Mesih’in tanrısallığıyla ilgili en büyük tartışmalardan biri, İsa’nın yaşadığı zamanlarda gerçekleşmiştir. İsa, Eski Antlaşma’da Tanrı için kullanılan isimleri ve unvanları üzerine alıp, insanların Kendisini bu isimlerle çağırmasına izin vermiştir. Yahudi din önderleri bu duruma o kadar sinirlenmişlerdi ki, İsa’yı dine hakaretten öldürmek istediler. Yahudi yetkililerinin, bu Galileli öğretmenin Yüce Tanrı olduğunu iddia ettiğinden hiçbir şüpheleri yoktu.
Şimdi birisi karşı çıkarak, ‘İsa’nın bu tanrısal isimleri ve unvanları üzerine alması, O’nu Tanrı’yla bir yapmaz’ diyebilir. Birçok kişi aynı isme ve unvana sahip olabilir. Veya John Smith adlı bir şahıs, aynı zamanda hem bir adam, hem bir koca, hem de bir satış müdürü olabilir. Ancak bazı isim ve unvanlar vardır ki, sadece bir kişiye ait olur. Örneğin; sadece bir ‘Birleşik Devletler Başkanı’ unvanı vardır... Sonuç olarak Kutsal Kitap’ın İsa için kullandığı birçok isim ve unvan sadece Tanrı’ya aittir.
Mesih İsa, Yahudilerce en çok saygı duyulan Tanrı’nın Yahve adını Kendisi için kullanmıştır.
Tanrı bu ismi ilk kez Mısır’dan Çıkış 3’te halkına açıklamıştır. Musa Tanrı’ya, “Seni hangi isimle çağırayım?” diye sorunca Tanrı şöyle karşılık vermiştir:
“Ben, Ben Olanım... İsrail oğullarına; ‘Beni size BEN’im gönderdi’ diyeceksin” (Mısır’dan Çıkış 3:13-14).
BEN’im sözü Yahve kelimesi değildir. Bu kelime Mısır’dan Çıkış 3:15’teki Yahve kelimesinin de türediği ‘olmak’ kelimesinden gelir. Tanrı’nın Musa’ya söylemiş olduğu “Ben, Ben Olanım” unvanı 15 ayette kısaltılmış biçimde açıklanan Yahve kelimesinin, sonsuz bir şekilde ifade edilişidir. Eski Antlaşma’nın Yunanca çevirisi olan Septuagint, Mısır’dan Çıkış 3:14’teki BEN’im kelimesini ‘ego eimi’ olarak yansıtmıştır (İsa zamanında konuşma dili Grekçe olduğundan, Yeni Antlaşma bu dilde yazılmıştır).
Mesih İsa’nın zamanında BEN’im kelimesinin Grekçe (ego eimi) kullanımı, İbranice’deki Yahve kelimesinin karşılığıydı. Metne bağlı olarak, “BEN’im” kelimesinin vurgulu bir biçimde söylenişiydi (Yuhanna 9:9).
Mesih İsa, birçok kez sadece Tanrı için kullanılan ‘ego eimi’ kelimesini kendisi için kullanmıştır. Bunun en açık örneğini Yuhanna 8:57-59’da görüyoruz: ‘“Sen daha elli yaşında bile değilsin. İbrahim’i de mi gördün?’ dediler. İsa, ‘size doğrusunu söyleyeyim, İbrahim doğmadan önce BEN (ego eimi) varım.’ O zaman İsa’yı taşlamak için yerden taş aldılar.” Mesih İsa’nın bu iddiasından dolayı Yahudiler O’nu öldürmek istediler. Eski Antlaşma bu konuda oldukça açıktır: Tanrı’ya hakaret etmenin bedeli taşlanarak öldürülmekti (Levililer 24:16).
Mesih İsa bu unvanı başka durumlarda da kullandı. Aynı bölümün başlarında şöyle diyor: “Benim (ego eimi) O olduğuma iman etmezseniz günahlarınızın içinde öleceksiniz” (Yuhanna 8: 24). Yahudilere hitap ederken yine şöyle demiştir: “İnsanoğlu’nu yukarı kaldırdığınız zaman benim (ego eimi) O olduğumu anlayacaksınız” (Yuhanna 8: 28). Grekçe metinde ‘O’ üçüncü tekil şahıs olarak yer almamaktadır.
Mesih İsa sürekli olarak tanrısallığını doğruladı. Yahudi tapınak bekçileri ve Romalı askerler, İsa çarmıha gerilmeden bir gece önce O’nu tutuklamaya geldiklerinde, “İsa, ‘kimi arıyorsunuz?’ diye sordu. ‘Nasıralı İsa’yı’ diye karşılık verdiler. İsa onlara ‘Ben’im’ (ego eimi) dedi” (Yuhanna 18:4). O’nun iddiasının ve kişiliğinin gücü karşısında duramadılar.
Mesih İsa’nın Tanrılığına inanmış olan Yeni Antlaşma yazarları, O’nu Eski Antlaşma’daki Yahve olarak tanıtmakta bir sakınca görmemişlerdir.
Markos İncili’nin başında Yeşaya’nın şu sözleri yer alır: “Çağıranın sesi: Çölde Rab’bin (Yahve) yolunu hazırlayın, bozkırda Allah’ımız için büyük bir yol düz edin” (Yeşaya 40:3). Markos bu ayetin, Vaftizci Yahya’nın, İsa’nın yolunu hazırlamasıyla gerçekleştiğini belirtmiştir (Markos 1:2-4; Yuhanna 1:23 ile karşılaştırınız).
Pavlus, Yoel 2:32’yi aktarmıştır: “Ve vaki olacak ki, her kim Rab’bin ismini çağırırsa, kurtulacak.” Pavlus bu ayeti Mesih İsa’yla bağdaştırarak, “Rab’be yakaran herkes kurtulacaktır” demiştir (Romalılar 10:13).
Petrus da Yoel’deki aynı ayeti aktarmıştır: “O zaman Rab’be yakaran herkes kurtulacaktır” (Elçilerin İşleri 2:21). İnsanlar kurtulmak için ne yapmaları gerektiğini sorduklarında Petrus onlara, “Tövbe edin, herbiriniz İsa Mesih’in adıyla vaftiz olsun...” (Elçilerin İşleri 2:38). Rab’bin (Yahve) adıyla kurtuluşa erişeceklerini söyledikten sonra, Petrus İsa Mesih’in adıyla vaftiz olmaları gerektiğini söylüyor. Petrus, Mesih’in Tanrı olduğuna inanmamış olsaydı, o zaman insanları Yahve adıyla vaftiz olmaya çağırırdı.
Herhalde İsa’nın öğrencilerinin, O’nun Tanrı olduğunu kabul etmelerinden çok, O’nun düşmanlarının, İsa’nın Tanrı olduğu iddiasını anlamaları daha da önemlidir. Bir hukuk mahkemesinde düşman tanık, her zaman güçlü bir kanıttır. Örneğin, ileride de gösterileceği gibi Mesih İsa şöyle demiştir:
“Ben ve Baba biriz.”
Yahudiler O’nu taşlamak için yerden yine taş aldılar. İsa onlara, ‘Size Baba’dan kaynaklanan birçok iyi işler gösterdim’dedi. ‘Bu işlerden hangisi için beni taşlıyorsunuz?’ Yahudiler şöyle cevap verdiler: ‘Seni iyi işlerden ötürü değil, küfür ettiğin için taşlıyoruz. İnsan olduğun halde Tanrı olduğunu ileri sürüyorsun’ ” (Yuhanna 10:30-33).
Yahudi önderlerin, İsa’nın kim olduğunu iddia ettiğini anladıklarına hiç şüphe yok. İsa’nın düşmanlarının O’nu suçlaması, yaptığı şeylerden dolayı değil, Tanrı olduğunu ileri sürdüğü içindir.
Yeni Antlaşma’da Tanrı için kullanılan kelime Grekçe’den gelen “Teos” kelimesidir (Eski Antlaşma’da İbranice “Elohim” kelimesinin eş anlamlısı). Birkaç özel durumda İsa’yı sahte tanrılardan ayırmak için bu ad kullanılmıştır.
