Uyumsuzlar ve Soyu Tükenenler

Yıllar boyu, Darwin’in evrim teorisi, mükemmel düzene sahip ve bulundukları çevreye mükemmel şekilde uyum sağlamış organizmaların üretildiğini öne sürdü. Sloganları, “Uyum sağlayan yaşar” oldu. Mutasyonların neredeyse her zaman, kısa sürede yok olan uyumsuzları oluşturması önemli değildi.

Evrimciler, yakın zamanda bu konuyla ilgili olarak kendilerini gözden geçirdiler ve mükemmel uyumların tasarımın kanıtı olduğunu fark ettiler. Şimdi yanlış oluşumları, evrim için daha iyi bir kanıt olarak kabul ediyorlar!

Kusurlar olmasaydı, tarihin hiçbir kanıtı olmazdı ve bunun sonucunda doğal seçilimle evrimi yaratılıştan üstün kılan bir şey de olmazdı.”1

Benzer biçimde, evrimciler fosil kayıtlarındaki birçok soyu tükenmiş hayvanın (örneğin, trilobitler, dinozorlar) bir şekilde evrimin kanıtı olduğunu düşünmektedirler. Bu ilginç bir mantıktır. Dinozorların soyunun tükenmesi, bize başlangıçta nasıl varoldukları hakkında hiçbir bilgi vermemektedir.

Aslında birçok hayvan ve bitki türünün soyları yakın zamanlarda tükenmiştir.

Geçmişte olduğu gibi, yeni yaşam biçimleri ortaya çıkacaktır, ama ortaya çıkış hızları önümüzdeki on yıllarda ve yüzyıllarda kaybolacakları hızda olmayacaktır. Kuşkusuz, dünya üzerinde (en az) beş milyon türün birini ya da daha fazlasını her gün kaybediyoruz.”2

Dünya üzerinde çok sayıda canlının soyu tükenmesine karşın, yazılı tarih boyunca bir tek yeni bitki ya da hayvan türünün gelişmemesi çok anlamlıdır. Eğer bugün, geçmişin anahtarıysa, insanlar nasıl olup da evrim fikrini evrimleştirebilmişlerdir?

Yaratılışçılara göre, uyumsuzlar ve soyu tükenen canlılar, evrensel entropi (düzensizliğe eğilim) ilkesini göstererek sonuçta özel bir yaratılışı gerektirmektedir.