Bu bölüm ve bundan sonraki bölüm “kurtarma hizmeti” olarak adlandırılan konuyu ele alacaktır. Bu nedenle, cinlerle ilgili konuların nasıl ele alınacağını açıklamadan önce bazı tehlikeleri fark etmek önemlidir.
Her bölüme Kiliseye verilen en önemli görevin İsa’yı yüceltmek ve O’nun egemenliğini dünyada yaymak olduğunu söyleyerek başlamak cazip geliyor. “Kurtarma hizmeti”nden bahsetmenin bir zorluğu var: kurtarma işi çok fazla vurgulandığında İsa’yı gölgede bırakma ve bizzat kendi hizmetimizi yüceltme gibi. Ayrı bir “kurtarma hizmeti”ne inanmıyorum. Kutsal Yazılar’daki armağanlar ve hizmetler listesinden farklı bir yerde görmüyorum. Danışmanlık ve müjdecilik hizmetinin (ki İsa ve elçilerin durumunda olduğu gibi) bir parçası olduğuna inanıyorum. Dolayısıyla insanlara bakma, onları eğitme ve müjdeyi inanmayanlarla paylaşmanın bir parçası olarak bunu yapmamız için gerekli donanıma sahip olmalıyız.
Örneğin, hizmetim sırasında bazı durumlarla karşılaştım. Bazı yerlere gittiğimde toplantı öncesi “kurtarma hizmeti” ile uğraştığıma dair reklam yapıldığını gördüm. Bazı ülkelerde David Devenish’le “kurtarma toplantıları” adlı el ilanlarıyla insanları davet ettiklerini bile gördüm. Bu doğru değil. Seminerlerde öğreterek ya da eğitim kurslarında yer alarak Müjde toplantıları yapmaktan mutluluk duyarım. Hizmet için vakit varsa ya da sonuç olarak cinlerin belirtilerini göstermesi gibi bir durum olursa, o zaman bunu halletmeye çalışmaktan mutluluk duyarım. Böyle çalışmamız gerektiğine inanıyorum. Kesinlikle “bağımsız” kurtarma hizmetlerini savunmuyorum. Böyle bir hizmetle uğraşan herhangi birinin bunu yerel bir kilise içinde yapma ve o kilisenin önderlerine hesap verecek durumda olması gerektiğine inanıyorum. Yoksa bu sorunlarda uzmanlaşan özel bir hizmet kolu açılması gibi bir tehlike olur; bu da dengesizliğe yol açar.
Cinlerle ilgili meselelerle karşı karşıya kaldığımızda kimlerle uğraştığımızı kendimize bir kez daha anımsatalım. Tanrı ile Şeytan’ın aşağı yukarı eşit güçte görüldükleri ruhsal savaşın ikilik ilkesine ait imaj kesinlikle doğru bir anlayış değildir. Daha önce bahsetmiş olmama karşın anlaşılıncaya dek tekrar edilmesi gereken şey şudur: Şeytan, Tanrı’nın eşiti değildir. İsa savaşı zaten kazandı; bu, işin zararının sınırlandırılması değil, kökten halledilmesidir.
Her soruna cinli gibi yaklaşmak da başka bir tehlikedir. Örneğin, bazı göstergeler cinli olmadığı halde cinli gibi görünebilir. Bunu duygusal acılarla ya da derin travmalarla uğraşırken anımsamak önemlidir. Böyle durumlar genellikle güçlü duygusal kargaşanın yüzeye çıkmasına ve bu karışıklığın da kolayca cin kökenli olarak yorumlanmasına neden olabilir. Aslında buradaki durum sadece o kişinin duygularının özgür kılınıyor olması olabilir. Böyle bir şey olduğunda dua ederek, güven ve şifa gelmesi için Tanrı’nın Sözü’nden gerçeği söylemeliyiz.
Pavlus Koloseliler’e bedenin dünyasal eğilimlerinin öldürülmesi gerektiğini söyledi. 282 Savaşımız sadece şeytani güce karşı değil, dünyanın tuzaklarına ve bedenin ayartılmasına karşıdır. Deliver Us From Evil adlı kitabında bu konudan bahsede Don Basham, şu önerilerde bulunur:
İlkin özel meselenize basit bir dünyevi günah gibi yaklaşın ve ne olacağını görün. İtiraf edin, bağışlanmayı dileyin ve bağışlanmanın bahşedildiğine inanın. Şimdi istem, disiplin ve duayı bu alanda iyice yerleşmiş olan alışkanlıklara uyarlayın. Ne zaman kafalarını çıkarsalar onları İsa’nın haçının altına koyun. Bunu kendimiz yapamasak bile İsa’nın yapabileceğini bilerek yapın.