Kutsal Kitap’a dayalı Yahudi-Hıristiyan tek gerçek Tanrı görüşü, Hindu ve Budistlerin, bireyin gerçek kişiliğinin Tanrı’yla veya tek gerçekle bir olduğu görüşüne zıttır. Örneğin, Hinduların çoğu “ben Tanrıyım” diyebilir ve binlerce izleyicilerine de aynı şeyi öğretirler. Zaten kendisinin Tanrı olduğuna içtenlikle inanan bir kişinin, Tanrı’yı Mesih İnancı anlayışında aramasına veya kişisel bir Kurtarıcıya gereksinimi yoktur. Yeni Antlaşma için durum farklıdır. Tek Tanrılı Yahudi inancında Tanrı’yla insan arasındaki ilişki oldukça açık bir biçimde çizilmiştir. Kültürel olarak, İsa Tanrı’nın kendisi değilse O’na Tanrı denilemezdi (Yasa’nın Tekrarı 6:4). Çünkü Yahudi düşüncesinde “başka ilahlar” olamazdı.
C. S. Lewis şöyle yazmıştır:
“Bir görüş, İsa’nın böyle iddialarda bulunmadığını, izleyicilerinin O’nun hikâyesini abarttıklarını ve efsane o kadar büyüdükten sonra, İsa’nın böyle şeyler söylediğini ileri sürer. Bunun doğru olması oldukça zordur, çünkü İsa’nın izleyicilerinin tümü Yahudiydi. Yani, sadece bir tek Tanrı’nın varlığına inanan, başka bir Tanrı’nın olmasının olanaksız olduğunu düşünen bir toplumun üyeleri, İsa’nın Tanrı olduğunu ileri sürüyorlardı. Dini bir önder hakkında böyle saçma bir uydurmaya inanması olanaksız olan bir toplumda, bu yanlışın yayılması mantıksızdır. Öte yandan, İsa’nın izleyicilerinden veya Yeni Antlaşma yazarlarından hiçbirisinin, bu öğretişe hemen sarılmadıkları izlenimini ediniyoruz.”1
Tanrı, yaratmış olduğu insandan ayrı durmuştur. İnsanlar Tanrı’nın bir uzantısı değildiler. Aşağıda, Yeni Antlaşma’da Mesih’in Tanrı olarak adlandırıldığı onbir örneği inceleyebilirsiniz:
Mesih’in meleklerden ve peygamberlerden üstün olduğu anlatılan İbraniler’in birinci bölümünde, kitabın yazarı şöyle diyor: “Ey Tanrı (Teos), tahtın sonsuzluk boyunca kalıcıdır” (İbraniler 1:8). Bu aktarma Mezmur 45:6-7’den alınmıştır. Bu ayette Tanrı, Tanrı’ya hitap etmektedir.
2. Petrus, Mesih’i “Tanrı” (Teos) olarak adlandırarak şöyle der; “İsa Mesih’in kulu ve elçisi ben Simun Petrus’tan, Tanrımız ve Kurtarıcımız İsa Mesih’in doğruluğu sayesinde, bizimkiyle eşdeğer bir imana kavuşmuş olanlara selam” (2. Petrus 1:1). Burada İsa Mesih kelimesi, Tanrı ve Kurtarıcı kelimelerine açıklayıcı olarak kullanılmıştır. Burada kullanılan “Tanrımız ve Kurtarıcımız İsa Mesih” tanımı, Grekçe’de bir kişi anlamında kullanılır. 2 Yani, İsa Tanrı ve Kurtarıcı’dır.
3) Aynı durum, Pavlus’un Titus’a yazdığı şu cümlede de görülür: “Bu arada, mübarek ümidimizin gerçekleşmesini, ulu Tanrı ve Kurtarıcımız İsa Mesih’in, yücelik içinde gelmesini bekliyoruz” (Titus 2:13).
4) Dirilişten şüphe eden Tomas şöyle demiştir: “O’nun ellerinde çivilerin izini görmedikçe, çivilerin izine parmağımla dokunmadıkça ve elimi böğrüne sokmadıkça inanmam” (Yuhanna 20:25). İsa Tomas’a göründüğünde şöyle dedi: “Parmağını uzat, ellerime bak, elini uzat, böğrüme koy. İmansız olma, imanlı ol!” (a. 27). Tomas, Mesih İsa’ya şöyle karşılık verdi: “Rab’bim ve Tanrım (Teos)” (a. 28). Tomas bu sözleriyle İsa’ya hitap etmektedir. Tomas, Mesih’in tanrısallığı ve rabliğiyle ilgili olan her iki unvanı da kullanmıştır. Mesih İsa, Tomas’ı hakaret etmekle azarlamamış, tersine bu tanrısallık unvanlarını kabul etmiştir.
Elçilerin İşleri 2:36 şöyle diyor: “Tanrı, sizin çarmıha gerdiğiniz bu İsa’yı, hem Rab, hem Mesih yapmıştır.” 39. ayette şöyle yazılmıştır: “...Tanrımız olan Rab...” Ve işte Rab (a. 36) olan Mesih aynı zamanda Tanrı’dır (a. 39). Elçilerin İşleri 10:36 bu bildiriyi “herşeyin Rabbi” vurgusuyla güçlendiriyor.
Elçilerin İşleri 16:31 ve 34, Rab İsa’ya inanmanın Tanrı’ya inanmak olduğunu belirtir.
Vahiy 7:10-12, 17 şöyle der: “Yüksek sesle ‘Kurtarış, taht üzerinde oturan Tanrımıza ve Kuzuya özgüdür’ diye bağırıyorlardı. Bütün melekler, tahtın, ihtiyarların ve dört yaratığın çevresinde duruyordu. Tahtın önünde yüzüstü yere kapanıp, Tanrı’ya tapınarak şöyle diyorlardı: ‘Amin, övgü, yücelik ve bilgelik, şükran ve saygı, güç ve kudret, sonsuzlara dek Tanrımızın olsun. Amin... Çünkü tahtın ortasında olan Kuzu, onların gözlerinden bütün yaşları silecek.’” 10. ayette, Tanrı tahtta otururken, 17. ayette Kuzu (İsa) tahttadır. 17. ayette tahtın ortasında oturan kimdir? Tahtın ortasında İsa’nın olduğunu söylemek, buna rağmen O’nun tanrısallığını reddetmek Tanrı’ya hakarettir.
Elçilerin İşleri 18:25’te şöyle yazılmıştır: “Rab’bin yolu... İsa’yla ilgili gerçekler....” 26. ayetteki “Tanrı yolu” ile aynıdır.
Mesih’in diğer bir adı da “Tanrı bizimle” anlamına gelen “İmanuel” (Yeşaya 7:14) kelimesidir. Matta 1:23’te bu unvan açıkça İsa’nın Kendisine verilmiştir: “İşte kız gebe kalıp bir oğul doğuracak. O’nun adını İmanuel koyacaklar. İmanuel, ‘Tanrı bizimle’ demektir.”
10) Yeşaya 9:6’da şöyle yazılmıştır: “Çünkü bize bir çocuk
doğdu, bize bir çocuk verildi; ve reislik onun omzu üzerinde olacak, ve onun adı: Muhteşem Öğütçü, kadir Allah, Ebediyet Babası, Selamet Reisi çağırılacak.” İsa Mesih’le ilgili bu önbildiri, O’nun adlarından birinin İbranice karşılığı “El Gibbor” olan “Yüce Tanrı” olacağını bildirmektedir. Aynı tanım, Yeşaya 10:21’de Yahve adı için de kullanılmıştır. Kutsal Ruh, bebek İsa’yı bu unvanlarla tanıtmıştır. Bu adlar, bebek İsa’nın doğasını ifade etmek için kullanılmadıysa, bu önbildiri yalan durumuna düşmüş olur. Bu durumda, “O’nun adı şudur...” veya “adının anlamı şudur...” gibi önbildiriler boşuna söylenmiş olur.
Herbert C. Leupold şöyle diyor: “İşte O’nun karakteri böyle olacak... O’na bu isimlerin verilmesinin nedeni, isimlerde belirtilen kişi olması nedeniyledir.”3 Eğer İsa, ‘Yüce Tanrı’ değilse, o halde ne ‘Muhteşem Öğütçü’, ne de ‘Barış Prensi’dir. Eğer İsa bunlardan biri değilse, neden böyle terimler kullanalım? Hiçbir ilgisi yoksa, bir adın anlamını açıklamaya ne gerek var? Fakat tüm Yeşaya kitabının ve Eski Antlaşma’nın da belirttiği gibi, Mesih ‘Muhteşem Öğütçü’ ve ‘Barış Prensi’dir (Yeşaya 42 ve 49; Zekeriya 9:9-10; Mika 5:4). Yeni Antlaşma’nın da kanıtlamış olduğu gibi O, Yüce Tanrı’dır (Yuhanna 1:1; Titus 2:13).
