Yasa’nın Tekrarı, Yeremya, Hezekiel
Kilisenin başladığı dönemden günümüze kadar Eski ile Yeni Antlaşma arasındaki ilişki Hristiyan öğretilerinde gergin bir iklimde ele alınagelmiştir. Bu iklimin geniş bir yorum yelpazesi vardır. Belirli kesimler, Eski Antlaşma’daki yasaların tüm Hristiyanlar için bir şekilde geçerli olduğunu iddia eder. Öbür uçta ise bazı günümüz vaizlerinin, “Hristiyanların imanlarını Eski Antlaşma’dan çözmeleri gerekiyor” [1] savı yer alır. Yeni Antlaşma’nın kendisine bakarsak, özellikle Pavlus’un yazılarında Yasa’nın günümüzdeki geçersizliği vurgulanmaktadır (bkz. özellikle Galatyalılar’a Mektup). İsa Mesih’in, “Kutsal Yasa’yı ya da peygamberlerin sözlerini geçersiz kılmak için geldiğimi sanmayın. Ben geçersiz kılmaya değil, tamamlamaya geldim” (Mat. 5:17) sözlerine değinerek, Pavlus Yasa’nın ancak vaadi alan ve İbrahim’in soyundan gelen Kişi gelene dek antlaşmaya eklendiğini yazar (Gal. 3:19). Yasa bizim için bir “eğitmen”di[2] (Gal. 3:23). Mesih’teki yetkinlik gelince, bu eğitmene artık gerek kalmadı; biz artık O’nun gücüyle Yasa olmadan yaşayabiliriz (Gal. 3:25-29). Bu bakış açısından Yeni Antlaşma’nın Musa’nın yasasının ikamesi[3] olduğu açıktır. Ancak, bu sadece ve sadece Mesih’ten sonra netlik kazanmış bir durum mudur, yoksa Musa’nın bildirdiği Yasa’nın sınırlı olduğu Eski Antlaşma’da bile görülür mü? Bu bölümde bu sorunun cevabını beraber irdeleyeceğiz.
Musa ile yapılan antlaşmanın ortadan kalkacağı beklentisi temel olarak üç yerden görülebilir:
Bu üç bölüm Yasa’nın Tekrarı 30:1-10’u (özellikle 6. ayeti) temel alır. Beraber bunlara tek tek bakalım.
Eski Antlaşma’daki gidişatın tamamı Yasa’nın Tekrarı 28 ve 30:1-10 bölümlerinde önceden bildiriliyor. 28. bölümde ele alınan itaatin getirdiği bereketlerin ve itaatsizliğin getirdiği lanetlerin sonucu, İsrail halkının Yahve’nin vaat ettiği topraklardan sürülmesidir. Ancak, tövbe ettiklerinde Yahve onları vaat edilen topraklara geri getirecektir. Bunun ötesinde, Tanrı şu vaatte bulunur:
Sizin ve çocuklarınızın yüreğini değiştirecek. Öyle ki, O'nu bütün yüreğinizle, bütün canınızla sevesiniz ve yaşayasınız. (Yas. 30:6)
“Yüreğini değiştirecek” ifadesi İbranicede tamı tamına “yüreğinizi sünnet edecek” olarak geçer.[4] Bu tabir Kutsal Kitap’ın devamında bir bireyin yüreğinin tamamen Tanrı’ya bağlı olduğunu ifade etmek için kullanılır. Hâlbuki buradaki vurgu, Yahve’nin bu değişimi doğaüstü yolla gerçekleştireceğidir. Değişimin (“sünnetin”) hedefi ise, İsrail topluluğunun ve her bir bireyinin Yahve’ye derinden bağlı olması ve bu bağlılıkla yaşama kavuşabilmesidir. Musa ayrıca şöyle bir peygamberlikte bulunur:
Siz yine RAB’bin sözüne kulak verecek, bugün size ilettiğim buyrukların hepsine uyacaksınız. (Yas. 30:8)
Yürek değişiminin getirisi, Yahve’nin Musa aracılığıyla verdiği buyruklara uyulmasıydı. Buyruklar o dönemde halkın imanını göstermesi için verilmişti. Yenilenmiş bir yürek, yasanın temelinde yatan buyrukları (Yas. 6:5; Lev. 19:18; Çık. 20:1-17; Yas. 5:5-21) yerine getirmeye yatkın olacaktır. Buradan kolayca, Musa’nın “bugün size ilettiğim buyrukların” İsrail için sonsuza dek geçerli bir yönerge olacağını var sayabiliriz. Musa’nın verdiği Yasa ortadan kalkmayacak gibi görünüyor. Ancak, İsrail tarihinin başında verilen bu vaatler, Yeremya ve Hezekiel aracılığıyla daha derin bir netlik kazanır ve bu yasanın geçiciliği vurgulanır.
