1 İslam Nedir?

Terim olarak İslam, Tanrı’ya bağlı olmak, teslim olmak ya da adanmış olmak demektir. Müslüman, Tanrı’ya bağlı olan ve zorunlu İslam yasa ve buyruklarını yerine getiren kişidir. Müslümanlar İslâmteriminin Arapça’daki (s-l-m harfleri) salâm’la aynı kökten geldiğini iddia etmektedirler ve salambarış, esenlik ya da kurtuluş demektir. Müslümanların görüşüne göre, Kur’an göksel vahyinin aslının, tıpatıp bir kopyası olarak gönderilmiştir. Müslümanlar Cebrail’in Kur’an’ın içeriğini Muhammed’e aktardığına inanırlar. Bu nedenle de Kur’an metninin tümü üstün bir yetkiye sahiptir. Müslümanlara göre Muhammed tarihteki son ve en önemli peygamberdir. Muhammed, Âdem, İbrahim ve Musa’nın izninde giden ve İsa Mesih tarafından önceden bildirilmiş olandır. Müslümanların gözünde Muhammed (adı ‘yüceltilmiş olan’ demektir) Allah’ın elçisidir, ancak o yalnızca bir insandır. Muhammed’in İ.S. 632’deki ölümünden uzun süre sonra, Müslüman ilahiyatçılar tarihteki bütün peygamberlerin (Muhammed de dahil olmak üzere) günahsız oldukları öğretisini geliştirmişlerdir. Bununla birlikte Kur’an’da birden fazla yerde bütün peygamberlerin işlemiş oldukları günahlardan söz eder (İsa hariç). Ayrıca, Muhammed Allah’tan kendisini bağışlamasını istemiştir (Muhammed sure 110:3 ve 48:2; Âdem 7:23; Nuh 11:47; İbrahim 14:41; Musa 28:16; Davut 38:24). Bu bütün peygamberlerin günahsız olduğu inancı, günümüzdeki Müslüman teolojisinde yaygın bir şekilde kabul edilmektedir.

Muhammed’in Yaşamı

Muhammed’in yaşamıyla ilgili olarak, bizlere yalnızca birkaç tane tarihi açıdan güvenilir bilgi iletilmiştir. Arap yarımadasında yer alan Mekke kentinde İ.S. 570’de dünyaya gelir. Kureyş kabilesinden ve Beni Haşim’in soyundan gelir. Muhammed 6 yaşındayken öksüz kalır ve dedesi Abdulmuttalib tarafından yetiştirilir. Abdulmuttalib birkaç yıl sonra yaşamını kaybeder ve Muhammed amcası Ebu Talib’in yanına gelir.

İ.S. VI. yüzyılda, Arabistan’daki Bedevi kabileler birçok farklı tanrıya, ilahi varlığa ve cinlere tapınmaktadırlar. Taşlar, ağaçlar ve pınarlar tanrıların ve ilahi varlıkların evleri olarak kabul edilir. Düzenli olarak sunular ve kurbanlar sunulur. Bu kutsal yerlerde hayvanlar kesilir ve hayvanların kanı taşların üzerine akınca bağışlandıklarına inanırlar. Bazı Arap kabileleri adının “tanrı” ya da “tanrıça” (Arapça: al-ilâhya da al-lâh= “tanrı,” “ilah”) olduğu sanılan üstün ve yaratan bir tanrıya tapınırlar.

25 yaşındayken Muhammed, tacir eşinin ölmesiyle dul kalan 40 yaşındaki Hatice bint Hüveylid’in eşi olur. Hatice’nin yeni bir din olan İslam’ı kabul eden ilk kişi olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Muhammed’in kötü ruhları ve cinleri saplantı haline getirdiğini düşünen kişileri dikkate almaz. Başlangıçta Muhammed’in de başına gelenler hakkında bunları düşündüğü söylenmektedir. Hira mağarasında inzivaya çekilmişken yaşadığı farklı duyguların ve güçlü izlenimlerin ilahi mesajlar olduğu konusunda Hatice eşini teşvik eder. Muhammed Tanrı’nın kendisine söylediklerini duyurmalı ve vaaz etmelidir. Hemşerilerine itaat edip tövbe etmelerini vaaz etmeli ve onları uyarmalıdır. Muhammed’in mesajının Son Yargı’nın yakın olduğunu duyurmak olduğu söylenmektedir. Daha sonra – Kur’an’ın ve Hadislerin bize bildirdiklerine göre – Muhammed’in kendisi de Cebrail aracılığıyla Allah’tan bir mesaj aldığı ve peygamberi olması için Allah’ın kendisini seçtiği sonucuna varır. Muhammed o andan başlayarak halkını uyarmalı ve Tanrı’nın vahiylerini Arap halkına duyurmalıdır. Arapça’dakara’a ‘okumak’ ya da ‘ezbere söylemek’ demektir. Yani Kur’ansunulacak ya da ezbere söylenecek olan mesajdır. Muhammed ilk vaazlarında iki konu üzerinde odaklanır:

Müslümanlar İ.S. 632’deki ölümüne dek Muhammed’in Allah’tan daha birçok vahiy aldığına inanırlar. Ölümünden ancak uzun yıllar sonra aldığı ‘vahiyler’ olduğuna inanılan bütün metinler toparlanıp özetlenerek 114 sureden (bölüm) oluşan Kur’an metni oluşturulur. Bu 114 sure uzunluklarına bakılarak sıraya konulur. Bu nedenle de en uzun sureleri Kur’an’ın başlarında, kısaları ise sonlarında görürüz.

Müslümanlara göre, Kur’an sözlü esinle indirilmiş, sonsuza kadar yetkiye sahip olacak Allah’ın kendi sözüdür. Aynı şekilde hadislerinde – Muhammed’in ve onun en yakın izleyicilerinin söyledikleri ve belli bazı durumlarda verdikleri kararlarla ilgili öyküler – Kur’an’la aynı yetkiye sahip olduklarına inanılır. Müslümanların gerçek hadisler olduğuna inandıkları hadislerin tümü, altı kapsamlı kitapta toplanmıştır. Hadis-i Şerifler, folklorik İslam’la birlikte çoğu zaman bir Müslüman’ın günlük yaşamını Kur’an’ın kendisinden çok daha fazla etkiler.