11) Yuhanna 1:1, 14’te şöyle yazılmıştır: “Başlangıçta Söz vardı. Söz Tanrı’yla birlikteydi ve Söz Tanrı’ydı (Teos)... Söz, insan olup aramızda yaşadı. Biz de O’nun yüceliğini, Baba’dan gelen lütuf ve gerçekle dolu olan biricik Oğul’un yüceliğini gördük.” Mesih’in tanrısallığını Yuhanna 1:1 kadar açıkça belirten bir ayet bulamazsınız. ‘Söz’ kelimesinin İsa’dan bahsetmekte olduğu konusunda hiçbir şüpheye yer yoktur. Çünkü 14. ayette “Söz, insan olup aramızda yaşadı” cümlesi Mesih’in tanrısallığının kanıtıdır. Yuhanna 1:1 ve 14. ayetler Söz’ün ‘Tanrıyla’ olduğunu, ‘Tanrı’ olduğunu ve ‘beden aldığını’ belirtir.
Bu ayetleri okuduktan sonra Mesih’in tanrısallığını reddetmek için, Yuhanna 1:1’in yanlış çevirilmiş veya yanlış yorumlanmış olduğunu kabul etmek gerekir. Yuhanna 1:1’i yanlış çevirmenin yollarından biri de ‘Söz Tanrıydı’ cümlesini ‘Söz bir tanrıydı’ olarak çevirmektir. Bu şekilde çevirmek yanlıştır, çünkü Grekçe metinde Tanrı’dan önce ‘bir’ tanım edatı kullanılmamaktadır.
Grek dili öğrencilerinden Bruce Metzger, Chicago Üniversitesi profesörlerinden Dr. Ernest Cadman Colwell’in, Grekçe tanım edatlarıyla ilgili bir çalışmasından şu alıntıyı aktarıyor:
“Belirli bir yalın haber kipi, fiilden sonra geldiğinde, tanım edatına sahiptir. Fiilden önce gelirse, tanım edatı kullanılmaz... Yuhanna İncili’nin açılış ayeti, bu kuralın uygulanabileceği pasajlardan birisidir. Bu kurala göre, yalın haber kipi belirli isim olarak çevrilebilir. Tanım edatının yokluğu (Teos’tan önce) haber kipi fiilden önce geldiğinde, haber kipini belirsiz veya nitel yapmaz. Sadece metin gerektirirse haber kipi belirsiz olur. Yuhanna İncili’ndeki bu metin, böyle bir anlam gerektirmemektedir. Bu sonuç tuhaf karşılanmamalıdır, çünkü Yuhanna’nın girişinde böyle başlayan kitap, Tomas’ın itirafıyla sonuca ulaşmaktadır. 4
Kutsal Kitap dillerinde uzman olan F. F. Bruce, bu kelimenin ‘bir tanrı’ olarak çevrilmesinin korkunç bir çeviri hatası olacağını belirterek, isimlerde belirsiz tanım edatını kullanmanın, yalın haber kipi yapılarında sık kullanıldığını yazmıştır. 5
Bu nedenle, Yuhanna 1:1 Yeni Antlaşma’da Mesih’in tanrısallığını en açık bir şekilde açıklayan ayettir. Bu ayetin dilbilgisel yapısı, dünyanın en ünlü Grekçe ve Kutsal Kitap uzmanları tarafından tartışılmıştır. Bu ayeti şu şekilde düzenleyebiliriz: “Hiçbir şey var olmadan önce, Söz vardı. Söz, Tanrı’yla yakın bir ilişki içerisindeydi, ve Tanrı neyse, Söz de O’ydu.”
F. F. Bruce’un da birinci ayetle ilgili olarak belirttiği gibi “...güç Tanrı’dır ve Söz’ün Kendisi Tanrı’ydı...” 6
Bazen insanlar, Mesih İsa’nın nasıl olur da hem ‘Tanrı’ hem de ‘Tanrı’yla birlikte’ olabileceğini soruyorlar. Bunun cevabı, Üçlübirlik kavramındadır: Üç sonsuz kişilikte olan tek Tanrı.Yuhanna 1:1’deki Söz, Üçlübirlik’teki Kişilerden birisiyle birlikteydi ve Söz’ün Kendisi Tanrı’nın Kendisiydi.
“Uluslararası Yol” (The Way International) olarak tanınan bir grup, İsa’nın ‘Söz’ olma fikrine karşı, “Biz nasıl sözlerimizle kendimizi anlatıyorsak, Tanrı’nın kendini anlatımı da İsa’dır” yorumunu yapıyor. Bu grup, Mesih İsa’nın Tanrı anlamında Söz olduğuna inanmıyor. Bu yorumu desteklemek için grup, Yuhanna l:l-18’in İsa’dan bahsetmediğini, Tanrı’dan bahsettiğini ileri sürer. Eğer bu ayetler Mesih İsa’dan bahsediyorsa, sadece Tanrı’ya ait olan özelliklerin İsa’da da olduğu kabul edileceği için, bunun doğru olmadığını iddia ederler. Yani, ellerinden geldiğince Yuhanna l’deki ayetlerden Mesih İsa’yı çıkarıp, bu ayetlerin sadece Tanrı’dan bahsettiğini ileri sürüyorlar.
Aslına bakarsanız, yaptıkları yorumda birçok yanlış vardır. Birincisi, Yuhanna l’deki O, O’nu ve O’nda gibi kişilik zamirleri Mesih İsa’dan değil de, sadece Tanrı’dan bahsediyorsa, pek anlam ifade etmezler. Çünkü, Yuhanna 1’in temel amacı, insanların Mesih İsa’ya inanmalarını sağlamaktır. Bu İncil’in ana ayetlerinden birinde Yuhanna şöyle der: “Ne var ki yazılanlar, İsa’nın, Tanrı’nın Oğlu Mesih olduğuna iman edesiniz ve iman ederek O’nun adıyla yaşama kavuşasınız diye yazılmıştır” (Yuhanna 20:31). Bu nedenle, Yuhanna’nın giriş bölümünün, kitabın ana temasıyla bağdaşması oldukça mantıklıdır.
İkincisi, Yuhanna l:l-18’de söylenenlerin hepsi, aynı kitapta veya Yeni Antlaşma’nın diğer ayetlerinde tekrar edilmiştir:
Yuhanna Bölüm 1 |
Paralel Ayetler |
3. ve 10. ayetler: “O dünyayı yarattı.” |
İsa dünyanın yaratılmasında aktifti (İbraniler 1:1-2, 8-13; Koloseliler 1:16-18). |
4. ayet: “Yaşam O’ndaydı.” |
İsa “yaşam ekmeği,” “diriliş ve yaşam,” “yol, gerçek ve yaşam” olduğunu söylemiştir (Yuhanna 6:35, 48, 51; 11:25; 14:6). Yuhanna 20:31 İsa’ya inanmakla insanların yaşama kavuşacağını söyler. |
4 ve 9. ayetler: “İnsanların ışığıydı” ve “gerçek ışık” idi. |
Mesih İsa, “dünyanın ışığı” olduğunu söylemiştir (Yuhanna 8:12; 9:5). |
10. ayet: “O dünyadaydı.” |
Kim? Mantıksal olarak bu ayet, İsa’yı işaret etmektedir. Yuhanna İncili boyunca üzerinde durulan nokta, İsa’nın yeryüzüne gelişidir (Yuhanna 3:17; 6:33, vb.). |
11. ayet: “Kendi yurduna geldi, ama kendi halkı O’nu kabul etmedi.” |
Yahudiler Tanrı’yı tanıyorlardı. Tanrı’yı değil İsa’yı reddettiler (bkz. Yuhanna 3:32). İsa’yı reddederek, Tanrı’nın isteğini yaptıklarını sanıyorlardı. |
12. ayet: “Ancak, kendisini kabul edip adına iman edenlerin hepsine, Tanrı’nın çocukları olma hakkını verdi.” |
Yuhanna, insanların İsa’ya inanmaları gerektiğini söylüyor (Yuhanna 3:16-18; 5:24; 12:44; 20:31 vb.) İsa sonsuz yaşam veriyor (Yuhanna 10:28). |
Alfa ve Omega terimleri, Tanrı’yı muhteşem bir şekilde tanımlamaktadır. Gökler yıldızlarla dolmadan ve evren varolmadan önce, Tanrı vardı. Tanrı, sonsuzluktan sonsuzluğa uzanır. Yaratılış 1:1’de şöyle yazılmıştır: “Başlangıçta Tanrı...” Alfa (İlk) ve Omega (Son) unvanları sadece Tanrı’ya yaraşır.
