BÖLÜM 9 - HÜKÜMETTEKİ KALELER

Bir zamanlar büyük bir kral vardı. Dünyanın büyük bir kısmında hüküm sürdü. Büyük bir askerdi. Geceleri mışıl mışıl uyuması gereken biriydi. Ne var ki, her gece kabus görüyordu. Sabahleyin bu kâbusların ne olduğunu anımsayamıyordu; öylesine gerçek, öylesine ürkütücüydüler ki, çaresizce bu rüyaların ne anlama gelebileceği konusunda ruhsal danışmanlarından yardım istedi.

Daniel isimli bir adam, krala (ismi Nebukadnessar idi) gitti ve Tanrı’nın esinlemesiyle bu korkunç rüyaların yorumunu yaptı. Kral rüyasında önünde duran büyük bir heykel görmüştü. Başı altından ve ayaklarının bir kesimi demirden, bir kesimi de kildendi. Bu büyük heykel, dünyanın büyük imparatorluklarını temsil ediyordu. Kral bir taşın, insan eli değmeden heykele çarparak onu paramparça ettiğini gördü. Derken bir rüzgâr çıktı ve hepsini dağıttı. Sonunda taş bütün dünyayı dolduran büyük bir dağ oldu.

Nebukadnessar’ın kâbusunda gördüğü heykel, bu dünyanın krallıklarını temsil ediyordu. Görünüşte çok güçlü olan korkunç ve zalim krallıklardı. Buna rağmen şaşırtıcı bir biçimde demir ve kil karışımından oluşan temelleri vardı. Temelleri zayıftı. Ufacık olan taş, İsa’nın doğaüstü bir şekilde dünyaya geldiği zaman başlayan Tanrı’nın krallığını temsil ediyor. Bu örnek bütün imparatorlukların yıkılışını, insan olan bütün yöneticilerin ve hükümdarların ne kadar despot olurlarsa olsunlar sonunda bir hiç oluşlarını gösterir. Oysa Tanrı’nın krallığı bütün dünyayı dolduruncaya dek büyür.

Daniel kitabındaki bu ve benzeri görüntüler insanın kurduğu hükumetin korkunç gücünü gösterir. Bu hükumetler, Tanrı’ya güvenebileceğimizi çünkü O’nun krallığının bu imparatorlukların ortasında büyüyeceğini ve tüm dünyayı dolduruncaya dek serpileceğini de gösterir. İsa, krallığı, tohumların en küçüğü olan hardalın ekilip de büyük bir ağaç olmasına benzetir. 195 Göksel egemenliğin bu Müjdesinin bütün uluslara duyurulması gerektiğini ve ancak o zaman sonun geleceğini söyledi. 196

Bu bağlamda Tanrı’nın egemenliğinden daha çok söz etmek isterdim. Ancak benim amacım insanın kurduğu hükumeti Kutsal Kitap açısından değerlendirip yazmaktır.

Daha sonra Daniel’in kendisi korkunç bir görüm gördü. Ürkütücü hayvanlar gördü. Biri ağzında kaburga kemiği olan ayı, diğeri uçabilen bir aslandı. Diğer bir hayvan ise sırtında dört kuş kanadı olan bir parstı. Sonra da anlatılamayacak kadar ürkütücü görünen ve ağzında demir dişleri olan bir hayvan gördü. Bu hayvan her şeyi ayakları altında çiğniyordu. 197 Bu rüyasını düşünürken, görüntü aniden değişti. Tanrı’nın tahtının kuruluşunu, eskiden beri var Olan’ın yerine oturuşunu ve önünden ateşten bir ırmağın çıkıp aktığını gördü. Daniel’e dünya tarihinde cinlerin esinlediği hükumetlerden kaynaklanan zor zamanların geleceği söylendi. Yeryüzü sakinlerinin ödü kopacaktı. Buna rağmen Tanrı’nın tahtının orada ve egemenliğinin de işbaşında olmasının verdiği bir güven, bir teminat da olacaktı.

Bunlar tarihteki hükumetlerin görüntüleridir. Tüm dünyada daima böyle olmuştur. İnsanlık tarihi bu yolu izlemiştir. Özellikle daha yeni sonra eren yüzyıl hükumetleri esinleyen şeytani gücün ürkütücü gerçeklerini yaşadı.

