2. SAMUEL


RİSPA

2. Samuel 3:7-11Saul’un Aya kızı Rispa adında bir cariyesi vardı. Bir gün İş-Boşet Avner’e, “Neden babamın cariyesiyle yattın?” diye sordu. İş-Boşet’in sorusuna çok öfkelenen Avner şu karşılığı verdi: “Ben Yahuda tarafına geçen bir köpek başı mıyım? Bugün bile baban Saul’un ailesine, kardeşlerine, dostlarına bağlıyım. Seni Davut’un eline teslim etmedim. Ama bugün bu kadın yüzünden beni suçluyorsun. RAB krallığı Saul’un soyundan alıp Dan’dan Beer-Şeva’ya kadar uzanan İsrail ve Yahuda’da Davut’un krallığını kuracağına ant içti. Ben de bunu Davut için yapmazsam Tanrı bana aynısını, hatta daha kötüsünü yapsın!” İş-Boşet Avner’den korktuğu için ona başka bir şey söyleyemedi.


Saul hayattayken kendi halkından olmayan Givonlular’la anlaşma yapmış ve bu antlaşmaya uymayıp onları yok etmek istemişti. Buna karşılık RAB Davut zamanında üç yıl art arda kıtlık gönderdi.


2. Samuel 21:1-14Davut RAB’be danıştı. RAB şöyle yanıtladı: “Buna kan döken Saul ile ailesi neden oldu. Çünkü Saul Givonlular’ı öldürdü.” Kral Givonlular’ı çağırtıp onlarla konuştu. –Givonlular İsrail soyundan değildi. Amorlular’dan sağ kalan bir halktı. İsrailliler onları sağ bırakacaklarına ant içmişlerdi. Ne var ki, İsrail ve Yahuda halkı için büyük gayret gösteren Saul onları yok etmeye çalışmıştı.– Davut Givonlular’a, “Sizin için ne yapabilirim? RAB’bin halkını kutsamanız için bu suçu nasıl bağışlatabilirim?” diye sordu. Givonlular ona şöyle karşılık verdi: “Saul’la ailesinden ne altın ne de gümüş isteriz; İsrail’de herhangi birini öldürmek de istemeyiz.” Davut, “Ne isterseniz yaparım” dedi. Şöyle karşılık verdiler: “Bizi yok etmeye çalışan ve İsrail ülkesinin hiçbir yerinde yaşamamamız için bizi ortadan kaldırmayı tasarlayan adamın oğullarından yedisi bize verilsin. RAB’bin seçilmişi Saul’un Giva Kenti’nde RAB’bin önünde onları asalım.” Kral, “Onları vereceğim” dedi. Kral, Saul oğlu Yonatan’la RAB’bin önünde içtiği anttan ötürü, Yonatan oğlu Mefiboşet’i esirgedi. Onun yerine, Aya kızı Rispa’nın Saul’dan doğurduğu Armoni ve Mefiboşet adındaki iki oğlunu ve Saul kızı Merav’ın Meholalı Barzillay oğlu Adriel’den doğurduğu beş oğlunu aldı. Davut onları Givonlular’ın eline teslim etti. Givonlular onları dağda, RAB’bin önünde astılar. Yedisi de aynı anda öldüler. Biçme zamanının ilk günlerinde, arpa biçme zamanının başlangıcında öldürüldüler. Aya kızı Rispa bir çul alıp kendisi için bir kayanın üzerine serdi. Biçme zamanının ilk günlerinden cesetlerin üzerine gökten yağmur yağana dek Rispa orada kaldı; cesetleri gündüzün yırtıcı kuşlardan, geceleyin yabanıl hayvanlardan korudu. Saul’un cariyesi Aya kızı Rispa’nın yaptıkları Davut’a bildirildi. Davut gidip Saul’un ve oğlu Yonatan’ın kemiklerini Yaveş-Gilatlılar’dan aldı. Filistliler Gilboa Dağı’nda Saul’u öldürdükleri gün, onun ve oğlunun cesetlerini Beytşean alanında asmışlardı. Yaveş-Gilat halkı da cesetleri gizlice oradan almıştı. Davut Saul’un ve oğlu Yonatan’ın kemiklerini oradan getirdi. Asılmış yedi kişinin kemikleri de toplandı. Saul’la oğlu Yonatan’ın kemiklerini Benyamin bölgesindeki Sela’da Saul’un babası Kiş’in mezarına gömdüler. Kralın bütün buyruklarını yerine getirdiler. Bundan sonra Tanrı ülkeyle ilgili yakarışları yanıtladı.


YORUM: Saul’un krallığının bitişi ve Davut’un krallığının başlangıcı arasındaki zor dönemde yaşadı. İsrail’deki kıtlık halk için bir cezaydı. Tanrı’nın halkı cezalandırmasındaki amaç; halkı doğru yola yönlendirmekti fakat Davut’un hatası İsrail’deki kıtlığın son bulması için Tanrı yerine Givonlular’a ne yapması gerektiğini sormaktı (2. Samuel 21:3) çünkü yüzyıllar önce Yeşu Givonlular tarafından hile ile antlaşmaya zorlanmış ve onlarla bir antlaşma yapmış (Yeşu 9:17-20) fakat Saul bu anlaşmaya uymayıp onları öldürmüştü. Antlaşmayı bozmak Tanrı’nın gözünde ciddi bir suçtu Çölde Sayım 30:1; “Eğer bir adam Rab’be bir adak adar ya da ant içerek kendini yükümlülük altına sokarsa, verdiği sözü bozmayacak, ağzından her çıkanı yerine getirecektir.”Davut’un amacı ülkedeki kıtlığı dindirmekti.

Saul’un yaptığı hatanın cezasını başta Rispa olmak üzere İsrail halkı ödedi. Rispa ölmüş olan kocası Saul’un yanlışı yüzünden çok acı çekti.

Rispa Saul’un ikinci eşiydi. Saul’a Armoni ve Mefiboşet adında iki oğul doğurdu. Cariye olarak çok az statüye ve söz hakkına sahipti. Biliyoruz ki daha sonra bir dedikoduya maruz kalacaktı. Saul’un hem kuzeni hem de ordu komutanı olan Avner ile hakkında çıkan söylentilerin doğru olup olmadığını bilmiyoruz. İş-Boşet Rispa’yla ilişkisi olduğunu söyleyip onu suçladığında Avner kesinlikle karşı çıktı. Avner’in tek amacı İş-Boşet’in yerine tahta geçmekti. Şayet bu olay doğru ise Rispa Avner’in güçlü bir komutan olduğunu ve Saul’un yerine kral olarak geçebileceği ihtimalini düşünmüş olabilir. Böylelikle hem kendi hem de çocukları daha iyi bir sosyal statüye sahip olacaklarını sandığı için Avner ile bir ilişki içine girmiş olabilir. Fakat Avner’in bu olayı inkâr etmesi ile savunmasız kaldı. Daha sonra Davut’a katılan Avner Davut’un adamları tarafından öldürüldü (2. Samuel 3:27).

