7. SAUL'A NE OLDUĞUNU DUYDUNUZ MU?



Birçok üniversitede konuşmalar yapan bir arkadaşım vardı. Günün birinde yine konuşma yapmak amacıyla bir kampüse vardığında şaşkına döndü. Öğrenciler, kendisini "üniversiteli bir tanrıtanımazla" yüzleştirmek için hazırlık yapıyorlardı. Rakibi, Mesih inancına beslediği büyük düşmanlıkla tanınan etkili bir felsefe profesörüydü. İlk konuşmayı arkadaşım yaptı. İsa'nın dirilişine ilişkin çeşitli kanıtları, elçi Pavlus'un imana gelişini ortaya koydu. Mesih'in, yaşamını nasıl değiştirdiğine dair kendi tanıklığını verdi.

Konuşma sırası profesöre geldiğinde son derece sinirli olduğu görülüyordu. Dirilişe ilişkin kanıtları ve arkadaşımın tanıklığını çürütemiyordu. Bu yüzden elçi Pavlus'un imana gelişi konusuna saldırmaya karar verdi. Bu gerçeği çürütmek için, "insanlar, bazen savaş verdikleri şeye karşı psikolojik açıdan derin bir katılımda bulunurlar. Sonunda da bunları Salıverirler" düşüncesini kullandı. Arkadaşım o an gülümsedi ve "Dikkatli olmalısınız, sayın profesör" dedi. “Çünkü o za-man sizin de İsa'ya iman etme tehlikeniz var demektir.”

Mesih inancını doğrulayan en etkili tanıklıklardan biri de Tarsus'lu Saul'un, önceleri Mesih inancının en büyük düşma-nıyken, sonraları İsa'nın elçisi Pavlus haline gelmesidir. Saul, Yahudi bir milliyetçi ve din önderiydi. Tarsus'ta doğmuş ol-ması, zamanın en ileri öğrenimini görmesine yaradı. Tarsus, Stoacı düşünürleri ve kültürüyle bilinen bir üniversite şehriy-di. Yunan coğrafyacısı Strabo, eğitim ve felsefe konusundaki üstünlüğünden dolayı Tarsus'a mersiyeler yazmıştır.

Pavlus babası gibi, yüksek bir ayrıcalık sayılan Roma vatandaşlığına sahipti. Grek kültürü ve düşüncesinde eğitim görmüştü. Grekçe dil bilgisi çok iyiydi; çeşitli lehçe ve ağızları kullanabiliyordu. Konuşmalarında Grek ozanlarından ve düşü-nürlerinden alıntılara yer vermişti:

İncil; Elçilerin İşleri 17:28,"Nitekim, 'O'nda yaşıyor ve deviniyoruz; O'nda varız'" (Epimenides). Ozanlarınızdan bazı-larının belirttiği gibi, "Biz de O'nun soyundanız" (Aratus, Kle-antes).

İncil; 1. Korintliler 15:33,"Aldanmayın, 'kötü arkadaşlık-lar iyi huyu bozar'" (Menander).

İncil; Titus 1: 12, "Kendilerinden biri, öz peygamberlerinden biri şöyle demiştir: 'Giritliler hep yalancı, azgın cana-varlar, tembel oburlardır.' "

Pavlus Yahudi eğitimi almış, Ferisilerin katı öğretişleriyle beslenmişti. On dört yaşlarındayken öğrenim görmesi için za-manın en iyi öğretmenlerinden Hillel'in torunu olan Gamali-yel'in yanına verilmişti. Pavlus yalnızca Ferisi olmakla kalmı-yor, aynı zamanda Ferisilerin soyundan geliyordu. "Atalarımın geleneklerini savunmakta son derece gayretli ve Yahudi dininde, yaşıtım olan soydaşlarımın birçoğundan daha ileri-deydim" diyerek övünebiliyordu (İncil; Galatyalılar 1:14).

Pavlus'un nasıl iman ettiğini anlamak isterseniz, önceleri neden Mesih inancına bu denli karşıt olduğuna bakmalısınız. Pavlus Yahudi şeriatine son derece bağlı olduğundan, Me-sih'e ve ilk imanlılara yılmayan bir savaş açmıştı.

Pavlus'un Mesih inancının bildirisine karşı olmasının ne-deni İsa'ya Mesihlik rolü verilmesi değil, şeriatın kurtarıcılık rolünün hiçe sayılıp tek kurtuluşun İsa'da olduğu iddiasıydı. Pavlus, Mesih inancına karşıydı, çünkü ona göre kurtuluşun yolu Şeriat'ten geçiyordu. Britannica Ansiklopedisi şöyle bir açıklama getiriyor: "Kendilerine imanlılar (Hıristiyanlar) adı verilen Yahudilerin yeni kolu, Pavlus'un Yahudi eğitiminin ve çalışmalarının özüyle taban tabana çelişkiliydi. Bu nedenle, bu kolu yok etmek Pavlus'un başlıca tutkusu oldu (İncil; Ga-latyalılar 1:13). İmanlıları yakalayıp öldürmeye başladı (İncil; Elçilerin İşleri 26:9-11).İnanlılar topluluğunu kırıp geçiriyor-du. Ev ev dolaşarak, kadın erkek demeden imanlıları dışarı sürüklüyor, hapse atıyordu (İncil; Elçilerin İşleri 8:3).Başka-hinlerden, İsa'nın izleyicilerini tutuklamak ve mahkeme önü-ne çıkarmak için yetki almıştı.”

