13. VAAT EDİLEN KRALLIK

Sürgün Dönemi

Ele Alınan Bölümler: Yeremya’nın Mersiyeleri; Hezekiel;

Daniel

Okunması Önerilen Bölümler: YM 3:19-38; Hezekiel 1; 11:16-20, 17; 21:25-27; 34; 36:22-36; 37; Daniel 2; 7; 9; 12:1-3



Düşünülemeyen şey sonunda gerçekleşti. Tanrı, zalim Babil ordusunu kullanarak sevdiği şehir Kudüs’ü yok etti. Peygamber Yeremya, Yeremya’nın Mersiyeleri adlı kitabında şehir düşmeden önceki korkunç kuşatma günlerinde bebeklerin açlıktan ölmelerine (YM.4:4), kadınların kendi çocuklarını yemelerine (2:20; 4:9-10), şehir düştükten sonraki katliama (2:20-21), ırza geçme ve alçaltılma (5:11-13) olaylarına tanık olmasından kaynaklanan üzüntüsünü dile getirmektedir. Peygamber için en büyük keder, Rab’bin Kendisinin bunu yapmış olmasıdır (2:1-9):

Rab yuttu; acımadı... Yere yıktı... Şiddetli öfkesiyle kaldırıp attı... Kendi tapınağını terk etti.”

Burada önemli olan şeyi görmezlikten gelmeyelim: Günah mahveder. Günah Tanrı’nın, halkının sahip olmasını arzu ettiği sevinç ve yüceliği onlardan alır ve bunun yerine sadece üzüntü, alçaltılma ve ölüm bırakır. “Çünkü Tanrı isteyerek üzmez ve insanoğullarını kederlendirmez” (3:33). Bunlar günahın sonuçlarıdır! Dinleyelim ve Kudüs’ten bir şeyler öğrenelim:

Rab adildir; çünkü emrine karşı asi oldum; şimdi ey kavmlar, hepiniz dinleyin ve derdimi görün; ere varmamış kızlarımla gençlerim sürgüne gittiler” (1:18).

İmansızlıkları utanç vericidir. Yine de büyük günahlarına karşın İsrail’in Tanrı’sından ötürü umut var:

Bunu yüreğime getiriyorum; bundan ötürü ümidim var.

Rab’bin lütuflarındandır ki telef olmadık,

Çünkü merhametleri bitmez.

Onlar her sabah tazelenir,

Senin sadakatin büyüktür (YM. 3:21-23).

Şimdi yetmiş yıllık esaret dönemine girdiklerinde (Yer.25:11), Tanrı’nın halkı İsrail için vaat, kurtuluş ve yeniden doğuş hakkında çok güzel sözler buluyoruz. HemHezekiel hem de Daniel bizler için, başarısızlık ve ruhsal felaket zamanlarında iman ve umutla yaşama modelidirler.


HEZEKİEL - İYİ ÇOBANIN EGEMENLİĞİ

Hezekiel kâhinler soyundan geliyordu ve Kudüs’ün düşmesinden yaklaşık on yıl önce M.Ö. 597’de Kral Yehoakin’le birlikte sürgüne götürülmüştü. Çok özel bir şekilde hizmete çağırılmasının yanında (1-3’üncü bölümler) Hezekiel’in görevinin üç ana bölümü vardır:

1. (4-24) Hezekiel, Yahuda’yı gelmekte olan felaket hakkında uyarmayı Babil’den sürdürür.

2. (25-32) Kudüs’ün kuşatılması sırasında, diğer uluslara da yargının geleceğini söyleyerek uyarır.

3. (33-48) Eski Davut’un soyundan gelen krallar için hiçbirumut kalmamış, bunun yerini İyi Çoban’ın egemen olacağı vaadi ve beklentisi almıştır.

Hezekiel’in hizmeti fazlasıyla sembolik (apokaliptik) dille olduğu kadar alışılmamış sembolik etkinlikler, alegoriler (yerineler) ve benzetmelerle doludur. Hakim olan konu, TANRI’NIN YÜCELİĞİ’dir ve başlangıçtaki görümde verilmiştir. Tanrı, “Milletlerin gözünde ismim bozulmasın diye kendi ismim uğrundaçalıştım” (20:9, 14, 22) ve “Allah’ınız Rab’bin ben olduğumu bilesiniz diye” (54 kez) demiştir. Bunun gerçekten bizim yaşamlarımızda da egemen olması gerekir. Tanrı Kendi yüceliği konusunda kıskançtır. Eğer O’nun halkı olduğumuzu iddia ediyorsak, o zaman yaşamlarımız da O’nun ismine yaraşır nitelikte olmalıdır. “Özet olarak, her ne yer ve içerseniz, her ne yaparsanız, her şeyi Tanrı’nın yüceliği için yapın” (1Ko.10:31).

