Ders 18. Eyüp

Acı Çekenlerin Tesellisi!


Eyüpisminin anlamı (İbranice de ‘Iyyob2), tam olarak bilinme-mektedir. Büyük olasılıkla: “tövbe,” “bağışlama” ya da “eskiden sahip olduklarına kavuşma” (restoration) demektir.

Yazarı: Kitabın yazarı belirtilmemekle beraber çeşitli isimlerileri sürülmüştür: Eyüp, Elihu, Musa, Süleyman ya da Yeremya’dır. ‘Talmud’ kitabı (Yahudilerin dinsel yorum, gelenek ve rivayetlerini kapsayan kitap), yazar olarak Musa’yı göstermektedir. Bu kaynağagöre, Musa Midyan’dayken, Eyüp’le ilgili rivayetleri Kutsal Ruh’un esiniyle derlemiş olabilir. Başka hahamlarise, Süleyman tarafından derlenmiş olabileceğini düşünmektedirler.

Ne var ki, Eyüp’te, Çıkış döneminde Tanrı’nın yaptığı büyük mucizeler ve Kutsal Yasa’dan hiç söz edilmemiş olması, dahaçok ‘Ataların döneminde’ (İbrahim’in döneminde: İ.Ö. 2000 yılları) yaşamış bir kişi tarafından yazıldığı düşüncesini kuv-vetlendirmektedir. Bununla birlikte, Eyüp’ün kendisinin, ismini taşı-yan kitabı yazmış olması ihtimalini de unutmamak gerekir.

Tarihi: Kimi ateist eleştirmenler tarafından Eyüp kitabının ta-rihsel geçerliliği sorgulanmaktadır. Ne var ki, kitabın içinde bulunan kanıtlar bunun tersini desteklemektedir:

a. Eyüp, hayali bir yerde ve dönemde yaşayan biri olarak değil,gerçek bir yer olan Uts’ta (Tek.10:23; 36:28; Yer.25:20;YM.4:21) yaşayan gerçek bir kişi olarak gösterilmektedir (1:1).

b. Hezekiel bölümünde, Nuh ve Daniel ile birlikte Eyüp’ün tarihsel olarak gerçek biri olduğuna ilişkin dört defa tanıklık verilmek-tedir (Hez.14:14-20).

c. Aynı şekilde Yakup, mektubunda, gerçek hayatta yaşamış bir in-san olarak, Eyüp’ün acılarına ve sabrına örnek olarak başvurmuş-tur (Yak.5:10-11).

d. Kitabın başında ve sonunda, gökyüzü ve yeryüzü sahnelerindeolup bitenler, hayali anlatım değil, gerçek olayların anlatımıdır.


Ataların Dönemi ile ilgili bilgiler Eyüp’ün, İbrahim ile Musa ara-sında bir zamanda yaşamış olduğunu gösterir:

a. İbrahim’de görüldüğü gibi sülâlenin reisliği ve kâhinliği (din baş-kanlığı) Eyüp’ün vazifesi olarak görülmektedir.

b. Eyüp’ün ileri yaşı (yaklaşık 280; bkz. 42:16), diğerataları gibi uzun ömürlü olması o dönemde yaşadı-ğına dair bir başka kanıttır (İbrahim 175 yaşındaykenöldü).

c. Başta da söylenmiş olduğu gibi, Kutsal Yasa’dan ve Çıkış’takimucizelerden söz edilmemiş olması, Musa’danönce yazıldığını gösteren diğer bir güçlü kanıttır.

d. Teman ismi hem Eyüp 2:11’de hem de Tekvin 36:15’te geçmek-tedir. Tekvin’deki Teman, Esav’ın soyundandır. Bu iki Teman’ın aynı kişi olma olasılığı vardır.Bu da Eyüp’ün Musa’dan önceki bir dönemde yaşadığını gösterir.

Eleştirmenler tarafından ileri sürülen bu kadar çok çelişkili tarih yazılışına rağmen (kimileri Süleyman’ın dönemi derken, kimileriyse İ.Ö. III. yüzyılı göstermektedir), yazıldıktan birkaç yüzyıl sonra kimi ifadelerin daha çağdaş İbranice’ye göre düzeltilmiş olması ve yukarı-daki bilgiler göz önüne alınırsa kitabın yazılış tarihi, İ.Ö. XV. ile X. yüzyıl arasında bir tarih olabilir.


Konusu: Halkını olgunlaştırmak için acıları, hatta Şeytan’ın sal-dırılarını bile kullanan Tanrı’nın egemen iradesi ve ilahi takdiri.

Eyüpkitabı, “İnsanoğlu, özellikle doğru insanlar neden sebepsiz acılar çekiyor?” gibi zor konuları ele almaktadır. Kendisi egemen ve sevgi Tanrısı değil midir?