Rispa bizde etki olarak iki oğlu da idam edilmiş acı ve ıstırap içinde olan bir anne örneği bırakır. Bu idam onu çocuksuz bıraktı. İsrail’in eski zamanlarında korkunç bir olaya maruz kalmıştı. Bu olaya dur diyecek yetkisi ve gücü yoktu. Saul’un evinde gelişen bu terörü ve kaosu ancak bu olayları yaşayan kişi anlayabilirdi. En acısı da oğullarının gömülmeyen cesetlerinin dışarıda bırakılıp kurda kuşa yem edilmesiydi. Davut’un bunu yapmasının sebebi babaları Saul’a olan intikamının sonucuydu. Çocukları asıldıktan sonra etraftaki herkes dağılmış Rispa acısıyla ve çocuklarının cesetleriyle yalnız bırakılmıştı. Yas tutmaktan çok aylarca iki oğlunun asılmış cesetlerini korumakla meşguldü. Oğullarının cesetlerini koruma pahasına kızgın güneş ve uykusuzlukla savaştı. Kendini bu işe tam olarak adaması Davut’un dikkatini çekti. Çocuklarının anısına olan bağlılığını ve sevgisini gözler önüne serdi. Onları kurtarmak için hiçbir şey yapamadı fakat cesetlerini koruyarak kendisine göre onların daha fazla gözden düşmelerini engelleyebilirdi. Çocuğunu kaybetmiş acı içinde olan, çocuğunun yaptığı iyi ya da kötü şeylere rağmen anılarına saygı duyan bütün anneleri temsil ediyor. Oğullarının onurlu bir şekilde gömülmesini hak ettiğini cesaretli bir şekilde dile getirdi. Bedelini ödemeye hazır ve istekli oluşunu anlayan herkesin ve özellikle Davut’un saygısını kazandı.

Rispa oğullarının ölümüyle ülkedeki kıtlığın sona ereceğini umut etti mi? Belki umursadı belki de umurunda değildi.

Meryem ile ortak noktaları; ikisi de asılı duran oğullarının ayakları dibindeydiler. İkisi de oğullarının hak etmedikleri ölümlerine tanık oldular. Vahiy 21:4“Onların gözlerinden bütün yaşları silecek. Artık ölüm olmayacak. Artık ne yas, ne ağlayış, ne de ıstırap olacak…”


Referans ayetler:

2. Samuel 3:7; 21:1-14

MAAKA

2. Samuel 3:2-5Davut’un Hevron’da doğan oğulları şunlardı: İlk oğlu Yizreelli Ahinoam’dan Amnon, ikincisi Karmelli Naval’ın dulu Avigayil’den Kilav, üçüncüsü Geşur Kralı Talmay’ın kızı Maaka’dan Avşalom, dördüncüsü Hagit’ten Adoniya, beşincisi Avital’ın oğlu Şefatya, altıncısı Davut’un eşi Egla’dan Yitream. Davut’un bu oğullarının hepsi Hevron’da doğdular.


YORUM: Maaka hayata Geşur Kralı’nın kızı olarak başladı. Babası Talmay akıllı biriydi. Çünkü Davut kral olduğunda kızı için en iyi eş adayı olacağını düşündü. Maaka’dan iki şey bekleniyordu, biri; Geşur’un ticari hayatını daha ileri götürmesini sağlamak, ikincisi ise; hanedana çocuklar doğurmak, bu iki krallık arasındaki dostluğun bir sembolüydü.

Evlendikten bir süre sonra Avşalom’u doğurdu. Avşalom Davut’un üçüncü erkek çocuğuydu. Kardeşleri arasında bir ilkti çünkü annesi kraliçeydi. Avşalom’un yakışıklı olmasının yanı sıra Tamar da olağanüstü güzellikteydi. Maaka’nın bu iki çocuktan başka çocukları olup olmadığını bilmiyoruz.

Avşalom’un üçüncü erkek çocuk olması Davut’un yerine tahta geçmesine bir engel değildi çünkü İsrail’de henüz böyle bir kural yoktu. Belki de Maaka Tanrı’nın Süleyman’ı kral olarak seçtiğinden habersiz, oğlunun kral olma ihtimalinin yüksek olduğunu düşünüyordu.

Diğer yandan Amnon’un kızına yaptığı kötülük karşısında Davut’un bir şeyler yapmasını bekledi ama Davut hiçbir şey yapmadı. O halde adaleti kendileri yerine getireceklerdi. Avşalom uygun bir zamanı bulup onu öldürttü. Oğlunun bu planından haberi var mıydı? Maaka da bu planın içinde miydi yoksa oğlunu engellemeye mi çalıştı?

Peki, bu olaydan sonra Maaka ne yapacaktı? Oğluyla birlikte kendi ülkesi olan Geşur’a mı kaçmalıydı yoksa saraya geri mi dönmeliydi? Büyük ihtimalle saraya geri döndü.

Avşalom Geşur’da üç yıl kaldıktan sonra Yoav’ın da yardımıyla tekrar Yeruşalim’e döndü. Davut Avşalom’un geri dönmesini neden kabul etti? Davut’un bunu kabul etmesinin nedeni Maaka’nın baskısı olabilir miydi?

Davut önceleri Saul’un baskısı altındayken şimdi de gittikçe güçlenen oğlu Avşalom’un baskısı altındaydı. Avşalom’un geri dönmesi bir hataydı çünkü Avşalom daha sonra geri gelmesine sebep olan Yoav tarafından öldürüldü.

Bu olaydan sonra Maaka’dan bir daha söz edilmiyor. Çocuklarının yaşadığı acılardan o da nasibini aldı.


Referans ayetler:

2. Samuel 3:3

1. Tarihler 3:2


BAT-ŞEVA

2. Samuel 11:1-5İlkbaharda, kralların savaşa gittiği dönemde, Davut kendi subaylarıyla birlikte Yoav’ı ve bütün İsrail ordusunu savaşa gönderdi. Onlar Ammonlular’ı yenilgiye uğratıp Rabba Kenti’ni kuşatırken, Davut Yeruşalim’de kalıyordu. Bir akşamüstü Davut yatağından kalktı, sarayın damına çıkıp gezinmeye başladı. Damdan yıkanan bir kadın gördü. Kadın çok güzeldi. Davut onun kim olduğunu öğrenmek için birini gönderdi. Adam, “Kadın Eliam’ın kızı Hititli Uriya’nın karısı Bat-Şeva’dır” dedi. Davut kadını getirmeleri için ulaklar gönderdi. Kadın Davut’un yanına geldi. Davut aybaşı kirliliğinden yeni arınmış olan kadınla yattı. Sonra kadın evine döndü. Gebe kalan kadın Davut’a, “Gebe kaldım” diye haber gönderdi.


