Metnin Teması
Özgürlük İçindeki Kutsal Bir Yaşam Ancak Kutsal Ruh’un Yardımıyla Sürdürülür.
Metnin Kitaptaki Konumu
Özgürlük kişinin dilediğini yapması değil, doğru olanı yapmasıdır. Doğru olan da kardeşleri sevmektir (bunu yasaklayan yasa yoktur)!
İmanlılar, Yasa’dan çok daha iyi bir şeye sahiptir. Bu iyi şey, Kutsal Ruh’tur ve Kutsal Ruh onları Kutsal Yazılar ile Mesih’in kimliği konusunda aydınlatır. Bu konularda bizi aydınlatmakla da kalmaz, bu gerçeklere uygun yaşamalarını da olanaklı kılar. Dünyanın gidişi tarafından insanlara dayatılan eski yaşam biçimleri, kültürlerinin ve alışkanlıklarının yaşamları üzerindeki olumsuz etkileri ile Kutsal Ruh’un işi birbirlerine karşıttır. Kutsal Ruh imanlıları Tanrı sözüne ilişkin aydınlattığında onları bu söze uygun yaşamaya da yönlendirir ve böylece imanlıda Ruh’un meyvesi ortaya çıkar.
Kurallara uymaya gayret ederek eski, dünyasal yaşam biçimine karşı durmaya çalıştığında, imanlıda aslında yasanın uygun bulmadığı sonuçlar ortaya çıkar. Hıristiyanlar Ruh’un yönetiminde yaşadıklarında, benliği ve benlikten kaynaklanan arzuları çarmıha germiş olarak Ruh’un izinde yürümelidirler (5:18, 24-25). Bütün bu süreçte Tanrı sözü imanlının Kutsal Ruh’un yönetiminde yaşaması için önemli bir unsurdur.
Ayetlerin İncelenmesi
5:13 ‘Kardeşler, siz özgür olmaya çağrıldınız’. Özgürlüğün anlamı İsa Mesih’in kimliği ve kurtarış sağlayan eylemlerinin imanlıların yaşamında sağladığı dönüşümdür. Tanrı’nın egemenliği müjdesi, İsa tarafından duyurulmaya başlandığında bir özgürlük müjdesi olarak açıklandı (Lu. 4:18-19). Tanrı’nın çocuğu olanların özgürlük açısından imanlı olmayanlara örnek olduğu da Pavlus tarafından bildirilmişti (Rom. 8:21). İman edenlerin özgürlüğünde Kutsal Ruh’un işlevi temeldir, özgürleştirici ve dönüştürücü bir rolü vardır (2Ko. 3:17-18). Pavlus, Galatyalılar’a yazdığı mektupta bu özgürlüğün iki yönüne özellikle değiniyor: (a) Yasa ve işlerin karşıtı olan, onlar tarafından tutsak alınanları özgürlüğe kavuşturan Tanrı’nın lütfunun etkinliği (2:4-5; 4:1-7) ve (b) kişide benliğin işlerini ortaya çıkaran kurallarla, Yasa’ya uymak çabasının karşıtı olan ve Ruh’un ürününü ortaya çıkaran Kutsal Ruh’un etkinliği (5:16-25).
Hıristiyan’ın sahip olduğu bu özgürlük, onun günah işlemesine olanak tanıyan bir özgürlük değildir (Rom. 6:1-23). Hıristiyanlar’ın benliği İsa Mesih’e iman etmeleriyle birlikte çarmıha gerilmiştir, ölmüştür (Rom. 6:6-7). Böylece iman edenler günaha kölelikten özgür kılınmışlardır. Günaha eğilimli bir beden içerisinde olsalar da, günaha ‘hayır’ diyerek günah işlemeden yaşayabilme kapasitesine sahip olmuşlardır. Bu nedenle sahip oldukları özgürlüğü, doğru kullanmayı öğrenmelidirler.
Bu özgürlük, imanlıya sevmek ve hizmet etmek olanağı sağlamaktadır. Dolayısıyla Hıristiyan, Yasa ile günaha karşı kölelikten kurtulan ve İsa Mesih ile kardeşlerine ‘köle’ gibi hizmet etmeye başlayan kişi olarak tanımlanabilir (Rom. 6:16-18).