Ardarda Eyüp’ü ezen faciaların sonucu, kahramanımız bir anda mal varlığını, ailesini, sağlığını, hattasaygınlığını yitirmiştir. Büyük acılar içinde bunun nedenini araştırırken, onu teselli etmeye gelenarkadaşlarının açıklamaları yetersiz kalır. Eyüp son ola-rak nedenini Tanrı’ya sorar; ve Tanrı’nın egemen iradesi ile O’na her şeye rağmen güvenme gerekliliği konusunda paha biçilmez dersler öğrenir.

Amaç:Kitabın dört ana amacı vardır:

1. Tanrı, sıkıntıları bizi olgunluğa kavuşturmak için kullanır.

2. Tanrı, Şeytan’ı kontrol eder, saldırılarını iyiye çevirir.

3. Tanrı’yla olan ilişkimiz kurallaradeğil, sevgiye dayalıdır.

4. Zafer, cevap alamadığı halde yine de tapınan yürektedir.

Ana Hatları: Eyüp kitabı 3 ana bölüme ayrılır: a) Felaket (bölüm 1–3) ve b) Öğütler (bölüm 4–37) ve c) Bereket (bölüm 38–42). Bu 3 ana kısım da şu ara başlıklara bölünebilir:

a) Bölüm 1- 3 ..... Şeytan’ın Saldırısı.

b) Bölüm 4-14 ..... 1. Konuşma Turu.

Bölüm 15-21 ..... 2. Konuşma Turu.

Bölüm 22-31 ..... 3. Konuşma Turu.

Bölüm 32-37 ..... Elihu Söz Alıyor.

c) Bölüm 38-39 ..... Tanrı’nın Cevabı.

Bölüm 40-42 ..... Kurtuluş.

Birinci kısımda (a) Şeytan, Tanrı’nın lütufkâr yönetimini sorgu-luyor. İkinci kısımda (b) Eyüp’ün arkadaşları onu sorguluyor. Üçün-cüsünde ise (c), Rab Eyüp’e cevap veriyor. Özetle: (a) Tanrı işlerinin; (b) insanlarca yanlış yorumlandığını; ve (c) yalnız Tanrı’nın kendi sö-züyle bu işlerin aydınlığa kavuştuğunu öğreniriz!


Bölüm 1-3. Eyüp’ün Sıkıntısı

Okunacak Ayetler: Bölüm 1-2

Eyüp Uts’ta yaşayan varlıklı bir Tanrı adamıdır (1:1,5). Birden-bire sahip olduğu her şeyi yitirir. Ve Eyüp bunun nedenini hiç öğre-nemez. Bizler ise, bu ilk bölümlerde açıklanan göksel sahneler saye-sinde nedenin, Şeytan’ın saldırısı olduğunu biliriz (bkz.1Kr.22:19-23; 2Ta.18:18-22). Tanrı’nın tanıdığı izin veçizdiği sınırların içinde kalmak şartıyla Şeytan, saldırısıyla Eyüp’ü Tanrı’ya küfretmeye zorlamak ister. Bütün denemelere ve çalkan-tılara rağmen Eyüp’ün Tanrı’ya olan imanı zafer kazanır. Ama bu arada Eyüp’ün katlandığı en büyük acı, Tanrı’nın buna neden izin verdiği sorusuna cevap bulamayışıdır!

İnsanların en yaygın görüşü, yeryüzündeki yaşamın bir sınav olduğu yolundadır. Tanrı bizi bu hayatta deneyip ahirette ona göre cezalandırıp ödüllendirecektirdiye düşünülmektedir. Buna göre bütün acılar, Tanrı’nın akıl ermez takdiridir. Bu, sade-ce boyun eğip kabullenilmelidir. Ama Eyüp kitabı, “sınav” görüp veremeyenin imanlı kişi değil, Şeytan’ın kendisiolduğunu göstermektedir!

Eyüp imanı ile doğru bir insandı (bkz. Hab.2:4). Onun çektiğiacılar, Tanrı’nın beğenisini kazanmak için değildir, zaten onuönceden kazanmıştır. Bu nedenle acıya katlanabilmiştir! Böylece Eyüp, sabrı ve güveniyle Tanrı için savaş veren bir iman kahra-manı oluvermiştir (Yak.5:11). Deniz hep sütliman olursa usta de-nizciler yetişmez…

Kimi acılar, günahın ruhsal etkilerinin evrene getirdiği fizikselbozukluk ve yozlaşmadan kaynaklanır. Bunlara doğal afetler diyebiliriz (Rom.8:20-22). Bu acılar insan soyuna tövbe gerek-liliğini gösterir (bkz. 2Ko.7:10;2Pe.3:9). Kimi acılar ise, düşma-nın saldırısından kaynaklanır (Eyü.1–2; Luk.22:31; 2Ko.12:7). Bu acılar imanlıları ruhsal zafer için hazırlayıp ol-gunlaştırır (Eyü.42; Luk.22:32; 2Ko.12:8-10). Ama bu acılardan hiç biri Tanrı’nın denetiminin dışındadeğildir!