2. Samuel 11:6-9Bunun üzerine Davut Hititli Uriya’yı kendisine göndermesi için Yoav’a haber yolladı. Yoav da Uriya’yı Davut’a gönderdi. Uriya yanına varınca, Davut Yoav’ın, ordunun ve savaşın durumunu sordu. Sonra Uriya’ya, “Evine git, rahatına bak” dedi. Uriya saraydan çıkınca, kral ardından bir armağan gönderdi. Ne var ki, Uriya evine gitmedi, efendisinin bütün adamlarıyla birlikte sarayın kapısında uyudu.


2. Samuel 11:13-18Davut Uriya’yı çağırdı. Onu sarhoş edene dek yedirip içirdi. Akşam olunca Uriya efendisinin adamlarıyla birlikte uyumak üzere yattığı yere gitti. Yine evine gitmedi. Sabahleyin Davut Yoav’a bir mektup yazıp Uriya aracılığıyla gönderdi. Mektupta şöyle yazdı: “Uriya’yı savaşın en şiddetli olduğu cepheye yerleştir ve yanından çekil ki, vurulup ölsün.” Böylece Yoav kenti kuşatırken Uriya’yı yiğit adamların bulunduğunu bildiği yere yerleştirdi. Kent halkı çıkıp Yoav’ın askerleriyle savaştı. Davut’un askerlerinden ölenler oldu. Hititli Uriya da ölenler arasındaydı. Yoav savaşla ilgili ayrıntılı haberleri Davut’a iletmek üzere bir ulak gönderdi.


2. Samuel 11:26-27Uriya’nın karısı, kocasının öldüğünü duyunca, onun için yas tuttu. Yas süresi geçince, Davut onu sarayına getirtti. Kadın Davut’un karısı oldu ve ona bir oğul doğurdu. Ancak, Davut’un bu yaptığı RAB’bin hoşuna gitmedi.


2. Samuel 12:1RAB Natan’ı Davut’a gönderdi…


2. Samuel 12:7-9Bunun üzerine Natan Davut’a… “İsrail’in Tanrısı RAB diyor ki, ‘…Öyleyse neden RAB’bin gözünde kötü olanı yaparak, O’nun sözünü küçümsedin? Hititli Uriya’yı kılıçla öldürdün, Ammonlular’ın kılıcıyla canına kıydın. Karısını da kendine eş olarak aldın.

2. Samuel 12:14-16…Bu yüzden doğan çocuğun kesinlikle ölecek.” Bundan sonra Natan evine döndü. RAB Uriya’nın karısının Davut’tan doğan çocuğunun hastalanmasına neden oldu. Davut çocuk için Tanrı’ya yalvarıp oruç tuttu; evine gidip gecelerini yerde yatarak geçirdi.


2. Samuel 12:18Yedinci gün çocuk öldü...


2. Samuel 12:20-25Bunun üzerine Davut yerden kalktı. Yıkandı, güzel kokular sürünüp giysilerini değiştirdi. RAB’bin Tapınağı’na gidip tapındı. Sonra evine döndü ve yemek istedi. Önüne konan yemeği yedi. Hizmetkârları, “Neden böyle davranıyorsun?” diye sordular, “Çocuk yaşarken oruç tuttun, ağladın; ama ölünce kalkıp yemek yemeye başladın.” Davut şöyle yanıtladı: “Çocuk yaşarken oruç tutup ağladım. Çünkü, ‘Kim bilir, RAB bana lütfeder de çocuk yaşar’ diye düşünüyordum. Ama çocuk öldü. Artık neden oruç tutayım? Onu geri getirebilir miyim ki? Ben onun yanına gideceğim, ama o bana geri dönmeyecek.” Davut karısı Bat-Şeva’yı avuttu. Yanına girip onunla yattı. Bat-Şeva bir oğul doğurdu. Çocuğun adını Süleyman koydu. Çocuğu seven RAB Peygamber Natan aracılığıyla haber gönderdi ve hatırı için çocuğun adını Yedidyah koydu.


YORUM: Matta birinci bölümdeki soyağacında adı geçen beş kadından biridir. Bat-Şeva’nın Davut’tan önceki hayatı hakkında fazla bir bilgi yok. Tek anlatılan onun çok güzel bir kadın olduğudur. Onu gören erkekleri etkileyecek güzellikteydi ama bu güzelliği onun ihanetine sebep oldu.

Kutsal Kitap bu konuda Bat-Şeva’nın kısmen masum olduğunu gösteren birkaç detay üzerinde durur. Bu olay bahar aylarında kralların savaşa gittiği zamanda oldu. Davut’un savaşta askerleriyle birlikte olması gerekirken o Yeruşalim’de kalmayı tercih etti.

Davut onu izlerken Bat-Şeva bunun farkında mıydı?

Bat-Şeva yıkanırken damda gezen Davut onu gördü. Görmekle de kalmayıp onun kim olduğunu öğrenmesi için adamlarını gönderdi, bu onun günahını eyleme geçirmek için attığı ilk adımdı. Bat-Şeva’nın kralı ayartmaya çalıştığına dair herhangi bir kanıt yok. Tamamen suçsuz olduğunu söylemek zor çünkü yıkanmak için kimsenin onu göremeyeceği daha uygun bir zamanı ve yeri herhalde seçebilirdi. Bat-Şeva kendi isteği ile mi yoksa gitmek zorunda olduğu için mi gitti? Ama saraya gitmesi demek onun hayatının tamamen değişmesi demekti. İlerde kral eşi ve çok daha sonra ise bir kral annesi olacağını bilmeden saraya gitti. Kocası Uriya’nın savaşa gitmesiyle yalnız kalan Bat-Şeva kralın gönderdiği adamları geri çeviremedi. Davut’a karşı direndi mi bilmiyoruz ama gerçek olan şu ki Davut’un şehvetinin kurbanı oldu.

