Bu bölümde geçmişteki günahlar aracılığıyla bir kale yaratmış olabilen şeylere bakmak istiyorum. Daha önce insanların yaşamlarındaki kalelerden özgür kılınmalarına yardımcı olan kilisemizdeki kurstan bahsetmiştim. Bu kalelerin çoğunun bizzat kendi yaşamlarındaki ya da ailelerindeki geçmiş günahların bir sonucu olarak yanlış düşünmeyle bağlantılı olduğunu görürüz. Bu da gerçek bir esarettir.
Bu bağlamda Mesih’te olanlar için hiçbir kınamanın olmadığını anımsamak önemlidir. 225 Bu bölümde ele almam gereken bazı meseleler fevkalade önemlidir. Ancak ne yapmış olursak olalım Mesih’te kabul görürüz ve bu kabul de değişmez. Son derece ciddi şeyleri itiraf edenleri dinledim, ama bu da Tanrı’nın onları kabulünü değiştirmez. Ne var ki, Tanrı onun orada kalmasına izin vermez; yaşamlarımızdaki meselelerimizi ele almamızı ve onlardan özgür kılınarak yolumuza devam etmemizi ister. Dolayısıyla bu bölümde şimdi sizin durumunuza uyan herhangi bir şeyden ötürü suçluluk duymanıza gerek yoktur. Sadece Kutsal Ruh’un yönlendirmesine karşılık verin, tövbe edin ve herhangi bir esaretten özgür kılınarak çıkın.
Bu ülkede maalesef büyücülük artıyor; tanıklığımızla kurtulmuş olan kişilerin çoğu daha önce büyücülükle ilgilenmiş olabilir. Büyücülük faaliyeti hem Yeni hem de Eski Antlaşma’da olmak üzere Kutsal Kitap’ta yasaklanmıştır; çünkü kötü ruhsal dünyayla doğrudan bağlantılıdır. 226
İsa Mesih aracılığıyla Kutsal Ruh’un doğaüstü gücüne ulaşabiliriz. Ne var ki büyücülük, kötü ruhlarla bağlantının doğrudan sonucu olan doğaüstü gücü kullanmaya çalışır. Aşağıdaki listede yer alan herhangi bir şeyle uğraşmış olan kişinin, bu kaleler yıkılırken bu kötü ruhlardan kurtulması gerekir.
Falcılık: Tarot kartları, çay yaprakları, el okuma ya da kristal topuyla yapılan geleceği okuma.
Ruhsalcılık: Burçlar, ruhsalcılık, sözde Hristiyan ruhsalcılığı, seanslar ve medyumculuk, otomatik yazma, ruhsal iyileştirme ve kahinlik.
Büyücülük: Siyah ve beyaz büyü, masa kaldırma, havaya yükselme, büyü yapma ve nazar değdirme.
Mistisizm: Doğaüstü meditasyon, yıldız projeksiyonu, zihin okuma, zihinsel telepati, düşüncelerin aktarımı ve zihin açıcı ilaçlar.
Dincilik: Satanizm, puta tapma.
Bazen insanlar bu büyücülük faaliyetlerinin üçü ya da dördüyle birden uğraşır. Dua ederken, geçmişten gelen bu uğraşılardan dolayı cinlerin onları etkilediğini görebiliriz. Başka faaliyetleri etkilemeyebilir. (Dua ederken bunu nasıl anlayabileceğimize dair bazı çıtlatmalar 16. bölümde verilir.)Bunun bir nedeninin de Şeytan’ın krallığının iyi örgütlenmiş gibi bir izlenim vermesine karşın, karmakarışık olmasından kaynaklandığını sanıyorum.
Bu da büyücülük meselesiyle bağlantılı olup kültürlere göre çeşitli şekiller alabilir. Bazı kültürlerde diğerlerinden daha güçlü olur. Batıl inanç riayet edilmesi gereken bir şey olarak algılanır; bunu yapmalısın, şunu yapmamalısın gibi. Bu meseleyi 8. bölümde ayrıntılarıyla ele aldım.