Bu adlar Tanrı’nın sonsuz doğasını ifade etmek için kullanılır. O, tüm yaradılışın kaynağı ve amacıdır. Hiçbir yaratılan, ilk ve son olduğu iddiasında bulunamaz.
Kutsal Yazılar’da Mesih İsa ve Tanrı, Alfa ve Omega, İlk ve Son olarak adlandırılır:
Tanrı |
İsa Mesih |
Yeşaya 41:4: “Ben Rab, birinci ve sonuncularla beraber, ben O’yum.” |
Vahiy 1:17-18: “İlk (protos) ve son (eskatos) Ben’im. Diri olan Ben’im. Ölmüştüm, ama işte sonsuzluklar boyunca diri kalacağım.” |
Yeşaya 48:12: “Ben O’yum; ilk Ben’im, son da Ben’im.” |
Vahiy 2:8: “Ölmüş ve yaşama dönmüş, ilk ve son olan şöyle diyor....” |
Vahiy 1:8: “Var olan, var olmuş ve var olacak olan, gücü her şeye yeten Rab diyor ki, Alfa ve Omega Ben’im.’” |
Vahiy 22: 12-16: “İşte tez geliyorum.... Alfa ve Omega, birinci ve sonuncu, başlangıç ve son Ben’im... Ben İsa... bu tanıklığı size iletsin diye meleğimi gönderdim....” |
Vahiy 21:6-7: “Alfa ve Omega, başlangıç ve son Ben’im... Susamış olana, yaşam suyunun pınarından karşılıksız olarak vereceğim. Galip gelen bunları miras alacak. Ben ona Tanrı olacağım, o da bana oğul olacak.” |
|
Yukarıda, Vahiy kitabından aktarılan ayetlerin önemi görmezden gelinemez. Bu ayetler, Mesih’in tanrısallığını açıklayan en güçlü ve en açık örneklerdendir. İki ilk ve iki son, iki Alfa ve iki Omega olamaz.
‘Rab’ kelimesi, Eski ve Yeni Antlaşma’da, Tanrı’dan ve Mesih İsa’dan bahsederken kullanılır. Eski Antlaşma’da Rab kelimesinin karşılığı İbranice Adonay’dır. Yeni Antlaşma’da ise karşılığı ‘Kurios’ olarak geçer. Adonay ve Kurios kelimeleri, Tanrı’yı tanımlamak için Yahudilerce kullanılmaktaydı.
Yeni Antlaşma’da ‘Kurios’ kelimesinin birisi genel, diğeri kutsal iki anlamı vardı. Genel kullanımı, saygı ifade etmek amacıyla kullanılan ‘baş’ veya ‘efendi’ anlamına geliyordu. Kutsal kullanım ise ‘tanrısallık’ anlamındaydı. Bazı Yeni Antlaşma ayetlerinde ‘Rab’ terimi, Mesih İsa’ya saygı amacıyla kullanılır (Yuhanna 4:11). İlk Mesih İnanlıları, Yahudiler gibi monoteist (tek tanrılı) olduklarından ‘Rab’ kelimesini İsa için kutsal anlamda kullanmaları, Mesih’in Tanrı olduğunu düşündükleri konusunda güçlü bir kanıttır. Hogg ve Vine’nin de belirttikleri gibi:
“İsa’yı, Tanrı için kullanılan ‘Rab’ kelimesiyle adlandırmaları, İsa’yla Tanrı’yı bir tuttukları anlamına gelir. İsa’ya Rab diyenlerin dünyadaki tek monoteist (tek tanrılı) inanca sahip insanlar oldukları hatırlanırsa, kullandıkları Rab kelimesi büyük önem taşır. Yaratıcıyı yaratmış olduğu bir insana benzetmek ve insanla bir tutmak, belki pagan (putperest) bir filozofun yapabileceği, fakat bir Yahudinin asla cesaret edemeyeceği bir şeydi.” 7
İmparatorlarına Tanrı gibi tapınan Romalılar, birbirlerini “Sezar Rab’dir” diye selamlarlardı. İlk Mesih İnanlıları’na ve Yahudiler’e Romalılarca eziyet edilmesinin sebeplerinden birisi de, İmparator’a ‘Rab’ demeyi reddetmeleriydi. Bu uygulama, Mesih İnanlıları’nın Tanrı anlamında kullandığı “İsa Rab’dir” sözünün önemini gösteriyor.
Kutsal Yazılar’da, kutsal anlamda İsa’ya Rab denildiğini gösteren birçok açık örnek bulunuyor. Pavlus şöyle diyor: “Bunun için şunu bilmenizi istiyorum: Tanrı’nın Ruhu aracılığıyla konuşan hiç kimse, ‘İsa’ya lanet olsun!’ demez. Kutsal Ruh’un aracılığı olmadan da hiç kimse, ‘İsa Rab’dir’ diyemez” (1. Korintliler 12:3). Bazı kişiler, “İsa’nın Rab’bim olduğuna inanıyorum, ama O’nun Tanrı olduğunu sanmıyorum” diyerek, İsa’nın tanrısallığına karşı çıkabilirler. Burada sorulması gereken önemli soru, ‘Rab’ kelimesiyle söylenmek istenenin ne olduğudur. Herkes, “İsa Rab’dir” diyebilir ve hatta bazıları bunu ‘efendi’ anlamında da kullanabilir, fakat Pavlus’un bahsettiği bu değildir. Burada birkaç şey, Pavlus’un, Mesih İsa’nın tanrısallığından bahsettiğini gösterir:
Pavlus 1. Korintlilerin 12. bölümüne, ruhsal armağanlardan bahsederek başlar ve Korintlilerin put tanrılara tapınmaya yönlendirildikleri gerçeğini ele alır. Bu sahte tanrılara karşıt olarak (a. 1-2), Pavlus içinde Kutsal Ruh olan hiç kimsenin, İsa’ya lanet edemeyeceğini ve Kutsal Ruh olmadan hiç kimsenin “İsa Rab’dir” diyemeyeceğini söyler. Yani, Rab İsa tapınılmaya layık olan gerçek Tanrı’dır.
3. ayette Pavlus Kutsal Ruh’u, İsa’yı ve Tanrı’yı bir tutar. 4-6. ayetler de şunu gösteriyor:
ayet: çeşitli armağanlar fakat aynı Ruh.
ayet: çeşitli hizmetler, fakat aynı Rab (ör. İsa, ayet 1).
ayet: çeşitli etkiler, fakat aynı Tanrı.
Eğer İsa Tanrı değilse, 5. ayette neden eşit olarak ele alınır? 11 ve 18. ayetlerde ise Kutsal Ruh ve Tanrı, eş anlamlı adlarmış gibi ele alınır.
Mesih’in tanrısallığını reddeden bir kişiye, Rab’be dua edip etmediği sorulacak olursa, bu kişinin; “Hangisinden bahsediyorsun?” diye sorması gerekir. İşte sorun da buradadır. Yeni Antlaşma’nın her yerinde, Tanrı’ya ve İsa’ya Rab deniliyor. Bu soruyu sorduğunuzda alacağınız genel cevap şöyle olur: “Tanrı’ya dua ediyorum, fakat İsa’ya dua etmeye inanmıyorum.” Buna karşılık olarak, Yeni Antlaşma’da Mesih İsa’ya Rab olarak beş kez dua edildiğini görüyoruz:
Elçilerin İşleri 7:59-60’ta, İstefan İsa’ya Rab olarak dua eder. Onun inancına göre, İsa’ya kendi ruhunu teslim edebilecek kadar güçlü biri olduğunu görüyoruz. Sonra İstefan diz üstü çökerek; “Ya Rab, bu günahı onlara yükleme!” diyor. Hellenistik dönemdeki dindar bir Yahudi, Tanrı’dan başka hiç kimseye dua etmezdi.
1. Korintliler l:2’de Pavlus kutsallara şöyle yazar: “Mesih İsa’da kutsal kılınmış ve kutsal olmaya çağrılmış olan sizlere ve hepimizin Rabbi İsa Mesih’in adını her yerde anan herkese....”
Pavlus 2. Korintliler 12:8-9’da “bedendeki diken”den bahsederken şöyle der: “Bundan kurtulmak için Rab’be üç kez yalvardım. Ama O bana dedi ki ‘Lütfum sana yeter. Çünkü gücüm, güçsüzlükte tamamlanır.’ İşte, Mesih’in gücü üzerimde bulunsun diye, güçsüzlüklerimle sevinerek, daha çok övüneceğim.”
