V. BÖLÜM
63 SORUYA
63 CEVAP

(Deedat'la Yüksel'in Kitabının 4. Bölümüne Cevap - Lütfi Ekinci)


Sayın Edip Yüksel, Deedat'ın kitabına ilave ettiği, "Papazlara ve Hıristiyanlara Kitab-ı Mukaddes'ten Sorular"başlığı altındaki bölüme (sayfa 108) şu sözlerle başlamaktadır: "Bu bölümde bir çok sorunun cevabını bulacaksınız. Bu soruları, karşılaştığınız Hıristiyanlara nazik bir dille sorunuz. Aldığınız cevapları değerlendiriniz." Açıkçası Kitab-ı Mukaddes'i (Kutsal Kitap'ı) içtenlikle araştıran kişinin, Sayın Yüksel'in kitabında doğru dürüst bir cevap bulacağını sanmıyoruz. Nedenini sorarsanız, ilk önce Sayın Deedat ile Yüksel'in, sorularını derlemek için başvurdukları batılı kaynaklar, Kutsal Kitap'ın, Allah'ın vahyi olduğuna inanmayan kişiler tarafından yazılmıştır. Bu kişiler Tevrat, Zebur ve İncil'in asıl nushalarını bile, Tanrı'nın sözü olarak kabul etmeyip, eski zamanlarda insanlarca yazılmış efsanelerden oluştuğunu söyleyip duran insanlardır. Tabii ki, dağa çamur atarak kimse onu yerinden oynatamaz; aynı şekilde Kutsal Kitap tarih boyunca binbir saldırıya uğramış ve yine uğrayacak, ama hiç bir zaman sarsılmadığı gibi, yine sarsılmayacaktır. "Ot kurur, çiçeği düşer, ama Rab'bin Sözü sonsuza dek kalıcıdır!"(Yeşaya 40:8)

Sayın Yüksel'in, çalışmasında yararlandığı bu "bilginler", yorumlarında, mucizeleri veya ön bildirileri kaydeden bölümleri hedef alarak temelsiz kuramlarına göre, Allah'ın Sözü'nü parçalayıp onu çelişkili göstermeye çabalamaktadırlar. Bu parçalama yönteminin güzel bir örneği olarak "Tevrat kaynakları" başlığı altındaki paragrafa bakabilirsiniz (Deedat ile Yüksel, Kitabı Mukaddes Allah Sözü müdür?, s. 114). Fakat bu kişilerle ilgili Allah'ın uyarısı şöyledir: "Bırakın onları; onlar körlerin kör kılavuzlarıdır. Eğer kör köre kılavuzluk ederse, her ikisi de çukura düşer!"(Matta 15:14).

Aslında Kuran'da kaynakça olarak sürekli başvurulan Tevrat ve İncil'in, bazı Müslüman çevreler tarafından sonradan hükümsüz hale geldiği ve değiştirildiği iddiası, "bindiği dalı kesen Nasrettin Hoca" fıkrasına benziyor. Sayın Yüksel ile emektaşları, bir yandan savlarını desteklemek için Kutsal Kitap'a başvurup, diğer yandan da O'nun geçerliliğini çürütmeye çabalıyorlar. Bunu yine başka bir örnekle açıklayacak olursak, birinin mahkemede kendisini savunması için seçtiği tanığı, sahtekâr diye suçlamasına benziyor!

Her neyse, daha sonra Sayın Yüksel Kuran'dan şu sözleri Mesih İnanlılarına yöneltiyor: "Eğer doğru sözlüler iseniz delilinizi getiriniz!" (sayfa 107). İşte bizler de bu bölümde bizden istenen delili getireceğiz.

Ayrıca kitabındaki sorulara nezaket açısından bakılırsa, Sayın Yüksel'in kullandığı dilin ve konuya yaklaşımının pek nazik ve samimi olduğu söylenemez. Tersine o, alaycı ve kötüleyici bir şekilde yazıyor. Soruları böylece sormakla da, Kutsal Kitap gerçeğini aramayıp, amacının ancak onu kötülemek olduğunu açıkça gösteriyor.

Kitaptaki soruların çoğu oldukça saçmadır. Kendini bir Kutsal Kitap araştırmacısı olarak göstermeye çalışsa da, pek başarılı olduğu söylenemez. Yine de, konuya yabancı olan okuyucu için, Sayın Yüksel'in, kitabında aktardığı sorularda birçok önemli konu arasında gerçekten çelişkili görünen ayetler vardır. Bu yüzden gerçeği içten arayan kişilere, bu soruların cevabını mümkün olduğu kadar iyi, ciddi ve tatmin edici bir şekilde vermeye çalışacağız.

Sayfa 110'daki soru listesinde 62 soru varken, onu izleyen sayfalarda, 63 soruya rastlıyoruz (s.139'daki "Şehadeti Doğru Muydu?" sorusu listede yer almıyor). Acaba burada bir çelişki var mı? Her neyse, bu 63 soruyu teker teker ele alıp derinlemesine inceleyeceğiz.

Sayın Yüksel, sorularına başlamadan önce Kutsal Kitap'ın "Yeni Ahit" olarak bilinen bölümünü tanımlamaya kalkışıyor. Özellikle Matta, Markos, Luka ve Yuhanna "İncilleri"ni, birkaç uyduruk iddiayla çürütmeye çalışmaktadır (Deedat ile Yüksel, Kitab-ı Mukaddes Allah Sözü müdür?, s.114-117). Bu uydurmalar tamamen temelsizdir. Bunlar Türkiye'de çok yaygın olduğu için, "Dört İncil", yani tek Mesih'e dörtlü tanık konusunu aydınlatmaya, kitabımızın V. bölümünü, tamamen ayıracağız (Bkz: "İncil mi İncil'ler mi?" s. 237-255).

Şimdi değerli okuyucularımız, bu soruların bir kısmına neden olan bazı yanlış düşünceleri ele alalım: