Tanrı’nın halkının özgür kılınabilmesi için, kendilerini esir tutan gücün kırılması gerekmektedir. Bu aşamada Rab, düşmanlarının icabına bakar. Tanrı’nın bildirdiği amaç – “Mısır’a karşı elimi kaldırdığım zaman ve İsrailliler’i aralarından çıkardığım zaman Mısırlılar Benim Rabolduğumu anlayacak” (7:5) – gerçekleşmeye başlar.
Bir ön uyarı ve işaretten (Harun’un değneğinin yılan oluşu) sonra Firavun’un kalbi katılaşıyor ve onları dinlemek istemiyor. Bunun üzerine RAB, Tanrı’ya karşı durmamaları için uyarı olarak Mısır’ın üzerine felaket yargıları göndermeye başlıyor.
Üçer felaketten oluşan üç dönem 7:14’de başlar. Dönemler şiddetleri bakımından yoğunlaşırlar ve her birinden önce sabahın erken saatlerinde Musa, Firavun’la Nil Nehrinin kenarında İsrail’i özgür kılması için konuşur.37 Firavun’a, Rab’den kaçılmayacağı, O’nun eşsiz, benzersiz olduğu ve O’nun huşu veren evrensel gücü hakkında üç sert bildiride bulunulur.
DÖNEM 1 - Nehri ve toprağı etkileyen RAHATSIZLIK
1. Sular kana dönüşür (7:14-25) “RAB olduğumu bileceksin”
2. Ülkeyi kurbağalar kaplar (8:1-15) (7:17; 8:10’da
3. Tozlar bit olur (8:16-19) tekrarlanır)
DÖNEM 2 - İnsanlar ve hayvanlar için YIKIM
4. Böcekler (8:20-32) “Böylece bileceksin ki,
5. Salgın hastalık (veba) (9:1-7) bu ülkede RAB benim” (8:22)
6. Çıbanlar (9:8-12)
DÖNEM 3 - Yukarıdan gelen ÖLÜM
7. Dolu (9:13-35) “Bu dünyada benim gibisi
8. Çekirgeler (10:1-20) olmadığını öğrenesin”(9:14)
9. Karanlık (10:21-29)
Firavun, tekrar tekrar kalbini katılaştırır ve RAB’bin otoritesini ve üstünlüğünü kabul etmeyi reddeder. Firavun’un yüreğinin katılaşması hakkındaki ayetler dikkatle incelenirse, Rab’bin Firavun’un yüreğini sadece kralın kendisini dinlemeyi reddetmesinden sonra katılaştırdığı görülür. Hatta Çıkış’taki anlatımda, 10 kez Firavun kendi yüreğini katılaştırır ve 10 kez de Rab onun yüreğini katılaştırır.38 İlk önce Mısır’ın büyücüleri felaketlerin aynısını oluşturmayı başarırlar (7:11, 22; 8:7), çünkü İblis’in hizmetkârları da mucizeler yaratırlar (bkz. Mat.24:24). Ama üçüncü felaket gerçekleştiğinde bunun “Tanrı’nın parmağı” olduğunu itiraf etmek zorunda kalırlar (8:19) ve çok geçmeden büyücüler üzerlerindeki çıbanlardan ötürü Musa’nın önünde duramaz olurlar (9:11). Bütün bunlara karşın Firavun Musa’yı dinlemeyi reddeder.
Sonunda RAB, Firavunu onuncu ve son yargı hakkında uyarır. Mısır’daki insanlar ve hayvanlar arasında ilk doğan erkeklerin hepsi ölecektir (11:5). Tanrı’nın ona uzun bir süre önce, “İsrail benim ilk oğlum (oğlumdur, ilkimdir). Sana bırak oğlum gitsin, bana tapsın, dedim. Ama sen reddettin. Bu yüzden senin ilk oğlunu öldüreceğim” (4:22-23) diye sözünü ettiği zaman gelmişti. Aynı zamanda eğer Tanrı’nın halkı kendilerine sağlanan kurtuluş yolunu kabul ederse bir tek İsrailli bile ölmeyecekti.
Tanrı’nın bütün bu korkunç etkinliklerinde, O’nun insanları yıkıma götüren putlara tapınma ve sahte dinlere karşı olan gazabını görüyoruz. Felaketlerin büyük bir kısmı Mısır’ın sözde tanrılarına yöneltilmiş “yargılardı.”39 Özellikle ilk doğanların öldürülmesi, Mısır’ın hayvan şeklinde yapılan ve sık sık hayvan şekline giren tanrılarının ve güneş tanrısı Ra’nın oğlu olarak tanrılaştırılan Firavun’un güçsüzlüğünü ortaya koymuştu: “O gece Mısır ülkesinden geçeceğim. Hem insanların hem de hayvanların bütün ilk doğanlarını öldüreceğim. Mısır’ın bütün ilahlarını yargılayacağım. Ben Rab’bim” (12:12; bkz. aynı zamanda Say.33:4).
RAB’le Firavun arasındaki çatışmanın tek taraflı olduğu açıktır. Firavun’un RAB’bin emrine uymayı reddetmesi, Tanrı tarafından, kişinin kalbini Yaratıcı’sına karşı katılaştırma aymazlığına bir uyarı olarak planlanmıştı. Tanrı’nın üstünlüğünü size zorla kabul ettirmesine neden olmak ölümcül bir hatadır. O’nun önünde isteyerek eğilmek çok daha iyidir. Ama sonunda şöyle ya da böyle, Firavun’a dediği gibi, “RAB olduğumu bileceksiniz.”