Ortak imanımıza göre öz oğlum olan Titus'a Baba Tanrı'dan ve Kurtarıcımız Mesih İsa'dan lütuf ve esenlik olsun. Geri kalan işleri düzene sokman ve sana buyurduğum gibi her kentte ihtiyarlar* ataman için seni Girit'te bıraktım. İhtiyar seçilecek kişi eleştirilecek yönü olmayan, tek karılı biri olsun. Çocukları imanlı olmalı, sefahatle suçlanan ya da asi çocuklar olmamalı. Gözetmen, Tanrı evinin kâhyası olduğuna göre, eleştirilecek yönü olmamalı. Dik başlı, tez öfkelenen, şarap düşkünü, zorba, haksız kazanç peşinde koşan biri olmamalı. Tersine, konuksever, iyiliksever, sağduyulu, adil, pak, kendini denetleyebilen biri olmalı. Hem başkalarını sağlam öğretiyle yüreklendirmek, hem de karşı çıkanları ikna edebilmek için imanlılara öğretilen güvenilir söze sımsıkı sarılmalı.
Tit 1:4-9
Yaşlı Elçi Pavlus genç emektaşı Titus'u Girit'te bıraktığında, O'na öncelikle verdiği görev, her kiliseye önderler atmaktı; çünkü her yeni kurulmuş kilisenin sağlam, Tanrı'sal karaktere sahip ve nitelikli önderlere ihtiyacı vardır.
Titus'a gelmeden önce Eski Antlaşma’ya bir göz atıp, Tanrısal önderliğin nasıl bir şey olduğunu öğrenelim.
Türk Milleti zaten önderliğin tanımını iyi biliyor; çünkü Atatürk'ün yüce önderliğiyle özgürlüğüne kavuşmuş bir halk. Bugünkü konuşmamızın amacı bunun da ötesine geçip Tanrısal önderliğin resmini algılayıp, bu örneği benimsemek. Kültürdeki önderlik ile kilisedeki önderlik arasında kocaman bir fark var. Bu resmi anlayabilmek için, en iyi örnek olan Davut'u inceleyeceğiz şimdi.