Romalılar 8:28’i yazınız:

Şeytan Tanrı’nın düşmanıdır ve dolayısıyla imanlıların da düşma-nıdır (bkz. 1Pe.5:8; Esi.12:9; 20:2). Kutsal Kitap’ın en eski bö-lümü olma olasılığına sahip Eyüp kitabının daha en başında, Şey-tan’ın düşmanlığı konusunun işlenmesi çok anlamlıdır. Eğer Rab-bin yolunda hizmet vermek istiyorsak, onun doğrudan veya do-laylı saldırılarına uğrayacağımızı önceden bilmek iyi olur (Mat. 3:13 – 4:11; 2Ti.3:12). Böylece şimdiden iman, sabır, Tanrı’yagüven ve O’nun bütün silahlarıyla kuşanabiliriz (Ef.6:10-20).

Bölüm 1:20-22 ve 2:10’da geçen sözlerine göre, acılar karşı-sında Eyüp’ün nasıl zafer kazandığını açıklayınız:



Bölüm 4-7. Elifaz Eyüp’e Akıl Veriyor

Okunacak ayetler: Bölüm 4-6

Düştüğü bu moral çöküntüsü içindeyken Eyüp’ün üç arkadaşıöğütleriyle onu tesellietmek amacıyla gelirler. Bunlardan en büyüğü olan Elifaz3söze başlar. Ama onun düşünce sistemi ve sözleri neEyüp’ün durumunu değerlendirmekte ne de onu teselli etmekte pek başarılı değildir. Elifaz’a göre doğruluk bereket, günah ise acı getirir. Dolayısıyla Eyüp günahını itiraf edip sıkıntısından kurtulma-lıdır. Eyüp bu düşünceye karşı çıkar ve Elifaz’a suçlamalarını destekleyecek kanıt olmadığınısöyler. Sonra feryadını Tan-rı’ya yükseltip O’ndan merhamet diler.

Aşağıdaki şıklardan hangisi doğrudur?

___ İnsanın hayatındaki bütün acılar günahtan veya itaatsizlikten kaynaklanır (bkz. 1:8).

___ Çektiğin acılar her zaman Tanrı’nın isteğini yerine getirmiş olduğunun kanıtıdır (bkz. 1Pe.4:15-16).

___ Bazen, her ne kadar ilahi bir amaç varsa da çektiğimiz fi-ziksel veya duygusal acıların mantıklı bir açıklamasını bulamayız (1:12; 2:6).

İnsanlara akıl verirken, acıların veya sorunların ruhsal köken-lerini araştırmadan basit cevaplar vermek veya acele sonuçlaravarmak kolaydır. Ama genellikle yanlıştır. Tanrı’nın izin verdiği acıların sorunu basit bir ‘kısasa kısas’ pazarlığı değildir. Acıların veya sıkıntıların nedenleri birçok sebepten kaynaklanır. BazenRab acılara, insanın kendi güçsüzlükleriyle yüzleşip O’nun gü-cünü anlaması için izin verir (bkz. Yu.9:2,3).

Böyle sıkıntılar çektiğimizde (hastalık, ekonomik dar-lık, yalnızlık…) dünyasal veya ahlaksal bir nedenin ol-madığından emin olduktan sonra, Tanrı’ya güvenebilir, duayla O’na bağlanıp Şeytan’ın yalanlarına veya suçlamalarına karşı durabiliriz. Nedenler ruhsal (göksel) olabilir; öyleyse, Tanrı durumumuzu zafere ulaştıracak güçtedir!

Her zaman en kötüye hazır ol! Her zaman en iyisini bekle!

Ve her zaman Tanrı’dan geleni şükranla kabul et!

Neden? 1.Petrus 4:1’e göre cevap veriniz:


Bölüm 8–10. Bildad’ın Sözleri

Okunacak ayetler: Bölüm 8-9

Bir önceki konuşmacı gibi Bildad da Eyüp’ü suçlar. Sözlerinidesteklemek için rivayetlere ve geleneklere başvurur. Ama bir kezdaha sorunu anlamak yerine ezbere çözümler öne sürmektedir. Eyüp birkez daha kendini savunur ve şikayetini Tanrı’ya ulaştırır. Rab’bin doğru olduğunu, kendisinin O’nunkarşısında her zaman eksik kala-cağını kabul eder (9:2,15,20-21, 29-31; 10:15). Ama neden Tanrı’nın bunlara izin verdiğine akıl erdiremez. O’nun doğruluk anlayışıyla bağ-daştıramaz. Şeytan’ın onun acılarındaki payından habersizdir (bkz.9:24).