Batıl inançlar kuşaktan kuşağa sorgulamasız geçer. Batıl inanca uyulmadığı takdirde buna bir lanet olarak bakarlar. Afrika’da bir kadın için dua ettiğimi anımsıyorum. Korkuya bağlı bir kalesi vardı ve hiçbir şey olmuyordu. Sonra benimle dua eden kişi, bu kadına beline bağlı kırmızı bir ipin olup olmadığını sordu. Kadına bundan kurtulmasını söyledik. O da onu çıkardı ve yere yattı. Ardından korku ruhunun onu bıraktığını açıkça görebildik. Bu ip, onu kontrolü altında tutan bir batıl inançtı.
Sahte dinler, bağlı oldukları inanca göre ele alınmalıdır. Örneğin, putların ve yazıların söz konusu olduğu durumlarda, bunların yok edilmesi ve bunlarla uğraşan kişinin de bunları yakması gerekir. Bu, güçlü bir kurtuluş olabilir ancak tanrıların ya da putların isimlerinin dillendirilmesi ve bu kötü ruhlara buyurarak o kişiyi bırakmalarını söylemek gereklidir. Bunu yapmadaki amaç, o günahın özellikle dile getirilmesi ve ondan vazgeçilmesidir.
Batı’da new age inancı gittikçe yayılmaktadır. Bunun Hinduizm ve diğer doğu dinleriyle sıkı bir bağlantısı vardır.
Endişe yaratan başka bir alanı da dini yasacılık oluşturur. Hristiyan ilkeleri etrafında inşa edilen ve temel Hristiyan inancı üzerine eklenen insan yapımı kurallardan oluşur. Yasacılık, Kutsal Kitap’ta “cinlerin öğretileri” olarak betimlenir. 227 İnsanlar bazen Hristiyanlığın ağır yasacılığının ya da aşırı ritüelin esiri olmuştur.
Masonluk gizli bir topluluktur ve gizli olan bir şey olduğu zaman dikkatli olmamız gerekir! Başka bir yerde bahsettiğim büyücülük sözcüğü gizli anlamına gelir ve yine kötü amaçlı büyücülükte olduğu gibi masonlukta da sözde tanrılar adına başkaları üzerinde kontrol sağlama, lanetleme ve yeminler gibi etkinlikler vardır. Masonlukta para ve güç sevgisiyle birlikte üst düzey bir güvensizlik vardır. Çünkü insanlara özellikle belirli alanlarda ya da iş gruplarında başkaları üzerinde bir güç halkası oluşturmalarını sağlar. İnsanlar masonluğa sık sık para ve güç atraksiyonlarıyla bazen de aldatmayla çekilirler. Ne var ki, kuşaktan kuşağa geçen bir lanet ilişkisi vardır; özellikle de bu risk yoksulluk ya da süregelen bir hastalıkla bağlantılı olabilir. (Bunun olduğunu anımsamamız önemlidir, ama her durumda bunu beklememeli ve önceki kuşaklarda masonluk gücüne takılıp kalmamalıyız. )
Dua ettiğim bir genç iyi eğitimi ve özellikleri doğrultusunda iyi maaşlı bir iş bulmak için uzun süre uğraşmış ve başarılı olamamıştı. Ailedeki masonluk lanetini kırdık ve birkaç hafta içinde uygun maaşlı iyi bir iş sahibi oldu.
Daha önce önceki kuşakların işlemiş olabileceği günahlara gönderme yapmıştık. Bu günahlardan bazıları büyücülükle bağlantılı olabilir. Korku gibi bazılarının kuşaktan kuşağa geçmiş olduğu besbellidir. Ancak doğrulama (sağlama) yapmadan bunu araştırmamalı ya da sadece “bilgi sözcüklerini” temel alarak harekete geçmemeliyiz. Devamlı ailemizdeki önceki kuşakların uğraşmış oldukları şeylere kafamızı takarak içe dönük bir yaklaşım sergileyebiliriz.