İki dünya savaşı oldu. Bildiğimiz gibi Nazi Almanya’sındaki soykırımda, Stalin ve Mao ZeDong baskısında milyonlarca insan öldürüldü. Dünyanın her yerinde koloni güçleri birçok halkı sömürdü. Afrika’daki “hayvanca olan” ırk ayrımını gördük. Komünist diktatörlerin “hayvanca olan” zulmünü gördük. Faşizmin “hayvanca olan” tutumunu gördük. hükumetler, İsa Mesih’in kilisesine işkence etti. Peki ya Kosova’daki, Bosna’daki, Ruanda’daki, Angola’daki ve Sierra Leon’daki etnik temizliğe ve soykırıma ne demeli?

Bütün bunlar şeytani güçlerin bu dünyadaki otoriteyi ele geçirmesiyle olmuştur. İnsanın günaha düşmesiyle otoriteyi gasp etmişlerdir. Vahiy kitabı, kötü ruhların dadandığı hükumetler ile kurumlar temasını da ele alır. Mesih Karşıtı ruh iş başındadır. 198

Kutsal Kitap, hükumetle ilgili birbirine paralel olan şu iki kavramı öğretir: Bir taraftan “Tanrı’dan olmayan yönetim yoktur” diye öğretir. 199 Baştaki yönetimlere bağlı olmalıyız. Vergimizi ödemeliyiz. Yasalara uymalıyız. hükumetin bir yüzü böyledir, ancak inanlıların yaşadığı korkunç işkenceler de diğer yüzünü oluşturur. Madalyonun bu ikinci yüzünde soykırıma uğrayanlar da vardır. İşte bu, şeytani gücü temsil eden ürkütücü “hayvanların” görüntüsüdür. Resmidir. İnanlılar olarak hükumetle ilgili bu iki fikri dengeli tutmalıyız. Kutsal Kitap bunu yapar. hükumete, Tanrı’nın Sözü’nü rencide etmediği takdirde bağlı olmamız gerekir. Kötü güçlerin onlar aracılığıyla etkin olduklarını da görmemiz, anlamamız gerekir.

Peki bütün bunlar uygulamada ne anlama gelir?


  1. Bir durumu diğerinin zararına olacak şekilde vurgulamamalıyız. Örneğin, ırk ayrımı döneminin yaşandığı Güney Afrika’da pek çok beyaz Hristiyan, ırkçılık yasalarına uymaları gerektiğini çünkü hükumetin Tanrı’dan olduğunu söyledi. hükumetin hayvanca olan kötü doğasını görmediler.

  2. Yönetimde olanlar için dua etmemizi söyleyen Kutsal Yazı’nın buyruğuna uymalıyız. 200 Bugün kiliselerimizde maalesef bu sık sık göz ardı ediliyor.

  3. İnanlılar olarak siyasetle uğraşanların imanlarından dolayı hakaretlere ve alay edilmeye maruz kalacaklarını görmeleri gerekir. Bütün bunlara rağmen sebat etmek için hazırlıklı olmaları gerekir. Öte yandan, Batı demokrasisinde olsa bile partilerinden önce Tanrı’ya bağlı olduklarını unutmamalıdırlar. Siyaset arenasında partilerinin, işbaşında olan şeytani güçlerin ilkelerini izleyip izlemediğinin ayırdında olmaları gerekir. Gerektiği takdirde suyun akışına karşı gelmek için de hazırlıklı olmalılar.

  4. Siyaset arenasında hükumetlerin, kötü uygulamaların promosyonunu yapan baskı gruplarına boyun eğmelerine şaşırmamalıyız.

  5. Üçüncü Dünya diktatörlerini tamamen kötü görme ve Batı sömürgeciliğinin kötü etkisini görmeme tuzağına düşmemeliyiz. Bu, hem bugün hem de tarih için geçerlidir.

  6. Anlasalar da anlamasalar da bütün hükumetlerin Tanrı’ya hesap vermek zorunda olduklarını anımsamalıyız. Nebukadnessar’ın ikinci rüyası, onun bu hesap verme ilkesini anlamasını sağladı. 201 hükumetlerin bu ilkeyi kavraması için dua etmeliyiz.


9 Numaralı Etkin Strateji: hükumet kurumları içindeki ürkütücü kötülük kapasitesinin ayırdında olarak yöneticiler ve hükumetler için dua edin. Yönetimde yer alan inanlılar için de özellikle dua edin.