Kutsal Ruh, Tanrı’nın vaadine daha çok ayrıntılar ekledikçe bu peygambersel kitaptaki bazı önemli parçaları ele alacağız.

Rab’bin Yüceliği

Hezekiel kitabındaki her sahnede egemen öğe Tanrı’nın tahtıdır (1:4-28). Babil’deki sürgünde kendisine gelen bu görüm onun bir peygamber olarak çağrılmasının temeliydi (2-3).

Burada, içinde bulundukları durumlardan ötürü kendilerini baskı altında ve sıkıntıdahisseden herkes için yüreklendirici bir şeyler vardır. Hezekiel artık Kudüs’teki tapınakta tapınamıyordu, ama uzak Babil’de hiçbir kâhinin asla görmediği Tanrı’nın yüceliğinin görümlerini Tanrı ona gösterdi. Bütün her yol kapalı gözüktüğünde genellikle gökler açılır.103

Hezekiel, kuzeyden gelen şiddetli bir fırtına görür (Hez.1:4). Bu, Tanrı’nın Kudüs’e karşı yargıyla geldiğinin resmidir (43:3). Fazlasıyla sembolik olan sahne Yuhanna (Esi.1, 4-5), Daniel (Dan. 7:9-10) ve İsrail’in önderleri (Çık.24:9-11) tarafından görülenlere benzer. Bu parlayan ışıklar, dönen tekerlekler ve gök gürültüleri çıkaran kanatların ortasında parlak renklerden oluşmuş bir gökkuşağıyla çevrelenmiş olarak Rab’bin Kendisi bulunur. Dört “canlı yaratığın” başlarının üzerindeki parıldayan alanda tahta oturmuş, ateş ve aydınlık saçan “insana benzer bir görünüşü” var. Bu, “Tanrı’nın yüceliğinin parıltısı, O’nun varlığının öz görünümü” ve “Görünmez Tanrı’nın görüntüsü olan Tanrı Oğlu’ydu (bkz. İbr. 1:3; Kol.1:15). Eski Antlaşma’daki Tanrı’nın görünüşleri üzerinde daha çok bilgi edinmek için Ek 8’ bkz.

Tanrı’nın her şeye yeten varlığı, Kendi peygamberi, Kendi vaadi, Kendi topluluğu ve de gelmekte olan krallığı ile beraber olmaya devam edecekti. Ama Hezekiel, Tanrı’nın görkeminin, tapınağın içindeki korkunç putperestliğin ve kötülüğün sonucu olarak tapınağı istemeyerek terk ettiğini görür (bkz. Hez.8–10. bölümler). Tanrı’nın varlığı, İsa Mesih gelip de “Rab’bin görkemi çobanların çevrelerini aydınlatıncaya” dek bir daha yeryüzünde görülmedi (Luk.2:9). Mesih güçle döndüğünde krallığın yeryüzünde yerleşeceği hakkındaki son görümünde Hezekiel, Tanrı’nın görkeminin tapınağı yeniden doldurduğunu görür (43:1-9).

Hezekiel’deki, Rab’bin yüceliği öyküsünü izlemek aynı zamanda, bir bütün olarak kitap için bir çerçeve oluşturur ve Tanrı’nın İsrail, özellikle de kutsal Yeruşalim (Kudüs) kenti için olan peygambersel programını anlamamıza yardım eder. Aşağıdaki şekil bu ana hatları açıklamaya yardımcı olacaktır:

Yahve/RabOnlara ‘Tapınak’ Olacak (11:16-20)

Tanrı halkının tapınağın kalıntılarından bile uzakta olduğu sürgündeki karanlık yıllar boyunca, Yahve “onlara küçük bir tapınak olmuştur” (11:16). Göksel Babaları o zaman bile, bulundukları yer ister tapınak, ister bir toplantı salonu ya da bir kilise olsun Kendisine “ruhta ve gerçekte tapınacak” kişileri arıyordu (Yu.4:23). Bina, programlar ya da vaizler kim olursa olsun, halkının her topluluğunu kutsayanın sadece Rab’bin varlığı olduğunu sürekli olarak öğrenmeliyiz.