Bütün bunlar zafere götürmezse, o zaman bir cinle uğraşıyor olabilirsiniz. Ve bu durumda da kurtarılmayı aramalısınız. 283
Ancak Basham’ın ilk adımının faydası olmadığında ve sorun çözülmediğinde kurtarılmayı bir çözüm olarak düşünebiliriz. Cinler bizim bir parçamız değil, bizde ikamet ediyorlar sadece, dolayısıyla tahliye edilebilirler. Yok etmek için sızan bir düşman gibi dışarıdan gelerek hayatlarımızı işgal ettiler. Onları tahliye etmek (çıkarmak) ya da “kovmak” bazen gerekli bir süreçtir ama gerçekten sorunun bu olduğundan eminsek.
Şeytani etki kovulunca, o zamana dek kurulmuş olan yanlış düşünce yöntemlerinden kalan kalelerin tamamen yıkılması için daima öğretiş gereklidir. Kurtarılma nasıl çözümün bir parçası gibi görülüyorsa zihinsel yenilenme de aynı şeklide önemli görülmelidir. Örneğin, asilik ruhunun birinin başına musallat olduğunu ve bu ruhun çıkartıldığını varsayalım. Şimdi ruhun gittiğini ve bir daha asiliğin olmayacağını düşünmenin bir anlamı yok. O zamana kadar yerleşmiş olan düşünce sisteminin değiştirilmesi gerekiyor. Sorunun ruhsal gücünün gitmiş olmasına karşın bazı belirtiler kalır ve bunlarla da uğraşmak gerekir. Dolayısıyla bu kişinin asiliğine karşı tövbekar bir tutum sergilemesi ve ne zaman bu asilik ortaya çıksa onunla baş etmek için istekli olması gerekir.
Zihni farklı bir şekilde düşünmesi için eğitmeliyiz. Bildiğimiz gibi kaleler düşünme yöntemleridir ve birinin düşünme ve farklı bir şekilde karşılık vermesi için yeniden eğitilmesi, bu yanlış düşünme yöntemlerinin tanrısal yöntemlerle yer değiştirerek yok edilmesi için bize yardım eder.
Yeniden eğitim, zihnin yenilenmesi olmazsa o zaman o girişten şeytani güçler belki birkaç arkadaşıyla birlikte geri dönecektir. 284 Birinin özgürce yürümesine yardımcı olmak aslında o kişinin özgür kılınmasından daha zordur. Bireyselcilik bunun tipik bir örneğidir. Bu konu üzerinde birçok kez konuştum ve bunu cinlerin istilası gibi bir mesele olarak görmedim. Genellikle kültürel bir tutumdur: Herhangi bir kötü ruhla uğraşmak ne kadar önemliyse bir düşünme sistemi ya da kaleyle uğraşmak da o kadar önemlidir.
Şimdi burada dikkatli olmak zorundayım, çünkü bu önemli hizmette çalışanlara karşı eleştirel bir tutum takınmak istemiyorum. Ama şunu da dillendirmeliyim. İnsanlar sadece kurtarmaya ve onunla ilgili belirtilere yoğunlaşırsa, o zaman insanlar bilinçaltında sorunları olduğunda böyle belirtiler üretmek için eğitilebilir. Başka bir kilisenin pastörünün bana yönlendirdiği kişiyle dua edişimi anımsıyorum. O kişi böyle bir durumdaydı. Kötü ruhun onun yaşamında uğratmış olduğu etkiden özgürce çıkıp yürümesine yardımcı olmaya yoğunlaşmam gerektiğini hemen fark ettim. “Zemini almak” kadar “zemine sahip” çıkmalıyız.
Geçmişteki acıların iyileşmesi de önemli bir noktadır. Biri ciddi ciddi acıya maruz kalmışsa, bu acı onun düşüncesine hükmedecektir. Dinleyerek geçirilecek zaman önemlidir. Bunu yapmamız, acı üzerindeki otoritenin yaşamlarını yönetmesine izin vermekten ziyade bu otoriteyi ele geçirmelerine yardımcı olur. İnsanlar içlerindeki acıdan dolayı tepki gösterir ve bizim de onlara olanları ifade etmelerine yardımcı olmamız gerekir. Öyle ki, acının açısından değil, gerçeğin açısından bakarak bu sorunla baş edebilsinler.