5:14 Yasa’nın karşısındaki sözlerini bütün mektup boyunca sürdüren Pavlus, bu ayette Kutsal Yasa’dan olumsuz bir biçimde söz etmemektedir. Tanrı’nın halkının eğiticisi/bakıcısı olan Yasa, Mesih’in gelişine dek bu işlevini sürdürdü (Gal. 3:24). Kısacası Yasa iyi, kutsal ve doğrudur (Rom. 7:7, 12). Ancak Mesih geldikten sonra ortaya çıkan Yeni Antlaşma ile Yasa’nın işlevi değişti ama yine de ‘Yasa’yı özüne uygun biçimde’ kullanmak gerekir (1Ti. 1:8). Pavlus bu nedenle Kutsal Yasa’yı kullanmaktan kaçınmıyor.
Kutsal Yasa’yı, tıpkı İsa’nın yaptığı gibi bir tek ‘sevgi’ buyruğunda özetliyor (Mat. 22:35-40; Lu. 10:25-28). Burada alıntılanan ayet Lev. 19:18 ayetinin bir bölümüdür. Komşu olarak nitelenenler de İsa’nın Luka metninde alıntılanan sözlerine göre, yaşamın herhangi bir zamanında kişinin yolunun kesiştiği insanlardır (Lu. 10:25-37; bkz. Yak. 2:14-26; 1Yu. 3:18). Fung, İsa’nın Mat. 5:43-48 ayetlerindeki sözlerine dayanarak düşmanlarımızı da komşularımız arasında sayar (bkz. sf. 246).
5:15 Sevgi, soyut ve algılanamaz bir kavram olarak ele alınmaz. Son derece gündelik yaşama ilişkin bir olgudur (bkz. 1Ko. 13:4-8). Sıradan ilişkilerdeki sorunlar sırasında kişinin gösterdiği tutumla ilgilidir. Kişiler, sevgi göstermek yerine ‘birbirini ısırıp yiyebilir’. Bu ifade bize uzlaşmaz tartışma, düşmanlık, çekişme, kavga vb tutumları anımsatıyor. Bu tutumların benliğin işleri arasında yer aldığını görmek de şaşırtıcı değildir (5:19-21).
5:16 ‘Kutsal Ruh’un yönetiminde yaşayın’. Bu söz bir öğüt değildir, buyruktur. Ancak Kutsal Ruh’un yönetiminde yaşamak çoğu imanlı tarafından çözemeyecekleri ve nasıl yapacaklarını bilemedikleri bir sır olarak algılanmaktadır. Oysa bu imanlının gündelik yaşamıyla ilgili, sıradanlaşması gereken, yalın bir uygulamadır ve Tanrı’nın sözü ile bağlantılıdır. (Bu konuyla ilgili Büyüteç’e bakın.) Kutsal Ruh’un yardımıyla Tanrı’nın sözünü yaşamlarına uygulayan kişiler benliğin tutkularını yerine getirmezler.
5:17 Benlik ile Ruh’un karşıtlığı açıklanarak bir önceki ayetteki düşünce daha da ileri taşınmaktadır. Bu farklılık en azından her ikisinin de arzularında görülmektedir. Her imanlının yaşamında bu çatışmayı görmek olasıdır.
Hıristiyanlar, Kutsal Ruh’u iman aracılığıyla yaşamlarına aldıkları için, Mesih’in çarmıhtaki kazanımları onların yaşamlarında da etkin olduğu için (ölüm ve günaha karşı zafer), Mesih’in dirilişinde etkin olan kudretin yaşamlarında oluşu (Ef. 1:18-20; 3:14-19) nedeniyle benliğe tutsak olarak yaşamak zorunda değildirler (Rom. 6:15-20).
Benliğe bağımlı yaşayan insanlar, iyiyi yapma istekleri olsa da bunu yerine getirememektedirler. İyiyi isterler ama yapamazlar. İçlerinde iyiyi yapmak için istek olmasına karşın güç bulamazlar (Rom. 7:15-20). Ama Hıristiyan içindeki Kutsal Ruh sayesinde bu gücü bulabilir. Yeter ki kişi, Ruh’un yönetiminde yaşamayı istesin, kararlılığı göstersin.
