Peki, Titus kimmiş? Bu bölümde ilgimizi çeken nokta; Titus nasıl bu konuma geldi? Güvenilir, olgun bir adam oldu. Pavlus ona Tanrı'nın kutsal görevini, Tanrı'nın kilisesini emanet etti.
Peki, biz de o hale nasıl gelebiliriz? Nasıl böyle olgunlaşabiliriz? İmanda, hizmette, sen de güvenilir biri sayılmak istiyor musun? Sen de Tanrı tarafından verilen sorumluluğu üstlenmeyi arzu ediyor musun?
Hristiyanlık’ta, hayatta olduğu gibi olgunluğun yaşla bir ilgisi yoktur. Ben yaşlı; ama olgun olmayan insanlar tanıyorum. Titus gibi genç; ama olgun adamlar da tanıyorum.
‘Yaşlı eşittir olgun’ diye bir denklem yoktur.
Titus'un olgunluğa giden yolunda dört basamak vardı.
Titus ilk olarak Gal 2.1'de ortaya çıkıyor.
On dört yıl aradan sonra Titus'u da yanıma alıp Barnaba'yla birlikte yine Yeruşalim'e gittim.
Gal 2:1
Pavlus ile Barnaba, elçiler, tanınan önderler, Kudüs'e önemli bir konferansa davet edilip gittiler. Pavlus ile Barnaba (evet, yanımda bir kişi daha geldi, kimdi o çaylak – otobüste çayımı döken? ismi neydi bakalım...? Ah Titus!).
Pavlus onu Delil 1 olarak götürdü. Konferansın konusu şuydu: Yahudi olmayanlar iman edebilir mi? Pavlus Titus'u göstererek:’ Bakın, bu adam Grek ve iman etti. O kadar!’ dedi.
Titus'un yolculuğu bu şekilde başladı. Takıldı. Katıldı. Evet dedi. Bir konuşma yapmadı. Hizmette bulunmadı. Sadece geldi.
Sen de bu basamakta olabilirsin. Katılıyorsun, o kadar! Pazar günleri Kilise’ye geliyorsun. Bir görevin yok, hizmet etmiyorsun. Sadece katılıyorsun. Çay içiyorsun. Aslında iyi yapıyorsun. İyi ki geldin. Birinci basamak bu. Katılmaksızın başka bir basamağa geçemezsin ki!
Buna rağmen Tanrı Titus'un yüreğinde çalışıyordu. Tamam da, Titus sadece katıldı, bir seyirci olarak, halbuki Tanrı onun hayatına yatırım yapıyordu. Pavlus ve Barnaba'yla vakit geçiriyordu, onlardan neler duydu? Neler öğrendi? Zamanı geldiğinde göreceğimiz gibi, o yatırım ona bir şeyler kazandırdı. Ekilen tohumlar yeşermeye başladı.
Tanrı'nın da senin için bir planı vardır. Senin birinci basamakta kalmanı istemiyor. Şimdi tamam; ama bugün bazılarınız ikinci basamağa geçmek için bir karar vermelisiniz.
Pavlus, Titus’ta bir cevher olduğunu anladı ve dedi ki: 'Tamam, onu geliştireyim, onu kendi çırağım olarak alacağım.’ Peki ne yaptı? Onu bir teoloji kursuna mı yazdırdı? Hayır. Onu hemen önderlikle mi görevlendirdi? (Nihayet – potansiyel bir önder!) Hayır. Hristiyanlık karakterle, hizmetkarlıkla ilgili olduğu için, Pavlus Titus'u nasıl görevlendirdi?
Pavlus Korint'teki kiliseye bir mektup yazdı, bilim adamlarına göre 1.Kor değil, 2.Kor değil, bu iki mektup arasında Pavlus Korint'e başka bir mektup yazmış; bilim adamları ona 'sert mektup, popüler olmayan mektup' derler. Bu mektubu Korint'e götürmek ve kiliseye okumak için bir postacı lazımdı. Pavlus Titus'u görevlendirdi.
Ona pratik, acemi işi, popüler olmayan, gösterişli olmayan bir görev yaptırdı. Sahneye çıkarmadı. Vaaz verdirmedi. Onu ilgi odağı yapmadı.
'Titus, sen misin bu mektubun yazarı?' ‘Hayır. Elçiye zeval olmaz, tamam mı?'
Dünyanın en büyük kilise cemaati Güney Kore'dedir ve bir rivayete göre orada genç bir adamı hizmete almak istiyorlarsa, ilk önce onu otopark görevlisi yaparlar. İki seneliğine. Neden? Hizmet etmeyi öğrensin diye; çünkü Hristiyanlık’ta ‘büyüklük eşittir hizmetkarlık’tır. Önderlerimiz hizmetçilerimizdir. En önemli nitelik, alçak gönüllülüktür.