Davut adamlarını gönderip Bat-Şeva’yı getirtti, onunla yattı ve eve gönderdi. Daha sonra Davut, Bat-Şeva’nın hamile olduğunu öğrendi. Aybaşı kirliliğinden arınmak için yıkanmış olması demek Uriya’nın çocuğunu taşımıyor demekti. Bunun üzerine Davut onun savaşta olan kocası Uriya’yı çağırttı. Amacı Uriya’yı eve gönderip karısıyla birlikte olmasını sağlamaktı. Böylelikle Bat-Şeva’nın kocası Uriya’dan hamile kaldığı sanılacaktı. Fakat olaylar Davut’un düşündüğü gibi gitmedi. Niçin çağrıldığının ve neler olup bittiğin farkında olmayan Uriya eve gitmek yerine sarayda kaldı. Bu onun doğruluğunu, işine ve Davut’a olan bağlılığını gösterir. Uriya’ya göre arkadaşları savaş meydanında savaşırken onun evinde rahat uyuması doğru değildi. Paniğe kapılan Davut, Uriya’yı sarhoş etti fakat sadık askeri yine de eve gitmeyi reddetti. Davut planlarının bozulduğunu görünce günahını başka bir günahla kapatmak istedi. Uriya eli ile Yoav’a bir mektup gönderdi. Bu mektupta Uriya’nın haince planlanmış ölüm fermanı yazılıydı. Savaşta ön cephede savunmasız bırakılan Uriya diğer askerlerle birlikte öldü. Bat-Şeva’nın Davut’un yaptığı bu plandan haberdar olup olmadığını bilmiyoruz. Kocasının yasını gerçekten tuttu mu ya da sadece göstermelik bir yas mı tuttu? Bunların cevabını vermek gerçekten zordur.

Davut’un günaha düşmesinin ilk nedeni; günahlı benliğinden, diğer nedeni ise; kendi rahatlığını düşünüp işini ikinci plana atmasından kaynaklanıyordu. İşiyle meşgul olması gerekirken sarayın damında gezinti yapmayı tercih etti. Boş geçen zamanlar ayartılma yönünden en zayıf olduğumuz zamanlardır. Şeytan böyle zamanlarda insanları kolaylıkla ayartabilir. 1. Korintliler 10:12; “Onun için, ayakta sağlam durduğunu sanan dikkat etsin, düşmesin!”diyor ve bizi uyarıyor.

Davut’un Bat-Şeva olayında yaptığı beş hatayı sıralarsak:


1. Askerleri ile birlikte savaşa katılmaması, yani yanlış zamanda yanlış yerde olması. Havva’nın yasak ağacın yanında bulunması gibi.

2. Bat-Şeva’yı yıkanırken gördüğü halde kafasını başka yere çevirmeyip izlemeye devam etti. Havva meyvenin çekici ve güzel olduğunu gördü (Yaratılış 3:6).

3. Adamlarından biri “Kadın Eliam’ın kızı Hititli Uriya’nın karısı Bat-Şeva’dır”(2. Samuel 11:3) diye uyarmasına rağmen evli olduğunu bile bile onu getirmelerini emretti. Havva da Tanrı’nın uyarılarına karşın yemesi yasak olan meyveyi koparıp yedi.

4. Bat-Şeva’nın hamileliğini Uriya’ya yıkmak için onu sarhoş edip evine göndermeye çalışarak hile yapmaya kalktı. Havva’da suçunu yılana yıkmaya çalıştı.

5. Günahını başka bir günahla kapatmaya çalıştı ve sonunda Uriya’yı öldürttü.


Davut ve Bat-Şeva’nın günahlarının sonucunda ölen yalnızca Uriya ve yanındaki askerler değildi, doğan masum bebekleri de öldü.

Tanrı’ya göre suçlu Davut’tu. Çünkü yetkisini kötüye kullanıp emrindeki askerin hem canını hem karısını aldı. 2. Samuel 12. bölümde Peygamber Natan’ın Davut’a anlattığı öyküdeki küçük kuzu Bat-Şeva’ydı.

Bat-Şeva geçmişini geride bırakıp Davut ile sağlam bir evlilik kurdu. Davut’un sevgisini, saygısını ve ilgisini kazandı. Bat-Şeva, Davut’un diğer karısı olan, gerek Davut’un gerekse babasının elinden çok acı çeken bundan dolayı Tanrı’nın lütfunu görmezlikten gelen Mikal ile zıt kişiliğe sahiplerdi.

Davut’tan olan ilk çocuğunu kaybettikten sonra lütuf ve desteğe ihtiyacı olan bir anne modeli çiziyor. Tanrı ilk oğlunu aldı ama ona ileride kral olacak olan Süleyman’ı verdi. Tanrı bir kapıyı kapattı ama ardından çok daha büyük bir kapı açtı. Davut yaşlanıp artık krallık yapamayacak duruma geldiğinde oğlu Adoniya kendini kral ilan etti. Bu durumda Bat-Şeva’yı uyaran peygamber Natan oldu. Süleyman’ın tahta geçmesi için Bet-Şeva’ya ne yapması gerektiğini söyledi. Bat-Şeva Davut’a arkasından çevrilen işleri bildirerek onu uyardı. Böylelikle Süleyman babası Davut’tan sonra İsrail kralı oldu. Bat-Şeva Süleyman’ın kral olmasında büyük bir rol oynadı. Bat-Şeva hem kral karısı hem de kral annesi olarak güçlü bir pozisyona sahip oldu. Bu İsrail’de bir ilkti.

Davut öldükten sonra oğlu Adoniya Bat-Şeva’ya geldi ve ondan Davut’un cariyesi Şunemli Avişak’ı kendisine eş olarak vermesini istedi. Bu çok masum gibi görünse de aslında bir kralın dul kalmış eşi ile evlenmek taht üzerinde hak iddia etmek anlamına geliyordu. Süleyman bunu duyduğunda Adoniya’nın öldürülmesini emretti.

Matta 1. bölümde, İsa’nın soyağacı listesinde, adının geçmeyip “Uriya’nın karısı”, diye yazılması ilginçtir (Matta 1:6).

Davut hayatında iyi şeyler yaptığı gibi kötü şeyler de yaptı. Kutsal Kitap adı geçen bütün kişilerin hayatlarını olmaları gerektiği gibi değil, apaçık olduğu gibi yazar. Bu olaydan öğrenebileceğimiz ders şudur; Bat-Şeva Davut’a direnmedi, hem Tanrı’ya hem kocasına karşı hata yaptı. Yakup 4:7diyor ki; “Bunun için Tanrı’ya bağımlı olun. İblis’e karşı direnin, sizden kaçacaktır.”


Referans ayetler:

2. Samuel 11:1-27; 12:1-24, 28-31

1. Krallar 1:21; 2:13-25

Matta 1:6


TAMAR (Davut’un kızı)

Davut'un Tamar adında güzel bir kızı vardı.


2.Samuel 13:1...Davut’un başka bir oğlu, Amnon Tamar’a gönül verdi.