Eğer bir sorun varsa, Tanrı onun kaynağını istediği zaman gösterecektir ve o zaman bu sorun ele alınabilir. Ailede yüksek derecede kontrol olayı varsa, bazı meseleler aile soyundan dolayı ortaya çıkar. Böyle bir durum büyücülük faaliyetlerinin bir göstergesi olabilir ve araştırılması gereken alanı akla getirebilir. Kontrol etme meselesini 12. bölümde ele alacağız.
Bu faaliyetlerin herhangi bir alanı, çözüm için önce tövbeyi gerektirir. İşte burada günahımdan tövbe eder, Tanrı’nın benim yaşamım için tasarladıklarını bozduğum için pişmanlığımı dile getirir ve bu günahla daha fazla uğraşmayı reddederim.
Günah benim tarafımdan değil de ailemdeki geçmiş kuşaklar tarafından işlenmişse, o zaman günahı ben işlemediğim için elbette bireysel olarak gereken tövbeyi ifade edemem. Bu durumda günahtan ismiyle bahsedip vazgeçmeli ve onunla herhangi bir şekilde bağlantılı olmayı reddetmeliyim.
Kilisenin savaşında ve tanıklığında sık sık üyelerinin yaşamlarında ele alınmamış cinsel kalelerin varlığıyla zayıf kaldığına inanıyorum. Ne zaman bu konuda öğretişte bulunmaya başlasam, önderler dahil pek çok kişinin pornoyla ilintili ve kurtulunması gerekli çeşitli cinsel sorunları ortaya çıkıyor. John White, Eros Redeemed adlı kitabında bu konudan bahseder. “Birçok muhafazakar kilise, cinsellik konusunda ya sessiz kalır ya da cinsel günahları alenen kınar. Tabii bu arada onları gizlice yapar. Karizmatik ya da karizmatik olmayan kiliseler de eşit derecede saldırıya maruz kalabilecek gibi görünür.”228 Sonuçta dünya bizim vaaz ettiğimiz müjdeye karşı alaycı bir tutuma sahip olur.
Dünyada insanların özgür kılınabilmesi için kilisenin bu tür düzensizlikten kurtulmasında elimden geleni yapmaya hazırım. Çünkü cinsel günah dünyaya hükmediyor. Kilisede bu alanda zayıflıklarımız olduğu zaman dünyada kuvvetli güçlerle savaşmaya çalışıyorsak, o zaman bir elimiz arkada bağlı şekilde savaşmaya benzer bu. Cinselliğe karşı tanrısal bir yaklaşımımız olmazsa, bundan yavaş yavaş zarar görürüz.
Cinsel günahın illa ki en büyük günah olması gerekmez; en büyük günahın gurur olduğu tartışılır. Ancak Kutsal Kitap’ta cinsel günahın inanlılar üzerinde zayıflatıcı bir etkisinin olduğu betimlenir. Pavlus, cinsel günahın bedenlerimize karşı işlenmiş bir günah olduğunu söyler. Bununla ne demek istediğinden tam olarak emin değilim ama, bize cinsel ahlaksızlıktan kaçmamızı söyler. Çünkü diğer günahların hepsi insanın bedeni dışında işlenirken, cinsel günah bizzat kendi bedenine karşı işlenir. 229 Bedenlerimizin Kutsal Ruh’un tapınağı olduğunu tam olarak kavrayıp kavrayamadığımızı sorgular ve bir bedelle satın alındığımızı bize anımsatır. Dolayısıyla bedenlerimizle Tanrı’yı onurlandırmamız gerekir. 230
Eski Antlaşma’da sahte bir peygamber olan Balam, Tanrı’nın halkını büyü yaparak ve onları lanetleyerek yenmeye çalıştı. Tanrı bunu öylesine ters çevirdi ki, Balam’ın laneti bereket haline deldi. Sonra Balam başka bir yol izledi; halkı cinsel ahlaksızlıkla tanıştırdı. İşte o zaman Tanrı’nın halkını kolayca yendi ve onlar da sahte tanrıların kontrolü altına girdi. Oysa Balam onları bu tanrıların adıyla lanetlemeye çalışıyordu. 231
Benzer şekilde hem Davut’un hem de Süleyman’ın yaşamlarında cinsel günah, onların hükmetme otoritelerine zarar verdi. Bunların tam aksi olan bir durum vardır. Yusuf, Potifar’ın karısının kendisini baştan çıkarma çabalarına karşı gelebildi ve de erdemli bir yönetici oldu. Bizler de Tanrı’nın egemenliğini bu dünyaya getirmek için Tanrı’nın istediği kişiler olmalıyız, ama cinsel günah yönetme yeteneğimize sinsice zarar veriyor.