Rab aynı zamanda, halkı kendi ülkelerine geri döndüreceğini ve “Rab’bin kanunlarını tutsunlar ve onları yapsınlar diye içlerinde yeni bir ruh” olacak şekilde (11:17-19) onların içlerini değiştireceğini de vaat etmiştir. Ve şimdi vaadin bildik sözlerini görüyoruz, “O zaman onlar benim kavmım olacaklar ve ben de onların Allah’ı olacağım” (11:20).

Yeni Davutsal Krallık ve Bu Krallığın Haklı Kralı
(17; 21:25-27)

Hezekiel 17, RAB yerine Mısır’a güvenen son Davutsal kral Tsedekiya’nın Babil’in “kartalı” tarafından yerinden alınmasını resmeden bir alegoridir. Buna karşın Tanrı, İsrail’de büyüyüp büyük bir sedir ağacı olacak olan küçük bir dalı yeniden dikmeyi vaat ederek tarihin bu bölümü hakkında son sözü söylemek istiyordu (17:22-24). Bu da bir kez daha Tanrı’nın, önemsiz köklerden gelecek olan yeni dünya Yöneticisini ve Krallığını gösteriyordu (bkz. Yşa.9:6-7; Mik.5:2-4).

Tanrı, Tsedekiya’ya, Sen, İsrail prensi olan kötü adam” diyerek tacını başından çıkarmasını ve başkâhine de sarığını çıkartmasını söyledi. Hem krallık hem de kâhinlik, hakkı olan gelene kadar artık var olmayacak”tı (21:25-27; bkz. Yar.49:10). Hem kral hem de kâhin olan Mesih geldiğinde Tanrı krallığı O’na verecekti (Mez.110; Zek.6:11-13; İbr.4:14-16; 7:1 - 8:2).

İyiÇoban (34)

Rab halkının İyi Çobanı’dır (34:31; bkz. Yar.49:24; Mez.23; 78:52-53; 79:13; 80:1; 95:7; Yşa.40:11;49:9-10; Yer.31:10; Zek.11). Onları, İsrail’in önderleri olan çobanlara teslim etmişti. Ama onların bencilce ihmalleri ve zalimlikleri Tanrı’nın halkını sürgünde bırakmıştı: “bütün yeryüzüne dağıldılar; ve onları arayan soran yok”tu (34:1-6). Bu yüzden Rab, “İşte ben, koyunlarımı sorup onları araştıracağım…ve onları ben yatıracağım… Kaybolanı arayacağım, sürülmüş olanı geri getireceğim, kırık olanı saracağım ve hasta olanı kuvvetlendireceğim; fakat semizi ve kuvvetliyi helâkedeceğim” diyerek (34:11-16) koyunlarını kötü çobanlardan kurtarmaya azmetmişti (34:7-10).

Sonra Yeremya 30:9’da olduğu gibi yeni bir “Davut” vaat edilir: Daha önce olduğu gibi, “Tanrı’nın Hizmetkârı, İbrahim’in, İshak’ın, Yakup’un ve Davut’un soyu diye bilinen bütün grubun önderliğini yapacağı vaat edilen temsilci kişidir”104 ve bu “barış antlaşmasında” (34:25) eski vaat “formülü”nü yeniden buluyoruz (34:24, 30):

O zaman ben Tanrıları RAB’bin onlarla birlikte olduğumu ve İsrail soyunun da benim halkım olduğunu anlayacaklar. Böyle diyor Rab Yahve” (34:30-31).

Temizlenme ve Yeniden Doğuş (36:22-36)

Bu görkemli bölümde, Tanrı İsrail’i yeniden toplamayı vaat eder ve bunun aracılığıyla “milletler arasında bozulan büyük ismimin kutsallığını şüpheden kurtaracağım” der (36:23). Tanrı, “sizin uğrunuza değil... Kendi kutsal ismi uğruna” harekete geçecektir (36:22, 32). Ama bu ulusal kurtuluştan daha görkemlisi, kişisel iman yoluyla Yeni Antlaşma’yı kabul edenlerin geçireceği içsel deneyim olacaktı. Bunlar temizlenecek ve kendilerine Kutsal Ruh aracılığıyla armağan olarak “yeni bir kalp ve yeni bir ruh” verilecekti (36:25-27). Ruh’un bu işi sayesinde, atalarına verildikten sonra kendilerine yeniden iade edilen topraklarda (36:28-36) Tanrı’nın yasasının doğruluğunu yerine getireceklerdi (36:27).