2. Samuel 13:6-23Böylece Amnon yatağa yatıp hastaymış gibi yaptı. Kral onu görmeye gelince, Amnon, “Lütfen kızkardeşim Tamar gelip önümde iki gözleme hazırlasın da elinden yiyeyim” dedi. Davut, sarayda yaşayan Tamar’a, “Haydi kardeşin Amnon’un evine gidip ona yiyecek hazırla” diye haber gönderdi. Tamar yatmakta olan kardeşi Amnon’un evine gitti. Hamur alıp yoğurdu, önünde gözleme yapıp pişirdi. Tavayı alıp gözlemeyi önüne koyduysa da Amnon yemek istemedi. “Yanımdan herkesi çıkarın” diye buyruk verdi. Herkes çıktı. Sonra Amnon Tamar’a, “Yemeği yatak odama getir de, elinden yiyeyim” dedi. Tamar hazırladığı gözlemeleri kardeşi Amnon’un yatak odasına götürdü. Yesin diye yemeği ona yaklaştırınca, Amnon Tamar’ı yakalayarak, “Gel, benimle yat, kızkardeşim” dedi. Ama Tamar, “Hayır, kardeşim, beni zorlama!” dedi, “İsrail’de böyle şey yapılmamalıdır! Bu iğrençliği yapma! Sonra ben utancımı nasıl üstümden atarım? Sense İsrail’de alçak biri durumuna düşersin. Ne olur krala söyle; o beni senden esirgemez.” Ne var ki, Amnon Tamar’ı dinlemek istemedi. Daha güçlü olduğu için onunla zorla yattı. Bundan sonra Amnon Tamar’dan öylesine nefret etti ki, ona duyduğu nefret, beslemiş olduğu sevgiden daha güçlüydü. Amnon Tamar’a, “Kalk, git!” dedi. Tamar, “Hayır” dedi, “Çünkü beni kovman, bana yaptığın öbür kötülükten daha büyük bir kötülüktür.” Ama Amnon onu dinlemek istemedi. Hizmetindeki uşağı çağırıp, “Bu kadını yanımdan dışarı çıkar, ardından da kapıyı sürgüle” dedi. Uşak Tamar’ı dışarı çıkarıp ardından kapıyı sürgüledi. Tamar uzun kollu bir giysi giymişti. Kralın erden kızları böyle giyinirlerdi. Tamar başına kül saçıp sırtındaki uzun kollu giysiyi yırttı. Elini başına koyup ağlaya ağlaya gitti. Kardeşi Avşalom ona, “Seninle birlikte olan kardeşin Amnon muydu?” diye sordu, “Haydi, kızkardeşim, sesini çıkarma. O senin üvey kardeşindir. Bu olayın üzerinde durma.” Böylece Tamar, kardeşi Avşalom’un evinde yalnız ve üzgün yaşadı. Kral Davut olup bitenleri duyunca çok öfkelendi. Avşalom ise Amnon’a iyi kötü hiçbir şey söylemedi. Kızkardeşi Tamar’a tecavüz ettiği için Amnon’dan nefret ediyordu. Tam iki yıl sonra, Avşalom kralın bütün oğullarını kendi koyun kırkıcılarının bulunduğu Efrayim Kenti yakınındaki Baal-Hasor’a çağırdı.


2. Samuel 13:28-29Avşalom hizmetkârlarına şöyle buyurdu: “Dinleyin! Amnon’un şaraptan iyice keyiflendiği anı bekleyin. ‘Amnon’u vurun’ dediğim an onu öldürün. Korkmayın! buyruğu ben veriyorum. Güçlü ve yürekli olun!” Hizmetkârlar Avşalom’un buyruğuna uyarak Amnon’u öldürdüler. Kralın öbür oğulları katırlarına atlayıp kaçtılar.


YORUM: Kutsal Kitap’ta Tamar adında üç kadın var. Bunlardan ilki Yahuda’nın oğulları Er ile, o ölünce diğer oğlu Onan’la evlenen ve dul kalan Tamar, diğeri Davut’un kızı Tamar, üçüncüsü ise Avşalom’un kız kardeşinin ismini verdiği kızı Tamar’dır.

Davut’un kızlarından adı geçen bir tek Tamar’dır. Avşalom’un öz, Amnon’un üvey kardeşiydi. Kutsal Kitap’ta güzel ve hoş bir kız olarak tasvir edilir. Bu güzelliği sıkıntı çekmesine neden oldu. Gerçekten güzel bir kız olmalıydı ki üvey kardeşi Amnon ona âşık oldu. Arkadaşlarından biri, Yonadav Amnon’a hasta rolü yapıp Tamar’dan kendisine yiyecek getirmesini söyledi. Arkadaşının verdiği fikir çok kötü bir fikirdi. 1. Korintliler 15:33“Aldanmayın, kötü arkadaşlıklar iyi huyu bozar” ayetine iyi bir örnektir. Amnon Yonadav’ın sözüne uyarak, Tamar kendisine yiyecek getirdiği sırada, ona zorla sahip oldu. Sonra uşağını çağırıp Tamar’ın adını bile kullanmadan “Bu kadını yanımdan dışarı çıkar…”diye emretti (2. Samuel 13:17).

Tamar üvey kardeşinin kendisine olan duygularından, şehvetinden habersiz ve tamamen suçsuzdu. Amnon, Tamar yiyecek getirdiği sırada içeride bulunan bütün hizmetlileri dışarı çıkardı, buna rağmen Tamar hiçbir şeyden şüphelenmedi. Amnon’un uygunsuz teklifi karşısında çok şaşırdı. Ona “Ne olur krala söyle; o beni senden esirgemez”diyerek onu bu düşüncesinden vazgeçirmeye çalıştı (2. Samuel 13:13). Ancak bu sözler Amnon’u pek etkilemedi ve arzusunu, şehvetini ertelemekte isteksiz davrandı; o anki tek isteği bir an önce Tamar’a sahip olmaktı. Amnon Tamar’ı dinlemek istemedi. Tamar’ın tüm karşı koymasına ve direnmesine rağmen onunla zorla yattı. Bundan sonra Amnon’un sevgisi nefrete dönüştü. Peki, Amnon’un Tamar’a olan duygularının bu denli değişmesinin sebebi neydi? Amnon doğru bildikleri şeylerin tersini yaptı. Hiç kimse dışarıdan zorlayıcı bir etki (şehvet, tutku) olmadığı sürece kişisel inançlarını çiğnemez. Amnon’a bunu yaptıran şehvet duygularıydı. Bu şehveti Tamar’a olan duygularının nefrete dönüşmesine sebep oldu. Amnon Tamar’ı ahlaki yenilgisinin sebebi olarak gördü. Tamar’ı odadan kovması tecavüzünden daha kötüydü.

Tamar kendisiyle yattıktan sonra Amnon’un “Kalk, git!”(2. Samuel 13:15), demesine itiraz etti. Çünkü Eski Antlaşma’ya göre nişanlısı olmayan bir genç kızla yatan adam o genç kızla evlenmek zorundaydı (Yasanın Tekrarı 22:28-29). Tamar’ın dediği gibi Amnon’un onu kovması, ona yaptığı kötülükten daha büyüktü. Kral soyundan gelen bakire bir prensesi küçük düşürmüş, aynı zamanda hayatına utanç getirmişti. Bir kralın kızı olmasına rağmen artık kimse onunla evlenmek istemeyecekti. Çocukları olamayacak hatta normal bir yaşantı bile yaşayamayacaktı.

Başına gelen bu kötü olaydan sonra gidip başına kül saçıp, giysilerini yırttı. Amnon’un kız kardeşine olan aşkından haberdar olan Avşalom Tamar’a gidip bu olayların sebebinin Amnon olup olmadığını sordu. Avşalom’un kız kardeşine tek öğüdü “sesini çıkarma”(2. Samuel 13:20), oldu. Avşalom babası Davut’un Amnon’u cezalandıracağını düşündü fakat babasının bir şey yapmadığını görünce öfkesi daha da arttı. Bu da bize gösteriyor ki Avşalom tecavüze uğrayan kız kardeşinin öcünü almak için uygun bir zamanı kollayacaktı. Tecavüz hiçbir kadının umursamaz davranacağı, omuz silkeceği kadar küçük bir olay değildir.

Açıkçası Avşalom kız kardeşinin duygularından çok Amnon’dan nasıl öç alacağını düşündü. İki yıl sonra Amnon’u öldürüp öcünü aldı (2. Samuel 13:28-29) fakat bu Tamar’a hiçbir yarar sağlamadı.

Kutsal Kitap’ta Davut’un bu olayı duyunca öfkelendiği yazıyor ama bu olayı çözmek için herhangi bir çaba gösterdiğini yazmıyor. Davut hiçbir şekilde Amnon’u cezalandırmadı. Onu azarlamadı bile. Kutsal Kitap’a uyup Amnon’u Tamar’la evlenmeye ikna etmediği gibi Tamar’ı korumak için uğraşmadı. Davut hiçbir şekilde, hiçbir şey yapmadı.

Bu olayda Davut neden sessiz kaldı? Davut’un geçmiş yaşantısına baktığımızda Amnon’un Tamar’a yaptığını Davut da Bat-Şeva’ya yapmıştı. Davut’un bu olay karşısında tepkisiz kalmasının nedeni bu olabilir. Bir kral ve bir baba olarak sorumluluğu oğlunun davranışlarıyla alakadar olmak olmalıydı. Davut’un bu umarsızlığı, çocuklarını disiplinsiz yetiştirmesi, Tamar’ın sessizlik içinde acı çekmesine, Avşalom’un hem Amnon’un katili olmasına hem de daha sonra Davut’a karşı isyanına neden oldu. Tamar olayının bir benzerini Yakup’un kızı Dina’da görüyoruz. Yakup da Davut gibi tepkisiz kalmış, olaya müdahale etmemişti. Avşalom gibi Dina’nın da erkek kardeşleri kız kardeşlerine bu kötülüğü yapan Şekem’i öldürdüler.

Bütün bu olanlardan sonra Tamar kardeşi Avşalom’un evinde üzüntü içinde yaşadı. Tamar o zamanlar bakireliği simgeleyen uzun kollu giysiler giyerdi ama şimdi utanç içinde olduğu için o uzun kollu giysileri bir daha giyemedi. Kardeşinin evinde, toplumdan uzak bir şekilde yaşadı. Büyük olasılıkla ömrünün sonuna kadar evlenmeden o evde kaldı. Avşalom sonradan doğan kızına kız kardeşi Tamar’ın ismini verdi.


Referans ayetler:

2. Samuel 13:1-22, 32

1. Tarihler 3:9

TAMAR (Avşalom’un kızı): Avşalom'un üç oğlu ve Tamar adında çok güzel bir kızı vardı.


YORUM: Avşalom kızına üvey kardeşi Amnon tarafından tecavüze uğrayan kız kardeşi Tamar’ın ismini vermiş olabilir.


Referans ayet:

2. Samuel 14:27


TEKOALI KADIN

2. Samuel 14:1-11Kral Davut’un Avşalom’u özlediğini anlayan Seruya oğlu Yoav, birini gönderip Tekoa’da yaşayan bilge bir kadını getirtti. Yoav kadına, “Lütfen yasa bürün” dedi, “Yas giysilerini giy. Yağ sürme ve ölü için günlerdir yas tutan bir kadın gibi davran. Krala git ve ona söyleyeceklerimi ilet.” Sonra kadına neler söyleyeceğini bildirdi. Tekoalı kadın krala gitti. Önünde yüzüstü yere kapanarak, “Ey kral, yardım et!” dedi. Kral, “Neyin var?” diye sordu. Kadın, “Ben zavallı dul bir kadınım” diye yanıtladı, “Kocam öldü. Ben kölenin iki oğlu vardı. İkisi tarlada kavgaya tutuştular. Orada onları ayıracak kimse yoktu. Biri öbürünü vurup öldürdü. Şimdi bütün boy halkı cariyene karşı çıkıp, ‘Kardeşini öldüreni bize teslim et’ diyor, ‘Öldürdüğü kardeşinin canına karşılık onu öldürelim. Böylece mirasçıyı da ortadan kaldırmış oluruz.’ İşte geri kalan közümü de söndürecekler; yeryüzünde kocamın adını sürdürecek soy kalmayacak.” Kral, “Evine dön, ben davanla ilgili buyruk vereceğim” dedi… Kral, “Yaşayan RAB’bin adıyla derim ki, oğlunun saçının bir teline bile zarar gelmeyecektir” dedi.

2. Samuel 14:12-23Kadın, “İzin ver de, efendim krala bir söz daha söyleyeyim” dedi. Kral, “Söyle” dedi. Kadın konuşmasını şöyle sürdürdü: “Neden Tanrı’nın halkına karşı böyle bir şey tasarladın? Kral böyle konuşmakla sanki kendini suçlu çıkarıyor. Çünkü sürgüne gönderdiği kişiyi geri getirmedi. Hepimizin öleceği kesin, toprağa dökülüp yeniden toplanamayan su gibiyiz. Ama Tanrı can almaz; sürgüne gönderilen kişi kendisinden uzak kalmasın diye çözüm yolları düşünür. “Halk beni korkuttuğu için efendim krala bunları söylemeye geldim. ‘Kralla konuşayım, belki kölesinin dileğini yerine getirir’ diye düşündüm, ‘Belki kral oğlumla beni öldürüp Tanrı’nın halkından yoksun bırakmak isteyenin elinden kurtarmayı kabul eder.’ Efendim kralın sözü beni rahatlatsın dedim. Çünkü efendim kral iyiyi, kötüyü ayırt etmekte Tanrı’nın meleği gibidir. Tanrın RAB seninle olsun!” Kral, “Sana bir soru soracağım, benden gerçeği saklama” dedi. Kadın, “Efendim kral, buyur” diye karşılık verdi. Kral, “Bütün bunları seninle birlikte tasarlayan Yoav mı?” diye sordu. Kadın şöyle yanıtladı: “Yaşamın hakkı için derim ki, ey efendim kral, hiçbir sorunu yanıtlamaktan kaçamam. Evet, bana buyruk veren ve kölene bütün bunları söyleten kulun Yoav’dır. Kulun Yoav duruma bir çözüm getirmek için yaptı bunu. Efendim, Tanrı’nın bir meleği gibi bilgedir. Ülkede olup biten her şeyi bilir.” Bunun üzerine kral Yoav’a, “İstediğini yapacağım” dedi, “Git, genç Avşalom’u geri getir.” Yoav yüzüstü yere kapanarak onu kutsadı ve, “Ey efendim kral, bugün benden hoşnut olduğunu biliyorum, çünkü kulunun isteğini yaptın” dedi. Yoav hemen Geşur’a gidip Avşalom’u Yeruşalim’e getirdi.


