ÖNSÖZ

Orta Doğu genelinde ‘İsrail’ sözü kadar büyük tepki uyandıran bir kelime yoktur. Hatta bazıları bu ulusun ismini küfür niteliğinde de kullanır. Gündemden bir türlü düşmeyen İsrail nedense coğrafyamızda yaşanan çoğu olumsuz olaydan sorumlu tutuluyor. Şüphesiz ki Orta Doğuda en sevilmeyen ülke İsrail’dir. Asırlarca çok büyük katliamlar, soykırımlar görmelerine rağmen nihayet kendi topraklarına döndükten bu yana nedense kendilerini komşularına bir türlü sevdiremediler. Ama neden? Küçücük bu ülkeden insanlarımız neden bu kadar nefret ediyor? Aslında bunun sebebi İsrail’in çok eskiden Tanrı’nın halkı olmak üzere seçilmesine dayanır. Çoğu insan Rab’bin bu kutsal seçimini ya anlamıyor ya da anlamak istemiyor. Tabii ki İsrail hükümetinin zaman zaman yaptığı hataları burada savunmak gibi bir niyetimiz yoktur. Günü geldiğinde her ulusun günahını Tanrı soracaktır. Ancak Kutsal Kitap’ta geçen RAB’bin planı ve genel tarihine baktığımızda İsrail’in kutsal seçimini göz ardı etmek gibi bir lüksümüz yoktur. Peki Tanrı onları seçtiyse de ne zaman ve ne için oldu? En önemlisi bugün için anlamı nedir?

Şimdi ele aldığımız Tevrat’ın Mısır’dan Çıkış bölümü, İsrail ulusunun ortaya çıkışını ayrıntılı bir şekilde anlatır. Tanrı Ruhu’nun esini sonucunda Musa’nın eliyle bize ulaşan Tevrat kitabı beş bölümden oluşur: Yaratılış, Mısır’dan Çıkış, Levililer, Çölde Sayım ve Yasanın Tekrarı. En baştaki eser, Yaratılış, Adem ve Havva’nın yaradılışından başlayarak tüm insanlığın ortak öyküsünü kaydeder. Başta mükemmel yaratılan çift kısa bir süre içinde Şeytan’ın ayartmasıyla günaha esir olur ve Tanrı’nın huzurundan atılır. İlk bin yılın sonucunda insanlık öyle bozuluyor ki Rab küresel bir tufan göndererek dünyayı silip süpürmek zorunda kalıyor. Ancak Nuh’la ailesi ve bazı hayvanlar kurtuluyor. Ardından Rab İbrahim’i seçerek onun soyuyla tüm uluslara kutsama yolunu açacağını vaat eder (Yaratılış 12). Ancak bir sorun var, İbrahim’in bir çocuğu dahi yoktur. Yine de Rab soyunu yıldızlar kadar çoğaltacağını söyler. Bir süre sonra sabırsızlanan İbrahim’le eşi Sara hizmetçisi Hacer aracılığıyla çocuk sahibi olmaya karar veriyorlar. Ancak Tanrı Hacer’den doğan İsmail’i İbrahim’in mirasçısı olarak reddediyor (Yaratılış 17:19). Ona öz eşinden bir çocuk vereceğini tekrarlar. Böylece yüz yaşına bastığında İbrahim Sara’dan İshak isminde bir oğula sahip oluyor. İşte o zamanda İsmail’le İshak arasında başlayan rekabet hala bugün Orta Doğu’yu kasıp kavuran şiddetin kaynağıdır. Özellikle İshak’ı büyük bereketin mirasçısı olarak seçen Tanrı daha sonra aynı vaadi oğluna Yakup’a da iletir. Tanrı Yakup’un ismini de sonradan İsrail’e değiştirir. Daha sonra İsrail’le on iki oğlu büyük bir kıtlık yüzünden Mısır’a Yusuf’un yanına inerler. Yaratılış bölümü burada sona erer ve Mısır’dan Çıkış kaldığı yerden devam eder.

İbrahim’i ve soyunu tüm ulusların bereket kaynağı olarak seçen Tanrı İbrahim’in ayak bastığı Kenan topraklarını soyuna vereceğini söyler. Fakat bunun öncesinde soyunun Mısır’da köle olup 400 yıl baskı göreceğini bildirir (Yaratılış 15:13-16). Ama daha sonra onları görkemli bir şekilde Mısır’dan kurtarıp vaat edilen topraklara götüreceğini vaat eder. İşte Mısır’dan Çıkış bölümü Tanrı’nın bu büyük vaadin nasıl gerçekleştiğini kaydeder. Evet Rab Tanrı başta İbrahim’in soyu olan İsrail’i kutsal halkı olarak seçti. Amacı onların aracılığıyla tüm uluslara görkemini ve lütfunu göstermekti. Aynı zamanda onların aracılığıyla gelecek olan büyük Mesih'in yolunu da hazırlamak istedi. Tanrı’nın bu kutsal planını anlamak için İsrail’in doğuşunu anlatan Mısır’dan Çıkış bölümünü anlamınız gerek. Elinizdeki kitap Tevrat’ın ikinci kısmı olan Mısır’dan Çıkış bölümünün ayetlerini aktarmakla birlikte, bizim üzerinde yaptığımız açıklamalardan ibarettir. Tanrı’nın kutsal sözlerini elimizden geldiğince orijinal bağlamına uygun şekilde yorumlamaya çalışacağız. Değerli okuyucu, Tanrı’nın çok önceden vahyettiği bu kutsal sözleri okuyarak O’nun tüm ulusları kurtarmak için özellikle İsrail’i nasıl kullandığını anlamanızı dileriz. Sonuç olarak Tanrı’da ayrımcılık söz konusu olamaz, o herkesin gerçeğin bilincine varmasını diler.