Allah’ın özünü asla kavrayamıyoruz. O’nu kavrayabilseydik, Allah insan aklı kadar küçük oluverirdi! “Üçlü Birlik” terimiyle de insan aklının asla anlayamadığı bir kavram dile getiriliyor. Allah’ın özünü, üçlü birliğini anlayabilseydik, Allah tapınmamıza layık olmazdı! Gerçekte yaşayan Allah düşünebileceğimizden çok daha üstündür.
TBMM binsasının bir penceresinde oturan bir böcek neler idrak edebiliyor? Bir cam parçası, belki de pencere çerçevesi ve birkaç tuğla… Fakat bu binanın ne olduğunu, ne için kullanıldığını ve içinde neler konuşulduğunu asla anlayamaz, bunlar ona anlatılamaz. Çünkü bunun gibi kavramlar böcek beyinlerinin anlayamacağı kadar üstündür. Biri gelip de ona TBMM’nı anlatmak istese böcek hiçbir şey anlayamaz. Fakat bir insan, insan yüceliğinden soyunarak böcek özünü, benzeyişini üstüne alabilseydi, belki yüce kavramlardan eksik olan böcek dilinde bir şeyler anlatmaya çalışabilirdi.
Biz de Allah’a karşı ve O’nun üçlü birliğine karşı TBMM binasında oturan küçücük böcekler gibiyiz. Allah’ın özünü ve amaçlarını kavrayamayız.
Yine de Allah bizi düşünüyor, bizimle bir ilişki kurmak istiyor. O’nun için Tanrı’nın Sözü insan bedenine büründü ve İsa Mesih olarak dünyamıza geldi. O’nun kişiliğini, sevgisini, kutsallığını, adaletini az da olsa kavrayabilelim ve kavrayınca O’na tapınalım diye kendini insan kadar küçülttü!