Cinselliğin kontrol aleti olarak kullanıldığı ve insanların cinsellik aracılığıyla kötü güçler tarafından kontrol edildiği ve zarar gördüğü, cinsel simgelerle doymuş bir toplumda yaşıyoruz. Toplumumuzun ayağı azıcık kaymadı, gerçi bu da tamamen doğru ya; toplumumuz kendisini yine sahte tanrılara tapınmaya verdi ve cinsel olarak saf kalma savaşı artık yaşamlarımızda ele alınması gereken bir mesele olmaktan çıktı. Bu, aynı zamanda ruhsal savaşın temel bir meselesidir.
Eski Antlaşma’yı okurken İsrail ile etrafındaki halklar arasındaki ilişkinin bir resmini de görürüz. Sık sık Tanrı’nın kendi halkına karşı olan kızgınlığını okuruz; çünkü yerel kültürlerin dinleriyle haşır neşir olurlar. Kutsal Yazılar bazı dinlerin nelerle uğraştığına dair bir resim verir adeta. Adından sıkça söz edilen belirli üç put vardır: Baal, Aştoret ve Molek. Özellikle bunlardan ikisi olan Baal ile Aştoret verimlilik tanrılarıydı. Ki onlara tapınma hem erkek hem de kadın fahişelerle yapılan cinsel faaliyetleri de içeriyordu. Bunu da aileleri için gerekli ürünü sağlama ve toprağın verimini arttırma amacı ile yapıyorlardı.
Tapınmak için kullanılan cinsellik, cinselliğe tapınmaktan fazla uzak değildir. Eski Antlaşma dönemindeki bu uygulamalar başlangıçta Tanrı tarafından eşsiz bir armağan olarak verilen cinselliğin amacını saptırdı.
Bu eski dönem tanrıları bugün cinsellik açısından frenlenmeyen kültürde kendilerini yeniden gösteriyorlar. Toplumumuzda var olan cinsel sömürü aracılığıyla Baal ile Aştoret’e yine tapınılıyor. Bu kötü güçler insanların yaşamlarını reklamlar, filmler ve televizyon aracılığıyla yeniden kontrol etmeye çalışıyor. Bundan dolayı kilisedeki insanların yaşamlarında yer alan cinsel kalelerin ele alınması çok önemlidir. Öyle ki, insanlar Rab’be geldiğinde onları yetiştirme sürecinde daha etkin olabilelim.
Geçmişteki cinsel günahın bir sonucu da sık sık o günahın işlendiği kişiyle oluşturduğu bağda görülür. Biz bunlara “can bağları” deriz. Bunun bir Kutsal Yazı terimi olmadığını biliyorum ama bunun bir Kutsal Yazı kavramı olduğunu bildiğimi de söylemem lazım. 232 Bu birleşmenin ruhsal etkisinin kırılması gerekir. Bu, zina, evlilik öncesi ilişki, homoseksüellik ve hatta duygusal bağımlılık aracılığıyla oluşan yanlış cinsel ilişkileri kapsamına alır.
Zamanında Korintliler cinsel ahlaksızlıklarıyla tanınıyorlardı; aslında o dönemim küfür sözcüğü de “Korintlileşme” idi. Beden için aldığınız yiyeceğin, yiyecek olarak aldığınız beden olduğu gibi bir tabirleri de vardı. Bu inancın anlamı da cinselliğin fiziksel etkisinden daha fazla bir şey olmadığı ve yasak ilişkinin birkaç iyi yemeğe tekabül ettiği idi.
Pavlus bunu kabul etmeyi reddetti ve cinselliğin sadece fiziksel bir şey olmadığına işaret etti; duyguları ve ruhları da kapsar. 233 İnsanların birkaç cinsel partneri olmuş olduğunda, bu eski partnerlere onları bağlayan her çeşit ruhsal bağdan özgür kılınmaları gerekir. Bu bağların kırılması gerekir, yoksa düşmanın ayak basamağı olurlar. Bu konu hakkında konuştuğum bir olayı anımsıyorum; konuşmadan sonra beni görmeye bir adam geldi. Eşiyle arasının iyi olmadığını ve yardıma gereksinimi olduğunu anlattı. Bu konu etrafında konuşurken evlenmeden önce daha yaşlı ve manipülasyonu yüksek bir kadınla yasak bir ilişki yaşadığını itiraf etti. Onun için dua ettim. O ilişkiden kaynaklanan can bağlarını kırdım ve onu bir hafta sonra tekrar gördüğüm zaman karısı bana ilişkilerinin dramatik bir şekilde geliştiğini söyledi.
Bu tür duygusal ve zihinsel zorluklar, bu tür olaylardan kaynaklanan ruhsal birleşmelerin sonucu olabilir. Çiftleri evlilik için hazırlarken, bu konuları gündeme getirmeye ve halletmeye çalışırız. Çiftlerden biri uzun süre inanlı olmamışsa ve rastgele cinsel ilişkiye girdiği bir geçmişe sahipse her birinin evliliğe önceki can bağlarından özgür kılınmış şekilde girmesi için özellikle uğraşırız.
Kilisede pornografiye olan ilgi düzeyi beni gerçekten çok şaşırtıyor. İnsanların uzun zamandır inanlı olmaları bile önemli olmuyor; Bu sorun hala var. Bu çok ciddi bir durumdur ve pek çok erkeğin özellikle bu konuyla ilgili seminerler sırasında özgür kılındığını gördüm. Zira pornografi gizli bir şey olup gizlice yapılır ve bu gizlilik de ona güç verir. Hem de uyuşturucu gibi olur. Bu tür maddeleri kullananlar bunu gittikçe daha çok istediklerini görür, sık sık daha aşırı dozda kullanılan pornografiye doğru yönelir ve bu da bağımlılık haline gelir. Bu tür esirliğin şiddetli, zorlayıcı bir eyleme gereksinimi vardır. İsa “ eğer sağ gözün günah işlemene neden oluyorsa onu çıkar at” der. 234 Bunun harfi harfine uygulanması şeklinde algılanmasını değil, ama bu işin ciddiyetle ele alınmasının ne kadar önemli ve gerekli olduğunu dile getiriyoruz.
Pornografinin etkilerinden özgür kılınmak şiddetli bir eylemi ve bunun için de açık olmayı, özgür kılıcı duayı ve de hesap verebilmeyi gerektirir.
Başka bir ülkedeki bir kilisenin önderi sıkıntı içindeydi. Pornografiyle başının dertte olduğunu itiraf etti bana. Onun için dua ettim ve ona yüksek derecede hesap verebileceği birinin olması gerektiğini söyledim. Onun çevresinde bu düzeyde bir arkadaşlığın olması normal değildi. Hesap verebileceği birisinin olması gerektiği konusunda ısrar ettim ve sonunda yakın bir kentte bu durumda güvenebileceği birinin olduğunu kabul etti. Dolayısıyla o yıl ki tatilimden sonra bana bu kişiyle temasa geçmiş olduğunu belirten bir mektup yazması gerektiğini, yoksa ona bu durumu anımsatan bir mektup yazacağımı söyledim. Tatilden sonra ondan herhangi bir haber almadım ve ona daha önce söylemiş olduğum gibi hemen yazdım ve o da çabucak yanıt verdi. Sonunda bu arkadaşının yardımıyla ilerleme kaydedebildi.