“Yeni antlaşma” ifadesi ilk defa Yeremya kitabında geçer. Ondan önceki peygamberlerin ilettiklerinin temelleri üzerine kurulu olan bu fikir, Yeremya’nın vahyin gelişimine en önemli katkısı sayılabilir.[5] Halkın geri dönüşünü, arındırmasını ve bereketini açıkladıktan sonra, Yeremya şöyle devam eder:
“İsrail halkıyla ve Yahuda halkıyla yeni bir antlaşma yapacağım günler geliyor” diyor RAB, “Atalarını Mısır’dan çıkarmak için ellerinden tuttuğum gün onlarla yaptığım antlaşmaya benzemeyecek. Onların kocası olmama karşın, bozdular o antlaşmamı” diyor RAB. “Ama o günlerden sonra İsrail halkıyla yapacağım antlaşma şudur” diyor RAB, “Yasamı içlerine yerleştirecek, yüreklerine yazacağım. Ben onların Tanrısı olacağım, onlar da benim halkım olacak. Bundan böyle kimse komşusunu ya da kardeşini, ‘RAB’bi tanıyın diye eğitmeyecek. Çünkü küçük büyük hepsi tanıyacak beni” diyor RAB. “Çünkü suçlarını bağışlayacağım, günahlarını artık anmayacağım.” (Yer. 31:31-34; vurgu eklenmiştir)
Yorumcu Charles Feinberg bu bölüm hakkında şu gözlemde bulunur:
Bu vaat “yeni bir antlaşma”ya dairdir ve Tanrı’nın idaresinde (yani insanlarla ilgilenme yönteminde) radikal bir değişimi önceden bildirir. Yeremya’nın yeni antlaşmayı önceden bildirmesiyle, Musa’nın antlaşması eski antlaşma olmuştur (bkz. İbr. 8:13).[6]
İbranicede “antlaşma yapmak” ifadesi tam tamına “antlaşma kesmek” (bkz. Kitab-ı Mukaddes) olarak yazılır. Eski Antlaşma’daki “antlaşma” olarak tanımlanan vaatler bir kurban keserek yürürlüğe girerdi (Yar. 8:20; 15:9-10; Çık. 24:5).[7] Bu ifade yeni antlaşmanın da kan dökülerek yürürlüğe girmesi gerektiğini açıklar. Bundan dolayı, İsa’nın katıldığı o son Fısıh yemeğindeki, “Bu kâse, sizin uğrunuza akıtılan kanımla gerçekleşen yeni antlaşmadır” (Luk. 22:20) sözü, özellikle kutsal yazıları iyi bilen öğrencilerinin gözlerini açmış olmalıdır. Yeni antlaşma başladı ve bu antlaşma İsa’nın kanı aracılığıyla yürürlüğe geçecekti, çünkü kurban O’ydu (bkz. Yşa. 53:10).
Yeremya bu antlaşmayı önceden bildirirken antlaşmanın mensuplarını vurgular: Yahve ile İsrailoğulları. Bu hâlâ bir milli antlaşmadır ve özellikle İsrail içindir. Tanrı’nın diğer uluslar için tasarısı ve İsrailli olmayan imanlıları da kabul edeceği Yeşaya tarafından net bir dille bildirilmiştir (bkz. Yşa. 49:1-8; 52:10 ve özellikle 56:3-8). Ama bu antlaşma İsrail içindir!
Tanrı’nın “Atalarını Mısır’dan çıkarmak için ellerinden tuttuğum gün” Musa aracılığıyla yaptığı antlaşma, halk tarafından bozulmuştu, bundan dolayı yeni bir antlaşma yapılması şarttı. Bir antlaşma, taraflardan birinin ihlal etmesi durumda bile yürürlükte kalmaya devam eder.[8] İhlal edilmiş antlaşma ancak ikame antlaşma gelince yürürlükten kalkar. İşte Yahve de bunu vaat ediyor! Peki, bu yeni antlaşma nasıl olacak?