1. Yuhanna 5:13-15’te şöyle yazılmıştır: “Ben bunları Tanrı Oğlu’nun adına iman eden sizlere, sonsuz yaşama sahip olduğunuzu bilesiniz diye yazdım. Tanrı’nın önünde güvenimiz şu ki, O’nun isteğine uygun ne dilersek bizi işitir. Her ne dilersek, bizi işittiğini bildiğimize göre, O’ndan dilemiş olduklarımızı aldığımızı da biliriz.” ‘O,’ ‘O’nun’ ve ‘O’ndan’ gibi kişilik zamirleri Tanrı’nın Oğlu’ndan bahsetmektedir (a. 13).
Elçilerin İşleri 8:24’te Şimon şöyle der: “Benim için Rab’be yalvarın da söylediklerinizden hiçbiri başıma gelmesin” (16. ayette İsa “Rab’dir”).
Petrus ve Pavlus, Mesih İsa’nın “herşeyin Rabbi” olduğunu ileri sürerler (Elçilerin İşleri 10:36; Romalılar 10:12). Pavlus, ayrıca 1. Korintliler 2:8’de şöyle söyler: “Anlasalardı, görkemli Rab’bi çarmıha germezlerdi.” Görkem Rab’bi kimdir? Mezmur 24:10’da şöyle yazılmıştır: “Kimdir O görkem kralı? Orduların Rab’bi; Görkem kralı O’dur” (ayrıca bkz. Mezmur 96:7-8).
2. Korintliler 4:4-5’te Pavlus İsa’ya şu şekilde Rab der: “Tanrı’nın görüntüsü olan Mesih’in yüceliğini bildiren müjdenin ışığı imansızların üzerine doğmasın diye, bu çağın ilahı onların zihinlerini kör etmiştir. Biz kendimizi ilan etmiyoruz; ama Mesih İsa’yı Rab, kendimizi de İsa’nın uğruna kullarınız ilan ediyoruz.” O halde Mesih Tanrı’nın benzeyişinde olan Rab’dir.
Pavlus, Yeşaya’nın Eski Antlaşma’da Yahve (Yehova) için kullanmış olduğu aynı benzetmeyi, İsa’nın Rab olduğunu açıklamak üzere kullanır:
Tanrı |
İsa Mesih |
“Tanrı benim ve başkası |
“İsa’nın adı anıldığında, |
yoktur... Her diz önümde |
göktekiler, yerdekiler ve yer |
çökecek, her dil bana and |
altındakilerin hepsi diz |
edecek, diye söz ağzımdan |
çöksün ve her dil, Baba |
doğrulukla çıktı, ve geri |
Tanrı’nın yüceltilmesi için |
dönmez. Doğruluk ve güç |
İsa Mesih’in Rab olduğunu |
ancak Rab’dedir” |
açıkça söylesin” |
(Yeşaya 45:22-24). |
(Filipililer 2:10-11). |
Eski Antlaşma uzmanı ve bir Ferisi olan Pavlus, bu benzetmeyi yanlışlıkla kullanmış olamaz.
Mesih İsa, Kendisini “Sept’in Rabbi” olarak tanıtmıştır. Bu iddia, Sept’in yaratıcısı olduğu anlamına gelir. Mısır’dan Çıkış 31:13, 17’de Tanrı şöyle der: “Benim Sept günlerimi gerçekten tutacaksınız, çünkü o, sizinle benim aramda nesillerinizce bir alamettir; ta ki sizi kutsayan Rab’bin ben olduğunu bilesiniz... O, İsrailoğulları ile benim aramda ebediyen bir alamettir...” Yahudiler için Yahve, hem Sept’in yaratıcısı, hem de Sept’in Rabbi’ydi. Bazı Ferisiler, Sept gününde İsa’nın, öğrencilerinin ürün toplamalarına izin verdiği için O’nu eleştirirken, Mesih İsa Matta 12:8’de bunun sorun olmadığını, çünkü Kendisinin “Sept’in Rabbi” olduğunu söylemiştir. C. S. Lewis’in de söylediği gibi:
“İşte başka bir ilginç durum: Hemen hemen her dinde, oruç gibi, yerine getirilmesi gereken bazı kurallar vardır. Ve bir gün bu Adam çıkagelip ‘Ben buradayken kimsenin oruç tutmasına gerek yok’ demesi ilginç bir durum yaratır. Kimdir bu adam? Varlığıyla dini kuralları değiştirmeye nasıl gücü yeter? Okula,birdenbire tatile çıkabileceklerini söyleyen bu adam kimdir?” 8
Mesih İsa’yı duyan Yahudiler bu sözlerin Tanrı’ya hakaret olduğunu düşündüler. Aynı Sept günü Mesih İsa’nın bir Havra’ya gidip hasta bir adama şifa vermesi Yahudileri çılgına çevirdi. Onların anlayışına göre bu davranış da Sept günü kurallarına karşı gelmekti. Yahudiler sadece Tanrı’nın böyle bir şey yapabileceğini bildiklerinden, İsa’yı öldürmeye çalıştılar (Matta 12:14). Yasa’nın Tekrarı 6:4 ve Markos 12:29’da da yazılmış olduğu gibi sadece bir Rab vardır.
Eski Antlaşma’nın Tanrısı, tek Kurtarıcı’nın Kendisi olduğunu söyler: “Ben, Ben Rab’bim ve Benden başka Kurtarıcı yoktur” (Yeşaya 43:11). Yine de, Kutsal Yazılar açıkça İsa’nın Kurtarıcı olduğunu ileri sürer:
Tanrı |
İsa Mesih |
Yeşaya 43:3: “Çünkü senin Tanrın, İsrail’in Kutsalı, senin Kurtarıcın Rab Ben’im.” |
Matta 1:21: “...adını İsa koyacaksın. Çünkü halkını günahlardan kurtaracak olan O’dur.” Yuhanna 1:29: “İşte dünyanın günahını ortadan kaldıran Tanrı kuzusu!” |
l. Timoteos 4:10: “Çünkü ümidimizi, bütün insanların, özellikle iman edenlerin Kurtarıcısı olan, yaşayan Tanrı’ya bağlamışız.” |
Yuhanna 4:42: “Kendimiz işittik, O’nun gerçekten dünyanın Kurtarıcısı olduğunu biliyoruz.” İbraniler 5:9: “Mesih, sözünü dinleyenlerin hepsi için, sonsuz kurtuluş kaynağı olmuştur.” |
Luka 1:47: “Ruhum, Kurtarıcım Tanrı sayesinde sevinçle coşar.” |
Luka 2:11: “Bugün size Davut’un kentinde bir kurtarıcı doğdu.” |
Pavlus, Titus’a, “Mübarek ümidimizin gerçekleşmesini, ulu Tanrı ve Kurtarıcımız İsa Mesih’in yücelik içinde gelmesini bekliyoruz” (Titus 2:13) demiştir. Bu ayetin içeriği önemlidir. Aynı bölümde 12 ayet boyunca Pavlus, “Kurtarıcımız Tanrı” ve “Kurtarıcımız İsa” tanımlarını dört kez kullanıyor (Titus 2:10,13; 3:4,6).
‘Kral’ unvanı, Tanrı’nın yüceliğini ifade etmek için kullanılır. Mezmur yazarı şöyle yazmıştır: “Çünkü Rab yüce bir Tanrı’dır, ve tüm tanrılar üzerinde yüce bir Kraldır” (Mezmur 95:3). Tanrı, Yeşaya 43:15’te şöyle diyor: “İsrail’in Yaratıcısı, Kralınız Rab Ben’im.” Mezmurlar’da, Yeşaya’da, Yeremya’da, Daniel’de, Zekeriya’da ve Malaki’de Tanrı’dan; ‘Kral,’ ‘İsrail’in Kralı’ ve Yüce Kral’ olarak bahsedilir.
‘Kral’ kelimesi, genelde insanlara verilen bir unvan olmasına rağmen, Yeni Antlaşma, Mesih’ten, Eski Antlaşma’da bahsedilen kral gibi değil, “Kralların Kralı” olarak bahseder. “Çünkü kuzu, Rablerin Rabbi, Kralların Kralı’dır” (Vahiy 17:14). Mesih’in ikinci gelişinde elbisesinin üzerinde “KRALLARIN KRALI VE RABLERİN RABBİ” yazılı olacak (Vahiy 19:16). Eski Antlaşma’da da, Yahve (Yehova) “Tanrıların Tanrısı” ve “Rablerin Rabbi” olarak anılır (Yasa’nın Tekrarı 10:17).