YORUM: Tekoalı kadının ismi belirtilmiyor. Hem alçakgönüllü hem de hikmetli biriydi. İsa’nın ayakları dibinde ağlayan kadın gibi o da Tanrı’nın iyiliğini aradı.

Avşalom ve Amnon üvey kardeşlerdi. Amnon, Avşalom’un öz kardeşi Tamar’a gönül vermişti. Hastalık bahanesiyle Tamar’ı kendisine bakması için odasına çağırdı ve ona tecavüz etti. Ona tecavüz ettikten sonra, Tamar’a olan sevgisi nefrete dönüştü ve onu odadan zorla kovdu. Bu olayın sonucunda Avşalom Amnon’u öldürdü ve ülkeden kaçtı. Avşalom cinayetten suçlandığını ve o zamanın yasaları gereği öldürülmesi gerektiğini bildiğinden şehre geri dönemezdi. Davut’un Avşalom’u özlediğini, onun geri dönmesini istediğini (2. Samuel 13:39) anlayan ordu komutanı Yoav bilge kadını Davut’a gönderdi. Yoav bilge bir kadın aracılığıyla bu isteğinin yerine gelmesini sağladı. Kadının kafasından tasarladığı hikâye Davut’un durumuna ayna tuttu. Davut kadının eve dönmesi ve ondan bir yanıt gelinceye kadar beklemesini istedi fakat kadın cevabını hemen istedi öyle ki Davut’u kendi sözleriyle tuzağa düşürebilsin. Davut’tan oğlunun öldürülmeyeceğine dair söz alır almaz onu kendi tuzağına düşürmüş oldu. Çünkü kadının oğlunu bağışlayabiliyorsa kendi oğluna da neden aynı hakkı tanımasın? Kendi oğlu için merhameti elde etmişti, şimdi kralın oğlu için merhamet istemekteydi. Kralın oğlu için kendini tehlikeye attı. Davut bu olayı tasarlayanın Yoav olup olmadığını sorduğunda kadın cesaretli bir şekilde itiraf etti. Söyledikleri kendinden miydi yoksa Yoav tarafından mı yönlendirilmişti? Her ne şekilde olursa olsun, bu kadın kralla nasıl konuşması gerektiğini ve krala nasıl yaklaşması gerektiğini çok iyi biliyordu.

Avşalom Yoav aracılığıyla babasıyla barıştırıldı fakat daha sonra Yoav babasına karşı ayaklandı ve savaş sırasında Yoav tarafından öldürüldü (2. Samuel 18:14). Öykünün sonuna bakıp kadının akılsızca bir iş yaptığını düşünebilirsiniz, ne var ki Tanrı bilgeleri utandırmak için dünyanın saçma saydıklarını, güçlüleri utandırmak için de dünyanın zayıf saydıklarını seçti (1. Korintliler 1:27).

Tekoalı kadının anlattığı olay ile Bet-Şeva’nın kocasını öldürten Davut’u uyarmak için gelen Peygamber Natan’ın anlattığı kuzu hikayesi (2. Samuel 12:1-14) birbirine paralel hikayelerdir. Her ikisi de dolaylı olarak anlattıklarıyla, Davut’u kendi durumu hakkında açıkça düşünmek ve harekete geçmek zorunda bıraktılar. Tekoalı kadının davranışı “Sabırla bir hükümdar bile ikna edilir, tatlı dil en güçlü direnci kırar”ayetine güzel bir örnektir (Süleyman’ın Özdeyişleri 25:15).


Referans ayetler:

2. Samuel 14:2-22


BAHURİMLİ KADIN

Avşalom’dan kaçan Yonatan ve Ahimaas Bahurim'de bir adamın evine gittiler.


2. Samuel 17:18-22Ama bir genç onları görüp Avşalom’a bildirdi. Bunun üzerine Yonatan’la Ahimaas hemen oradan ayrılıp Bahurim’de bir adamın evine gittiler. Evin avlusunda bir kuyu vardı. Yonatan’la Ahimaas kuyuya indiler. Adamın karısı bir örtü alıp kuyunun ağzına serdi. Bir şey belli olmasın diye örtünün üstüne başak yaydı. Avşalom’un görevlileri eve, kadının yanına varınca, “Ahimaas’la Yonatan nerede?” diye sordular. Kadın, “Irmağın karşı yakasına geçtiler” diye yanıtladı. Avşalom’un görevlileri onları aramaya gittiler; bulamayınca Yeruşalim’e döndüler. Adamlar gittikten sonra, Ahimaas’la Yonatan kuyudan çıktılar ve olup bitenleri bildirmek üzere Kral Davut’a gittiler. Ona, “Haydi, hemen ırmağı geçin” dediler, “Çünkü Ahitofel karşı böyle öğüt verdi.” Bunun üzerine Davut’la yanındaki bütün halk Şeria Irmağı’nı çabucak geçti. Şafak söktüğünde Şeria Irmağı’nı geçmeyen bir kişi bile kalmamıştı.


YORUM: Adı geçmemesine rağmen Tanrı halkının korunmasında önemli bir rol oynadı. Kutsal Kitap’ta birçok kadın atik, cesur ve zeki olmakla Tanrı’nın planlarında yer aldılar. Savaş sırasında, Davut’un adamlarını, hile ile tahtı ele geçirmek isteyen Avşalom’un daha kalabalık olan adamlarından korudu. Avşalom’un isyanı sırasında, önemli bilgileri Davut’a iletmek için yolda olan Ahimaas ve Yonatan’ı bahçesindeki boş bir kuyuda sakladı.

Bu kadın Zeytin Dağı yakınlarında bulunan Bahurim denilen küçük bir kasabada yaşardı. Davut’un adamlarının güvenli bir şekilde saklanması için evinde bulduğu bir örtüyle kuyunun üstünü örtüp başaklarla kapattı. Elinde bulunan imkânları –örtü, başak gibi– adamları kurtarmak için kullandı. Pratik zekâsıyla adamların öldürülmesine engel oldu. Avşalom’un adamları gelip de kadına Davut’un adamlarını sorduklarında kadın onları yanlış bir yere yönlendirdi ve onlar da kadına inandılar. Basit bir eylemle İsrail’in Kralı Davut’un, adamlarının ve İsrail Krallığı’nın kurtarılmasına yardım etti.


