Mesih İnanlısı ve Toplum

İLK HIRİSTİYANLARDAN itibaren gerçek inanlılar içinde yaşadıkları topluma karşı büyük bir sorumluluk duymaktadırlar. İsa Mesih nasıl “tüm kent ve köyleri dolaşarak, ders verdi ve Göksel Egemenliğin müjdesini duyurdu, her hastalığı ve her illeti iyileştirdiyse” (İncil: Matta 9:35), öğrencileri de öyle kendilerini topluma adamalıdırlar. “Yeryüzünün tuzu sizsiniz. Dünyanın ışığı sizsiniz. Sizin ışığınız insanların önünde öyle parlasın ki, iyi işlerinizi görerek göklerde olan Babanızı yüceltsinler!” (İncil: Matta 5:13-16). Dolayısıyla, Mesih İnanlıları yalnız insanların ruhsal sorunlarıyla değil, toplumsal sorunlarıyla da ilgileniyorlar.

Tarih, Mesih İnanlılarının içinde yaşadıkları toplumun üzerindeki etkilerini gösteren örneklerle doludur; onlar nereye gittilerse, orada hastaneler kurup, eğitim etkinliklerini çoğalttılar. Bu konuda birkaç örneğin ele alalım.

Müjdeci Neving, Çin’deki Şantung eyaletinde bugüne dek südürdüğü narenciye endüstrisini başlattı. ‘Basil Misyonerleri’ kahve ve kakao’u Ghana’ya tanıtarak, bu ülkenin ekonomisinde bir devrim yarattılar. James McKean, Kuzey Tayland’ın üç ana sağlık sorunu olan çiçek hastalığını, sıtmayı, ve cüzamı ortadan kaldırdı. Mesih İnanlıları misyonerleri, yerlileri sömüren hükümetler ve şirketlerden korumaya çalıştılar ve kölelikle savaştılar; Çin’de afyon ticareti, ayak sarılması (Çin’de küçük kızların ayaklarının fazla büyümemesi için yapılan bir gelenek idi) ve kız bebeklerin öldürülmesi geleneğiyle mücadele ettiler. Hindistan’daki dul kadın yakma geleneği, küçük çocuk soykırımı, Hint tapınaklarında resmen işlenen fahişeliği, ve toplumdaki sınıf (kast) sistemini yok etmeye çalıştılar.

Tarihçiler İngiltere’nin, Fransa Devrimi gibi kanlı ve vahşi bir devrimden korunmasını Müjdeci John Wesley ile başlanan ruhsal uyanışa bağlıyorlar. Willıam Wilberforce ve Mesih İnanlısı olan diğer İngiliz parlamenterler yaşamlar boyunca köleliğin ortadan kalkması için çalıştılar. Ayrıca cezaevlerindeki kötü durumlarla, eğitim ve endüstri konularıyla ve diğer toplumsal sorunlarla da ilgilendiler.

Özellikle eğitim alanında Mesih İnanlıları ve gönderdikleri misyonerler dünya çapında katkıda bulundular. Her nereye gittilerse, hiç bir karşılık beklemeden okullar kurdular. Buna en güzel bir örnek olarak, Türkiye’yi verebiliriz.

Türkiye’nin Borcu

1830’larda Türkiye’de erkeklerin %90’i ve kadınların hemen hemen %100’nünün okuması yazması yoktu. Bütün Türkiye’de bir tek lise yoktu. İlk lise 1834’de erkek çocuklar için misyonerler tarafından Pera’da (İstanbul Beyoğlu semtinde) kuruldu. 1840’ta okul Bebek’e taşındı. Verdiği dört yıllık eğitimde Türkçe, matematik, fen, felsefe, tarih, ve din dersleri işlendi. Hemen ardından da İznik, Kayseri, ve Sivas’ta da liseler açıldı. 1913’te Mesih İnanlılarının kurduğu liselerin sayısı 33’e ulaştı. 1845’te ilk kız lisesi bir Mesih İnanlısının evinde (bay ve bayan Goodell’de) açıldı. İstanbul’da 1871’de başka bir kız okulu açıldı, ve ardından Mesih İnanlıları da Adapazarı, Adana, Gaziantep, Bitlis, Bursa, ve Van’da kız okulları kurdular.

Türkiye’de yüksek eğitim temellerini atan da Mesih İnanlıları idi. İstanbul’daki Amerikan Kız Koleji, Robert Koleji, Boğazıcı Üniversitesi, İzmir’deki ‘Internatıonal School’, ve Tarsus’taki Amerikan Koleji bugüne dek faaliyetlerini sürdürmektedir.