1. Timoteos 6:14-16’nın özel bir önemi vardır: “Rab’bimiz İsa Mesih’in gelişine dek Tanrı buyruğunu lekesiz ve kusursuz olarak koru. Mübarek ve tek Hükümdar, kralların Kralı, rablerin Rabbi, ölümsüzlüğün tek sahibi, yaklaşılmaz ışıkta yaşayan, hiçbir insanın görmediği ve göremeyeceği Tanrı, Mesih’i belirlenen zamanda ortaya çıkaracaktır. Onur ve kudret, sonsuza dek O’nun olsun. Amin.” Burada ‘kralların Kralı’ ve ‘rablerin Rabbi’ olarak açıklanan kişi, hem Tanrı, hem de Mesih olabilir. Eğer bu ayet, Mesih’in yüceliğinden bahsediyorsa (Vahiy 1:12-18), o zaman ‘tek Hükümdar’, ‘kralların Kralı,’ ‘rablerin Rabbi,’ ‘ölümsüzlüğün tek sahibi’ ve ‘yaklaşılmaz ışıkta yaşayan’ Tanrı, İsa Mesih’in Kendisidir. Öte yandan, eğer bu pasaj Tanrı’dan bahsediyorsa, o zamanMesih ve Tanrı aynı unvanları paylaşıyor diyebiliriz (bkz. Vahiy 17:14). Her iki durumda da, bu pasaj Mesih’in tanrısallığını kanıtlamaktadır.
Eski Antlaşma, Tanrı’nın her bireyi yargılayacağı konusunda hiçbir şüphe bırakmıyor. “Kavmini yargılasın diye, göklere ve yere yukarıdan çağırıyor... Ve gökler, O’nun adaletini bildirecektir. Çünkü hükmeden, Tanrı’nın kendisidir.” Yahve (Yehova)’nın yargıçlığı konusunda birçok ayet vardır (örn. Yaratılış 18:25; Mezmur 96:13; İbraniler 12:23-24; 1. Petrus 1:17). Fakat Yeni Antlaşma’da, Baba “tüm yargıyı Oğul’a” bırakır (Yuhanna 5:22). Tüm yargının Oğul’a verilmesinin sebebi, 23. ayette açıklanır: “Öyle ki, herkes Baba’yı onurlandırdığı gibi, Oğul’u onurlandırsın, Oğul’u onurlandırmayan, O’nu gönderen Baba’yı da onurlandırmaz.” Baba, Tanrı olarak mı onurlandırılmıştır? Tabii ki. Öyleyse, Oğul da aynı şekilde onurlandırılmalıdır.
Yuhanna 5:17-30 ayetleri Mesih’in tanrısallığıyla ilgili Kutsal Kitap’taki en güçlü bölümlerden birisidir. “Yaşayanları ve ölüleri yargılayacak” (2. Timoteos 4:1) olan İsa’dır. Tüm inanlılar “Mesih’in yargı tahtı” önüne gelecekler (2. Korintliler 5:10). Romalılar 14:10 benzer bir şekilde inanlıların “Tanrı’nın yargı tahtına” geleceğinden bahseder. Mesih ve Yahve (Yehova) inanlıların yüreklerini araştırır (Vahiy 2:23; Yeremya 17:10). İşte, bu ayetlere göre, İsa ve Yahve’nin tek yargıç olduğunu görüyoruz.
Işık terimi Tanrı’yı, O’nun varlığını veya esinini simgelemek üzere kullanılır. Tanrı ‘ışıktır’, ‘Sonsuz Işıktır’, ‘karanlığı aydınlatandır’ (Mezmur 27:1; Yeşaya 42:6; 60:19-20; 2. Samuel 22:29). İsa, oldukça güçlü bir iddiada bulunmuştur. Işık olduğunu söylemekle; insanlara ışığı gösteren değil, ışığın Kendisi olduğunu ileri sürmüştür. İsa şöyle demiştir: “Ben (ego eimi) dünyanın ışığıyım. Benim ardımdan gelen asla karanlıkta yürümez, yaşam ışığına sahip olur” (Yuhanna 8:12). Mesih İsa Kendisinden bahsederek şöyle der: “Dünyaya ışık geldi ama insanlar ışık yerine karanlığı sevdiler” (Yuhanna 3:19). Başka bir ayette Mesih İsa şöyle der: “Dünyada olduğum sürece, dünyanın ışığı benim” (Yuhanna 9:5). Elçi Yuhanna, Mesih İsa hakkında şu tanıklıkta bulunur: “İnsanların ışığı,” “gerçek ışık” ve “her insanı aydınlatan ışık” (Yuhanna 1:4, 9). Tanrı sonsuz ışık olduğu gibi, Mesih İsa da sonsuz ışıktır (Yeşaya 60:19-20; Vahiy 21:23;22:5).
‘Kaya’ birçok anlama gelebilir, fakat bu tanım, Tanrı’yı simgeleyen bir terim olunca, Tanrı’daki güveni, Tanrı’daki sağlamlığı ve Tanrı’daki gücü simgeler. Musa, ölümünden önce İsraillilere bir şarkı bırakmıştır. Bu şarkıda Tanrı’nın kim olduğunu ve Tanrı’nın onlar için neler yaptığını anlatmıştır. Musa’nın bu şarkıda, Tanrı için kullandığı iki ad ‘Yahve’ ve ‘Kaya’ idi. “Rab’bin (Yahve) adını beyan ederim. Kayamız Tanrı’ya yücelik olsun!” (Yasa’nın Tekrarı 32:3-4; ayrıca bkz. Yasa’nın Tekrarı 32:15, 18, 30-31.) Mezmur yazarı Tanrı’yı, “Kurtuluşumun Kayası” olarak adlandırır (Mezmur 89:26; 95:1). Davut Tanrı’ya, “Kaya” ve “İsrail’in Kayası” olarak tapınmıştır (2. Samuel 22:2-3, 47; 23:3). 2. Samuel 22:32’de şu soru sorulur: “Çünkü Rab’den başka Tanrı kimdir? Ve Tanrımız’dan başka Kaya kimdir?”
Yeni Antlaşma’da da Mesih İsa’ya ‘Kaya’ unvanı verilir. Pavlus, Musa’yla birlikte çölde olan İsrailoğulları’ndan bahsederken şöyle yazar: “Hepsi aynı ruhsal yiyeceği yedi. Hepsi aynı ruhsal içeceği içti. Artlarından gelen ruhsal kayadan içtiler, ve o kaya Mesih’ti” (1. Korintliler 10:3-4; bkz. Mısır’dan Çıkış 17:6; Nehemya 9:15). Pavlus, burada simgesel olarak İsrailoğulları’nın Yahve’nin man ekmeğinden beslendiklerini (a. 3), Mesih’ten içtiklerini (a. 4) hatırlatıyor. Pavlus’un inancına göre, İsa Yahve’nin ta Kendisiydi.
Pavlus Mesih İsa için ‘tökezleme kayası,’ ‘seçme taş’, ‘değerli köşe taşı’ ve ‘evi yapanların reddettiği taş’ adlarını uygun görmüştür (1. Petrus 2:4-8).
‘Bedeli ödeyen’ (Kurtarıcı) kelimesi, geri satın alan anlamındadır. İnsanlık ruhsal olarak iflas etmiş haldeyken ve kendisini kurtaramaz duruma düşmüşken, Baba Tanrı, isteyerek ve önceden vermiş olduğu bir kararla (Elçilerin İşleri 2:23), Oğlu’nu tüm insanların kurtuluşu için kurban etmiş ve insanların kendisiyle barışması için bir kapı açmıştır. Kutsal Yazılar, Tanrı’nın “bol kurtarış” Tanrısı olduğunu (Mezmur 130:7-8), “Bedeli Ödeyen Kurtarıcı” olduğunu (Yeşaya 48:17; 54:5; 63:9) ve yaşamlarımızı “çukurdan kurtaran” Tanrı olduğunu vurgulamaktadır (Mezmur 103:4). Günahtan tamamen kurtuluş sadece Tanrı’dan gelebilir.