Referans ayetler:

2. Samuel 17:19


AVEL’DEKİ BİLGE KADIN

2. Samuel 20:1-2O sırada Benyamin oymağından Bikri oğlu Şeva adında kötü bir adam bir rastlantı sonucu Gilgal’daydı. Şeva boru çalıp, “İşay oğlu Davut’la ne ilgimiz ne de payımız var” dedi, “Ey İsrailliler, herkes kendi evine dönsün!” Bunun üzerine bütün İsrailliler Davut’u bırakıp Bikri oğlu Şeva’nın ardından gitti. Yahudalılar ise krallarına bağlı kalıp Şeria Irmağı’ndan Yeruşalim’e dek ona eşlik ettiler.


2. Samuel 20:7Böylece Yoav’ın adamları, Keretliler’le Peletliler ve bütün koruyucular Bikri oğlu Şeva’yı kovalamak için Avişay’ın komutasında Yeruşalim’den çıktılar.


2. Samuel 20:10…Bundan sonra Yoav’la kardeşi Avişay, Bikri oğlu Şeva’yı kovalamayı sürdürdüler.


Herkes Bikri oğlu Şeva’yı kovalamak için Yoav’ın ardından gitti.


2. Samuel 20:14-22Şeva bütün İsrail oymaklarından ve Berliler’in bölgesinden geçip Avel-Beytmaaka’ya geldi. Berliler de toplanıp onu izleyerek kente girdiler. Yoav’la bütün adamları varıp Avel-Beytmaaka Kenti’nde Şeva’yı kuşattılar. Topraktan kentin suruna bitişik bir yığın yaptılar ve suru devirmek için yıkmaya başladılar. O sırada bilge bir kadın kentin içinden seslendi: “Dinleyin! Dinleyin! Yoav’a buraya gelmesini söyleyin, onunla konuşacağım.” Yoav kadına yaklaştı. Kadın, “Yoav sen misin?” diye sordu. Yoav, “Benim” diye yanıtladı. Kadın, “Kölenin sözlerini dinle” dedi. Yoav, “Dinliyorum” dedi. Kadın konuşmasını şöyle sürdürdü: “Eskiden, ‘Avel Kenti’ne danışın’ derlerdi ve sorunları böyle çözerlerdi. Biz İsrail’in esenliğini isteyen güvenilir kişileriz. Sense İsrail’e ana gibi kucak açan kentlerden birini yıkmaya çalışıyorsun. Neden RAB’bin halkını yok etmek istiyorsun?” Yoav, “Asla!” diye yanıtladı, “Ne yıkmak, ne de yok etmek istiyorum. Durum öyle değil. Efrayim dağlık bölgesinden Bikri oğlu Şeva adındaki adam Kral Davut’a başkaldırdı. Yalnız onu verin, ben de kentten geri çekileyim.” Kadın, “Onun başı surun üzerinden sana atılacak” dedi. Sonra kadın bilgece öğüdüyle bütün halka gitti. Halk Bikri oğlu Şeva’nın başını kesip Yoav’a attı. Bunun üzerine Yoav boru çaldı. Adamları kenti bırakıp evlerine gittiler. Yoav da Yeruşalim’e, kralın yanına döndü.


YORUM: Bu olaylar Davut’un İsrail üzerindeki hâkimiyetini ve krallığını henüz güçlendirme aşamasında olduğu dönemlerde yaşandı. Oğlu Avşalom’un ayaklanması Davut için büyük bir engel teşkil ediyordu. Avşalom’un ölümünden sonra bu kez Davut için diğer büyük bir tehdit ise Şeva’ydı. İsrailoğulları’ndan büyük bir kalabalığın onun ardından gittiğini öğrenince, Davut’un tek korkusu Şeva’nın Avşalom’dan daha fazla zarar vereceğiydi ve derhal adamlarına Şeva’yı yakalamalarını emretti. Ordu komutanı Yoav ve adamları Avel-Beytmaaka Kenti’ne geldiler. Kentin surlarını devirmek için yıkmaya başladılar. Bu arada orada yaşayan bilge bir kadın, Komutan Yoav ile konuşmak istediğini söyledi. Yoav ondan Şeva’yı kendilerine teslim etmelerini istediğinde kadın ona; “Onun başı surun üzerinden sana atılacak”dedi (2. Samuel 20:21) ve söz verdiği gibi Şeva’nın başı surlardan aşağı atıldı. Kendi ülkesine yapılan saldırıyı durdurabilecek yetkideydi. Büyük olasılıkla peygamber ya da halkın arasında sözü geçen yüksek bir konuma sahipti. Kendine özgü bir şekilde, kanunlara saygıda ün yapmış biri olarak, kenti büyük bir ustalıkla savundu. Yoav’a yıllarca davalarda barış sağlamış bir kentin yok edilmeye mi layık olduğunu sordu. Konuşmasında çok başarılıydı, öyle ki adamları Yoav’ın kararından çok onun kararını kabullendiler. Yoav bütün bunları Şeva’yı yakalamak için yaptığını söylediğinde kadın hızlı ve sert bir cevap verdi. Kadın, “Onun başı surun üzerinden sana atılacak”dedi (2. Samuel 20:21). Sözleriyle olayı telafi etti. Şeva’nın başı kesilip Yoav’a verildi, böylelikle Avel Kenti kurtuldu.

Yoav’a “Neden RAB’bin halkını yok etmek istiyorsun?”dediğinde ne kadar samimi olduğunu kanıtladı (2. Samuel 20:19). Savaş zamanında söylenebilecek hikmetli ve anlamlı sözlerdi. Birinin çıkıp da ülkesini kurtarmayı beklemesinden çok, çabuk ve kararlı olarak harekete geçmesi için cesareti ve aklı vardı. Yasanın Tekrarı 20:10-11“Bir kente saldırmadan önce, kent halkına barış önerin. Barış önerinizi benimser, kapılarını açarlarsa, kentte yaşayanların tümü sizin için angaryasına çalışacak, hizmet edecekler”ayetlerine uygun davranacak kadar hikmetliydi. Kutsal Kitap ondan; 16. ayette; “Bilge bir kadın”, 22. ayette ise “Bilgece öğüdüyle”diye söz ederken iki kez bilgeliği vurgulanıyor.

Kutsal Kitap’ta birçok önemli işlerde büyük işler başarmış kişilerin bazılarının adları belirtilmiyor, bunu şu şekilde açıklayabiliriz; Tanrı insanların adlarına, etiketlerine, statülerine, mevkilerine, zenginlik ya da yoksulluklarına bakmaktan çok yaptıkları işlere bakar.


Referans ayetler:

2. Samuel 20:16-22