_____________________________________________________
Kültürümüzde Yahudilere ve Hıristiyanlara ait Kutsal Kitaplar herne kadar TEVRAT, Zebur veİNCİLolarak biliniyorsa da,GİRİŞ 1’de belirtildiği gibi, Eski Antlaşmabölümleri 3 ana gruba ayrılır: a) Tarih Kitapları, b) Bilgelik (veya Şiir) Kitapları ve c) Peygamberlik Kitapları. Peygamberlik Kitapları da uzunlukları göz önünde bulundu-rularak iki gruba ayrılır: (1) Uzun Peygamberlik Kitapları (Yeşaya’danDaniel’e 5 bölüm) ve (2) Kısa Peygamberlik Kitapları (Hoşea’dan Malaki’ye 12 bölüm).
Özellikleri: On yedi Peygamberlik Kitabı, Mesih gelmeden önce-ki İsrail tarihinin son dönemlerinde çok özel bir amaç için vahyedilen kutsal yazılardır. Bu 17 kitap, İsrail tarihine ilahi bir yorum getirerek, birçok yönden Tarih Kitapları’nın 17 bölümünü tamamlamaktadır. Amaç, kriz zamanlarında Tanrı halkını tarihten çıkaracağı dersler ile kutsallık içinde Rab’be adanmış bir yaşama isteklendirmektir.
Bunun için geçmişin hatalarını ve günün tehlikelerini hatırlatmak-laberaber, geleceğin getireceklerini de vahiyle bildirmektedirler. Böyle-ce Tarih Kitaplarına kıyasla Peygamberlik yazılarının vurgusu geçmişe değil, geleceğe ilişkindir. Gelecekle ilgili haberler arasında iki konu di-ğer konulardan çok daha büyük bir önem kazanmaktadır: (1) Mesih’in gelişi ve (2) Yargı Günü.
Diyebiliriz ki peygamberler, Tanrı’nın tasarısında bir hastanenin “acil servis elemanları” gibidir. Kahinler, ihtiyarlar (halk önderleri) vekrallar ile onların arasındaki fark şudur; peygamberler halka olan dü-zenli hizmetleriyle değil, kriz zamanlarında Tanrı’dan getirdikleri uya-rılarla dikkat çekmişlerdir.
İbranice’de peygamberlere “nabi” (Arapça’ya “nebi” olarak geç-miştir) ya da “roeh” (görüm gören) denilir. Bazen de onları tanımlamakiçin “tsaphah” (gözcü) veya “raah” (ruhsal çoban) sıfatları da kullanı-lırdı. Bu isimler, yorum ve vahiy getirmek için Tanrı’dan aldıkları özelçağrıyı açıklar. Hizmetleri 3 temel görevi kapsamaktadır:
Tanrı Sözcüsü olma durumu. “Nabi” (İbranice) ve “prophetes” (Grekçe) kelimeleri, ‘birinin adına konuşan’, ‘temsil eden’ anla-mına gelir. Görevleri, Tanrı’nın elçisi olarak halklarına O’nun sö-zünü duyurmaktı. Toplumsal ve ruhsal yozlaşma dönemlerinde adalet ve doğruluk habercileriydiler. Çoğu zaman da kendilerini tek başına mücadele ederken yapayalnız bulmuşlardır.
“Kehanetleriyle” geleceği önceden bildirme durumu. Gerçek peygamberin kanıtı, geleceğe ilişkin aldığı vahiylerin olduğu gibi gerçekleşmesidir (Yer.28:9; Yas.18:21-22). Çünkü yalnız Tanrı ge-leceği bilir ve yalnız O geleceği önceden bildirebilir. Ama gele-ceğe ilişkin bu bildirimler, asla insanın kendi akıbetini önceden bil-me merakını tatmin etmeye yönelik değildirler. Bu olay falcılığa da benzemez! Ön bildirimlerin esas amacı, Tanrı’nın vaatler ve ant-laşmalar aracılığıyla önceden bildirdiği, kendi halkı-na ilişkin tasarının nasıl sonuçlanacağını göster-mektir. Böylece kuzeyi gösteren pusula gibi kehanet-lerin nihai amacı, Tanrı’nın mutlak egemenliğini vur-gulamaktır!