İsa Mesih, bizi günah bataklığından kurtarmıştır. “Mesih’in kanının aracılığıyla, Mesih’te kurtuluşa, suçlarımızın bağışına sahibiz” (Efesliler 1:7). “Sonsuz kurtuluşumuzu” satın alan İsa’nın Kendisidir (İbraniler 9:12). Pavlus Efes’teki önderlere şöyle seslenir: “Rab’bin, kanı pahasına sahip olduğu inanlılar topluluğunu gütmek üzere atandınız” (Elçilerin İşleri 20:28). Pavlus burada, Mesih’in çarmıhtaki ölümünden bahsediyor. Kurtarıcımız olan İsa Mesih, Oğul Tanrı’dır.
İnsanlığın doğruluğa olan gereksiniminden ve Tanrı’nın doğruluk standartlarına ulaşamamasından dolayı (Romalılar 3:23), Eski Antlaşma Yahve’nin Davut’un soyundan gelecek doğru bir kişiyi göndereceği önbildirisinde bulunur. “Doğruluğumuz olan Rab (Yahve)” (Yeremya 23:6; 33:15-16), Eski Antlaşma’nın öğretisine göre, Davut’tan gelecek olan bu kökün, Mesih olacağı belirtilmiştir (karşılaştırınız Luka 1:32). Bu nedenle Mesih İsa’nın adlarından birisi de “doğruluğumuz olan Yahve”dir. Yeşaya 45:24’te şöyle yazılmıştır: “Doğruluk ve güç, sadece Rab’dedir (Yahve).”
Tanrı’ya koca unvanının verilmesinin güzel özelliklerinden birisi de; sevgi dolu bir kocanın, eşinin gereksinimlerini karşılaması gibi, Tanrı da insanların yüreklerindeki boşluğu ve yalnızlığı doldurmak istemektedir. Yeşaya İsrail’e bu gerçeği şöyle hatırlatır: “Çünkü sizi Yaratan Kocanızdır” (Yeşaya 54:5). Hoşea kitabında, Tanrı’nın İsrail için olan sevgisi, sadık bir kocanın, sadık olmayan karısına olan sevgisiyle karşılaştırılır. Tanrı, yargı günü geldiğinde, İsrail’in Kendisini tekrar Koca olarak çağıracağı önbildirisinde bulunur (Hoşea 2:16).
Eski Antlaşma’da, Tanrı nasıl İsrail’in Kocasıysa, Yeni Antlaşma’da da Mesih İsa İnanlılar Topluluğu’nun Kocasıdır. Mesih, önbildirilen ‘damadın’ Kendisi olduğunu söyleyerek, öğrencilerinin (kendisi onlarla birlikteyken) oruç tutmak zorunda olmadıklarını belirtir (Markos 2:18-19). Matta 25:1’de bakirelerin (İnanlılar Topluluğu) ‘damat’ olan Mesih İsa’yı beklemeleri söylenir. Vahiy 21:2, 9’da Mesih İsa, ‘gelinin kocası’ ve göklerdeki ‘Yeni Kudüs’ olarak gösterilir. Tanrı gibi, İsa Mesih de ilahi kocadır.
‘Çoban’ kelimesi, Tanrı için ve Tanrı’nın insanlara olan ilgisi için kullanılan güzel bir terimdir. Davut peygamber, “Rab benim çobanımdır, eksiğim olmaz...” der (Mezmur 23:1). Yine Mezmur 80:1’de şöyle yazılmıştır; “Ey İsrail’in çobanı, kulak ver. Sen ki Yusuf’u sürü gibi güdüyorsun.” Yaratılış 49:24 Tanrı’dan “İsrail’in Kayası, Çoban” diye bahseder. Hezekiel kitabının 34. bölümü, tamamen kaybolmuş ve O’nun ağılının koyunları olan İsrail’in Çobanı’ndan bahseder.
Çoban terimi, Mesih’in tanrılığını kanıtlamasa da, Petrus ve İbraniler’in yazarı İsa’yı “Çobanların Başı,” “koyunların yüce Çobanı” ve canlarımızın “Çobanı ve Koruyucusu” olarak adlandırır (1. Petrus 5:4; İbraniler 13:20; 1. Petrus 2:25). Mesih İsa da Kendisinin “iyi çoban” olduğunu söyler (Yuhanna 10:11,16).
Kutsal Kitap’taki ilk ayet şöyle der: “Başlangıçta Tanrı gökleri ve yeri yaratmıştır” (Yaratılış 1:1). Tanrı, Kendisini yaratıcı olarak tanımlıyor. Buna aykırı birşey söylemek Yahudilerce hakaret sayılırdı. Zaman ilerledikçe çeşitli kişiler de dünyayı Tanrı’nın yarattığını beyan etmiştir (Eyüp 33:4; Mezmur 95:5-6; 102:25-26; Vaiz 12:1; Yeşaya 40:28). Yeni Antlaşma, Mesih’in tanrısallığını, O’ndan ‘yaratıcı’ olarak bahsederek onaylar:
“Başlangıçta O, Tanrı’yla birlikteydi. Her şey O’nun aracılığıyla var oldu, var olan hiçbir şey O’nsuz olmadı... O, dünyadaydı, dünya O’nun aracılığıyla var oldu, ama dünya O’nu tanımadı” (Yuhanna 1:2-3,10).
Burada kullanılan kişilik zamirlerinin birbirlerine bağlanışından, Mesih İsa’dan bahsedildiğini anlıyoruz.
Pavlus da aynı düşünceyi şöyle ifade ediyor:
“Nitekim gökte ve yeryüzünde, görünen ve görünmeyen şeyler, tahtlar, egemenlikler, yönetimler ve hükümranlıklar, her şey O’nda yaratıldı. Her şey O’nun aracılığıyla ve O’nun için yaratılmıştır. Her şeyden Önce var olan O’dur ve herşey varlığını O’nda sürdürmektedir. Bedenin, yani İnanlılar Topluluğu’nun başı O’dur. Her şeyde ilk yeri alsın diye, başlangıç olan ve ölüler arasından ilk doğan O’dur” (Koloseliler 1:16-18).
Bu metin, Pavlus’un Mesih İsa’dan bahsetmekte olduğunu gösteriyor. Birbirlerine bağlı olan zamirler, sadece bir kişiyi işaret eder. Kendisi aracılığıyla “her şeyin yaratılmış” olduğu, “inanlılar topluluğunun başı” ve “ölümden ilk doğmuş olan” tek kişiden bahsedilmektedir. Efesliler 5:23’e, Yuhanna 1:1’e ve 1. Korintliler 15:20’ye göre, Mesih İsa bu tanımların hepsine uyuyor.
İbraniler’in yazarı da aynı noktanın altını çizer: “Tanrı eski zamanlarda, peygamberler aracılığıyla birçok kez ve çeşitli yollardanatalarımıza seslendi. Bu son çağda da herşeyin mirasçısı olarak belirlediği ve aracılığıyla evreni yarattığı kendi Oğlu’yla bize seslenmiştir” (İbraniler 1:1-3).
Lewis Sperry Chafer şöyle diyor:
“Yaratma işlevi, hiçbir şeyle karşılaştırılamayacak bir olaydır. Tanrı, maddeyi tamamen yokluktan var etmiştir. Yani, hiçlikten bir şey üretmiştir. Hiçlikten, sadece hiçliğin çıkacağı açıktır. Kutsal Kitap’ın bildirisine göre, her şey Tanrı’nın sonsuz kaynaklarından varolmuştur. Var olan her şeyin kaynağı Tanrı’dır. Dünyanın var oluşu, Romalılar ll:36’da da belirtildiği gibi, Tanrı’nın iradesinin sonucudur: ‘Her şeyin kaynağı O’dur; her şey O’nun aracılığıyla ve O’nun için var oldu’ (Romalılar 11:36). Bu ayette her şeyin yaratıcısının Tanrı olduğunu görüyoruz. Fakat Koloseliler 1:16-17’de her şeyin Mesih tarafından ve Mesih için yaratılmış olduğu yazılır. Bu ayette, Mesih’in her şeyden önce olduğu ve her şeyin O’nun aracılığıyla yaratılmış olduğu belirtilmektedir.” 9
Yaradılışın en önemli anı, Tanrı’nın insanı şekillendirmesi ve nefes borusuna yaşam nefesini üflemesidir (Yaratılış 2:7). Tanrı Yasa’nın Tekrarı 32:39’da “...Ben’den başka Tanrı yoktur” dedikten sonra, Kendisinin “yaşam verici” olduğunu söyler (karşılaştırınız; Mezmur 36:9).