Öncelikle, Yahve yasasını her insanın içine yerleştirecek, yüreğine yazacak. Bu bize Yasa’nın Tekrarı 30’daki Musa’nın verdiği buyruklara uymak kavramını hatırlatır. Yasa, “Tanrı’nın halkının doğasının bir parçası olacak; içgüdüsel olacak.”[9] Artık yazılı bir yasa olmayacak; halk nasıl yaşaması gerektiğini net bilecek. Tanrıları Yahve’yi tüm yürekleriyle, tüm canlarıyla ve tüm güçleriyle sevecekler (Yas. 6:5) ve komşularını kendileri gibi sevecekler (Lev. 19:18). Nasıl davranacaklarını bilecekler. Artık Musa’nın yasasındaki “şu durumda şöyle yapacaksın” gibi ifadeler gerekmeyecek.
Bunun yanı sıra, “küçük büyük hepsi tanıyacak” RAB’bi! Buradaki “tanıma” kelimesi İbranicede en derin deneyimsel bilgiyi ifade eden יָדַע (yādaʿ) sözcüğüdür. Bu sözcük (bilme) karı koca arasındaki en derin ilişkiyi de ifade eder.[10] Böylece burada belirtilen ifade, hem birey hem toplum olarak herkesin Yahve’yi tanıyacağıdır. RAB’bin nasıl düşündüğünü, nasıl hareket ettiğini, hangi sıfatlara sahip olduğunu özel bir şekilde bileceklerdir. Artık aracı gerekmeyecektir.[11] Her bireyin Yahve’ye doğrudan yaklaşmaya hakkı var.
Yahve bu antlaşmayı günahların bağışlanmasına bağlıyor. Suçlar bağışlanacak, günahlar anılmayacak.[12] Bu söz okuyuculara hemen Mika 7:18-20’deki şu sözleri çağrıştırmış olmalıdır:
Senin gibi suçları silen, kendi halkından geride kalanların isyanlarını bağışlayan başka tanrı var mı? Sonsuza dek öfkeli kalmazsın, çünkü sadık olmaktan hoşlanırsın. Bize yine acıyacaksın, çiğneyeceksin suçlarımızı ayak altında. Bütün günahlarımızı denizin dibine atacaksın. Geçmişte atalarımıza ant içtiğin gibi, Yakup'un ve İbrahim'in torunları olan bizlere de verdiğin sözü tutacak ve sadık kalacaksın.
Yahve bunu nasıl gerçekleştireceğini yaklaşık 100 sene önce Yeşaya 52:13–53:12’de açıklamıştı. Yeremya bunu yineliyor. Yahve Yeremya aracılığıyla neyi yapacağını –yeni antlaşmayı getireceğini– açıklarken, bunu nasıl yapacağını Hezekiel’e bırakıyor.
Hezekiel’in bildirilerinin çoğunluğu yargı içerse de bu peygamber Yeşaya’dan sonra İsrail halkına yönelik gelecek için en görkemli bildirilerde bulunmuştur. 33. bölümün sonunda Yeruşalim’in düşüşüyle ilgili bildiriden sonra, Hezekiel’in ağzı Yahve tarafından açılıyor ve Hezekiel artık yargı değil, avuntu sözlerini de bildirir. Ancak, Hezekiel’in Tanrı’nın kutsallığı için gayreti bu vaatleri verirken bile önceki günahlarını hatırlatması ile görülür. 34. bölümden başlayarak, kitabın sonuna kadar Yahve İsrail’i nasıl yeniden canlandıracağını, kurtaracağını ve ülkeye yerleştireceğini açıklar. Bu bölümün ilk yarısında Hezekiel Yeremya’nın sözlerini çağrıştıran bir vaatte bulunur. Bu bildirinin tarihi tam olarak bilinmiyor ama Yeruşalim’in düşüşünden sonra verilmesi, Hezekiel’in Yeremya’nın sözlerini okuduğunu olası kılar.