Oto cinsellik günlük yaşamda kullanılan bir tabir değil, ama temelde kişinin sırf kendi tatminini sağlamak için kendisiyle yaptığı sekstir. Orgazm zevki vermek için tasarlanan müstehcen ya da mazoşist hareketleri içeren bir eylemdir. Medyada son yıllarda bu tür bireysel zevk halinden ölmüş bile olan yüksek profilli kişilerin olduğunu okuduk. Kendine tapmanın ciddi sorun oluşturduğu durumları biliyorum. Bu konunun çözülmesi ve yenilmesi daima yüksek derecede hesap verebilmeyi ve dua hizmetini gerektirir.
Cinsellik kişisel tatmin ya da tapınma için tasarlanmadı: karşı iki cinsten oluşan evlilik kurumu içinde iki kişinin arasında sevecen ve yaratıcı bir eylem olarak tasarlandı. Mastürbasyon bedensel zevkin bir tanrısıdır (putudur). İzole edilmiş tuhaf bir eylemden değil, takıntılı bir durumdan söz ediyorum. Cinselliğim bir verme eylemi olarak eşimin yararı içindir. Eşimin zevki için kendimi ona verme derecemle ilgilenmeliyim. Kendi tatminimin putuyla değil.
Günümüzde bunun tartışmalı bir konu olduğunu biliyorum ama Kutsal Kitap homoseksüellik eyleminin günah olduğunu açık açık yazar. 235 Düşman kalelerinin homoseksüel platformda bölgesellikten ziyade alt kültürde etkinlik göstermesi bunun bir örneğidir. Sınırlı tecrübeme göre homoseksüellik aşağı yukarı aşağıdakilerin bir sonucu olabilir:
Hayatta önemli bir erkek figürü ile iyi bir ilişki kuramama. Bu figür genellikle baba ya da baba figürüdür. (Homosexuality, A New Christian Ethic adlı kitabında Elizabeth Moberly bu konuyu etraflıca ele alır). 236
Baskın bir anne. Sık sık karşılaşılan bir sorundur bu.
Genellikle başka bir erkek çocuğu ya da erkek tarafından küçükken cinsel istismara maruz kalma. Bu duygu, bu eylemden nefret etmeyle birlikte bu zaafa karşı gelememe duygusunun karışımı olarak ortaya çıkar.
Heteroseksüel ilişkilerde reddedilme.
Homoseksüellik her zaman hizmet seanslarından daha fazlasını gerektirir. Zihinsel yaşamın yeni bir alışma devresinden geçmesi ve Mesih’in bedeninde açık ve hesap verilebilir ilişkiler kurma.
Lezbiyenliğin de benzer nedenleri olabilir.
Bebeklikten yoksun kalma: küçük yaşlarda anne şefkati ve ilgisinin eksikliği.
Hükmedici ve baskın bir annenin boğan sevgisi de kolayca cinselleştirilebilir.
Kadınlığa yabancılaşma: genellikle bir oğula sahip olmak isteyen ve olamayan babanın kızına erkek çocuğu gibi davranmasından kaynaklanabilir.
Babadan ya da başka erkeklerden korkma ya da nefret etme.
Bu konular ruhsal savaş hakkında olan bir kitapta daha fazla ayrıntıya girilemeyecek kadar karmaşıktır. Ancak insanların düşünce ve eylemlerinde yaratılmış olan kaleleri tanımamız gerekir. Yanlış uygulamaların “nedenlerini” saptama onları elbette mazur göstermez. Tövbe temeldir. Ne var ki, kişinin yaşamındaki meselenin “köklerini” anlama o kişinin özgür bir şekilde yürümesine yardımcı olmada gerekli olabilir.
