ÖNSÖZ

Günümüzde insanlarla konuşurken din konusu açıldığı zaman, genellikle ‘insan istediği gibi inanmakta özgürdür, saygı duymak lazım’ deniyor. Bu kulağa hoş geliyor fakat bu kısmen doğrudur. Elbette ki insanların farklı görüşlerine saygı duymak gerek ancak bu demek değildir ki bu görüşlerin hepsi eşittir ya da tümü doğrudur. Hatta, özellikle dini konulara bakacak olursak, farklı birçok görüşün taban tabana zıt olduğunu görürüz. Özellikle İsa Mesih’in kimliğine gelince piyasada pek çok farklı iddialar mevcuttur. Bazılarına göre İsa büyük bir peygamberdi, başkalarına göre yalnızca iyi bir öğretmen ya da örnek bir insandı ama İncil’e göre İsa çok daha ötede, O Tanrı’dır. Tüm bu iddiaları bir araya topladığımız zaman hepsini doğru ve gerçek olarak kabul etmek mümkün değildir. Çünkü İsa Mesih yalnızca bir peygamberse ya da büyük bir alimse kendini Rab Tanrı ile eşit göstermesi küfür olurdu. Aksi takdirde İsa gerçekten Tanrı ile eşitse o zaman O’na yalnızca peygamber gözüyle bakmak da doğru olmaz. Sonuç olarak Mesih ile ilgili tek bir gerçek mümkündür ve bunu saptamak için hayatıyla ilgili yegane kaynak olan İncil’in yazılarına başvurmak gerekir.

Bu satırları yazdığı sırada Elçi Pavlus Roma’da tutuklu bulunuyordu. Yaklaşık 30 yıl boyunca Roma İmparatorluğu’nun birçok yerini gezen Pavlus gittiği her yerde İsa Mesih’in müjdesini yaydı. Şimdiyse Roma’dan tanıdığı birçok imanlıya mektuplar yazarak kiliseleri ruhsal olarak pekiştirmeye çalışıyordur. Anlaşılan kendisinden sonra birçok sahte öğretmen imanlı kardeşlerinin kafalarını karıştırıp Mesih’in öğretisini çarpıtıyordu. Kolose kentinde bulunan imanlılar böyle bir saldırıya maruz kalmıştı. Mektubun içeriğine baktığımızda Yahudi din kurallarını savunanlara ve Yunan mistik tecrübelerini önerenlere de rastlıyoruz. Temel sorun şuydu ki farklı düşüncelerini savunan bu kişiler için İsa Mesih yeterli değildi! Elbette ki Mesih’e bir yere kadar değer veriyorlardı ama kurtuluş ve de kutsal hayat için İsa’ya bağlı olmak yeterli değildi sanki. Kilisede baş gösteren bu karışıklığı gidermek için Elçi Pavlus Kutsal Ruh’un esinlemesiyle kaleme sarılır ve Mesih’le ilgili gerçekleri tek tek aktarmaya başlar. Pavlus İsa için ‘Görünmez Tanrı’nın görünümü,’ ‘Her şey O’nun aracılığıyla ve O’nun için yaratıldı,’ ‘Tanrılığın bütün doluluğu bedence Mesih’te bulunuyor’ gibi son derece iddialı cümleler kurar. Bu şekilde Rab Elçi Pavlus aracılığıyla ‘İsa Mesih kimdir?’ tartışmasına son noktaya koyar; O beden almış Tanrı’nın ta kendisidir.

Kuşkusuz bir çok insanımız için bu sözleri hazmetmek zor gelebilir. Ancak Rab’bin Sözüne güvenecek olursak o zaman öğrettiklerine de inanmak zorundayız. Aynı zamanda eğer İsa Mesih gerçek anlamda Tanrı değilse o zaman bizi kurtarmaya ya da kayırmaya da gücü yetmez. Mesih yeterli değilse o halde günahtan kurtulmak için başka yollara başvurmamız da gerekirdi. Ancak, Rab’bin adına yazan Elçi Pavlus, Mesih’in ilahi kimliğini vurgulayarak aracılığıyla tamamıyla kurtulduğumuzu belirtir. Sonuç olarak İsa’nın mutlak üstünlüğüne inanmayı reddedersek o zaman kendisine inanmaya hiç de gerek kalmaz. Ama Rab’bin gerçeklerine inanırsak o zaman Mesih’ten başka bir şeye ihtiyacımız yoktur.

Şimdi okumakta olduğunuz eser İncil’in Koloseliler mektubunun ayetlerini aktarmakla birlikte, üzerinde yapılan yorumları iletir. Elçi Pavlus ile birlikte sizler için duam şu ki İsa Mesih’in üstünlüğünü anladıkça gerçek Tanrı’yı ve olan sevgisini çok derinden tecrübe edesiniz.