Yahve’nin yürekleri yenilemesi hakkındaki Hezekiel’e bildirisi 36:22-30 ayetlerinde geçer. RAB, halkını kendi hatırı için kurtardıktan sonra onları arındıracaktır. Bu arındırmanın doruk noktası ise 26. ve 27. ayetlerde görülür:
Size yeni bir yürek verecek, içinize yeni bir ruh koyacağım. İçinizdeki taştan yüreği çıkaracak, size etten bir yürek vereceğim. Ruhumu içinize koyacağım; kurallarımı izlemenizi, buyruklarıma uyup onları uygulamanızı sağlayacağım. (Hez. 36:26-27)
Christopher Wright bu bölümü yorumlarken bize şunu hatırlatır:
16, 20 ve 23. bölümler gösterdiği gibi, İsrail ara sıra itaatsizlik eden bir çocuk ya da zaman zaman flörtçü bir eş değildi. Yahve’nin antlaşma taleplerini görmezlikten gelmekte ve antlaşmanın dışında kalan uluslarda görülen kötülük düzeyine durmaksızın sürüklenmekte, daha derinlerine batmakta inatçı, kasıtlı ve düzelmez bir kararlılıkla direnç göstermişlerdi. Sorun sadece davranışlarında değildi, davranışlarının –belirgin özellikleri olan tutumlarının ve düşünce tarzlarının– kaynağındaydı da. Kısacası, sorun “yüreklerinde” ve “ruhlarındaydı”.[13]
Tanrı’nın bu sorunu kökünden kazıması gerekiyordu. 26. ayet Hezekiel 11:9’un bir yinelemesidir. David Block, kalbin (İbr. לֵב – leḇ) ve ruhun (İbr. רוּחַ – ruaḥ) “insanın hislerin, iradesinin ve düşüncesinin içsel mahalli” olduğunu hatırlatır. “İsa’nın yüzyıllar sonrası söylediği gibi (Mat. 15:17-20), Hezekiel de asilik sorununun ve Yahve’ye karşı günah işlemesinin dışsal eylemlerden öte köklenmiş olduğunu anladı.”[14] “Yasa’nın Tekrarı 30:6’daki grafik metafordaki Tanrı’nın ‘yüreklerini sünnet etmesini’ beklemek artık yetmiyordu. Artık çok daha radikal bir ameliyat gerekmektedir.”[15] Ancak Tanrı’nın mucizevi bir eylemi bu derin sorunu çözebilirdi. Rab bunu halkına yeni bir yürek vermekle çözüyor. Davut’un Mezmur 51:10’daki duası artık gerçek oluyor. Yahve’ye bağlı irade, düşünce şekli ve hisler her bir İsraillinin öznitelikleri haline geliyor. Ama Yahve’nin bundan öteye yapacaklarını, Mesih’in gelişinden yaklaşık 200 sene önce peygamberlik eden Yoel’e verilen şu sözle öğreniriz:
Ondan sonra bütün insanların üzerine Ruhum’u dökeceğim. Oğullarınız, kızlarınız peygamberlikte bulunacaklar. Yaşlılarınız düşler, gençleriniz görümler görecek. O günler kadın, erkek kullarınızın üzerine de Ruhum’u dökeceğim. (Yoe. 2:28-29)
Bu inanılmaz bir vaattir. Yahve kendi Ruh’u aracılığıyla halkının buyruklarını takip etmesini sağlayacaktı. İsrail yasaya uymak için şimdiye dek sahip olmadığı güce kavuşacaktı artık. Bu itaatkâr tutum sadece ve sadece Tanrı’nın müdahalesi ile gerçekleşebilir.[16]
Hezekiel 36:28’de geçen, “Atalarınıza verdiğim ülkede yaşayacak, benim halkım olacaksınız, ben de sizin Tanrınız olacağım” ifadesi, Levililer 26:12’yi çağrıştırır, ancak başka bir antlaşmanın yürürlüğe gireceğini ifade eder. Yeremya’nın sözü ile bağdaştırılınca bunun yeni antlaşma olduğunu varsayabiliriz. Hezekiel’in bu bölümü Tanrı’nın vereceği bereketlerin listesiyle bitiyor. Bu bereketler Yasa’nın Tekrarı 28:1-13’teki kutsamaları çağrıştırır.
Rab 37. bölümde Hezekiel’e bu vaadi görsel yolla anlatan bir görüm daha verir. Bu bölümde yeni antlaşmanın halka özel doğası bir daha vurgulanır: Bu yeni antlaşma Yahuda ve İsrail ile yapılacaktır. Bu anlayışın ışığında, 38. ve 39. bölümde Tanrı’nın halkını Gog ve Magog’tan kurtarması, onların ülkede yaşayacakları bereketin bir kanıtı olarak algılanmalıdır.
