İnsanların İsa hakkındaki bilgileri genellikle pek yüzeysel olsa da Mesih’in karakterini ve hayatını takdir etmeyen yoktur. Ne var ki çoğu zaman, yalnızca Hristiyanların peygamberi olarak lanse ediliği için, insanların ilgisi buraya kadardır. Oysa burada büyük bir yanılgı söz konusudur. Zira, İsa’nın gelişi sadece belirli bir kavim için değildi. Nitekim, Mesih, sadece belirli bir zaman diliminde yaşayıp tek bir halka hizmet etmek üzere varlık göstermedi. Aksine O, baştan beri peygamberlerce tüm ulusların kurtarıcısı olarak müjdelendi. Çarmıhta bütün insanlığın günah bedelini ödedi ve üçüncü gün ölümden dirilerek, tüm insanlık adına İblis’i ve en önemlisi ölümü yendi. Bu sebeple, sağladığı kurtuluşa sahip olmak için belirli bir ulusa ya da dine mensup olmak gerekmez, ebedi kurtuluş için İsa Mesih’e yürekten inanmak ve O’nun sözlerine tabi olmak yeterlidir.
Özetlemek gerekirse, İsa Mesih gelmiş geçmiş bütün insanlığın tek Kurtarıcı’sıdır! Mühim olan bu gerçeğin altını çizmek için, Mesih’in hayatından son bir olaya daha bakalım:
Yahudiler’in Nikodim adlı bir önderi vardı. Ferisiler'den olan bu adam bir gece İsa'ya gelerek, "Rabbî, senin Tanrı'dan gelmiş bir öğretmen olduğunu biliyoruz. Çünkü Tanrı kendisiyle olmadıkça, hiç kimse senin yaptığın bu mucizeleri yapamaz" dedi.
Oldukça dindar olan Nikodim diğer herkes gibi İsa’ya hayrandı. Elbette İsa’nın yeryüzüne gelmekteki amacı, sadece hayranlar toplamak değildi. Merakına yenilen Nikodim Mesih’in sırrını çözmek istiyordu ancak İsa’dan gelen yanıta hiç de hazırlıklı değildi.
İsa Mesih ona şu karşılığı verdi: "Sana doğrusunu söyleyeyim, bir kimse yeniden doğmadıkça Tanrı'nın Egemenliği’ni göremez.’ Ne demek istediğini bir türlü kavrayamayan Nikodim, "Yaşlanmış bir adam nasıl doğabilir? Annesinin rahmine ikinci kez girip doğabilir mi?" diye sordu.
İsa şöyle yanıt verdi: "Sana doğrusunu söyleyeyim, bir kimse sudan ve Ruh'tan doğmadıkça Tanrı'nın Egemenliği'ne giremez. Bedenden doğan bedendir, Ruh'tan doğan ruhtur. Sana, 'Yeniden doğmalısınız' dediğime şaşma. Yel dilediği yerde eser; sesini işitirsin, ama nereden gelip nereye gittiğini bilemezsin. Ruh'tan doğan herkes böyledir."
Mesih’in buradaki açıklamasından fiziksel bir doğuşu değil, ruhsal biçimde bir yeniden doğmayı kastettiği anlaşılmalıdır. Bu ikinci doğuş bağlamında demek istenilen odur ki, bizim ruhsal anlamda Tanrı’nın Ruhu aracılığıyla yeniden doğmayı seçebilmemiz söz konusudur. İlk doğduğumuz zaman nerede ya da nasıl bir ülkede doğacağımızı seçmek gibi bir lüksümüz yoktu. Kim bilir, belki de farklı bir yerde doğmuş olmayı isterdik. Ancak farklı bir yerde doğmuş olsaydık, muhtemelen şimdikinden başka bir inanca ve kişiliğe sahip olacaktık. Zira, insanların çoğu belirli bir coğrafyada doğup büyüdükleri için orada hüküm süren inanca sarılır. Fakat, ilk fiziksel doğuşumuz yeryüzündeki ailevi ve milli kimliğimizi belirlese de ruhsal kimliğimizi ve kişisel kaderimizi belirlemek zorunda değildir. İsa’nın dediğine göre, yeryüzündeki durumumuz ne olursa olsun Tanrı’nın Egemenliğine girmek için ruhsal anlamda Rab’bin çocukları olarak yeniden doğmayı seçebiliriz. Ne harika bir fırsat!