Yeniden Bir Araya Gelmiş ve Yenilenmiş İsrail (37; 40-48)

Kuru kemikler görümüyle (bölüm 37) Rab, iki aşamalı bir ulusal diriliş vaat eder: 1) yeniden bir araya getirme (37:1-8, 11-13) 2) yeniden canlandırma (37:9-10, 14). İş bu kadarla da kalmayacak, uzun süredir birbirlerinden ayrı olan oymaklar (Yusuf: kuzeydeki on; Yahuda: güneydeki iki), “bir tek kralın” altında “bir tek Tanrı” ve “bir tek çoban, Hizmetkârım Davut” ile “bir tek ulus” olarak bir araya toplanacaklardı (37:15-24). Bu, “barışantlaşması ya da “sonsuz antlaşma”nın özü, RAB’bin “meskeninin sonsuza dek onların arasında olacağı”ydı (37:25-28).

Hezekiel’in umut mesajı, yenilenen yeryüzü ve kendisinden sürekli derinleşen bir yaşam ırmağının aktığı (47:1-12) gelecekteki görkemli tapınağın ayrıntılı tanımıyla son bulur (40-48). Bu tanımın bir kısmı sembolik olmakla birlikte, Tanrı’nın yeni bir tapınakta Kendisine tapınan halkı arasındaki varlığı ve yenilenen gökler ve yeryüzünün merkezinin yeni Kudüs olacağı kesindir.


DANİEL - VAAT EDİLEN KRALLIĞIN BAŞARISI

Çocukların, “Daniel gibi olmaya cesaret et” diye bir ilahisi vardır. Hezekiel gibi bir sürgün olan Daniel, Tanrı’nın düşmanlarının arasında ve şiddetli baskı karşısında bile, Tanrı’ya yaşam boyu sadakatin parlayan bir örneğidir (1, 3, 6’ncı bölümler). Fakat Tanrı’nın vaadi üzerine yaptığımız bu çalışmada Daniel’in ilginç yaşamı üzerinde değil, yalnızca bu Tanrı adamına 2, 7 ve 9-12’nci bölümlerde verilen şaşırtıcı esinlerin üzerinde duracağız.

Bu kitapta Tanrı Kendisini, büyük Bildirici olarak eşsiz bir şekilde tanıtır: “Derin ve gizli şeyleri ortaya çıkarır... Ama gökte gizleri açıklayan bir Tanrı var... gizleri açan da neler olacağını sana bildirdi (Dan.2:22, 28, 29). Tanrı’dan uzak dünyasal yöneticiler bile, “Tanrın gerçekten tanrıların Tanrısı, kralların Efendisi, gizleri açan O’dur” diye itiraf ederler.Sırlarını bilge ve akıllı kişilerden gizleyip alçakgönüllü insanlara açtığı için Tanrı’ya, Mesih İsa’nın da yaptığı gibi teşekkür edip övgü sunmalıyız (Mat.11:25; 16:17; 1Ko.2:7, 10). Yüklerle fazlasıyla ağırlaşıp donuklaşarak O’nun Ruhu’nun vahyeden sesini işitemez hale gelmekten kaçınmalıyız (bkz. Pavlus’un Efesliler 1:17-19’daki duası).

Yeruşalim’in düşüşüyle başlayarak, İsrail ulusu birbiri ardından gelen dört dünya imparatorluğunun yönetimi altına girdi. Her biri birçok ulusu yönetmek üzere yükselmiş, ama sonra zayıflayıp sonunda yıkılmıştır. Bunlar dünya tarihinin en büyük imparatorlukları değildiler, ama Kutsal Kitap’ta uluslar, öncelikle İsrail ve Yeruşalim’le çatışmaya girdikçe peygambersel önem kazandıklarından Daniel’in görümlerinin ele aldıkları bu dördüdür. Aşağıdaki haritalar, bu krallıkların her birinin en parlak dönemlerindeki yaklaşık büyüklüklerini göstermektedir.


Şam

İ

Şam


Taş”, “Günleri Eski Olan” ve Tanrı’nın Krallığı (2, 7)

Daniel kitabının ana konusu, Tanrı’nın sonsuz egemenliğidir. Her dönemde Tanrı insanların gururlu krallıklarından daha yüce ve güçlüdür. Ama bir gün Meshedilmişi’ni bütün dünya üzerinde Kral olarak tahta oturtup sonsuz Krallığı’nı kuracak ve onları tamamen yok edecektir.