Aranızda büyük olmak isteyen, ötekilerin hizmetkarı olsun. Aranızda birinci olmak isteyen, hepinizin kulu olsun.
Mk 10.43,44
Olgunlaşmak istiyor musun? İkinci basamağa geçmek istiyor musun? Bana gel, seni görevlendireceğim. Çocuklarımıza hizmetçiler lazım. Pazar günleri çay servisini yapacak biri lazım. Hafta içi gelip biraz temizlik yapın. Yapılacak çok gösterişsiz, popüler olmayan işlerimiz var. Bu tür hizmetler hayatlarımızda iki şeyi öldürür; kibrimizi ve itibarımızı.
Kopernik gibi olmalıyız - O neyi keşfetti? Dünya'nın evrenin merkezi olmadığını, güneşin evrenin merkezi olduğunu. Haberin olsun! Sen evrenin merkezi değilsin! Her şey senin etrafında dönmüyor! Bunu öğrenmeyen olgunlaşamaz!
Martin Luther 'uygun küçüklüğün' eksik olduğundan söz etti.
Olgun olmak istiyor musun? İkinci basamağa geçmek istiyor musun? Bugün bir karar ver...
Titus'un yüreğinde sizin için aynı ilgiyi uyandıran Tanrı'ya şükürler olsun! Çünkü Titus yalnız ricamızı kabul etmekle kalmadı, size derin ilgi duyduğu için kendi isteğiyle yanınıza geliyor.
2.Kor 8:16-17
En büyük basamak bu. Çoğunluğun takıldığı en kritik basamak budur. Pek çok kişi buradan daha ileriye gitmiyor. Burada önderler ortaya çıkar.
Şu ana kadar ilk adım hep Pavlus'taydı; Titus bunu yapar mısın?
Şimdi Titus kendi kendine Tanrı'dan bir şey alıyor. Titus'un yüreğinde ilgi uyandıran Tanrı. Artık Pavlus aracılığıyla değil.
Titus'un kendi insiyatifi var, kendi kararlarına sahiptir.
Gene de Pavlus'a boyun eğdi – Acaba Korint'e gitsem mi? – bağımsızca davranmadı.
1.4 Ortak imanımıza göre öz oğlum – Tanrı'dan vahyi kendi aldı; ama bağımsız değildi.
Bir fikir ortaklığı vardır, düşünceleri tek yürekte birleşti.
Gerçek olgunluk budur.
Örneğin, Pazar toplantısı.
Şu ana kadar, Pazar toplantısına, katılıyorsun (1.basamak), ya da 'Abla sen şu ayeti okurur musun?' diye bir önder sana soruyor. (2.basamak). 3.Basamak demek, senin direkt Tanrı'dan aldığın bir görüm olmasıdır ve bunu paylaşırsın.
Bu olunca önderler sevinir. 'Ben Korint'e gitmek istiyorum; çünkü bu tip adamlara bir şeyler emanet edilebilir.’
Titus 1.5
İlişki var; öz oğlum. Yeni Antlaşma’ya göre kilise bir müessese değil. Titus Pastör Temsilcisi ya da Girit Gözetmeni değildi. Yeni Antlaşma’da kurum ve ünvan yoktur. Burada, hiç yok. Papaz yok. Rahip yok. Pastör kelimesini bile kullanmıyoruz! Öz oğlum... bu ancak ilişkisel, ailesel bir kavram. ‘Tayini çıktı’ diyemiyoruz. Bu profesyonel bir atanma değildir.
Titus uzun yıllar boyunca deneyim kazandı. Birinci basamaktan en azından 15 senede geçti. En az! Pavlus, Luka, Timoteos, Titus birlikte çok seyahat ettiler, birbirlerini çok iyi tanıyorlar. Süre gerektiren bir ilişki bu.
Bir yorumcuya göre Titus, Pavlus'un en sadık emektaşlarından biriydi.
Bağımsızlık yok. Titus bağımsız mıydı? Hayır. Yetkili olmak için yetki altında da olmalıyız.
Pavlus Titus'u armağanına göre görevlendirdi. Pavlus'un bir sürü emektaşı vardı. Timoteos’u Efes'e gönderdi, Luka’yı Filipi'de bıraktı, vs. Galiba Titus özellikle zor durumlarda kendini aştı. Bence Pavlus'un ekip felsefesi şöyleydi: İlişki, güven, karakter, alçakgönüllülük, takım ruhu.