Dolayısıyla “kurtarma” her şey için şipşak bir çözüm değildir.
Şimdi cinlerin insanların yaşamlarını istila etmek için kullandıkları bazı yaygın giriş noktalarını ele alarak devam etmek istiyorum.
Bir zamanlar insanların yalnız büyücülükle uğraştıkları takdirde cinlerin etkisi altına girebileceklerini sanıyordum. Durumun hiç de sandığım gibi olmadığı karşılaştığım bazı olaylarda besbelliydi. Kutsal Yazılar’da bu gerçeği sonradan gördüm.
Örneğin, Saul kral olduğu zaman Tanrı’nın güçlü bir adamıydı. Saul’un başkaldırışı falcılık kadar günah olarak betimlenir. 285 Daha sonra kötü ruh üzerine gelir. Saul’u kötü ruha sürükleyen büyücülük değildi. Başkaldırışı kötü ruha kapı açtı ve sonra da onu büyücülük uygulamalarına sürükledi. 286
Hepimizin günah işlediği elbette doğrudur. Çoğumuzun cinlerin istilasın uğramadığı da eşit derecede doğrudur. Ancak ciddi bir günah, cinler için giriş noktaları sağlayabilir. Sıkı sıkıya sarınılan öfke, kendinden ve başkalarından nefret etme giriş noktaları yaratabilen günahlardır. Diğerleri pornografi, cinsel sapıklık ve haksızlık etmeyi kapsar. Bu listeye kürtajı da eklemek istiyorum. Kürtaj bebeğin annesi, babası ya da kürtaj kararında uygulanan herhangi birinde giriş noktası olabilir. Örneğin, bir keresinde şeytani belirtileri yaşayan yeni inanlı birinin evine çağrıldım. Tanrı’nın bana oradaki durumun kürtajla ilgili olduğunu söylediğini sezdim. Söz konusu kadın, buluğ çağındaki kızını kürtaj olması için ikna etmiş ve o da cinin giriş noktası olmuştu.
Öfkenin giriş noktasına daha ayrıntılı olarak bakmamız gerekir. Pavlus, Efes’teki kiliseye öfkelenin ama günah işlemeyin dedi. 287 Doğru! Ancak orada durmaz. Sorunu yaratan meseleleri akşamleyin güneş batmadan önce çözmemiz gerektiğini izah etmek için sözlerine devam eder. Öyle ki, İblis’e fırsat vermeyin der. Dolayısıyla öfkeyle Kutsal Kitap’a uygun bir şekilde baş edersek Şeytan’a fırsat vermeyiz.
Öfkeyle ilgili Kutsal Yazılar’ın ilkelerini geçen yüzyılda yaşamış Çinli bir inanlı önderin288 hayatı konusunda bir kitap okurken keşfettim. Bu kitabı okuduğum günlerde uğraşmakta olduğum insanların çoğunun öfkeyle sorunları olduğunu fark etmiştim. Bu insanlar çok incitilmiş ve sonuçta cinlerin etkisinde kalmışlardı. Bunun nasıl olduğunu anlamakta zorlanmıştım ama bu kitap bana yardımcı oldu. Bu önder de yaşadığı Çin bölgesinde benzer sorunlarla karşılaşmış ve nedeni de kısa bir süre sonra ortaya çıkmış. Oradaki kültürel geleneğe göre incitilen kişinin birkaç günü öfkeyle geçirmesi bekleniyordu. Kitaptaki dipnot, yukarıda alıntı yaptığım Efesliler’deki ayete yönlendirdi beni ve bunun ne anlama geldiğini anladım.
11. bölümde geçmişteki günahların aracılığıyla oluşan kalelerin, büyücülükle ilgili bağlantısından bahsettim. Cinlerin giriş noktalarını sağlayabilen birçok büyücülük uygulaması var ve insanlara yardımcı olurken, bunlardan bazılarını sıralamak yararlı olur. Çünkü pek çok kişi bunları büyücülükten saymayabilir. Burada 11. bölümdeki büyücülük uygulama sıralamasını tekrar ediyor ve bunun hiç de geniş kapsamlı olmadığını vurguluyorum.
Falcılık: Tarot kartları, çay yaprakları, el okuma ya da kristal topla yapılan geleceği okuma
Ruhsalcılık: Burçlar, ruhsalcılık, sözde Hristiyan ruhsalcılığı, seanslar ve medyumculuk, otomatik yazma, ruhsal iyileştirme ve kahincilik.