O yaşayan Tanrı’dır, sonsuza dek var olacak. Krallığı yıkılmayacak, egemenliği son bulmayacak” (Dan.6:26; 2:20-21, 44; 4:3, 34; 7:14’le kıyaslayın).

Bu konu en çarpıcı olarak iki ilginç görümsel esinle gösterilir: Nebukadnessar’ın 2’nci bölümdeki rüyasıyla Daniel’in 7’nci bölümdeki görümü birbiriyle bağlantılıdır. Her ikisi de, “Diğer ulusların döneminde” Kudüs’ü ayakları altında çiğneyecek olan dünya imparatorlukları dizisini önceden bildirmişlerdir (Luk.21:24). Bu dönem Babillilerin Kudüs’ü istilasıyla başlamıştır ve Tanrı’nın görkemli krallığının yeryüzünde kurulmasıyla dramatik bir şekilde sona erecektir. Nebukadnessar’ın gördüğü dev heykelin dört kısmı, Daniel’in görümünde gördüğü dört hayvanla uyumludur. Bunlar, yukarıda belirtilen dört krallığı temsil ederler. Nebukadnessar’ın rüyasındaki kritik nokta, “insan eli değmeden kesilen taş” (Mesih) “bütün krallıkları ezip yok edecek ... ve bütün dünyayı dolduracak” olan Tanrı’nın “hiç yıkılmayacak” olan krallığı kuracağı zamandır (2:34, 44). Daniel’in görümünde bu nokta, “İnsanoğlu’na benzerbiri” gelip “Eskiden beri var Olan”dan bütün uluslar üzerinde egemenlik aldığı zamandır (7:13-14). Bu paralel sahneler, Rab İsa Mesih, bütün dünyayı yargılayıp üzerinde egemenlik sürmek için “ğün bulutlarıyla” döndüğünde yerine gelecektir (bkz. Mar.14:61-62). Bu önbildirileri ve gerçekleşmeleri aşağıdaki tabloda şöyle özetleyebiliriz:


DEV BİR HEYKEL VE

TAŞ (2:31-35)

4 CANAVAR VE İNSANOĞLU (7:1-14)

YORUM

(2:36-45; 7:15-28)

1. Baş altından

Kanatlı Aslan

Babil İmparatorluğu

2. Göğüs ve kollar gümüşten

Ayı (8:20’de bir Koç)

Medler ve Perslerin İmparatorluğu

3. Karın ve kalçalar bronzdan

Leopar/dört baş

(8:21-22’de bir Keçi)

Büyük İskenderin Yunan İmparatorluğu ve kendisinden sonra gelen dört general




4. Bacaklar demirden; ayaklar kil ve demirden

Korkunç Canavar; On boynuz

ve bir boynuz

Roma İmparatorluğu105 Batı Birliği, Mesih Karşıtı

5. Göksel Taş’ın heykeli parçalayıp, bütün dünyayı doldurması

Günleri Eski Olan tarafından İnsanoğlu’na sonsuz bir krallık verilir

Krallığını almak için güçle ikinci gelişindeki İsa Mesih

Böylece insanların gururlu krallıkları, En Yüce Olan’ın, yani Günleri Eski Olan’ın korkunç yargısıyla karşı karşıya kalacaklar. Bu krallıkların büyük siyasi başarılarına karşın, doğası bakımından canavarca, vahşi ve kösnül olan şeytansal ve putperest sistemin parçaları oldukları ortaya konacaktır. Putun yerini İsrail’in gerçek Taşı (gökten gelen Rab) ve canavar dünya yöneticilerinin yerini de gerçek İnsanoğlu alacak ve sonsuza dek tahtta oturacaktır. O’nunla birlikte, “En Yüce Olan’ın Kutsalları” (7:18, 22, 27) ve “kutsalsoy” ya da kalıntı olan topluluk hüküm sürecektir (Yşa.6:13; ve bkz. Say.24:7; Yşa.60:12; Mik.4:8). Bu yüzden İncil’de bize şöyle bir buyruk verilmiştir:

Dünyayı ve dünyaya ait şeyleri sevmeyin... Çünkü dünyaya ait olan her şey, doğal benliğin tutkuları, gözlerin tutkuları ve yaşamın verdiği gurur... geçer, ama Tanrı’nın isteğini yerine getiren sonsuza dek yaşar”

(1Yu.2:15-16).

