V. BÜYÜTEÇ: HIRİSTİYAN YAŞAMI

Galatyalılar’da Hıristiyan yaşamını en güzel anlatan ifade bence ‘Mesih sizde biçimleninceye dek’ (4:19) sözüdür. Kurtulmak için lütfa ihtiyaç duyan insan, hak etmediği halde İsa tarafından kurtarıldıktan sonra da günah işleme kapasitesini kullanmaya devam eder. Yeni yaşamının her adımında ‘lütuf üzerine lütufla’ Kutsal Ruh aracılığıyla Mesih’e benzer olmak üzere dönüştürülür (2Ko. 3:18). Bu kutsallaşma sürecinde Mesih’e benzer nitelikler imanlıda biçimlenmeye başlar. Bu değişim imanlının hem kimliğinde hem de gündelik yaşamında görünür.

Kimlikteki Değişim

1. Mesih’te olmak: Pavlus’un Galatyalılar’da birçok kez kullandığı bir ifadedir. Dunn’a göre bu, Hıristiyan yaşamının kaynağını, kimliğini ve sorumluluklarını anlatır (sf. 399). Mesih’te olan kişi artık yaşamının Rab’bi, efendisi olarak Mesih’i belirlemiştir. Bu yaşamı sürdürebilmek için gerekli olan her şeyi ve yaşamdaki sorumluluklara ilişkin bilgiyi, örneği O’ndan alır.

2. Mesih’e ait olmak: Hem bir birey (3:29) hem de bir topluluk olarak (1:22) sahipliği Mesih’e devretmiş, egemen olarak O’nu tanımış olmayı anlatır.

3. Mesih’le olmak: Mesih’in kurtaran eyleminde imanlının Mesih ile özdeş kılındığını (3:27) ve imanlı yaşamında bunun sonuçlarının olması gerektiğini (2:20) ifade eder. Her üç ifade de öz olarak birbiriyle aynıdır.

Gündelik Yaşamdaki Sonuçlar

Galatyalılar metninde Hıristiyan’ın günlük yaşamına ilişkin yol gösterici çeşitli ayetler bulunmaktadır. Sırasıyla bakılacak olursa:

1:10 Gündelik yaşamda alacağımız kararlar çevremizdeki insanların ya da ilgililerin tepkilerinden duyulan kaygılara göre şekillenmemelidir.

Başka insanların yargılarına ya da tepkilerine verilen önem, diğer her etkenden daha üstün tutularak kişinin karar ve eylemlerine yön veriyorsa buna insan korkusu denebilir. Karar ve davranışların kaynağı Tanrı’nın öğrettikleri ya da Kutsal Yazılar olmadığı zaman imanlı yanlış yolda yürüyordur. İmanlı yaşamının her noktasında en önemli yer, Tanrı’ya verilmelidir.

Fee (2011, sf. 96) bu ayeti yorumlarken Müjde’yi insanların kulaklarına hoş gelecek şekilde sunmanın da, insanları gereksiz bir biçimde rahatsız edecek şekilde sunmanın da doğru olmadığını vurgular. Eğer insanlar Müjde’yi reddedecekse, reddettiklerinin bizim tutum ve sunuş biçimimiz değil Müjde olduğundan emin olmalıyız.

3:10 Ne bir dinin kuralları (şeriatı) ne de kendi koyduğumuz kurallar, Tanrı’nın lütfu ile kurtulduğumuz gerçeğini gölgelemelidir.

Herhangi bir dinsel şeriatı, söz konusu kurallar her ne kadar iyi de olsa, Tanrı ile ilişki için ön koşul, kurtulmanın öncülü sayan kişiler, olanaksız bir işe soyunmuşturlar. Çünkü kuralları her zaman, sürekli uygulamak mümkün değildir. Kural ya da yasa her uygulanmadığında, kişinin vicdanı onu suçlar ve sonuçta yargılanmaya götürür. Oysa Tanrı bizim bu yasa ya da kuralları uygulayamayacağımızı bilir ve bizden bir şey istemeden bizi bu ümitsiz çabadan özgür kılar. Buna lütuf denir. Yaşamınızı kurallar değil, lütuf yönlendirirse Hıristiyan yaşamını sürdürebilmek için gereken özgürlük ortamı sağlanmış olur. Hıristiyan kişi, bu açıdan yaşamını denetlemelidir.

