01. Yunus Kitabı Hakkında

Kutsal Yazılar’ın tümü Tanrı esinlemesidir ve öğretmek, azarlamak, yola getirmek, doğruluk konusunda eğitmek için yararlıdır.

2. Timoteos 3:16

Yazar

Yunus kitabı tarih boyunca çok tartışılan, üzerinde çeşitli fikirler yürütülen isteksiz ve isyankâr bir peygamberin yaşamından kısa bir bölümü anlatır. Yunus, İbranice’de güvercin anlamına gelmektedir ve Matthew Henry bu konuda, “Tanrı’nın peygamberleri ve halkı için çok uygun bir isim, bizler de güvercin gibi zararsız olmalıyız”1 demiştir. Bununla beraber güvercin çok zeki bir hayvan değildir2 ve zaman zaman akılsızca davranışlarda bulunabilmektedir. Yunus Peygamber’in hayatı ele alındığında, aslında ironik bir durum ortaya çıkmaktadır. Güvercin gibi zararsız bir tutum sergilemesi gereken peygamber, yine bir güvercin gibi hikmetsizce davranışlarda bulunmuştur. Peygamber Yunus’un doğum yerinin İsa Mesih’in büyüdüğü Nasıra kentine birkaç kilometre uzaklıkta olan Get-Hefer ve babasının isminin Amittay3 olduğu dışında yaşamı hakkında pek bir bilgi bulunmamaktadır. Kutsal Kitap’taki hikâyesi kısadır. Yunus kitabında, Yunus’un ismi dışında hiç kimsenin adının geçmiyor olması peygamberin taşıdığı önemi gösterir.

Bilgiler çok açık olmasa da birçok teolog, Yunus kitabının peygamberin kendisi tarafından yazıldığı hakkında hemfikirdir. Buna rağmen adı bir yazar olarak kitapta belirtilmemiştir. Yazarın kim olduğu tam olarak bilinemese de, bu kitabın Yunus Peygamber hakkında ayrıntılı bilgiyi sağlayan tek kaynak olduğu kuşkusuzdur. İbrani kültüründe birçok peygamberin kendilerinden üçüncü tekil kişi olarak bahsetmesi ve Yunus’un karakteri hakkındaki ayrıntılı bilgi, Yunus’un hem kitabın ana karakteri hem de yazarı olma ihtimalini yükseltmektedir. Yunus, her ne kadar kısa peygamberler4 diye bilinen listede yer alsa da, adı en çok bilinen peygamberler arasındadır. İsa Mesih dahi onun hizmetinden söz etmiştir.

Tarih

Yunus’un, 2. Yarovam zamanında5 İsrail’in Kuzey Krallığı’nda yaşamış ve Tanrı sözünü duyurmuş olduğu sanılır.

Yahuda Kralı Yoaş oğlu Amatsya’nın krallığının on beşinci yılında Yehoaş oğlu Yarovam Samiriye’de İsrail Kralı oldu ve kırk bir yıl krallık yaptı. Yarovam RAB’bin gözünde kötü olanı yaptı ve Nevat oğlu Yarovam’ın İsrail’i sürüklediği günahlardan ayrılmadı. İsrail’in Tanrısı RAB’bin, kulu Gat-Heferli Amittay oğlu Yunus Peygamber aracılığıyla söylediği söz uyarınca, Yarovam Levo-Hamat’tan Arava Gölü’ne kadar İsrail topraklarını yeniden ele geçirdi.
2. Krallar 14:23-25

2. Krallar 14’te bahsedilen Peygamber Yunus ile Yunus kitabında adı geçen peygamberin baba adları bile aynıdır. Bu durum bahsi geçen iki kişinin aynı kişi olup olmadığı konusunda akıllarımızda oluşabilecek herhangi bir kuşkuya yer bırakmaz. Buna dayanarak kitabın İ.Ö. 8. yüzyılda yazılmış olduğundan şüphe duyulmamalıdır.

Tema

Kitabın teması, “Merhametli Tanrı sadece kendi halkına değil, ona düşman olan uluslara da kurtuluş getirir” cümlesiyle özetlenebilir. Çünkü Tanrı, Yunus aracılığıyla sadece İsrail’e değil, aynı zamanda denizcilere ve Ninova halkına da kurtuluş sağlamıştır. Bununla beraber, Yunus’un isyankâr tavrına karşı Tanrı’nın lütfu da hikâyenin önemli ve yinelenen noktalarından biridir.