Yasayı açıklama ve doğruluğa davet etme durumu. Genelde ka-hinler ve Levililer İsrail’de din öğretmenliği yaptıkları halde, bu ki-şiler ahlaksal olarak yozlaştığında Tanrı, halkını eğitecek ve doğru yola getirecek peygamberleri ortaya çıkarıyordu (bkz. Lev.10:11; Yas.33:10; Hez.22:26). Bu eğitim teorik bir eğitim değildi. Bir uyarı şeklindeydi. Halka, Yasa’nın özüne ve Tanrı’nın istediği doğruluk yaşamına dönmedikleri taktirde cezalandırılacaklarını ha-ber veriyordu (Yşa.6:8-10; 28:9,10).
Önderler, kahinler ve peygamberler:İbrahim ve Musa dahil ol-mak üzere (Yar.20:7; Yas.18;15) Tanrı çağlar boyunca sözünü duyu-racak haberciler göndermiştir. Ne var ki, Kutsal Kitap’taki peygamber-lik yazılarına baktığımızda, bu peygamberlerin kendilerine has bazı özelliklerini gözden kaçırmamak gerekir.
İsrail bir kral isteyene kadar Musa ve Samuel gibi peygamberler (1Sa.3:20) aynı zamanda halkın ulusal önderliğini de üstleniyorlardı. Ama Samuel, peygamber okullarını başlatarak (1Sa.3:1; Elç.3:24) pey-gamberlerin daha çok ruhsal işlerle ilgilenecekleri yeni bir peygamber-lik döneminin temelini atmıştır.
Davut ve oğlu Süleyman ise, hem krallık ettiler hem de peygam-berlik hizmetinde bulundular. Onların zamanında da Natan gibi yal-nızca Tanrı sözünü duyuran peygamberler de yok değildi. Ama özel-likle Rehavam’la İsrail krallığı ikiye bölündükten sonra (bkz. çizelge),İlya ile bu yeni peygamberlik dönemi iyice yerleşti. Buna göre pey-gamberler yönetim ile değil, toplumun ruhsal ve sosyal yaşamıyla il-gilendiler.
Kahinlere gelince, onlar Levililer oymağından seçilen din görevli-leriydi. Peygamberlerse Tanrı’dan gelen özel bir çağrı ile seçilen in-sanlardı. Kahinlerin başlıca hizmetleri ayinleri (kurban sunularını) dü-zenlemek ve halka Tanrı Yasası’nı öğretmek; peygamberlerinse, Tan-rı’dan vahiy alarak Yasa’nın ruhsal anlamını açmaktı. Özellikle ruhsal yozlaşma dönemlerinde reform ve ruhsal uyanış sağladılar. Kâhinler halkı Tanrı’nın önünde temsil ediyorlardı. Peygamberlerin hizmeti ise Tanrı’yı halkın önünde temsil etmekti. Kâhinlerin hizmet ettikleri yertapınakken, peygamberler yollarda ve meydanlarda halka sesleniyor-lardı. Kahinler ayinler ve dini yıkanmalar aracılığıyla daha çok dışsal simgelerle ilgilenirken, peygamberler ruhsal doğruluk ve yürek paklığı konularıyla ilgileniyorlardı.
K itap yazan peygamberler: İsrail tarihi boyunca Tanrı çeşitli peygam-berlere vahyetmiştir. Ama bu vahiy-lerden bazılarını Kutsal Kitap’a yaz-dırırken, bazılarını yazdırmadı. Bu açıdan da EskiAntlaşma peygamberleri iki ana gruba ayrılabilir: (1) Tanrı sözünü duyuran peygamberler (1Sa.22:5; 2Sa.12:1; 1Kr.11:29; 12:22; 13:1, 11; 16:1, 4; 17:1 ve devamı; 20:13; 22:14; 2Kr.2:1 ve devamı; 9:1 ve devamı; 2Ta.15:1;16:7; 19:2; 20:14; 24:20; 28:11); ve (2) Tanrı sözünü yazıya geçiren peygamberler.
Vahiyleri yazıya geçiren peygamberlerin çoğu, İsrail iki krallığa bölündükten sonra ortaya çıktılar. Çoğu da Kuzey krallığı yok olmadanve Güney krallığı (Yahuda) sürgüne götürülmeden önce hizmet etti (bkz. çizelge). Böylece ele aldıkları konuları iki ana başlık altında top-layabiliriz:
1) Ahlaksal konular:
• Putperestliğin, ahlaksızlığın ve adaletsizliğin kınanması ve tövbeye çağrı.