Mesih İsa şöyle der: “Baba nasıl ölüleri diriltip onlara yaşam veriyorsa, Oğul da dilediği kişilere öylece yaşam verir” (Yuhanna 5:21). Mesih İsa, Lazar’ı ölümden diriltmeden hemen önce “diriliş ve yaşam Ben’im” (Yuhanna 11:25) der. Hatta daha öteye gidip, sonsuz yaşamın vericisinin Kendisi olduğunu söyler: “Onlara sonsuz yaşam veririm... BEN ve Babam biriz” (Yuhanna 10:28, 30). Mesih İsa Kutsal Yazılar’ın (Eski Antlaşma’dan bahsediyor) Kendisine tanıklık ettğini söyledikten sonra, “yaşama kavuşmak için bana gelmek istemiyorsunuz” der (Yuhanna 5:40).
“Fesatların, suçların ve günahların” tek bağışlayıcısı Tanrı’dır (Mısır’dan Çıkış 34:7; bkz. Nehemya 9:17; Mezmur 86:5; 130:4; Yeşaya 55:7; Yeremya 31:34; Daniel 9:9; Yunus 4:2). Tanrı’nın Oğlu İsa da günahları bağışlayabilir. Koloseliler 2:13 ve 3:13 suçların bağışlayıcısının İsa olduğunu söyler. Mesih İsa, Elçilerin İşleri 26:18’de Pavlus’a şöyle der: “Bana iman ederek günahlarının affına kavuşsunlar ve kutsal kılınanların arasında yer alsınlar” (Elçinlerin İşleri 26:18).
Markos 2:l-12’de, bir grup kişi, felçli bir arkadaşlarının
iyileştirilmesi için Mesih İsa’ya gelirler. İsa, bir evde vaaz verirken, damı delip açarak adamı O’nun ayak ucuna gelecek şekilde uzatırlar. Onların bu imanına şaşıran Mesih İsa felçliye dönüp, “Oğlum, günahların bağışlandı” der. Kalabalıktan bazıları İsa’nınbu davranışından dolayı; “Ne kibir! Ne küstahlık!” diye düşünmüşlerdir. İsa Tanrı olmasaydı, felçli adamın günahlarını nasıl bilebilirdi? Elinde böyle bir güç varmış gibi nasıl davranabilirdi? Mesih İsa’nın vermiş olduğu karşılık açıktı. Küstah birisi gibi davranmıyordu. Doğruyu söylüyordu. Bunun kanıtı da şuydu: “İnsanoğlu’nun yeryüzünde günahları bağışlama yetkisine sahip olduğunu bilesiniz diye... Sonra felçliye, ‘Kalk, döşeğini topla ve evine git!’ dedi.” Adam döşeğini toplayıp kalktığında herkes şaşırıp kalmıştı.
Bu ayetlerle ilgili (özellikle Markos 2:7) Grekçe dilbilgisi uzmanı A. T. Robertson şöyle der:
“Yahudilere göre, İsa’nın Kendisini Tanrı olarak görmesi büyük bir hakaretti. Mantıksal olarak doğru düşünüyorlardı. Ancak gözardı ettikleri, Tanrı’yla özel bir ilişki içerisinde doğru olma olasılığıydı. İşte, İsa’nın tanrısallığı üzerine iki güç bu noktada çakışıyor. İsa, sadece Tanrı’ya ait bir ayrıcalık olan günahlarıbağışlama hakkını, felçli adamı iyileştirerek kanıtlamıştır.” 10
Robert Alan Cole, İncil’in Markos bölümünü yorumlarken bu ayetlere değişik yönlerden bakılması gerektiğini belirtir. Fakat bu değişik yönlerin tek bir anlamda birleştiğini söyler. Cole bu ayetleri şöyle (ayet 10-11) açıklar:
“Bu ayetleri anlamanın iki yolu vardır. Her iki yoldan da eğer sonuna kadar giderseniz, tek anlamda birleşirsiniz. Birinci yorum şu şekilde açıklanabilir; ‘Sadece Tanrı’nın günahları bağışlayabileceğini söylüyorsunuz? Fakat, size aynı güce sahip bir kişiyi göstereceğim...’ Böylece bu konuşma, İsa Mesih’in Tanrı’yla eşdeğer olmasına kadar uzanır.” 11
Bağışlama üzerine verdiği bir derste bu kitabın yazarlarından Josh McDowell şöyle demiştir:
“Bağışlama kavramı beni bir süre rahatsız etmişti, çünkü tam olarak bağışlamanın ne demek olduğunu anlamamıştım. Bir gün, bir felsefe dersinde Mesih’in tanrısallığıyla ilgili bir soruyu cevaplarken, Markos 2’deki ayetlerden alıntı yaptım. Asistanlardan biri, Mesih’in bağışının O’nun tanrısallığını yansıttığıyla ilgili sonucumu doğru bulmadı. Kendisinin bir kişiyi bağışlayabileceğini, fakat bunun, kendisini Tanrı yapmayacağını belirtti. Bu asistanın sözleri beni biraz düşündürdü. Dini önderlerin Mesih’e neden tepki göstermiş oldukları beni şaşırtmıştı. Birisine “seni bağışladım” diyebilirsiniz, fakat bunu sadece size karşı suç işlemiş bir kişiye söyleyebilirsiniz. Başka bir deyişle, bana karşı suç işlerseniz, sizi bağışladığımı söyleyebilirim. Fakat Mesih’in yaptığı bu değildi. Felçli kişi Baba Tanrı’ya karşı suç işlemişti ve bunun üzerine İsa yetkisini kullanıp “günahların bağışlandı” demiştir. Tabii ki bize karşı yapılan haksızlıkları bağışlayabiliriz, fakat Tanrı’dan başka hiçkimse, hiçbir şekilde, Tanrı’ya karşı işlenmiş olan bir suçu bağışlayamaz. İsa, Tanrı’ya karşı işlenmiş olan bir suçu bağışlamıştı.”
Mesih İsa’nın günahları bağışlama gücü, Tanrı’ya ait olan bir ayrıcalığı kullanmasının güzel bir örneğidir.
Mısır’dan Çıkış 15:26’da Yahve şöyle der: “Ben, size şifa veren Rab’bim.” Tanrı’nın yüzyıllar boyunca şifa armağanını insanlara vermiş olduğu doğru olsa da, hiç kimse bu yetkiyi İsa’nın kullanmış olduğu gibi kullanmamıştır. İlk inanlılar bu yetkiye inanmışlardı ve İsa Mesih adıyla şifa verip, insanlardan cinleri kovmuşlardı (Matta 10:1; Markos 9:38; Luka 10:17). İsa’nın düşmanları korkuya düşmüştü (Yuhanna 9:24). Aklı başında olan hangi insan, kendi adıyla insanlara şifa verdiğini ve cinleri kovduğunu söyleyebilir? Böyle bir iddia sadece Tanrı’ya ait olan görkemi kendi üzerine almakla olabilir.
İsa, şifa gücünün bir parçası olarak, cinlere karşı yetki sahibi olduğunu iddia etmiştir (Matta 12:22-29). Cinler bile O’nun “Tanrı’nın Kutsalı” ve “Tanrı’nın Oğlu” olduğunu itiraf ederler (Markos 1:24; 5:7; Luka 4:34). İlk İnanlılar Topluluğu, tüm meleklerin, hükümranlıkların ve güçlerin O’na itaat ettiğini anlamıştı (1. Petrus 3:22). Elçilerin İşleri 9:34’te Petrus felçli bir adamla karşılaştığında, “Eneyas, İsa Mesih seni iyileştiriyor” dedikten sonra, İsa Eneyas’ı iyileştirmiştir. İsa Mesih göklerde Tanrı olarak şifa veriyordu.
Kutsal Yazılar, Mesih’in tanrısallığıyla ilgili güçlü bir kanıttır. İsa Mesih’e, sadece Tanrı için kullanılan adlar ve unvanlar verilir: Yahve, Tanrı, Alfa ve Omega, Rab, Kurtarıcı, Kral, Yargıç, Bedeli Ödeyen, Kurtarıcı, Doğruluğumuz olan Rab. Tanrı’yla paylaştığı diğer unvanlar ise Işık, Kaya, Koca, Çoban, Yaratıcı, Yaşam Kaynağı, Günahların Bağışlayıcısı ve Şifa Veren Rab’dir.
Eğer Mesih İsa sadece Tanrı’ya ait olan adlara ve unvanlara sahipse, yani Tanrı’ysa, O halde Tanrı’nın sahip olduğu Özelliklere de sahip olması gerekirdi... Bu özelliklere sahipmiydi? Kutsal Yazılar Mesih İsa’nın Tanrısal özelliklere sahip olduğunu öğretiyor mu?