Eyüp insanlığın karşılaştığı acılara tercümanolur-ken, insanlığın en büyük ihtiyacını da dile getirir:“Aramızda bir hakem yok ki, elini ikimizin üzerine koysun”(9:33). Hamdolsun bu aracı dünyamıza ge-lip insanı Tanrı’yla barıştırdı (1Ti.2:5; İbr.7:25).

Dertlerimize tek derman, dünyamıza gelerek bütün sorunlarımıza ortak olup hepsine galip gelen başkâhinimiz Mesih İsa’dır (İbr.2:18; 4:15). Tanrı’ya sığınmak yerine insanlara güvenirsek körkılavuzumuzla birlikte çukura düşüp sıkıntıya daha da batarız(Mat.15:14).


Bölüm 11–14. Tsofar’ın Sırası

Okunacak Ayetler: Bölüm 11-13

Tanrı’nın sevgisi ve merhametiyle öğüt veren kişi, karşısındaki kişiye günahını gösterse de, ona sabır ve anlayış da gösterir. Amakendi bilgisinden kaynaklanan çözümleri sunan kişi çaresiz kalır ve sinirlenir. Elifaz sözlerine nezaketle (4:1-4) Bildad ise, nezaketi birkenara bırakıp başlamıştır (8:1-7). Fakat Tsofar, doğrudan suçlama-larla konuşmaya başlamış (11:1-4), ve ayrıca, Eyüp’e Tanrı’nın yok edici gücünü ve takdirini hatırlatmıştır. Çözüm olarak yine “tövbe”den başka bir şey gösterememiştir.

Eyüp cevabına alay ile başlar (12:2). Tanrı’nın büyüklüğünü ka-bul eder, ama aynı zamanda kendi masumiyetinde ısrarlıdır. Ama bu karanlık içinde bile, hayatın geriye kalanı için ümit ışığı parlamakta-dır (14:12,14).

İmanın zaferi, acının nedenlerine cevapbulmak değil (10:2; 13:3), her şeye rağmen ve hiçbir cevap olmadığı halde Tanrı’ya güven-mektir! (13:15-16).

Eyüp’ü “teselli” etmeye çalışan arkadaşlarının, Tanrı, ilahi adalet veya kutsallık hakkındaki sözleri yüzde yüz yalan veya yanlışdeğildir. Genel olarak doğruyu söylemişlerdir (örn. 4:17-19; 5:11-13, 17; 15:14-16 vb.). Ama yüreğin yaralarını bir sözün teorik doğru-luğu değil, eksikliklerine rağmen, sözün yalnızca sevgiden doğ-ması durumu iyileştirebilir. Eyüp’ün arkadaşlarının yanlışı, sözle-rini Tanrı’nın sevgisine kapı açan duanın ışığında hazırlamama-larından kaynaklanır. Duasız akıl, Tanrı’nın doğruluğu ile işleye-mez (13:7-9).

Birisi (Eyüp’ün arkadaşları gibi) sözleriyle bizi üzerse veya birbaşkasının bir yanlışını keşfedersek, bunu onu yıkmak için değil, sevgiyle gidip onu kazanmak için fırsat bilelim! (Yak.5:19-20;Gal.6:1-2). Böylece, “Her şeyden önce birbirinize olan sevginiz candan olsun. Çünkü sevgi birçok günahı örter”(1Pe.4:8).

Bölüm 15–17. Elifaz’ın İkinci Konuşması

Okunacak ayetler: Bölüm 15-16

Elifaz suçlamalarına devam eder. Tanrısızları bekleyen acıklıkaderi tasvir edipEyüp’ün bu sözleri kendine mal etmesini bekler. Aslında, Elifaz’la iki arkadaşının niyetleri Eyüp’ü te-selli etmektir! Bu yüzden Eyüponlara: “Hepiniz yorgunluk veren tesellicilersiniz.”Ve ben yerinizde olsaydım, “ağzımla size kuv-vet verirdim; dudaklarımın tesellisiyle sizi rahatlatırdım”der (16:2,5). Dertleri ona yetmiyormuş gibi, bir de bu kendini bilmezlerin sözlerine de katlanmak zorunda kalmıştır. Ama, kendini ümitsiz ve yalnız his-sedip acı çektiği halde, Tanrı’nın her zaman orada olduğunu keşfeder.