Bu İlginin Kaynağı Neder?

Mesih İnanlıları neden toplumdaki sorunlar ile ilgileniyorlar? Çünkü adil olan Tanrı’nın toplumdaki adaletsizlikleri ortadan kaldırması, seçmiş olduğu halk aracılığıyla gerçekleşecektir. İsa bunu hesap günü hakkında konuşurken böyle anlattı:

“O zaman Kral (yani, Tanrı), sağındaki kişilere, ‘Sizler, Babamın kutsadıkları, gelin!’ diyecek. ‘Dünya kurulduğundan beri sizin için hazırlanmış olan egemenliği miras alın! Çünkü acıkmıştım, bana yiyecek verdiniz; susamıştım, bana içecek verdiniz; yabancıydım, beni içeri aldınız; çıplaktım, beni giydirdiniz, hastaydım, benimle ilgilendiniz, zindandaydım, yanıma geldiniz.’ O vakit doğru kişiler O’na şu karşılığı verecekler: ‘Ya Rab, biz seni ne zaman aç görüp doyurduk, ya da susamış görüp içecek verdik? Seni ne zaman hasta ya da zindanda görüp yanına geldik?’ Kral da onlara şöyle cevap verecek: ‘Size doğrusunu söyleyeyim, bunu en basit kardeşlerimden biri için yaptığınızı, benim için yapmış oldunuz’” (İncil: Matta 25:34-40).

İnsan Bir Bütündür

Mesih İnanlıları (gerçek Hrıstiyanlar, sırf İncil’e inananlar) insanı bir bütün olarak görüyorlar. İnsan, sadece sonsuz ızdıraptan kurtarılacak bir can değil, ya da sadece yemeğe, giyime, barınacak yere ve sağlığa ihtiyacı olan bir beden de değil. İnsan yalnız toplumsal bir yaratık da değil. Ademoğlu bir bütündür. Eğer komşumuzu kendimiz gibi seversek (İncil: Markos 12:31), onu tamamen sevmeliyiz. Yani ruhsal, bedensel, ve toplumsal ihtiyaçlarıyla ilgilenmemiz gerekir.

Gerçek iman ve sevginin birbirine sıkı sıkıya bağlanmış olması gerekir. Yakup peygamberin dediği gibi, “Kardeşlerim, eğer bir kimse iyi eylemleri yokken imanı olduğunu söylerse, bu neye yarar? Öyle bir iman o kimseyi kurtarabilir mi? Bir erkek ya da kız kardeş çıplak ve günlük yiyecekten yoksunken, sizden biri ona, ‘Esenlikle git, ısınmanı ve doymanı dilerim’ derse, ama bedenin gereksindiklerini vermezse, neye yarar? Bunun gibi, tek başına eylemsiz iman da ölüdür” (İncil: Yakup 2:14-17).

İsa nasıl yoksul, hasta, acıkmış ve aciz olan kitlelere acıdıysa (İncil: Matta 9:36) ve onlar için “yüceliğinden soyunarak kul özünü aldıysa” (İncil: Filipililere Mektup 2:7,8), O’nun izinde yürüyenler de kendi refahını, rahatını, kültürünü hiçe saymalılar. Gerçek Mesih İnanlıları, Mesih İsa’yı örnek alarak, başkalarının yararını gözetmeye çalışıyorlar. “Aranızda birinci olmak isteyen, hepinizin kulu olsun. Çünkü İnsanoğlu (İsa Mesih) bile hizmet edilmeye değil, hizmet etmeye ve canını birçokları uğruna fidye olarak vermeye geldi” (İncil: Markos 10:44-45).

Mesih İnanlıları âdemoğlunun Tanrının benzeyişinde yaratıldığını, ve İsa Mesih’in pahası biçilmez kanıyla satın alındığına inanırlar. Dolayısıyla, insanoğulunun bütün sorunları, ruhsal ya da toplumsal olsun, Mesih İnanlısını ilgilendirir. İnsana hizmet etmek Tanrı’ya da hizmet etmek demektir. Çünkü gerçek iman sevgide sonuçlanıyor, ve gerçek sevgi de hizmette tamamlanıyor. “Yalnız servgiyle etkin olan imanın değeri vardır. Birbirinize sevgiyle hizmet edin” (İncil: Galatyalılar 5:6,13). “Yavrularım, sözle ve dille değil, eğlemle ve içtenlikle sevelim. Böylelikle gerçeğe ait olduğumuzu bileceğiz” (İncil: Yuhanna 3:18-19).