1. TANRI’NIN VAADİ

Eski Antlaşma’ya Giriş

Okunması Önerilen Bölümler: Mezmurlar 1; 19;
Luka 24:44-49; İbraniler 6:11-20.




Dünyamız akılları ürküten bir hızla değişmektedir. “Benzeri görülmemiş bir zamanda benzeri görülmemiş sorunlarla yaşıyoruz.”1 Elektronik posta, uydu iletişimi ve uluslararası yayın istasyonları ağı, uluslar arasındaki uzaklığı küresel bir köyden söz edilecek düzeye indiriyorlar. Her tür kolaylık emrimiz altında. Ama aynı zamanda ırksal gerilim, ekonomik çöküntü ve akıl almaz terörizm bizi sık sık etkisi altına almaktadır. Dünya, yaşadığımız her an düzinelerce savaşa sahne olmaktadır. İşte durumumuzun şok edici, ama aynı zamanda gerçekçi bir özeti:

Gelişimin katkısıyla tehlikeler tarafından kuşatılmış bulunmaktayız. Hangi yöne dönsek başka bir krizle yüz yüze geliyoruz. İlerleme, bu krizleri çözmek şöyle dursun, yavaşlatamamıştır bile. İçine battığımız krizler saymakla bitmeyecek gibidir: suç ve cezaevi, ilaçların kötüye kullanımı, ulusal borçlar ve uluslararası ticarette hesap açıkları, durmayan enflasyon, AİDS’i de kapsayan cinsel hastalıklar salgını, gençler arasında yayılan intiharlar, kişisel ve toplumsal yaşamın her düzeyindeki ahlak ve karşı konulmaz bir biçimde derinleşen çevre krizi. Aileler ise boşanma, kötüye kullanım, akrabayla cinsel ilişki, çocuk denecek yaşta hamile kalma gibi nedenlerle parçalanmaktadır. Kent merkezlerinde yoksulların oturduğu mahalleler savaş bölgeleri haline gelmiş durumda, geniş çaptaki bir sinir çöküntüsü elle tutulacak kadar yakınımızda. Her gün, bir gece öncesine göre, bıraktığımızdan daha şaşkın ve düzensiz görünen bir dünyada uyanıyoruz.2

Bugün hızla değişen dünyamızda insanlar büyük çelişkiler yaşıyor ve bazı sorularsoruyorlar: Niçin varız? Nereye gidiyoruz? Dünyamızın sonu ne olacak? İnsanlığın hüzünlü tarihinin anlamı ve hedefi yok mu? Çağlar boyunca sağlanamayan dünya barışı, kardeşlik ve refah yalnızca bir hayal mi? Yaşamın gerçek amacı ne?Yoksa insanoğlu dünya sahnesi üzerinde kısa bir an görünüp sonunda oynadığı tiyatronun alevlenip yanmasıyla kül ve dumana dönüşen tahtadan kuklalar gibi yaşamaya mı mahkûm?

Eski zamanlardan bu yana filozoflar, din adamları ve hümanistler bu sorulara yanıt aradılar, bulduklarını sandılar. Çeşitli düşünürler ideal toplumları hayal ettiler ve tüm insanların mutluluk, huzur ve eşitlik içinde yaşayacağı düzenleri kurmaya çabaladılar. Fakat bugün gelinen nokta yine aynı, hiçbir şey değişmedi. Çelişkiler daha çözümsüz bir hale geldi.

Ne iyi ki, bu soruların gerçek yanıtlarını bilen tek varlık olan Tanrı bize, doğruluğun, esenliğin ve sevincin hüküm süreceği yeni bir çağ, hatta yeni bir gökle yeni bir yeryüzü için kesin bir ümit veriyor:

“Her Şeye Egemen RAB bu dağda bütün uluslara yağlı yemeklerin ve dinlendirilmiş seçkin şarapların sunulduğu zengin bir şölen verecek. Bütün halkların üzerindeki örtüyü, bütün ulusların üzerine örülmüş olan örtüyü bu dağda kaldıracak. Ölümü sonsuza dek yutacak. Rab Yahve bütün yüzlerden gözyaşlarını silecek. Halkının utancını bütün yeryüzünden kaldıracak. Çünkü RAB böyle diyor” (Yeşaya 25:6-8).