Büyücülük: Siyah ve beyaz büyü, masa kaldırma, havaya yükselme, büyü yapma ve nazar değdirme.
Mistisizm: Doğaüstü meditasyon, yıldız projeksiyonu, zihin okuma, zihinsel telepati, düşüncelerin yönelmesi ve zihin açıcı ilaçlar.
Dincilik: Satanizm, puta tapma.
İlkin daha önceki kuşaklarla cinlerin aileye girebilmesi kavramı hakkında kuşkularım vardı; çükü bunu Kutsal Yazılar ile kanıtlayamayacağımı hissediyordum. Bazen insanlar Tanrı’nın, babanın üçüncü ve dördüncü kuşağa kadar289 olan günahların hesabını sorduğuna dair Kutsal Yazılar’a gönderme yapar. İşin içine putperetlik girdiği için bunun geçerli bir uygulama olduğunu anladım. Bunun sık sık yaşam tarzına ait bir mesele olduğuna inandığımı söylemeliyim. Cinlerin çalıştığı bir ailede yetişen kişinin olduğu yerde sonraki kuşakların da bundan etkilenecek olması oldukça mantıklıdır. Deneyimlerimin ışığında güçlü “aile kontrolünün” uygulandığı yerde bunun gerçek olduğunu bizzat söyleyebilirim.
Travmatik deneyimler ise başka bir zor alanı oluşturur. Tövbe etme ve bağışlama konusunda vaaz verme gereklidir; çünkü hepimiz günahkarız. “Yüreği kırık insanlara”290 Tanrı’nın iyileştiren lütfuyla yardım etmemiz gerektiğine inanıyorum. Bu, yüreği kırık insanlara karşı günah işlenmiş anlamına gelir. Açıkçası hala günahkarlar, dolayısıyla günahlarının ve acıya karşı gösterdikleri tepkinin sorumluluğunu almaları lazım.
Cinlerin doğal zırhımızdaki çatlaklara travmayla girerek, bizi istila edebileceğine inanıyorum. Örneğin, genç bir adam tanıyorum; annesi ona hamileyken onu aldırmaya çalışmış ama aldıramamış. Hizmetimin ilk yıllarında tanıştım onunla ve onun için dua ederken tedirginlik hissettim. Dua ederken travmanın etkisi onu geçici olarak konuşamaz hale getiriyordu. Reddedilmeyle karşı karşıya gelmek zorunda kaldığında, yaratılan duygular inanılmaz derecede yoğundu.
Sözü daha fazla uzatmadan “Devenish’in Halk Sağlığı Uyarısı”nı yayınlamalıyım; çünkü bir sonraki kısım çoğu kişinin sahip olduğu aile doktoru kitaplarından biri gibi olacaktır. Bu kitapların nasıl olduğunu bilirsiniz: biraz başınız ağrır, siz de kitaba bakar ve en nadir hastalıklardan birine yakalandığınızı görürsünüz.
Gördüğünüz gibi kitabın bu kısmında cinlerin istilasının bulguları üzerinde konuşmak istiyorum. Buradaki sorun, bunun bilimsel olarak tedavi edilemeyecek olmasından kaynaklanır: aslında uyulması gereken o kadar çok kural yok.
Örneğin, kendisini sergileyen bir ruhtan kurtulması için dua ettiğim biri vardı; bu kişi astrolojiyle ilgilenmiş ve ben buna karşı dua ettiğimde içinden hiçbir cin çıkmadı.
Dolayısıyla bu liste sadece yönlendirme içindir. Bu bulgulardan birinin ya da daha fazlasının varlığı cinlerin istilası olasılığını gösterir:
Özellikle Kutsal Ruh’un gücünün olduğu zaman görülen çarpık ve nahoş fiziksel tepkiler.
Esrar ya da alkol bağımlılığı.
Şehvet, evlilik öncesi cinsel ilişki, pornografi, mastürbasyon, homoseksüellik, çalma, öldürme, yalan söyleme, intihar ya da yeme bozukluğu gibi içten gelen itici güçten kaynaklanan sorun. (Bu itici güçlerin çoğunun duygusal yaralardan - o kişiye karşı işlenen geçmişteki günahlardan - oluştuğunu ve “kurtarılmadan” ziyade “cinsel iyileşmenin” gerekli olduğunu anımsamanız önemlidir. )
Korku, depresyon, endişe ya da öfke gibi duyguların kölesi olma.
Kendinden nefret etme, bağışlamama, acılık, kırgınlık ve hor görme gibi günahkar tutumların kölesi olma.
