Tarihin tozlu sayfalarına şöyle bir göz attığımızda, dünya tarihine damgasını vurarak onun akışını değiştiren bir çok önemli isimle karşı karşıya kalırız. Bu kişilerin kimi büyük cesaret örneği sergileyip düşman ordularını yenerek büyük imparatorluklar kurdu, kimi ise önemli eserler yazarak gerek içerisinde bulundukları gerekse kendilerinden sonraki nesilleri derinden etkiledi. Ancak tek başına dünya tarihinin gidişatını şekillendiren ve eşi benzeri olmayan hayatıyla tüm insanlığa ilham kaynağı olan biri var ki, O ne savaştı ne de devlet kurdu. Kendisi bir kitap yazmadıysa da, asılardır hakkında binlerce kitap kaleme alındı ve hâlâ alınmaya devam edilmektedir. Dünyanın ücra bir köşesinde geçirdiği kısa ve mütevazı yaşamı öylesine etkileyiciydi ki, bugün dünyanın her yerinde insanlar hâlâ O’nu methetmektedirler. O’nu bilen herkes, O’nun sevgi dolu sözlerine, olağanüstü merhametine ve ilahi yetkisine hayrandır. İçinde yer aldığımız bu çağda, neredeyse ismini duymayan kimse kalmadıysa da O’nun gerçek anlamda kim olduğunu bilen pek azdır. Kimden bahsettiğimizi tahmin etmişsinizdir: İsa Mesih!
İnsanlar asırlardır İsa’nın kimliği ile ilgili farklı fikirler yürütmektedirler. Ancak kendisinin gerçekte kim olduğunu kavrayabilmemiz için doğrudan, hayatını bütün yönleriyle aktaran ve harika sözlerini içeren İncil’i açıp incelememiz gerekir. Bu arada, İncil’in tahrif olduğuna dair tartışmalar günümüzde hâlâ varlığını sürdürmekteyse de söz konusu hususta vurgulanabilecek esaslı bir gerçek , sözünün eri olan Tanrı’nın kutsal vahyilerinin değiştirilip kaybolmasına asla izin vermeyecek oluşudur. Somut kanıtlar arayanlar için ayrıca şunu da belirtmek gerekir ki, İncil’in tarihsel güvenirliliğini fazlasıyla kanıtlayan binlerce antik nüshası, bugün dünyanın farklı müzelerinde sergilenmektedir.
İncil’de, baştan sona kadar, İsa Mesih’in olağanüstü kimliği pek çok açıdan gözler önüne serilmektedir. Toplam 27 bölümden oluşan İncil’in ilk kısmında, bizlere öncelikle Matta, Petrus adına yazan Markos ve Yuhanna gibi İsa’nın kendisini yakından izleyen havarilerinin görgü tanıklığı sunulur. Ayrıca havarilerden başka, yani sonradan İsa’nın ardından gelen ve olup bitenleri detaylı bir şekilde araştıran Luka’nın da tanıklığına ve kilise topluluğunun ilk otuz yıllık tarihçesine yer verilir. Bu isimlerin yanı sıra İncil kapsamında en ilginç olanı ise, başlarda İsa’ya düşman kesilen ve kendisini Hristiyanlığı yok etmeye adayan, ancak Mesih’i ilahi bir görümde gördükten sonra yönünü yüz seksen derece değiştirerek geri kalan hayatını İsa’nın yolunda harcayan Pavlus’un tanıklık sözleri ile ilk kilise topluluklarına yazdığı mektupları yer alıyor olmasıdır. Bunlara ek olarak İncil’in son bölümü, dirilmiş olan ve Baba Tanrı’nın sağında bulunan İsa Mesih’in kendi tanıklık sözlerini bize aktarır.
Kısaca toparlayacak olursak, İsa’yı gerçekten tanımak isteyen bir kimse için atılacak en doğru adım, yaygın söylentilere ya da insanların yorumlarına kulak vermek yerine, İsa Mesih’in hayatını doğrudan aktaran ve Tanrı’nın Ruh’u aracılığıyla vahyedilen İncil’e başvurmasıdır.
İsa Mesih’in kimliği meselesi, şüphesiz, sadece okumak ve araştırmakla anlaşılacak basit bir mevzu değildir. Bunun çok derin ruhsal ve kişisel boyutları da vardır. Bu yüzdendir ki İncil’de, Mesih’in kimliğinden söz edilirken, bunun ilahi bir sır olduğunun altı özellikle çizilir. Nihayetinde, İsa sıradan bir insana benzese de aslında tanrısal bir öze sahiptir. Dolayısıyla, Mesih’in derin sırrını anlamak için yüreğimizin ruhsal gözlerinin açılmasına ihtiyacımız vardır. Nitekim, İsa Mesih sadece 2000 sene önce yaşamış sıradan bir insan değildir; O’nun var oluşu bütün zamanları da kapsamaktadır. Eskiden, yani fiziki olarak bu dünyada mevcudiyet gösterdiği zamanlarda, körlerin gözlerini açtığı ve hastaların içinden kötü ruhları kovduğu gibi, İsa Mesih bugün de adını zikreden herkese dokunur ve onlara şifa verir. Yirmi birinci yüzyılda dahi, İsa’nın kendilerine görünüp seslendiğine ve mucizeler yaptığına tanıklık eden pek çok kişi vardır. Bu anlamda da, en başta ifade ettiğimiz gibi, İsa Mesih hakkında yalnızca bilgi sahibi olmak yeterli değildir. O’nu gerçekte tanıyabilmemiz için gönlümüzü kendisine açmamız gerekir, çünkü O hâlâ yaşıyordur ve hep yaşamaktadır.
Bu kitabı yazmama sebep olan şey, insanların Hristiyan inancımla ilgili bana sık sık isabetsiz sorular yöneltiyor olmasıdır. Merak edilen konular genellikle Hristiyan tarihi ve teolojisine dairdir. Bu bağlamda karşılaştığım sorular genellikle, “Hristiyanların şöyle inandıklarını duyuyoruz… ya da Hristiyan tarihinde geçen bu olaya ne diyorsunuz?” şeklindedir. Elbette bunların hepsi, birer açıklaması olan önemli sorulardır. Ancak kanaatimce bunları irdelerken çok önemli bir gerçek gözden kaçırılmaktadır. Nitekim, Hristiyanlığın esasen ne olduğunu anlamak için, Hristiyanların bugün ya da tarih içinde yaptıklarına değil, İsa Mesih’e doğrudan bakmak gerekir!
Öyle ki, Hristiyanlık olsun, İslamiyet olsun, aslında her hangi bir inancı, mensuplarına bakarak değerlendirdiğimizde, yanılabilme olasılığımız kesinlikle çok fazladır. Konumuz çerçevesinde ilerleyecek olursak, Hristiyanların bugün ya da tarih içinde, ait oldukları inancın ilkelerine ne kadar sadık kalıp kalmadıkları tartışılabilir. Ancak bu Hristiyan inancının doğru veya yanlış olduğunu kanıtlamaz. Neticede Hristiyan olarak beni bağlayan başka Hristiyanların düşünceleri veya davranışları değil, Mesih’in emsali ve İncil’in öğretileridir. Kaldı ki, bana göre Hristiyanlığı en doğru şekilde değerlendirebilmemiz için öncelikle bu inancın kaynağı ve kökü olan İsa Mesih’e odaklanmamız gerekir. Diğer konuları ancak temel olan bu gerçeğin perspektifinden doğru düzgün anlayabiliriz.
Bu kitap aracılığıyla sizleri Hristiyan inancının özüne yani kalbine geri götürmek istiyorum. Nitekim, ‘Hristiyan’ kelimesi anlam itibariyle ‘Mesih’i izleyen’ demektir. Benim temel arzum, sizleri 2000 sene önce, bu coğrafyada, Orta Doğu’da yaşayan gerçek İsa Mesih ile tanıştırmaktır. Kendisinden sonra ismini taşıyan din veya mezhepler bir çok açıdan evrimleşmiş olabilir. Ancak gerçek şudur ki, bu durum İsa’nın kutsiyetini hiç bir surette bozmaz. Sizler de lütfen, Hristiyanlık hakkında duyduğunuz olumsuz veya önyargılı bakış açılarınızı bir kenara bırakıp, İncil’in orijinal mesajını takip ederek bu yolculukta bize eşlik edin. Nitekim başka bir çok konuda farklı düşünsek bile, İsa Mesih’in kıymeti konusunda hemfikir olduğumuza eminim. Şu andan itibaren, dünya tarihini değiştiren ve hâlâ insanların hayatlarına dokunmaya devam eden olağanüstü bu kişinin sadece düşüncelerinizi değil, tüm hayatınızı da derinden değiştirmesine hazır olun. Şimdi sizi İsa Mesih ile baş başa bırakıyorum.