Tanrı halkını kurtardı. Onların yüreğini değiştirdi ve kendisine bağladı. İsrail bir millet olarak artık dışsal yasalara bağlı olmayacaktır. Ama bu yeni koşullarda Tanrı’ya nasıl yaklaşacaklar? İstediklerinde önüne gelebilecekler mi? Yoksa bunun için yeni kurallar var mı? Bu soruların cevabı Hezekiel’in son sekiz bölümünde bulunur.
Hezekiel 36–48 bölümleri genel olarak apokaliptik yazı olarak kabul edilir. Yahve’nin halkı için gelecekte yapacaklarını çok net kaydeder. Bu bölümlerde İsrail’in yeni bir tapınağa (40:3–43:7), yeni bir ibadet düzenine (44:1–46:24) ve sınırları yeniden belirlenmiş bir ülkeye (47:1–48:35) sahip olacağı açıklanır. Hezekiel 40–48, Tevrat’taki Buluşma Çadırı (Çık. 25–40) ve ibadet ile ilgili yönergeleri (Levililer) çağrıştırır. Hezekiel’e verilen bu görüm ikinci bir ibadet yasası olarak sınıflandırılabilir. Bu bölümler genel olarak şu üç yaklaşımla yorumlanır:
Her bir yaklaşımın iddiasının güçlü ve zayıf noktaları vardır. Block yorum kitabında idealist yaklaşımı benimser. Özellikle Hezekiel’in görümündeki “idealist ve akıl almaz” olan unsurları vurgulayarak, Hezekiel’in bu tapınağın, ibadet düzeninin ve yeni sınırların birebir gerçekleşeceğini varsaymadığını öne sürer.[18] Evet, Hezekiel’e bildirilen yasa Musa’ya bildirilene çok benziyor ve eski yasaya büyük saygı duyuyor ama burada söz konusu ana fikir ibadetin ruhsallaştırılmasıdır. Block, Yuhanna’nın ve Pavlus’un bu görümün attığı temeller üzerine kurulu olan kendi görümleri ve teolojilerine başarıyla gönderme yapar.[19] Hezekiel’e bildirilen yeni ibadet yasasındaki ruhsal gerçeklerin yansımasını kilise çağında görmekteyiz. Ancak bu durum, söz konusu vaatlerin Mesih’in ikinci gelişinde birebir gerçekleşmesine engel oluşturmaz. Kutsal Kitap’ta devamlı olarak ruhsal ve fiziksel gerçeklerin birbirlerine bağlı olduğunu görürüz.
Bu görümde Hezekiel için birkaç kilit olay vardır:
İlki Yahve’nin kutsallığının korunmasıdır. Bu bildiriye göre halk artık direkt olarak Yahve’nin huzuruna çıkıp kutsallığını lekeleyemeyecektir (Hez. 44). Ancak bu durum yeni gök ve yeni yeryüzünde olamaz, çünkü orada günah olmayacak (bkz. Va. 21:3-8). Şimdiki düzende murdarlık hâlâ ihtimaldir.
İkinci olarak, Yahve’nin görkemi tapınağa geri geldiği ve halkının arasına yerleştiği bildirilmektedir (Hez. 43:1-4). Yahve’nin kendisi artık halkın arasında yaşamaktadır ve kentin ismi “Yahve burada” olacaktır (48:35). Bu görüm, Hezekiel 36:28’deki vaadin yerine gelmiş halini göstermektedir.
İbadet yasasına gelince, göz önünde bulundurulması gereken birkaç nokta var. Levililer 1-5’te geçen beş sununun hepsi ismen geçer ama sadece yakmalık (עֹלָה – ʿōlâ) ve günah (חַטָּאת – ḥaṭṭāʾt) sunularına önem verilir. Michael Morales bu sunuları Who Shall Ascend the Mountain of the Lord? başlıklı kitabında biraz farklı tanımlar. Onun tanımı aslında bu sunuların dini fonksiyonlarını netleştirir. עֹלָה (ʿōlâ) kelimesi “yukarı çıkmak” anlamına gelen עָלָה (ʿalâ) kökünden gelir.[20] Sunudan yükselen duman insanın Yahve ile ilişkisini simgeler. Tamamen yakılan bu sunu, ibadet edenin Yahve’ye bağlılığının ve huzuruna yükselişinin göstergesidir. Bundan dolayı Morales bunu “yükseliş sunusu” olarak tanımlar.[21] Hezekiel’deki yakmalık sunular da bunun için kullanılır. 43. ve 46. bölüm arası yükseliş sunusundan on beş defa söz edilir. Bildirilen bu yeni düzende, Musa’nın yasasından farklı olarak, günde sadece bir yükseliş sunusu sunulmaktadır (46:13).