5:18 Ruh’un yönetiminde yaşamak ise yeni bir tür Yasacılık değildir. Kurallar ve ilkelerle imanlının kendisini tuzağa düşürmek yerine, Kutsal Ruh’un yönlendirişiyle Tanrı’nın sözünü uygulamaya çalışarak ve kilise yaşamında büyüyerek ilerlemesi gerekir. Bu tam da Tanrı ile canlı ve kişisel bir ilişki kurmak demektir (bkz. Yu. 17:3).
5:19-21 Bu noktada Pavlus, beden ve Ruh’un işleri arasında ayrım yapılabilmesi için sırasıyla her ikisinin de ortaya çıkardığı sonuçlara örnek vermeye başlar. Öncelikle bedenselliğin ortaya çıkardığı günahları sıralar:
Fuhuş sözcüğü burada para karşılığı cinsel ilişkiye girmenin de ötesinde, tıpkı eski Türkçe’de de kullanıldığı gibi her türlü cinsel taşkınlığı anlatmaktadır (bkz. 1Ko. 5:1; 6:15-18). Pislikise kişinin törensel ve/veya ahlaksal kirliliğini anlatır. Bedensel pislikten çok kutsallıktan uzak olmak ile bağlantılıdır. Sefahat, Türkçe Sözlük’de zevk ve eğlenceye düşkünlük olarak tanımlansa da Barclay, bunun Grekçe kullanımını ‘her türlü zevke hazır olma’ olarak açıklar (sf. 47). Kişi bu eylemlerinde o denli ileri gider ki, çevresindekilerin onun ahlaksızlığı hakkında söyleyecekleri bile umurunda olmaz.
Cinsellikle bağlantılı günahlardan sonra listede dinsel sapkınlıklar yer alır. Putperestlik, Yaratan Tanrı dışında yaratılmış herhangi bir nesneye tapınışı ve Tanrı’nın hak ettiği sevgi saygıyı bir başkasına sunmayı anlatır. Büyücülükise, Grekçede pharmakeia(ilaç kullanımı) sözcüğüyle anlatılmıştır ve Barclay tarafından insanları iyileştirmekten çok onları zehirlemek amacıyla kullanılan ilacı belirttiği açıklanır (sf. 47). Antik çağda ilaç olarak kullanılan otların aynı zamanda büyü yapmak amacıyla da kullanıldığı bilinmektedir (Levi-Strauss, sf. 25-38). Günümüzde de buna benzer uygulamalarla karşılaşılmaktadır. Büyücülük yapmak amacıyla kullanılan ilaçlar, kişiyi Tanrı’dan ve O’nun amaçlarından uzaklaştırır.
Benliğin ürettiği işlerin listesinde sıra insanların arasındaki ilişkilere gelir ve bu bölümde sıralananlar diğer bölümlere göre daha çoktur. Yine de bu sözcüklerin çoğu, insan benliğinin yabancısı olmadıkları için tekrar açıklanmaya ihtiyacı yoktur. Bunların ilk sırasını ise düşmanlıkalır. Toplumsal sınıflar, uluslar, cinsiyetler ve bireyler arasında görülen bir düşmanlıktan söz edilir. Çekişmeise bir spor yarışmasında birinci gelmek üzere yapılan mücadeleyi tanımlayan erissözcüğüyle anlatılmıştır. Bu çekişmeler masum bir yarışmanın ötesinde kişiler arasında bir savaşım durumunu ifade eder. Kıskançlık da gayret anlamında da kullanılabilen zelos (bkz. Rom. 10:2) sözcüğüyle ifade edilmiş olsa da; bu iyi anlamının ötesinde, bize değil, bir başkasına ait olan bir şeye duyulan aşırı arzu olarak tanımlanabilir. Bundan sonra ise denetlenemeyen bir kızgınlığı anlatan öfkeyer alır. Bencil tutkular, kişinin kendi çıkarını gözeterek bir şeyler yapmasını anlatır. Ayrılıklar, imanlılardan oluşan topluluğa ‘kilise’ adı verilir ve kilise İncil’de bir beden olarak tanımlanır. Ayrılıklar bedeni parçalar ve kardeşlerin birbirlerinden uzaklaşmasına neden olur. Bölünmeler, sözcüğü de aslında çok kötü olmayan bir durumu ifade ediyormuş gibi gözükür. Sözcüğün Grekçesi haireseis, aynı yaşam biçimin ya da yolunu ‘seçmek’ anlamındaki çoğul bir eylem sözüdür. Kilise bir bütün olarak tasarlanmıştır, iman temelindeki farklılıklar dışındaki bölünmeler aslında benliğin işleri arasında sayılır. Çekememezlik, kıskançlıkla birbirine çok benzer, başkasının başına gelen iyi bir şeyden hoşlanmama olarak tanımlanabilir (Grekçe sözcük tanımları için bkz. Barclay sf. 46-49).