Militan feminizmin, cinsel ahlaksızlığın bombardıman edilmesi ve homoseksüel ilişkilerin desteklenmesi tüm bir kuşağı cinsel kimliği konusunda kafasının karışması tehlikesiyle karşı karşıya getirmiştir. Örneğin, medyadaki erkek rol modelleri onları “maço” ya da “pısırık” ya da “kötü davranan erkek” olarak gösteriyor. Hiçbiri Tanrı’nın benzerliğinde yaratılmış olan erkeğe uygun değildir.
Kadın ve erkek farklı ama birbirini tamamlayacak şekilde yaratıldı ve bunun kiliselerde öğretilmesi gerekir. Öyle ki, kültürümüzün zıttı olan bu kutsal yazılara uygun örneğin sunulması önemlidir.
Kutsal yazıların standardındaki erkeklik ve kadınlık konusunda düşman büyük bir saldırıya geçmiş durumdadır. Başkalarının tepkisi ne olursa olsun kilisenin öğretişle buna karşılık vermesi gerekir Günün modasına uymasa bile bunu öğretmekten korkmamalıyız. Bu konuyla ilgi olarak John Piper ile Wayne Grudem’in editörlüğünü yaptığı Recovering Biblical Manhood and Womanhood adlı kitaptaki A Vision Of Biblical Complementarity 237 adlı denemeyi özellikle öneririm.
Farklı kültürlerde cinsel kaleler konusunda öğretişte bulundum ve görünüşün farklı olmasına karşın temel konuların aynı olduğunu gördüm. Birçok konu bu konu başlığı altında tartışılabilirdi. Daha sonraki bir bölümde cinsel istismara uğrayanların acısını ele alacağız ama, cinsel istismarın olduğu yerde elbette ki istismarcılar da vardır. Bu bile kendi başına büyük bir kaledir ve biz bunu kiliselerimizde sık sık dile getirmekten ve bununla uğraşmaktan hoşlanmalıyız. Kiliselerimizin çocukların hem korunmasında hem de cinsel istismara maruz kalmış olanlara yardım etme konusunda değerleri ve bilinen bir prosedürü olmalıdır.
Hindistan’da sadece erkeklerin olduğu bir ortamda bu konuyu konuştum. Bu durumla ilgili olarak birbirimize açık ve dürüst davrandık; aslında çevirmenimin de söylediğim her şeyi olduğu gibi çevirmesi gerekiyordu! Sonuç şu oldu: birçok erkek geldi ve inanlı olmadan önce yanlış cinsel eylemde bulunduklarını ve hala bir dereceye kadar da olsa onun etkisi altında olduklarını itiraf etti. Birçoğu cinlerin gücünden ve cinsel kalelerin hükmünden özgür kılındı.
Feminizmin önemli konularından biri kürtaj olmuştur: kendi bedenini yönetme ve içinde gelişmekte olan bebeği taşımak isteyip istemediğini seçme özgürlüğü.
Ancak cinsel günahlarda olduğu gibi bu da ruhsal savaşın bir konusudur; çünkü kürtajın arkasındaki anahtar güç şeytanidir. İsrail’in haşır neşir olduğu üç tanrıdan ikisi olan Baal ve Aştoret’ten cinsel günah bağlamında bahsedilmiştir. Kudretli bir kötü güç olan üçüncü tanrı ise Molek’tir. 238 Çocukları kurban ederek Molek’e tapındılar. Bir keresinde İsrail Moav Kralı’nı savaşta yenince, kral da kendi öz çocuğunu Molek’e kurban etti. Dolayısıyla İsrail’i yenen ve kaçmalarına neden olan muazzam bir ruhsal güce sahip oldu.
Bu kötü güce kürtaj ve çocuk istismarcılığı gibi iki kötülükle tekrar ve tekrar tapınılıyor. İstismarcılık ve kürtaj sadece ahlaki olarak yanlış olmakla kalmaz; bunları yapanlar, kültürümüzde gittikçe güçlenen cinlerin gücüne kendilerini teslim ediyorlar. Eğer biri kürtaj olmuş ya da başka birine kürtaj olmayı tavsiye etmişse tövbe, duyguların iyileşmesi ve çocuğun Tanrı’ya teslim edilmesi gerekir. Böyle bir teslimiyet, ebeveyne duygularını tam olarak ifade etmesine ve çıkabilecek duygusal engellerden özgür kılınmasına yardım edecektir.