Günah sunularına gelince, Morales burada “paklama” kelimesini kullanır, çünkü bu sunuların asıl görevi, insanı Tanrı’nın huzuruna çıkabilmesi için temizlemesidir.[22] Hezekiel’de geçen tüm paklama sunuları ya sunağın kutsanması için (Hez. 43:19-21) ya da toplumsal temizlenme içindir (Hez. 45:17,19,22,23,25). Eğer Hezekiel 36:26-27’de söz edildiği gibi yürekler değiştiyse, bireysel bir paklama sunusuna ihtiyaç kalmamıştır. Fısıh bayramını kutlama yönergeleri de değişmiştir (Hez. 45:21-24): Artık kuzu kurban edilmiyordur. İlk gün günahları paklama sunusu olarak bir boğa kesilir, sonraki sunuların hepsi koç ve boğadır. Acaba kuzunun olmaması, Mesih’in Fısıh kuzusu olarak sunulmasından dolayı mıdır (bkz. 1Ko. 5:7)?
Hezekiel’e bildirilen bu yasa aslında Musa’ya verilen yasaya çok benziyor. Aralarında çok paralellik var. Bunlar da gelişigüzel verilmiş olamaz. Buna göre Hezekiel’in yasasının Musa’nın yasasının yerini aldığını söyleyebiliriz. Yine buna göre, belirlenen zaman geldiğinde, İsrailoğulları ülkeye dönüp Yahve ve Mesih tarafından yönetildiklerinde, Hezekiel 48’de tanımlanan sınırlarla onlara verilen topraklara yerleşip bu tapınakta bu ibadet yasasını kullanacaklardır. Böylece Musa’nın yasasının ikamesi olan yeni bir düzen başlayacaktır.
Yaşadığımız Yeni Antlaşma döneminde biz aslında Musa’nın yasasına tabi değiliz. Yeni Antlaşma’daki yazılarda bu çok net görülür (örn. Elç. 15; Galatyalılar’a Mektup). On emrin hepsinin bir şekilde Yeni Antlaşma’da yinelenmesi ve derinleştirilmesi de bunu destekler. Biz artık Mesih İsa’nın doğruluğuyla yaşıyoruz. Eski olan gitmiş, yeni olan gelmiştir.
Bunlar tüm açıklığıyla Yeremya ve Hezekiel tarafından önceden bildirildi. İsrail halkı bile kendileriyle yapılan yeni antlaşmaya göre artık Musa’nın yasasına boyun eğmek zorunda değiller. O yasanın ikamesi geldi! İsrailoğullarını yeni bir düzen, yeni bir yürek ve Yahve ile yeni bir ilişki bekliyor. Bunlar gelene dek eski yasa altında ezilmeye devam edecekler. Ama Mesih Yeruşalim’de taht kurduğunda, İsrail halkı bu yeni antlaşmanın tüm bereketlerine kavuşup refah içinde yaşayacak. Bundan emin olabiliriz, çünkü Yahve sadıktır.
□
[1] Michael Grybowski, “Christians Must ‘Unhitch’ Old Testament from Their Faith, Says Andy Stanley”, The Christian Post, < https://www.christianpost.com/news/ christians-must-unhitch-old-testament-from-their-faith-says-andy-stanley.html > 09.05.2018 (07.03.2019 tarihinde erişildi; 12.11.2020 tarihinde doğrulandı).
[2] Frank Thielman “eğitmen” sözcüğü hakkında şu gözlemde bulunur: “Pavlus’un Sina antlaşmasını bu ifade ile tanımlaması, söylemek istediğini daha da netleştirir. Grekoromen dünyasında ‘eğitmen’ (paidagogos), çocuklar yetkinliğe erişene kadar koruyucu, sert amir ve öğretmen olarak görev alan bir ev kölesiydi (Gal. 3:23-25). Pedagogun himayesinde olanlar bazen koruyucularını şefkatle anmış olabilir; ancak hiciv ve resim sanatlarında böyle bir eğitmen sıklıkla her itaatsizliği sertçe cezalandırmak isteyen, eli sopalı biri olarak çizilirdi. Galatyalılar 3:23’te açıktır ki, Pavlus’un Sina antlaşmasını bir pedagoga benzetmesinin iki nedeni vardır: günahı açığa çıkarıp cezalandırdığını vurgulamak ve aynı zamanda geçici doğasını açığa çıkarmak.” F. Thielman, “Law”, Dictionary of Paul and His Letters, dü. Gerald F. Hawthorne, Ralph P. Martin ve Daniel G. Reid (Downer’s Grove, Illinois: InterVarsity Press, 1993), s. 539.