Listenin sonuna yaklaşıldığında konu kişisel tutumlardaki aşırılık üzerinde yoğunlaşır. İlk önce sarhoşlukgündeme gelir. Yeni Antlaşma’nın birçok yerinde şarap içilmesini onaylayan örnekler bulunmasına karşın, ölçülü davranılması istenmekte ve sarhoşluk kesin bir dille uygun bulunmamaktadır (1Ko. 5:11; 6:10; 1Ti. 3:3, 8; Tit. 1:7; ve özellikle Ef. 5:18). Süleyman’ın Özdeyişleri kitapçığında alkolün yanlış kullanımına ilişkin uyarılar bulunur (Özd. 20:1; 23:29-35). Çılgın eğlenceler, antik çağdaki putperest yaşamın ‘parti kültürü’ olarak tanımlanabilir. Özel bir nedene dayansın ya da dayanmasın birçok kişinin bir araya gelip içki içip, dans edip, gürültülü bir biçimde eğlenmelerini anlatır. Bu partilerin sonunda cinsellik içeren oyunlar oynandığı da bilinmektedir.
Liste, ve benzeri şeylerile bitmektedir. Luther bu konuda bir tek cümle yazmıştır: ‘Çünkü benliğin bütün işlerini sayıp adlandırmak olanaksızdır’ (sf. 349).
Pavlus uzunca bu listeyi yazdıktan sonra, okuyucularını uyarır. ‘Böyle davrananlar Tanrı Egemenliği’ni miras alamayacaklar’. Bu ifade Yeni Antlaşma’da birkaç yerde imanlı olmayanları anlatmak üzere kullanılmıştır (bkz. 1Ko. 6:9-11; Gal. 4:30; Ef. 5:5). Tekrar etmek gerekirse, mektubun bağlamı gereği konu imanlıların kurtuluşlarını yitirip yitirmeyeceği değildir. Pavlus, benlik ile Ruh’un etkinlik alanlarındaki farkı açıklarken Hıristiyanlar’ı benliğin işlerinden uzak durmaya çağırmaktadır. Çünkü onlar benliğin alanına dahil değildirler, yine de günah işleme kapasitesine sahip oldukları ve işledikleri için uyarıya da ihtiyaç duymaktadırlar. Onların etkinlik alanı Ruh’un alanıdır ve Ruh’un işleri de bir sonraki ayette sayılmaya başlanır.
5:22-23 Ruh’un ürünü olarak sayılan nitelikler aslında Tanrı’nın nitelikleridir. Burada birçok üründen söz edilmez, bir ürün ve onun çok çeşitli yönleri vardır. Çok çeşitli tohumların ekildiği bir tek tarla göz önüne getirilirse, bu tarla değişik zamanlarda (her tohumun yeşerme zamanı değişiktir), değişik boyutlarda (tohumların olgunlaşma zamanları değişiktir), değişik renklerde (Tanrı’nın sıfatları doğadaki renkler gibi çok zengindir) hasat verir. Ruh’un ürünü de benzer bir biçimde imanlının yaşamında Kutsal Ruh’un geliştirdiği Tanrı’nın nitelikleridir (2Ko. 3:17-18). Bunlar arasında sevgi, sevinç, şefkat, iyilik, bağlılık, yumuşak huyluluk ve özdenetim sayılmıştır. Tıpkı benliğin işlerinde söz konusu olduğu gibi Ruh’un ürünü de bunlardan ibaret değildir. Bunlara ek olarak umut (Rom. 5:5), doğruluk (Rom. 14:17) ve 1Ko. 13. bölümde sevgi ile bağlantılı olarak belirtilen nitelikler de sayılabilir. Fung, Pavlus’un çektiği sıkıntıların konu alındığı 2Ko. 6:4-10 ayetlerinde sayılan nitelikleri de bunların arasına eklemiştir (sf. 272).