5:16, 25 Dünyanın ve doğal benliğimizin bizi yönlendirdiği tutum ve davranışlar yerine, Kutsal Ruh’a uygun ürün vermek üzere Ruh’un denetiminde yaşayın.

Kime yaşamımızda fırsat verirsek, bizi etkileyecek olan da odur. Benliği ya da dünyayı değil, Ruh’u dinlemeliyiz. Ruh’u dinlemek için kişisel tapınma zamanınızda sessiz bir zaman ayırarak Tanrı’nın yüreğinize seslenmesine izin verin. Kutsal Kitap, yazarı olan Kutsal Ruh’un bize öğretmek istediklerini içerir. Öğrenmek için en önemli kaynaktır. Bir başka kaynak da kilisedeki kardeşler olur. Onların teşvik ve uyarı sözlerine kulak verin. Kardeşlerle ilişkinize eski yaşamınıza karşı ölmüş olduğunuz, Mesih’le çarmıhında özdeşleşmiş olduğunuz gerçeği damgasını vurmalıdır. Çarmıhın zaferi yaşamınızda gözükmeli ve kardeşlere olan etkiniz yapıcı, destekleyici ve alçakgönüllü bir nitelik taşımalıdır.

6:1 Günah işlerken yakalananlara karşı lütuf göstermek ve günahla mücadele ederken günaha düşmemek gerekir.

Başkalarını yargılamak çok kolaydır. Günahta yakalansa bile başkalarını eleştirirken acımasız, öfkeli ve kavgacı bir tutum sergilememek gerekir. Günah işleyenleri elbette uyarmalıyız,o ama bunu yaparken alçak gönüllü olmalıyız (Mat. 7:1-5). Günahla mücadelenin amacı günahkarı tövbeye yönlendirmek ve onu tekrar imanlı yaşamı ve toplumu içinde saygın bir konuma gelecek duruma kavuşturmaktır.

6:2 Kardeşlik sevgisini zor durumda olanlardan esirgemeyin.

Mesih İsa en önemli ikinci buyruğun kardeşini sevmek olduğunu söylemişti (Mat 22:36-40). Yaşamın zorlukları nedeniyle sıkıntı çekenlere destek olarak, onları dinleyerek taşıdıkları yükler açısından teselli edici ya da hafifletici bir rol üstlenebiliriz. Etkin bir biçimde sevgi göstermek bu anlama gelir.

6:3 Alçak gönüllü olun.

İnsan günaha eğimliliği ve Tanrı’nın engin lütufla sağladığı yüce kurtuluş karşısında haddini bilmelidir. Geldiğimiz konumların, sahip olduklarımızın kaynağının Tanrı olduğu gerçeği asla unutulmamalıdır. Hem sahip olduklarımızın hem de bizim sahibimiz O’dur.

6:4-5 Övgüye layık olan yalnız Tanrı’dır.

Kendi yaptıklarımızla övünebileceğimiz anlamı çıksa da, aslında Hıristiyan tapınan bir yüreğe sahip olmalıdır. Her durumda ancak O övülebilir. Tapınmak gündelik yaşamın temel bir unsuru olarak yer almalıdır.

İnsanların genel eğilimi başkalarını denetlemek, onların yanlışlarını ortaya çıkartmaktır. Hıristiyanlar ise öncelikle kendilerini denetlemelidir. Onlara düşen yük öncelikle budur; sonra da gündelik yaşamlarındaki kişisel sorunlarla başa çıkmaktır..

6:6 Tanrı sözünü öğreten kişileri ihmal etmemek gerekir. Hem ruhsal hem de fiziksel olarak onların ihtiyaçlarını düşünmeyi sorumluluk olarak kabul etmek gerekir.

Bu ayetlere başkaları da eklenebilir. Ama konuyu çok uzatmamak açısından yukarıdaki örnekler yeterlidir. Hıristiyanlar lütufla kurtulup, yaşamlarını lütufla devam ettiren ve bu lütfu başkalarına da göstermeleri gereken kişilerdir. Bu lütufta büyümek, Hıristiyan yaşamının temelidir.