Bu, genellikle kimsenin kendisine ne yapacağını söyleyemeyeceğini beyan edenin gösterdiği tutumdur. Öğrencilik üzerinde son derece olumsuz bir etkisi vardır ve bize Kutsal Yazılar’da insanların sadece Rab’be gelmesine değil onların öğrenciler olarak yetiştirilmesine de yardımcı olmamız gerektiği söylenir.
Öğrenci nedir? İtaat etmeyi öğrenen kişidir; özellikle Kutsal Yazılar’a itaat etmeyi öğrenendir. “Öğrencilik” birine ne yapması gerektiğini söylemek için kullanılan bir kılıf gibi görülebilir ama aslında Kutsal Kitap’ta tanımlanan sınırların ne olduğunu açıklamakla ilgilidir. İsyan, bir inanlının önderliğe gidişinde ve etkin oluşunda ciddi bir engel oluşturur. İsyan, genelde geçmişte otoritenin istismar etmesine karşı gösterilen bir tepkidir ve isyan içinde olanlar da günah işlemekten çok kendilerine karşı günah işlenmiş durumda olabilirler. Bunun sempatiyle birlikte kararlılıkla ele alınması gerekir ve duyguların iyileşmesi de bunun içinde olabilir. Bazen sorun “çitlerin” eksikliğine gösterilen kızgın bir tepkiden kaynaklanır; yani çocukken sınırlandırılmamak gibi. Nedeni ne olursa olsun isyankar düşünce ve eylemin kalesinin yenilmesi gerekir.
İsyan, kişinin yaşamında bir yaşam tarzı haline gelip onun yapısal bir gücü olur ve kişi onsuz yaşayamaz duruma gelir. İsyankar ruhu kaybetme düşüncesine katlanamayan durumda olan böyle bir kadın için dua ettiğimi anımsıyorum. Bu kadın bu isyankar ruhu kaybettiği taktirde daha güçsüz olacağını düşünüyordu. İsyan onun yaşamının o kadar önemli bir parçası haline gelmişti ki, artık onun gücü olarak algılanıyordu.
Alkoliklik öyle sinsi bir bağımlılık ki, siz farkına varmadan alkolik olmuşsunuzdur. Kıpırdamadan yerde yatan bir alkoliği tanımak kolaydır. Sorumluluk taşıyan, bir işe sahip olan ve günü yarım şişe viski içmeden geçiremeyen bir işadamını ya da yalnızlığının ve gerginliğinin üstesinden gelmek için her gün bir şişe şarap içen bir ev kadınının alkolik oluşunu anlamak o kadar kolay olmayabilir.
Alkol kendi başına yanlış olan bir şey değildir. Kutsal Yazılar’ın hiçbir yerinde içmememizi söyleyen bir ayet yoktur. İsa, suyu şaraba çevirdi. Ancak sarhoş olmamamızı buyurur. Günümüzde ayakta duramayacak kadar içmenin akıllıca olduğunu düşünen adeta çocuksu bir tutum görülebilir. Medyada “kötü davranan erkekler” olarak resmedilir ama bu ruhani, ahlaklı erkekliğin iyi bir imajını oluşturmaz. Dolayısıyla saptırılmamak ve tuzağa düşürülmemek için dikkatli olmalıyız.
Yeni inanlılara bu kalelerden özgür kılınmış bir şekilde yürümelerini öğretirken, uyuşturucu gibi diğer bağımlılık yapan unsurların ortaya çıkmasını ve bunların halledilmesini sağlamalıyız.
11 Numaralı Etkin Strateji: İnsanlar kurtulabilsin ve özgürce yürüyebilsin diye geçmişteki günahlarının sonuçları olan zihinsel ve duygusal kalelerini saptayın.