Kitabın Doğası

Yunus kitabının yorumu konusunda teologlar görüş ayrılığına düşmüşlerdir. Bu görüş farklılıklarının temelini oluşturan konu ise Yunus’un gerçek biri olup olmadığı ve bahsi geçen hikâyenin bir mit mi, bir benzetme mi, bir alegori mi, yoksa gerçek bir yaşam öyküsü mü olduğu ile ilgilidir. Acaba bu kitap gerçek bir yaşam öyküsü değil de, bir mit, bir benzetme ya da bir alegori olabilir mi? Genellikle kahramanlık öykülerine dayalı ve ağızdan ağza aktarılan, anlatıcıya da bağlı olarak zamanla değişime uğrayan söylencelere mit denir. Mitler genellikle çok tanrılı dönemlerdeki olağanüstü kahramanlıkları ve olayları konu alır. Yunus’un hikâyesinin estetiksel biçimi nedeniyle, Yunus kitabının mit olma ihtimali üzerinde durulmuş ise de, hikâyenin genelinde mitsel anlatım kurgusu görülmemektedir. Başka bir görüş kitabın alegori olduğu yönündedir. Alegori, bir düşünce veya kavramın bir varlık ya da nesneyle somutlaştırılarak anlatılmasını ifade etmektedir. Benzetmeler de buna benzer bir anlatım tarzına sahiptir ve amacı genellikle ahlâksal bir fikri ya da ruhsal bir gerçeği bir öykü gibi sunmaktır. Ancak Yunus kitabı, alegori ve benzetmeler kadar ayrıntıdan yoksun ve kısa değildir.

Yunus tarihi bir karakterdir ve gerçekten yaşamıştır. Babasının adı ve memleketi bilinmektedir. İsrail’de peygamberlik etmiştir. Tarih boyunca Yahudiler’in Yunus kitabını gerçek bir hikâye olarak kabul etmiş olması da Yunus’un gerçekliği konusunda önemli bir kanıttır. Bununla beraber, Yunus kitabının tarihsel bir hikâye olduğuna inanmayan yorumcular da ciddi savlar ileri sürmüştür. Balığın karnında bir insanın yaşamasının mümkün olmadığı, Yunus’un dilini bilmediği bir kentte vaaz etmesinin düşünülemeyeceği ve hatta Ninova’nın tövbesinin Kutsal Kitap dışında hiçbir yazıt ya da kayıtta bulunmaması gibi iddialar buna örnek gösterilebilir. Tüm iddialara rağmen, Yunus’un tarihi gerçekliği ve hizmeti konusundaki veriler bu kitabın gerçek bir hikâye olduğuna dair yeterli kanıtı sunmaktadır.

Her şeyden önemlisi, İsa Mesih, Yunus’tan bahsederken ondan balık tarafından yutulmuş gerçek bir insan olarak söz etmiştir. Hatta bu olaya bağlı olarak Ninova kentinin yargı günündeki durumunu da açıklamıştır. Bunun içindir ki, İsa Mesih’i Rab ve kurtarıcısı olarak kabul eden herkesin, Yunus’un gerçekten yaşamış bir peygamber olduğunu ve hikâyede anlatılan her şeyin doğru olduğunu kabul etmesi gerekmektedir. Kutsal Yazılar, Yunus kitabının gerçek bir hikâye olduğunu net bir şekilde kanıtlamaktadır.

Genel Bakış

Yunus kitabı, içinde bir balık ögesinin yer aldığı hikâyelerle kıyaslandığında, gerçekliği ve önemi nedeniyle diğerleri arasından hemen sıyrılır. Edebi bir metin olarak okunabilir ise de yazılma amacı bu değildir. Edebi metinler bir kurguya, insanın hayal gücüne ve yaratıcılığına dayanmaktadır. Oysa Yunus kitabında anlatılanlar bir hayal gücünün ürünü değil, Tanrı’nın Ruhu ile esinlenmiş, birebir yaşanmış gerçeklerdir. Öyle ki, bu durum Yunus’un tarih boyunca ilgi odağı olmasını sağlamıştır. Yunus kitabı, Mellvile’nin Moby Dick’inden de, Hemingway’ın Yaşlı Balıkçı ve Deniz’inden de, Collodi’nin Pinokyo’sundan da çok daha eskidir ve tarih boyunca birçok sanatçıya esin kaynağı olmuştur. Raphael, Doré, Michelangelo, Rembrandt bunlardan yalnızca birkaçıdır.