Vaat eden Tanrı, yalan söylemesi olanaksız, güvenilir bir Tanrı’dır. Yolunu şaşırmış insanlık için değişmez bir amacı var. Tarih boyunca etkin bir Tanrı olduğunu göstererek bu amacı gerçekleştireceğine dair verdiği sözü tutmuştur. Ne zaman mı? Nasıl mı? İşte bu çalışma sırasında bunu inceleyeceğiz.

Tanrı bu mükemmel planını “Eski Antlaşma” denilen Tevrat, Zebur ve Peygamberler’in Yazıları aracılığıyla önceden bildirmiştir. Bizler de insanı bilge kılıp kurtuluşa kavuşturacak güçte olan bu kutsal sözleri okuyup benimseyerek, dünyanın nereye gittiğini ve kendi yaşamımızın asıl hedefinin ne olduğunu keşfedeceğiz.


KUTSAL YAZILARIN GELİŞMESİ (BİRBİRİNİ İZLEMESİ) VE BİRLİĞİ

Bu çalışmanın temel gerçeği, yaşayan Tanrı’nın kendisini açıklamış olduğudur. Yaratılan evrenin, Yaratıcı’sının gücü ve bilgeliğine olan sözsüz tanıklığının ötesinde, Tanrı ayrıca yazılı biçimde de konuşmuştur. Bir araya toplanan bu yazılar Kutsal Kitap’ta bulunur ve bunlar Tanrı’nın gerçek “sözü” ya da “vahiyleri”dir.

Kutsal Kitap baştan sona kadar vahiysel gelişme göstermiş bir kitaptır. Tanrı insanlara göstermek istediği her şeyi birden göstermemiştir. Bu işi çağlar boyunca yavaş yavaş yapmıştır. Bir konudaki eğitimin basit derslerden daha karmaşıklarına doğru gelişmesi gibi, Tanrı’nın vahyi de temel gerçeklerle başlar ve zamanla bu temel gerçeklerin üzerine daha derinleri eklenir. İleri düzeydeki derslere gelmeden önce başlangıç derslerini anlamamız gerekmektedir. Böyle yapmazsak daha sonraki vahiyleri yanlış anlamamız mümkündür. Matematikte işlem yapmadan önce kişinin sayıları bilmesi gerekmektedir. Çarpma yapmaya çalışmadan önce toplamanın kurallarını anlamalıdır v.s. Aynı şekilde Tanrı’nın harika planını açık bir şekilde anlamak için önce Kutsal Kitap’ın ilk bölümlerini iyi anlamalıyız.3

Kutsal Kitap gelişme göstermiş olan bir kitap olduğu gibi aynı zamanda da birleşmiş bir kitap, bir bütündür. Kutsal Kitap’ın sonraki bölümleri daha karmaşık ve derin bir hal alabilir, ama bu bölümler önceki bölümleri geçersiz kılmaz. Tam tersine, olması gerektiği gibi aynı esinin özünü açıp derinleştirirler. Tanrı’nın esininin her evresi, kendisinden önce gelenlerin üzerine bina eder ve onları sağlamlaştırır. Bunu kanıtlamak için şöyle bir test uygulayabiliriz: eğer bir mesaj gerçekten Tanrı’dansa, Tanrı’nın bize şimdiye kadar öğrettikleriyle uyum içinde olması gerekir. Bu yüzden herhangi bir fikrin Tanrı’dan olduğu iddia edildiğinde, eğer bu fikir, Tanrı’nın daha önceden verdiği gerçekle çelişiyorsa doğru değildir.

Öyleyse, bu kursun temel amaçlarından biri, Tanrı’nın Sözü olan Kutsal Kitap’ın hem gelişmesini hem de birliğini keşfetmek olacaktır. Bunu izleyen bölümlerde tekrar tekrar bu iki temel unsura döneceğiz.