Yangın!

Ormanların birinde yangın çıkmış. Ormancı yangından kaçarken, gözü bir karınca yuvasına ilişmiş. Ormancı karıncıları yaklaşan felaket hakkında uyarmak istemiş, durmuş, ve var gücüyle karıncalara, “Yangın! Yangın! Herkes dereye doğru kaçşın!” diye bağırmış. Karıncalar ise ormancıya aldırış etmemiş, onun farkına bile varamamışlar.

Ormancı şaşırmış, ne yapacağını bilememiş. Ciğeri karıncalar için sızmış, fakat onlarla bir türlü iletişim kuramamış, onları uyaramamış.

İnsanın karıncalarla ilişki kurabilmesinin sadece bir yolu var: o da insan karınca olmasıdır. Soydaşlarının anlayabildikleri bir imdat işaretini sadece bir karınca verebilir. Ormancı gerçekten karıncaları uyarmak isterse, insan yüceliğinden soyunarak karınca özünü alması gerekir…

İşte İsa Mesih bizim için aynen bunu yapmıştır. Biz ufacık insanları başımıza gelen felaket hakkında uyarabilmek ve bize kurtuluş yolu göstermek için, Tanrısal yüceliğinden soyunarak insan özünü aldı. Dünyamıza geldi ve anlayabildiğimiz bir dilde bizi uyarmakta ve bizi Kurtuluş Yolunu göstermektedir. O bugün “Yangın var!” diye bağırıyor. “Günahlarınızdan dolayı cehennem yangını sizi yakalayacak. Canını seven her şeyini bırakıp bana doğru kaçsın!”