Eyüp’ün savunması, “Tanrı bize karşı ise, kim bizden yana ola-bilir?” sözüyle özetlenebilir. Halbuki ileride keşfedeceği gerçek, sonradan hepimizin tesellisi için yazılmış olan, “Tanrı bizden ya-naysa, kim bize karşı olabilir?” sözü ile özetlenir (Rom.8:31). Tanrı’nın bize karşıolup olmadığını nasıl bilebiliriz? Çekmekte olduğumuz bütün sıkıntıları sıralayabiliriz. Ondan sonra Roma-lılar 8:35-39 ışığında, bunların bizi Tanrı’nın sevgisinden ayırıp ayıramayacağını düşünebiliriz. Cevap açıktır: “Hiç bir şey biziTanrı’nın sevgisinden ayıramaz.”

Tanrı’nın gerçek sevgisinin ölçüsü, sevgisinin ölçüsüz olmasıdır! Çünkü çaresiz düşmanlarını ve katillerini Kendi ölümüyle kurtar-dı (Rom.5:6-11). Tanrı’nın acılarımız karşısında sessiz kaldığını düşündüğümüzde, İsa’nın çarmıhta çektiği acılara ve feryatlarına rağmen Tanrı’nın, bize olan sevgisi yüzünden nasıl sessiz kaldı-ğını hatırlayalım!


Bölüm 18–19. Bildad’ın İkinci Konuşması

Okunacak ayetler: 18:1 - 19:6

Bildad bu ikinci konuşmasında akıl vermeye çalışır-ken, tanrısızların uğrayacağı sıkıntılar konusunda daha da karanlık bir tablo çizer. Yeryüzünde onu teselli edecek kimse bulamayınca – yakınları bile – (bkz. 19:13-15,19), Eyüp teselli arayışında yüzünü Göksel Baba’sına çevirir. Ve işte o anda Tanrı, yüreğini en büyük iman ve peygamberlik sözleriyle aydın-latır: “Oysa ben kurtarıcımın yaşadığını, sonunda yeryüzüne gelece-ğini [mezardan kalkacağını, ölümden dirileceğini] biliyorum. Derim yok olduktan sonra, yeni bedenimle Tanrı’yı göreceğim. O’nu kendim göreceğim, kendi gözlerimle, başkası değil...” (19:25-27).

Eyüp doğru yolu seçer; şikayetini, derdini Tanrı’ya havale eder. Kendisi bir cevap alamadığını düşünür. Ama yüreğindeki imangiderek güç kazanır.İşte, Tanrı’nın cevabı budur!

İmanla şeref kürsüsüne Yaklaşınız:

Üçüncü sıra: yakınma. “Aramızda hakem yok”(9:33).

İkinci sıra: ümit. “Şahidim göklerdedir”(16:19).

Birinci sıra: İman. “Bilirim ki, Kurtarıcım diridir!”(19:25).

Tanrı’ya sığınan iman, “kederi dansa çevirir!”


Bölüm 20–21. Tsofar’ın İkinci Konuşması

Okunacak ayetler: 20:1-11; 21:2-34

Tsofar pek de yaratıcıdeğildir. Arkadaşlarının aynı düşünce ve suçlamalarına devam eder. Ona göre kötü insan mutlaka kötülük görür, iyi insan ise mutlaka iyilik... Eyüp Tsofar’ın sözlerini, tanrısızların sığındıkları tesellilerin geçici ve ya-lancı olduğunu söyleyerekyanıtlar. Birçok tanrısızın yaşa-dığı rahatlığı ve refahı göstererek bu iddiaları yıkar. Çünkü Tanrı ayrım yapmaksızın, “Güneşini hem kötülerin hem deiyilerin üzerine doğdurur. Yağmurunu da hem doğruların hem de eğrilerin üzerine yağdırır”(Mat.5:45). Eyüp sözlerindehaklı çıkar, ama yüreği yine teselli bulmaz.


Bölüm 22–24. Elifaz’ın Üçüncü Konuşması

Okunacak ayetler: Bölüm 22-23

Eyüp’ün üç arkadaşı inatla doğru adamın da sebepsiz acı çek-tiği durumların olabileceğini reddederler. Bununla birlikte, ya-vaş yavaş iddiaları azalır ve bu yüzden konuşmaları kısalır.Bildad sadece bir ‘bölüm’ konuşur (25), Tsofar ise, bu seferkonuşmaz. Fakat sözleri daha sivri ve keskin oluverir. Elifaz’ın suç-laması bu sözle özetlenir: “Kötülüğün büyük değil mi? Senin fesatla-rına son yoktur!”(22:5). Eyüp artık bu sözleri duymazlıktan gelir.

Eyüp23:8-12 bir güven ve kuşku karışımını gösterir. Eyüp Rab-bin bütün yollarında sadıkkalmış, buyruklarını yerine getirmiş, hatta Yiyeceğimdenziyade, O’nun ağzından çıkan sözleri sak-ladım!”ilkesiyle yaşamıştır (23:12). Buna rağmen nereye dö-nerse dönsün: “ileriye… arkaya… sola… sağa…”(23:8-9) Raborada yoktur.