Yunus’un hikâyesi, bir balığın yutmasından ve balığın karnında geçen üç günden ibaret değildir. Çünkü hikâye Tanrı’ya, onun merhametine, lütfuna ve sonsuz sevgisine odaklanır. Başka bir deyişle, Yunus kitabı Tanrı’nın günaha karşı lütfunu, isyankârlığa karşı merhametini ve çaresizliğe karşı kurtarışını resmeder.

Yunus, tüm uluslara olan bereketi İbrahim’le yapılan antlaşma6 ile almış olan Tanrı halkının bir örneği olarak önümüzdedir. Peygamberliksel mesaj, Yunus’un böyle bir

berekete karşı koyma temasının etrafında dönmektedir.
David Barker7

Eski Antlaşma kitaplarında Tanrı’nın yargılayan, Yeni Antlaşma kitaplarında ise merhametli bir karakteri olduğunu ileri süren görüşlere cevap olarak, Tanrı’nın diğer uluslara olan merhametini anlatan harika bir kitaptır bu. Kitap okuyucusuna, “Sizler kötü yürekli insanlar ve çaresiz günahkârlar olabilirsiniz ama Tanrı her şeye egemen, muhteşem bir kurtarıcıdır” diye haykırmaktadır.

Ayetleri ayrıntılı olarak incelemeden önce, kitabın genel fikrinin daha iyi kavranabilmesi için kısa bir özetini yapmak yararlı olacaktır.

İlk bölümde Tanrı, Yunus’u İsrail halkının büyük düşmanı, çağının en acımasız ve güçlü krallıklarından biri olan Asur’un Ninova kentine göndermek ister. Amacı Ninova halkını günahlarından döndürmektir. Bu çağrıyı Asur’a götürmesi gereken kişi ise Yunus’tur. Fakat Yunus, Tanrı’nın bu çağrısından rahatsızlık duyarak Ninova’ya gitmeyi reddeder ve bir gemiye atlayarak tam ters istikamette bulunan Tarşiş kentine doğru yola çıkar. Tanrı bunun üzerine bir fırtına çıkarır ve gemide bulunan herkes korku içinde kendilerini kurtarması için ilahlarına dua eder. Bu fırtınanın neden başlarına geldiğini öğrenmeye çalışan denizciler, durumun Yunus’tan kaynaklandığını öğrenir ve Yunus’un önerisiyle onu denize atmaya karar verirler. Böylece Yunus denizin ortasında ölüme terk edilir. Yunus’un denize atılmasıyla

birlikte deniz yatışır, fırtına diner. Büyük bir rahatlama duyan denizciler, kendilerini kurtaran Rab’be kurbanlar sunup adaklar adar ve yollarına devam ederler. Tanrı ise denizde ölmek üzere olan Yunus’u yutması için bir balık sağlar.

İkinci bölüm, Yunus’un balığın karnında yaptığı duayı ele alır. Yüreğini Rab’be açan Yunus, üç gün sonra balık tarafından karaya kusulur. Genellikle bu bölüm Yunus’un balıktan kurtulmak için ettiği dua olarak yorumlansa da, aslında bu dua Yunus’un boğulmak üzereyken yapmış olduğu duadır. Balık, Tanrı’nın yargısından çok merhametini resmeder. Tanrı, Yunus’u bu üç günlük süreçte yerine getirmesi gereken görev için hazırlamıştır.

Rab, Yunus’a ilk bölümde olduğu gibi üçüncü bölümde de seslenir. Bu çağrıyı alan peygamber kalkıp Ninova’ya gider ve kentin kırk gün sonra yıkılacağını vaaz eder. Bunu duyan Ninova Kralı, korkuya kapılarak tüm halkın tövbe etmesini buyurur ve halk dua, oruç ve tapınmayla Tanrı’nın önüne gelir.

Dördüncü bölüm, Yunus’un Ninova halkının tövbesine içerlemesi ile başlar. Tanrı’nın lütfeden, tez öfkelenmeyen bir Tanrı olduğunu bildiğinden dolayı bu ulusa da her halükârda acıyacağını düşünen Yunus, bu duruma ölümü dileyecek kadar öfkelenir. Bunun üzerine kentten çıkıp kendisine bir çardak kurar ve uzaktan olacakları seyretmeye başlar. Bu sırada Tanrı, Yunus’a onu güneşten koruyacak bir keneotu sağlar. Fakat ertesi gün Tanrı keneotuna bir bitki kurdu gönderir ve bu kurt bitkiyi kemirerek onu kurutur. Gölgeden yoksun kalan ve sıcağın etkisiyle bunalan Yunus, bu duruma çok öfkelenir ve Tanrı’ya canını alması için yakarır. Tanrı, tüm kitabı özetleyecek şekilde ona, “Sen emek vermediğin, büyütmediğin bir keneotuna acıyorsun da, ben Ninova’ya, o koca kente acımayayım mı? O kentte sağını solundan ayırt edemeyen yüz yirmi bini aşkın insan, çok sayıda hayvan var” diye cevap verir.