‘Bu tür nitelikleri yasaklayan yasa yoktur’. Pavlus’un tartışmacı tarzına uygun bir ifade biçimidir. Yasa’yı birçok konuda bahane gösterenlerin bu erdemler söz konusu olduğunda arkalarına sığınacakları bir yasa söz konusu değildir. Dolayısıyla bu erdemleri sergilemekten kaçamazlar.
5:24 Mesih İsa’ya ait olanlar, benliğin işlerini yapmazlar. Çünkü benlikleri, onları günaha sürükleyecek olan tutku ve arzuları dahil olmak üzere, Mesih İsa ile birlikte çarmıha gerilmiştir. Onlar artık benliğin alanına değil, Ruh’un alanına aittirler. Mesih İsa’ya ait olanlar yeni yaratıklardır (2Ko. 5:17) ve bu yeni yaratıklar yeni bir vatandaşlığa sahiptirler (Ef. 2:1-6; Kol. 3:1-4; 1Yu. 3:1-3). Dolayısıyla ruhsal ve hukuksal olarak benliğin işlerini yapmak zorunda değildirler.
Ancak, ‘Ruh isteklidir ama beden güçsüzdür’ (Mat. 26:41). Birçok nedenle Hıristiyanlar bedenin zayıflığına teslim olarak günah işlerler. Ancak İsa Mesih tekrar göründüğü zaman bu zayıflıklardan tümüyle kurtulacaklardır (1Ko. 15:35-58; Kol. 3:1-4). O zamana dek kutsal kılınma sürecinde olduklarının bilincinde olarak Ruh’un denetimde yaşamayı seçmelidirler.
5:25 Pavlus parçayı tamamlarken konuyu tekrar özetliyor. Kutsal Ruh sayesinde kurtuluşa kavuşup yaşıyorsak, yaşamımıza Ruh’u dinleyerek, izleyerek, Ruh’un yönetiminde devam etmeliyiz.
5:26 Eğer böyle davranmazsak, benliğin işlerine döner övünen, meydan okuyan, kıskanan kişiler olmayı sürdürürsek yaptığımız şey ‘boş yere’ olur. Anlamsız ve saçma bir davranış olur. Pavlus’un bu üç konudan (övünmek, meydan okumak ve kıskanmak) söz etmesi onun Galatya’daki belirli bir soruna değinmek istemesinin bir sonucu olmalı.
UYGULAMA
Yaşam Pavlus tarafından sık sık bir yarışa benzetiliyor. Galatyalılar bir dönem yarışı iyi koşuyorlarmış (5:7) ama belli ki onları engelleyen birileri, bir şeyler vardı. Siz yarışı nasıl koşuyorsunuz? Sizin iyi yarışmanızı engelleyenler varsa bunların ne olduğunu biliyor musunuz?
‘Azıcık maya bütün hamuru kabartır’ (5:9). Kutsal yaşam sürmenizi engelleyen azıcık bir günah ya da Kutsal Ruh’un etkinliğine açmayı kabul etmediğiniz bir alan var mı? (Beyaz yalanlar ve dindarlık adına koyduğunuz yasalar dahil)
Kutsal Ruh’la dolu bir yaşam sürdürüyor musunuz? Tanrı ve Tanrı’nın sözü ile kişisel bir ilişkiniz var mı?
Benliğin işlerinin hangileri yaşamınızda daha etkin bir biçimde gözüküyor. Bunun değişmesi için dua ediyor musunuz ya da duaya ek olarak başka yapmak istedikleriniz var mı?
Kutsal Ruh’un ürünü arasında sayılan niteliklerden hangisi sizde daha eksik görünüyor? Bunun değişmesi için dua ediyor musunuz ya da duaya ek olarak başka yapmak istedikleriniz var mı?