[3] Buradaki “ikame” sözcüğü TDK Güncel Türkçe Sözlük’e göre isim olarak “Yerine koyma, yerine kullanma” ve sıfat olarak “Yerine konulan, yerine geçen” anlamına gelir (“ikame”, Güncel Türkçe Sözlük < https://sozluk.gov.tr/?kelime=ikame > [12.11.2020 tarihinde erişildi]). Bu sözcüğü kullanmamın nedeni, Musa’nın yasasının ne feshedildiğini ne de yenilendiğini vurgulama isteğimdir. Musa’nın yasası tamamlandığından dolayı onun yerini yeni bir antlaşma, yeni bir yasa almıştır.
[4] Bkz. Kitab-ı Mukaddes: “Ve Allahın RABBİ bütün yüreğinle ve bütün canınla sevmek için yaşıyasın diye, Allahın RAB senin yüreğini ve zürriyetinin yüreğini sünnet edecek” (vurgu bana aittir).
[5] Yeremya’nın diğer önemli katkısı, sürgünün 70 yıl süreceğiyle ilgili bildirimidir (Yer. 25).
[6] Charles L. Feinberg, The Expositor’s Bible Commentary: Jeremiah, dü. Frank E. Gaebelin (Grand Rapids, Michigan: Zondervan Corporation, 1998), STEP Elektronik Baskı.
[7] “Covenant”, Nelson's New Illustrated Bible Dictionary, dü. Ronald F. Youngblood (Nashville, Tennessee: Thomas Nelson Publishers, 1995), e-Sword Elektronik Baskı. Bunun tek istisnası Tanrı’nın Davut ile yaptığı “tuz antlaşması”dır (krş. 2Sa. 7; 1Ta. 17 ve 2Ta. 13:5 KK dipnotu).
[8] “Contracts vs. Covenants – Why the Difference Matters”, NewCREEations
< https://newcreeations.org/contracts-vs-covenants-why-the-difference-matters/ > (04.10.2018 tarihinde erişildi; 12.11.2020 tarihinde doğrulandı).
[9] Feinberg, a.g.e.
[10] Terence E. Fretheim, “יָדַע (yādaʿ I)”, New International Dictionary of Old Testament Theology and Exegesis, dü. Willem VanGemeren (Grand Rapids, Michigan: Zondervan Publishing House, 1997), s. 409–414.
[11] Feinberg, a.g.e.
[12] Lütfen dikkat edin, anmamak unutmaktan farklıdır. Tanrı’nın suçları anmaması, onları aklına getirmeyeceğini gösterir. Aklına gelse de “bunları düşünmeyeceğim”i ifade eder. Unutmaktan öte bir duruştur bu.
[13] Christopher J.H. Wright, Hezekiel’in Mesajı (İstanbul: Haberci Yayıncılık, 2014), s. 406.
[14] David I. Block, The Book of Ezekiel: Chapters 25-48 (Grand Rapids, Michigan: William B. Eerdmans Publishing, 1998), s. 355.
[15] Wright, a.g.e., s. 407.
[16] Bkz. Block, a.g.e., s. 356.
[17] Christopher L. Church ve E. Ray Clendenen, “Hezekiel”, Holman Kutsal Kitap Rehberi, dü. David S. Dockerty (İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları, 2012), s. 440.
[18] Block, a.g.e., s. 501-502.
[19] A.g.e., s. 502-506.
[20] Richard E. Averbeck, “עֹלָה (ʿōlâ I)”, New International Dictionary of Old Testament Theology and Exegesis, dü. Willem VanGemeren (Grand Rapids, MI: Zondervan Publishing House, 1997), s. 407.
[21] Michael L. Morales, Who Shall Ascend the Mountain of the Lord? (Nottingham, İngiltere: Apollos, 2015), s. 122 vd.
[22] A.g.e., s. 124.