Bu sözler Tanrı’nın Asur’a olan merhametini, günahlara karşı sabrını göstermektedir. Hatalarımıza, isyanlarımıza, şikâyet ve hoşnutsuzluklarımıza rağmen bizi kayıran bir Tanrı’nın resmidir bu. Tanrı yalnızca kendi halkı olan İsrail’e değil, sahte ilahlara tapan Ninova halkına da merhamet etmek istemektedir. Buna tezat olarak, hizmetine çağırdığı peygamberi ona karşı açıkça itaatsizlik etmiştir. Ninova halkı tövbe edip günahlarından dönerken, Yunus kendi halkına zulmeden bu ulusun Tanrı’ya dönmesinden hiç hoşnut olmamıştır.

Kitap, aslında her birimizin birer Yunus olduğunu göstermektedir! Yaşamımız boyunca sürekli Tanrı’dan kaçmakta ve benliğin tutkularının peşinden gitmekteyiz. Buna rağmen, Tanrımız bolca döktüğü lütfu ile bizi yalnızca ölüm çukurundan kurtarmakla kalmamış, aynı zamanda birçok dünyasal sıkıntıdan da kurtarmıştır ve hâlen kurtarmaktadır. Bir yorumcunun dediği gibi, “Tanrı hiçbir şey yapmaya zorunlu değildir. Rüzgârı göndermeyebilirdi ama gönderdi. Balığı Yunus’u yutması için hazırlamayabilirdi ama hazırladı. Onu balığın ağızından kurtarmayabilirdi ama kurtardı. Tanrı kesinlikle ona ikinci bir fırsat vermek zorunda değildi ama verdi.” Bu sevgi, lütuf ve merhamet nedeniyle Rab’den her zaman hoşnutluk duymalı ve yaşamımızı onun yönlendirmesine izin vermeliyiz.

Kitabın Ana Hatları

Bölüm 1
Tanrı’nın Çağrısı ve Yunus’un Kaçışı – 1:1-3
Tanrı Fırtına Gönderiyor – 1:4-7
Denizciler ve Yunus – 1:8-12
Denizciler ve Tanrı – 1:13-16
Tanrı’nın Yanıtı – 1:17

Bölüm 2
Yunus’un Duası – 2:1-9
Tanrı’nın Yanıtı – 2:10

Bölüm 3
Tanrı’nın Çağrısı ve Yunus’un İtaati – 3:1-3a
Yunus’un Vaazı ve Ninova’nın Tövbesi – 3:3b-9
Tanrı’nın Yanıtı – 3:10

Bölüm 4
Yunus’un Öfkesi – 4:1-3
Tanrı’nın Yanıtı – 4:4
Tanrı’nın Merhameti ve Cezası – 4:5-6
Yunus’un Öfkesi – 4:7-9
Tanrı’nın Yanıtı – 4:10-11

1 Henry, M. Commentary on the Whole Bible: Isaiah to Malachi. Vol IV, s. 1297.

2 Efrayim bön, akılsız bir güvercin gibi, ya Mısır’ı yardıma çağırıyor, ya Asur’a gidiyor. Hoşea 7:11

3 Amittay; İbranice’de ‘gerçek’ ya da ‘doğru olan’ anlamına gelir. (Kohlenberger/Mounce Concise Hebrew-Aramaic Dictionary of the Old Testament)

4 Eski Antlaşma’nın son 12 kitabına isimleri verilen peygamberler, küçük peygamberler diye de bilinmektedir.

5 Bu dönemin İ.Ö. 793–753 yılları civarında olduğu düşünülmektedir.

6 RAB Avram’a, “Ülkeni, akrabalarını, baba evini bırak, sana göstereceğim ülkeye git” dedi, “Seni büyük bir ulus yapacağım, seni kutsayacak, sana ün kazandıracağım, bereket kaynağı olacaksın. seni kutsayanları kutsayacak, seni lanetleyeni lanetleyeceğim. Yeryüzündeki bütün halklar senin aracılığınla kutsanacak.” Yaratılış 12:1-3

7 Barker, D. “Old Testament Survey.”