Kronik fiziksel hastalıklar; özellikle kuşaklar boyunca ailede görülen hastalıklar.
Büyücülüğe karışma ya da putperest tapınma gibi bir geçmişe sahip olma.
Alkolizm, yakın akraba ile cinsel ilişkiye girilen ve çeşitli şekillerde çocukların taciz edildiği çarpık bir aile geçmişi.
Bu son bulgu özellikle çetrefillidir. Çünkü reddedilme ya duygusal ya da cinlerle ilgili olduğundan dua etmeye başlayıncaya dek hangisinin olduğunu kestirmek genellikle olanaksızdır.
Bir kimse reddedilmişliği yaşıyorsa “kendini reddetme”, “reddedilme korkusu” ya da “reddetme ruhu” olup olmadığını kontrol ederim. Bu “reddetme ruhu”na sahip kişi, bizzat kendi çocukları bile olsa başkalarını reddeder.
Örneğin, kendini reddetme duygusal ya da cinlerin etkisinden olabilir ve bulguları da genellikle kendine bakım ve değer eksikliğinde görülür. Bu durumda olanlar genellikle her şeye olumsuz yaklaşır ve bazen de intihar etme düşüncesi taşır.
Reddedilmenin bulguları genellikle sevgi hissetmeme, ilişki kurmama ya da insanlara güvenmemede görülür. Reddedilme bulgularına sahip biri, kendisine yapılan düzeltme gayretlerini daha fazla reddedilme olarak görür. Herhangi bir yardımda bulunmadan bunun tespitinin yapılması önemlidir. Öyle ki, bu durumdaki kişi düzeltilmeyle karşı karşıya geldiğinde reddedilmediğini görünceye dek desteklenebilir.
Reddedilme sorunu olan kişilerde görülen başka bir zorluk da şudur: bu kişiler sık sık başkalarının onları reddetmesine neden olacak engeller yaratır. Zaten reddedileceklerine inandıkları için kendilerinin kontrolü altında olacak durumlar yaratırlar. Dolayısıyla reddedilecekleri durumları yaratmaya çalışırlar. Bunu yaparken de sizin onlarla herhangi bir şekilde ilişki kurmada gösterdiğiniz gayreti, ilgiyi kaybetmenize çalışırlar.
Cinlerin olup olmadığını değerlendirmede ruhları ayırt etme armağanının ayrı bir önem taşıdığı besbelli. “Hiçbir şey olmazsa, bir de bunu deneyelim” yaklaşımıyla “kurtarmaya” soyunma yerine bu armağanı Tanrı’dan istemeliyiz.
Birkaç yıl önce bir konferansta Kutsal Ruh, pastör ve eşlerinden oluşan bir grubun üzerine geldi. Kimi yerlerde yatıyor, kimi “Ruh’ta sarhoş” kimi de sevinçle kahkaha atıyordu. Olup biteni görmek için etrafta yürürken bir adama baktım ve ona olanların hiç de Kutsal Ruh’tan gelmediğine dair Tanrı’ın bana bir ayırt etme yetisi verdiğini hissettim. Dolayısıyla birkaç dakikalığına oradan uzaklaştım ve ne oluyor diye Tanrı’ya sordum. Bana o kişinin durumuna dair “aydınlanma” verdi ve ben de gidip onu o kişiyle paylaştım. Ona olanın Kutsal Ruh’un varlığının bir belirtisi olmadığına inandığımı söyledim. Onun geçmişinden ve önderliğindeki yetersizlik duygusundan kaynaklanan bir ruhun olduğuna inandığımı söyledim. Şaşırarak baktı ve tam o anda karısına dayanılmaz bir ağrı saplandı. Dolayısıyla ikisi için dua ettim; karısı ağrıdan kurtuldu ve o da kendisine zarar veren ruhtan özgür kılındı. Daha sonra bu olayın onun önderliği üzerinde büyük bir farklılık yarattığını ve artık yetersizlik duygusundan dolayı acı çekmediğini anlattı.
Birinin yaşamında kötü bir ruh olup olmadığını nasıl ayırt etmemiz ve giriş noktalarının neler olduğun bulmamız gerektiğini öğrenmemiz büyük önem taşır. Bu, bir sonraki bölümde betimleyeceğimiz o kişinin nasıl özgür kılınacağına dair oluşacak zemine yardımcı olacaktır.
15 Numaralı Etkin Strateji: Kötü bir ruhun kişiye ne zaman zarar verdiğini ayırt etmeyi öğrenin ki, onu kovabilesiniz.