“Tanrım, neredesin?” sorusu Eyüp kadar eskidir. İmanlılar Tan-rı’yla yakın ilişki kuran kişilerdir. Ama bu ilişki, içinde bulundu-ğumuz ruhsal savaş nedeniyle tek düze değildir; ve bazen zafer kazanmak için ‘karanlık dönemlerden’ geçmemiz gerekir. İsa son defa bu soruyu sormuştu: “Eli, Eli, lema şevaktani”, yani: “Tan-rım, Tanrım! Beni niçin bıraktın?” Şimdi biliyoruz ki, Tanrı ‘sak-landığı’ dönemlerde bizleri Şeytan’akarşı zafer kazanmak için kullanmaktadır. Dahası, biliyoruz ki, zaman zaman ölüm gölgesi vadisinden geçsek de Rabbimiz İsa yalnızlığı ve ümitsizliği bizim için tatmıştı; öyle ki, artık Tanrı’nın sevgisi konusunda asla kuş-kumuz olmasın!

Eyüp bu yap-boz’un parçalarını birleştiremedi. Fakat şunu anladı: Rab nedenleri biliyor. Anahtar buydu, çünkü Rab, Eyüp cevapları bulamadığı halde O’na güvenmesini istiyordu. Bir gram iman,tonlarca bilgiden daha değerlidir!

Artık Şeytan, bırakın “Eyüp Allah’tan boşuna mı korkuyor? Onunetrafına, evinin etrafına ve nesi varsa hepsinin etrafına sen çe-peçevre çit çevirmedin mi?…”demeyi (1:9-11;2:4-5), “Tabii, Eyüp dayanır, çünkü acılarının geçici olduğu-nu, sonunda Tanrı’nın onu bereketleyeceğini biliyor ve rahat bekliyor” bile diyememiştir! Zafer nerede?Zafer, Eyüp’ün imanı sayesinde Şeytan’ın, “Tanrı yalnız zen-ginleri, güçlüleri, başarılıları seviyor” yalanının kırılmasındadır! Gerçek, yeni bir savaş kazanmıştır. Bu savaş, çarmıhta, Şeytan’ın bütün silahlarının gözler önüne serildiği, çarmıhın zaferiyle ta-mamlanmıştır! (Kol.2:15).


Bölüm 25–28. Bildad’ın Üçüncü Konuşması

Okunacak Ayetler: Bölüm 25-28

Bildad Eyüp’le tartışmaz. İki genelleme yapar: Tanrı büyüktür, insan ise bir solucan gibidir. Tabii, bu sözlerde Eyüp pek teselli bula-maz. Eyüp’ün konuşması, Tanrı’nın egemen ve adil iradesi, kendisuçsuzluğu ve bu yüzden sonunda hakkını görme ümidi gibi konular etrafında örülüdür. Bu noktada Eyüp Tanrı’dan gelen hikmeti tanım-lar ve İşte Rabkorkusu, bilgelik budur; kötülüktenkaçınmak akıllılıktır”sözüyle sonuca bağlar (28:28). Ne var ki, kendisi bu gerçeği henüz bütün yüreğiyle kavra-yamamıştır!

İnsan nasıl bilge olur? Bilgelikle davranmadığı durumlarda ba-şına gelenleri değerlendiripders alır ve bu şekilde sezgi kazanır. Eyüp’ün ve Süleyman’ın Özdeyişleri’nin söz ettiği anlayışbudur.

Aşağıda gösterilen ayetlere göre bu ‘anlayış’ın anahtarları nelerdir?

Sül.Özd.3:5; Kendi anlayışına dayanmamak.

Sül.Özd.4:7; Her şeyden çok, hikmeti arzu etmek

Sül.Özd.9:10; _______________________________

Sül.Özd.16:16; _______________________________

Eyü.28:28; _______________________________

Mez.111:10; _______________________________


Bölüm 29–31. Tsofar’ın Sessizliği

Okunacak ayetler: 29:1-7; 30:1-8; 31:5-15

Eyüp’e öğüt verenlerin her yeni konuşmasına bakıldığında boşöğütlerinin gittikçe azaldığı görülür: Elifaz (48, 35, 30 bölümleri);Bildad (22, 21, 6 bölümleri); Tsofar (20, 29, 30 bölümleri). Bu arada Eyüp eski günleri özlemle hatırlar. Bu durumda yapabildiği tek şeyyine hakkını istemektir: “Doğru terazide tartılayım da, Allah bütünlü-ğümü bilsin”(31:6).

Sonunda Eyüp’ün sözleri de tükenir: “Eyüp’ün sözleri bitti”(31:40). Kendi durumlarımıza ışık tutamadığımız zaman yapabi-leceğimiz en iyi şey, sonunda Eyüp’ün yaptığı şeydir. Yani, bir süre susup Tanrı’nın konuşmasını beklemek. Çünkü Rab, O’nu dinlemek için zaman ayıranlara her zamankonuşur, bugün bile!