Yetmiş Hafta (bölüm 9)

Daniel, Yeremya’nın önceden bildirdiği yetmiş yıllık sürgün süresinin (Yeremya 29:10) neredeyse sona ermekte olduğunun farkına varınca, “dua ve oruçla Rab Tanrı’yı aramak için O’na yöneldi... (9:1-19). O dua ederken melek Cebrail ona görünür ve 49 (7x “7”), 434 (62x “7”) ve 7 (1x “7”)’lik setlere bölünmüş olan yetmiş “hafta” (yedi yıllık dönemler) figürü altında Kudüs’ün ve İsrail’in geleceğinin anahatlarını ona bildirir.

Daniel 9:24-27’de verilen peygambersel tarihin bu olağanüstü özeti, Tanrı’nın seçilmiş halkı ve kutsal Yeruşalim kenti için olan büyük amaçlarının bir ana hattıyla başlar (ayet 24). Altı maddeli plan; günahtan ve suçluluktan tamamen kurtuluş, peygambersel etkinliğin bitimi ve tapınağın meshedilmesiyle doğru krallığın gelişini içeriyordu. Tanrı şunları vaat etmişti:

Bu vaatlerin ne zaman ve nasıl yerine geleceğini anlamak için burada sözü edilen çeşitli kişileri ve halkları doğru bir biçimde tanımlamalıyız:

Senin halkın” = Yahudiler (9:24)

Meshedilmiş önder” = Rab İsa Mesih (9:25)

Gelecek önderin halkı” = Romalılar (9:26)

Gelecek önder” = Romalı canavar, Mesihkarşıtı (9:26-27).

Kral Artahşasta’nın M.Ö. 445’de Kudüs’ün yeniden inşa edilmesi için verdiği buyruktan (Neh.2:1-8) İsa Mesih’in ilk gelişine dek (özellikle Kudüs’e girişine dek) 483 (7+62 x “7”) yıl geçecekti. Mesih “mahrum kalacak ve hiçbir şeyi olmayacaktı, bu da O’nun çarmıha gerilmesini ve İsa’nın bir ulus olarak İsrail tarafından reddedilmesini tanımlıyordu. Sonra Romalılar ve onların “önderi” şehri ve tapınağı yok edeceklerdi (bu M.S. 70’de Roma’lı general Titus’un önderliğinde gerçekleşmiştir). Ardından da 70’inci “hafta”nın olaylarından önce Kudüs için uzunluğu belli olmayan bir savaş ve viranelik çağından sonra, Mesih’in ikinci gelişinden önceki önemli 7 yıl gelecekti (9:26-27). Bu bildiri, Kutsal Kitap peygamberliğinin ana olayları için bir anahtar sağlar. Bu (Mesih bin yıllık krallıktan önce geri gelecek şeklindeki) yorumun ana öğeleri yan sayfada gösterildiği gibi çizelgelenebilir.

Övüngen “Küçük Boynuz”

Tanrı’nın kutsal halkından geriye kalanlara karşı “küçük boynuz” (7:8, 24-25), “prens (9:26b-27) ya da“Tanrı’nın aleyhinde korkunç şeyler söyleyecek olan” bencil bir “kral” çıkacaktır (8:23-26; 11:36 - 12:1). Babil ve Sur’un kralları gibi (Yşa.14; Hez.28), Yunan generali Antiokus M.Ö. 168-165’de tapınağı yok etti (8:9-14; 11:21-35) ve bu şeytansal “soy” da (Yar.3:15; 1Yu.2:18) en son ve en korkunç “Mesih Karşıtı”nı simgelemiş oldu.

Gelecekteki Diriliş (12:1-2)

Bu kötü kişi yapabileceği en kötü şeyleri yaptığında, Tanrı’nın yargısı gelecek ve, “dünyanın başlangıcından bu yana emsali görülmemiş, ondan sonra da olmayacak korkunç bir sıkıntı” olacaktır (ünlü “Büyük Sıkıntı” - Mat.24:21). Sonra Tanrı, halkından arda kalanları kurtaracak ve Kendi sonsuz krallığını yeryüzünde kuracaktır (12:1). Vaatleri, birçoklarını topraktan dirilteceği “kutsalları”nda gerçekleşecektir ve onlar, “yıldızlar gibi sonsuza dek parlayacaklardır” (12:2-3).