• Adalet, doğruluk ve merhamet gerektiren, tövbesizlik durumunda yargı getiren Tanrı’nın karakteri.
• Gerçek din dıştan olan değil, yürekten olandır. İnsanların gözündedeğil, gizli olanı gören Tanrı’nın gözü önündedir.
2) Gelecekle ilgili konular:
• Gelecek olan Rab’binGünü (Yargı Günü) ve bunun uluslar ile İs-rail üzerindeki dehşeti.
• Gelecek olan Mesih’in kimliği, görkemli gelişi ve O’nun görevleri: Kurtarış ve yargı.
• Rab’be sadık kalan azınlık ve yeryüzünde kurulacak olan Mesih’inevrensel krallığı.
Önemi: Bu peygamberler, gitgide yalnız Yasa’nın şekil-sel konularına önem veren İsrail halkı karşısında tanrısal vaatlerin ve Antlaşma’nın ruhsal anlamını açtıkları için in-sanların yüreğini Müjde’nin (İncil’in) mesajına hazırla-mak açısından Tanrı’nın tasarısında son derece önemli bir yere sahiptirler. Vahiy aracılığıylagetirdikleri yorumlar sayesinde, Mesih’le diğer uluslara açılan lütuf çağının Yasa’dan bir kopukluk du-rumu değil, onun gerçekleşmesi olduğu, Eski Antlaşma’da bile açık-ça anlaşılmaktadır.
Mesajı:Bu beş kitabın her birinden, Tanrı’nın amacı ve tasarısı açı-sından O’nun kimliği ile ilgili olarak birer temel mesajı dikkateala-biliriz:
Yeşaya:“Kutsal Olan, halkın günahlarını cezalandırmaya da sırtına almaya da hazırdır!”
Kitabın iki ana amacı; “İsrail’in Kutsalı” ve “Acılar Adamı” ola-rak tekrarlanan iki ilahi unvan uyarınca, putperestlikten ötürü ulu-sun üzerine gelecek olan yargıyı haber vermek ve Tanrı’nın gön-dereceği ‘Mesih’ aracılığıylagerçekleştireceği evrensel kurtarış tasarısını bildirmektir.
Yeremya:“Sevgi olan Tanrı, halkını sözle ve eylemle terbiye eder.”
Tanrı’nın isteği neyse o olur. Tanrı’nın sözü, haber verdiği yargı-lar veya vaatler aracılığıyla yıkma ve bina etme gücüne sahiptir. Söz, hem onu aktarana hem de teslim alana acı gelse de, Tanrı’nınamacı insanla daha da yakın olmaktır. İlk antlaşma karşısında insa-nın başarısızlığından yeni ve kalıcı bir antlaşma doğacaktır.
Ağıtlar:“Tanrı, halkı için duyduğu üzüntüyle bizi olgunlaştırır.”
Vaatlerine sadık kalan Tanrı’nın, İsrail halkıyla yaptığı antlaşmayıbozmak zorunda kalması, önemsenemeyecek bir durum değildir. Bundan çıkarılacak dersleri insanın yüreğine kazıması gerekir. Buyüzden oturup ağıt yakmak, dövünmek değil, yüreğimizde tanrısalterbiyeye işini yapması için izin vermek gerekir.
Hezekiel:“Tanrı’nın varlığı, O’na ait olanlara hep yakındır.”
Tanrı, Hezekiel’in gördüğü görümler aracılığıyla, sürgünde dün-yasal kimliğini kaybeden Tanrı Halkına, esas kimliğinin Göklerin Egemenliği’ne ait olduğunu öğretmeye başlar. Böylece uluslar ara-sında bulunan Tanrı Halkı için olan Tanrı’nın evrensel tasarısını, anlaşılacak bir şekilde açıklama durumu da doğar.
Daniel:“Her Şeye Egemen Rab, zamanın Efendisi ve Yöneticisidir.”
Tanrı’nın Egemenliği bütün zamanlar ve bütün uluslar üzerinde mutlaktır. Rab Daniel gibi hizmetkârlarını bütün durumlarda ön-ceden planladığı gibi kurtarıp bereketlediği gibi, Tanrı’nın tasa-rısında ulusların tarihi ve dünyanın tarihi sonradan değil önceden yazılıp O’nun istediği sona yönelmektedir!