Bölüm 32–37. Elihu’nun Sözleri

Okunacak ayetler: 32:1-9; 33:8-22; 34:10-15; Blm.35; 37:14-24

Bütün tartışmalar boyunca sessiz kalan beşinci bir kişi şimdi sah-neye çıkar. Diğer dördünden genç olduğu için saygılı bir şekilde ve sessizce beklemiştir. Sonunda, Eyüp’ün sürekli kendi hakkını arayan sözleri ve diğer üç arkadaşının işe yaramaz öğütleri karşısında kendini tutamayıp söze karışır. Yapılan dört konuşma sonucunda onun tespit ettiği problem ‘gurur’dur. Elihu’ya göre günah, Eyüp’ün çektiği acı-ların nedeni değildir. Ama Tanrı’dan bir cevap talep ederken sergi-lediği ‘kibir’ günahtır. Vardığı sonuçşudur: Bazen merhametli olan Tanrı, dikkatimizi çekmek ve bizi daha kötü durumlardan ve bazı ta-kıntılardan kurtarmak için acıyla terbiye etmeye başvurur.

‘Elihu’ isminin anlamı: “O benim Tanrım’dır.” Ken-disi aracı olarak görevalmıştır (33:4-7, 23-24). Ve böylece bütün insanların Aracısını önceden örnekle-miştir (1Ti.2:5). Elihu’nun sözleri, Tanrı’nın konuş-ması için (bölüm 38’de) sahneyi hazırlamıştır.

Elihu, konuşmalarında Eyüp’ün “Tanrı’yı hoşnut etmeye çalış-mak insana yarar getirmez” sözünü (34:9) cevaplandırmaya ça-lışır. Ona göre, acılara katlanmak pahasına da olsa Tanrı’ya hiz-met etmek zahmete değer. Çünkü acılar aracılığıyla Tanrı’nın yö-netimi, disiplin ve kutsallığı hakkında birçok şey öğrenilebilir…

Bu düşünceler temeldenyanlış olmasalar da bazı gerçekleri göz-den kaçırmaktadır. Eyüp sonunda, kendisine karşı suçlamalar yö-nelten birinin (yani Şeytan’ın) varlığını sezmeye başlasa da (31:35),Elihu’nun bunları bilmesine imkân yoktur. Acılar yalnız günahın etkisi, Tanrı’nın kararı veya olgunluğa alıştırma olarak gelmez, evrendeki ruhsal savaşı gözden kaçırmamak gerekir. Bu konulara daha önce değinilmiştir. Bir konu daha vardır. Bu da bizim Tan-rı’nın tesellisi ile atlattığımızsıkıntılar sayesinde benzer durum-lara düşen, imanlı veya imansız herkesi teselli edebilmemizdir!(bkz. 2Ko.1:3-6).

Bölüm 38–42. Tanrı’nın Cevabı ve Eyüp’ün Aklanması

Okunacak ayetler: 38:1-18; 40:1-14; 42

Sonunda Tanrı sessizliğini bozar! Kasırganın içinden Eyüp’e seslenir (38:1). Rab ona yüceliğini ve egemen iradesini ortaya koyan, A’dan Z’ye (astronomiden zoolojiye) yaratılıştakibütün işlerini gözden geçiren sorular ile Eyüp’ün kendi acizliğini fark etmesini sağlar. Tabii, bu cevap tamolarak Eyüp’ün beklediği cevap değildir. O bu sorulara, “hayır” ve “bilmem”den başka bir cevap veremez. Tan-rı’nın soruları, belki olayların “nedeni”ni cevaplandırmaz, ama“kim”in her şeyin arkasında olup son karara sahip olduğunu aydınlatmayabaşlar!

Eyüp, Tanrı’nın iradesinin egemenlik hakkını tanıdıktan ve ken-disinin eksikliğini itiraf ettikten sonra (40:1-5), Rab onu aydın-latmaya başlar. Sonunda Eyüp, “kuşkusuz, anlamadığım şeyleri konuştum, beni aşan, bilmediğim şaşılası işleri”der. (42:3). So-rular sormak değil, Tanrı’nın Egemenliğini tatmak Eyüp’ün yüre-ğini tatmin eden esas cevaptır! Sonunda Rab, Eyüp’e insanların gözünde de saygınlığını geri verir. Bütün mallarına ve yeni bir aile-ye kavuşmasını sağlar. Hatta Eyüp en sonunda kendisini Elifaz, Bildad ve Tsofar’ın şifası için dua etmek durumunda bulur (42:7-9).

Eyüp’ün öğrendiği ders şu iki cümlede özetlenebilir: a) “Kulak-tan duymaydı bildiklerim senin hakkında, şimdiyse gözlerimle gördüm seni”; b) “Bu yüzden kendimi hor görüyor, toz ve kül içinde tövbe ediyorum (alçalıyorum)”(42:5,6). Bu iki cümleden ne anlıyorsunuz?

a)

b)

Sonuç

Tarih boyunca insanın aklını kurcalayan önemli sorulardan biri şudur: Tanrı iyiyse ve aynı zamanda her şeye kadirse, nasıl dünyadaki acılara ve felaketlere izin veriyor? Özellikle masum insanların bu acıları çekmesine nasıl göz yumuyor? Basit bir cevap: “insan bunuhak eder” der. Eyüp’ün arkadaşları sürekli bu cevabı tekrarladılar.Elihu ise, konuya farklı bir bakış açısı getirdi. Ona göre, Tanrı acıları, doğru insanı arıtmak için kullanır. Bu cevap daha isabetlidir, ama tam değildir.

Sorunun cevabı şudur: Tanrı egemendir ve yaşamamızaizin verdiği durumlardan bağımsız olarak, O itaate vehamda layıktır! Eyüp böylece, sıkıntıdayken Tanrı’nıngücüne ve iyiliğine güvenmeyi öğrenmiştir ve bunun için, Tanrı hakkındaki anlayışınıderinleştirmesi gerekmektedir. Eyüp gibi “kâmil” bir insan bile, kendine güvenmekten sakınmalı ve kendi bil-diği doğrulardan tövbe etmesini öğrenmelidir. Tanrı’nın önünde kırıl-malıdır ki, O en derin işini o kişide tamamlayabilsin!

Bu cevap, Tanrı’nın kaprisli davrandığını veya keyfince acı çek-tirdiğini göstermez. Çünkü O’nun her bir kararı, kendisine sığınanlar için sonunda yarar, mutluluk ve olgunluk sağlar. Zaferin tepesinde her şeyi geniş ve küçük görürüz, ama bazen bir gözyaşı arasından gerçeği çok daha detaylı ve derin görebiliriz!

Sevgi Tanrısı neden acılarave özellikle imanlıların acılarına izin verir? Eyüpkitabında verilen çeşitli ce-vaplar şöyledir:

a. Şeytan: Acılar ve sıkıntılar, imanlıları Tanrı’yı inkâr etmeye zor-lamak için Şeytan’ın kullandığı araçlardır (1:11; 2:4,5).

b. Üç arkadaş: Acılar ve sıkıntılar her zaman belli günahların karşı-lığıdır (4:7-9; 8:3-6; 11:13-15).

c. Elihu: Tanrı sıkıntıları insanlarıdüzeltmek veya terbiye etmek için kullanır (33:13-17,29).

d. Eyüp (ilk yakınmalardan sonra): Sıkıntılar bizde ruhsal altını elde eden arıtma sistemidir (23:10).

e. Tanrı: 1) Acılar, sıkıntılar; büyük bir amaç uğruna Tanrı’nın,kendi halkına tanıdığı bir ayrıcalıktır (örneğin, Şeytan’ı yenmek; 1:8,12). Bu ayrıcalıkkonusunda İncil’de bir ayet bulabilir misiniz?

2) Acı ve sıkıntı, cevap alamadığımız halde güvenmeye bir dave-tiyedir (bkz. 13:15; çünkü nedeni bilmek amacın bozulmasına se-bep olabilir). Bu güvenkonusunda İncil’de bir ayet bulabilir mi-siniz?

3) Acı ve sıkıntı, insanı iflasa sürükleyip savunmasız bırakabilir; öyle ki, Tanrı kişinin savunmasını üstlenip lütfuyla onu güçlen-dirir! (42:3-7). Bu lütufkonusunda İncil’de bir ayet bulabilir misiniz?

Bütün cevaplar Mesih’tedir ve Mesih hakkında Eyüpçok değerli ön bilgiler vermektedir. Ümitsizliğinde:

Göksel Şahit’ten (16:19),

Kurtarıcı’dan (19:25),

Bir de bir Aracı’dan söz etti (9:32,33).

Eyüp 33’te, Mesih’e ilişkin ön bilgiler veya sezgilerle ilgili başka ne bulabilirsiniz?


___________________________________________


Sorular

1) Sevgi Tanrısı neden Kendisine bağlı imanlıların acı çekmesine izin verir?

2) Eyüpkitabındaki kahramanların verdikleri ya da davranışlarından çıkarılabilen çeşitli cevaplar nelerdir? Yanıtlarınızı en az birerayetle destekleyiniz

3) İmanlının çektiği acılarda amaç ne olabilir? Aşağıdakilerin güttüğü veya açıkladığı amaç nedir?

Şeytan’ın rolü:

Elihu’nun görüşü:

Tanrı’nın cevabı: