarım. Böylelikle belki soydaşlarımı imrendirip bazılarını kurtarırım. Romalılar 11:11-14

5 Johnson, J. P. “Jerome Hakkında Kişisel Yazışmalar.”

6 Bir gün boyunca çölde yürüdü, sonunda bir retem çalısının altına oturdu ve ölmek için dua etti: “Ya RAB, yeter artık, canımı al, ben atalarımdan daha iyi değilim.” 1. Krallar 19:4

7 Kerem edip beni ezse, elini çabuk tutup yaşam bağımı kesse! Eyüp 6:9

8 Jamieson, R., A. R. Fausset and D. Brown. Commentary on the Whole Bible.

9 Barnes, A. Barnes’ Notes on the Whole Bible.

10 RAB’be şöyle dua etti: “Ah, ya RAB, ben daha ülkemdeyken böyle olacağını söylemedim mi? Bu yüzden Tarşiş’e kaçmaya kalkıştım. Biliyordum, sen lütfeden, acıyan, tez öfkelenmeyen, sevgisi engin, cezalandırmaktan vazgeçen bir Tanrı’sın. Ya RAB, lütfen şimdi canımı al. Çünkü benim için ölmek yaşamaktan iyidir.” Yunus 4:2-3

11 RAB, “Ne hakla öfkeleniyorsun?” diye karşılık verdi. Yunus 4:4