Doğal olarak Nikodim birçoğumuz gibi hâlâ kulaklarına inanamıyordu. İsa’ya, "Bunlar nasıl olabilir?" diye sordu. İsa ona şöyle yanıt verdi:
"Sen İsrail'in öğretmeni olduğun halde bunları anlamıyor musun? Sana doğrusunu söyleyeyim, biz bildiğimizi söylüyoruz, gördüğümüze tanıklık ediyoruz. Sizler ise bizim tanıklığımızı kabul etmiyorsunuz. Sizlere yeryüzüyle ilgili şeyleri söylediğim zaman inanmazsanız, gökle ilgili şeyleri söylediğimde nasıl inanacaksınız? Gökten inmiş olan İnsanoğlu'ndan başka hiç kimse göğe çıkmamıştır.’ (Yuhanna 3:1-13)
Burada İsa, din bilgini olan Nikodim’i tatlıdan tatlıya azarlıyordu. Çünkü din öğretmeni olarak Nikodim’in bunları bilmesi gerekirdi. Lakin işin aslı şudur ki, bizler de Nikodim gibi din ve benzeri konulardan ne kadar bilgi edinsek de bilgi kaynağı ve ruhsal kapasite bakımından sınırlı varlıklarız. İnsan ancak gördüklerine tanıklık edebilir ama göremediğimiz ve anlayamadığımız o kadar çok şey var ki... Özellikle de ruhsal konularla ilgili olarak. Hepimiz, inancımıza dair bir çok konuya ilişkin kendimizden emin olduğumuzu iddia etsek dahi, inandığımız şeylerin çoğunu gerçekte pek sorgulamadan, başkalarından öğrenmişizdir. Dürüstçe itiraf etmeliyiz ki, aslında yanıtlarından bir türlü emin olamadığımız pek çok soru vardır aklımızda. Örneğin; Nereden geldik? Ne için varız? Ölümden sonra nereye gidiyoruz? Sıradan insanlar olarak bu konularda belki çeşitli fikirler ileri sürebiliriz ancak bu fikirlerimizin doğruluğundan yüzde yüz emin olabilmemiz ne yazık ki mümkün değildir.
Fakat İsa’nın dediklerine göre O bu dünyadan değil, O gökten gelmiştir. Böylece, O’nun tanıklığı çok farklıdır. Çünkü kendisi, olayın tümünü baştan sona kadar görmüştür. Nitekim Tanrı Sözü olan İsa ezelden beri vardı, her şeyi yaratan, yöneten ve dünyayı avucunda tutan O’dur. İsa Mesih’in bu ilahi kimliğini kabul etmeden, bize göstermek istediği gerçekleri görebilmemiz mümkün değildir. Eğer, O’nun beden almış Tanrı’nın ta kendisi olarak tek Kurtarıcı olduğuna ve bizim günahlarımıza karşılık ölüp dirildiğine inanırsak, ancak o zaman ruhsal anlamda mucizevi bir şekilde yeniden doğabiliriz. Bu yeniden doğuşla, gözlerimiz açılır ve böylece hepimiz, İsa Mesih’in bizim için açtığı, sonsuz yaşama kavuşturan, kapıdan geçebiliriz.
Özetlemek gerekirse, bu dünyaya her nasıl geldiysek, yeryüzündeki ailemiz her kim veya milletimiz her ne olursa olsun, ya da her ne kadar günaha bulaşıp kendimizi kirletmiş olursak olalım, Tanrı’nın en büyük arzusu, İsa Mesih’in çarmıhta sağladığı kefaret aracılığıyla, bizleri her kötülüklerden arındırıp, kendi kutsal çocukları olarak yeniden doğmamızı sağlamak ve bizleri bir gün kendi yanına, Göksel Egemenliğine almaktır.
O bütün insanların kurtulup gerçeğin bilincine erişmesini ister. Çünkü tek Tanrı ve Tanrı'yla insanlar arasında tek aracı vardır. O da insan olan ve kendisini herkes için fidye olarak sunmuş bulunan Mesih İsa'dır. Uygun zamanda verilen tanıklık budur (1. Timoteos 2:4-5).
Harika olan bu teklifini kabul etmezsek, bu dünyada günahın kölesi ve sonrasında da ölümün ebedi tutsağı olarak, kendi kaderimize devam edeceğiz. Ancak, İsa Mesih’in sözü uyarınca yeniden doğmaya razı olursak, hem burada, yani yeryüzünde hem de ilahi bir mekanda, yani Tanrı’nın yanında ebediyen sürecek yepyeni harika bir hayata başlayabiliriz. Yalnızca İsa Mesih bunu başarabildi ve yalnızca O’na iman ederek kurtulabiliriz. Yeniden doğarak yepyeni bir hayata başlamaya ne dersiniz? Yapmanız gereken tek şey İsa Mesih’e ‘Evet’ demektir. Ne bekliyorsunuz?