Ancak sonradan Pavlus değişiverdi: "Saul ise Rab'bin öğ-rencilerine karşı hala tehdit ve ölüm soluyordu. Başkahine gitti, Şam'daki havralara verilmek üzere mektuplar yazmasını istedi. Orada İsa'nın yolunda yürüyen kadın erkek, kimi bulsa tutuklayıp Kudüs'e getirmek niyetindeydi. Yol alıp Şam'a yak-laştığı sırada, birdenbire gökten gelen bir ışık çevresini ay-dınlattı. Yere yıkılan Saul, bir sesin kendisine, 'Saul, Saul, ne-den bana zulmediyorsun?' dediğini işitti. Saul, 'Ey efendim, sen kimsin?' dedi. 'Ben, senin zulmettiğin İsa’yım' diye cevap geldi. 'Haydi kalk ve kente gir, ne yapman gerektiği sana bil-dirilecek.' Saul'la birlikte yolculuk edenadamların dilleri tutuldu, oldukları yerde kalakaldılar. Sesi duydularsa da, kim-seyi göremediler. Saul yerden kalktı, ama gözlerini açtığında hiçbir şey göremiyordu. Sonra kendisini elinden tutup Şam'a götürdüler. Üç gün boyunca gözleri görmeyen Saul hiçbir şey yiyip içmedi.

Şam'da Hananya adında bir İsa öğrencisi vardı. Bir görümde Rab ona, 'Hananya!' diye seslendi. 'Buradayım, Rab' dedi Hananya. Rab ona, 'Kalk' dedi, 'Doğru Sokak denilen sokağa git ve Yahuda'nın evinde Saul adında Tarsuslu birini ara. Şu anda orada dua ediyor. Görümünde yanına Ha-nanya adlı birinin geldiğini ve gözlerini açmak için ellerini kendisinin üzerine koyduğunu görmüştür" (İncil; Elçilerin İş-leri 9:10-12).

Bu noktada İmanlıların neden Pavlus'tan korktukları an-laşılabilir: "Hananya şöyle karşılık verdi: 'Rab, birçoklarının bu adam hakkında neler anlattıklarını duydum. Kudüs'te senin kutsallarına nice kötülük yapmış! Burada da senin adını anan herkesi tutuklamak için başkahinlerden yetki almıştır.' Rab ona, 'Git!' dedi. 'Bu adam, benim adımı diğer uluslara, krallara ve İsrail oğullarına duyurmak üzere seçilmiş bir ara-cımdır. Benim adım uğruna ne kadar sıkıntı çekmesi gere-keceğini ona göstereceğim.' Bunun üzerine Hananya gitti, eve girdi ve ellerini Saul'un üzerine koydu. 'Saul kardeş' dedi, 'sen buraya gelirken yolda sana görünen Rab, yani İsa, gözlerin açılsın ve Kutsal Ruh'la dolasın diye beni yolladı.' Hemen o anda Saul'un gözlerinden perde gibi bir şeyler düştü. Yeniden görmeye başlayan Saul kalktı, vaftiz oldu, sonra yemek yiyip kuvvet buldu" (İncil; Elçilerin İşleri 9:13-19).Pavlus daha sonra, "Rabbimiz İsa'yı görmedim mi?" şek-linde konuşmuştur (İncil; 1. Korintliler 9:1).Mesih'inkendisi-ne görünmesini, dirilişinden sonra elçilere görünmesiyle bir-likte dile getirmiştir. "Bundan sonra Yakup'a, sonra bütün elçilere ve en son, zamansız doğmuş bir çocuğa benzeyen bana da göründü" (İncil; 1. Korintliler 15:7-8).

Pavlus İsa'yı, karşı koyamayacağı bir şekilde gördü. Müj-de’yi kendi seçimiyle değil, gereklilikten duyurdu. "Müjde'yi yayıyorum diye övünmeye hakkım yok. Çünkü bunu yapmak-la yükümlüyüm. Müjde'yi yaymazsam vay halime!" (İncil; 1. Korintliler 9:16).

Pavlus'un İsa'yla karşılaşması ve ardından iman edişi, ani ve beklenmeyen bir biçimde gerçekleşti, "Ben öğleye doğru yol alıp Şam'a yaklaşırken, birdenbire gökten parlak bir ışık çevremi aydınlatıverdi" (İncil; Elçilerin İşleri 22:6).Pavlus bu göksel kişinin kim olduğunu tahmin edemezdi. Nitekim Nası-ralı İsa olduğunu duyunca şaşkına döndü ve titremeye baş-ladı.

Pavlus'a Şam yolunda neler olduğuna ilişkin tüm ayrıntıları, kronolojisini ve psikolojisini bilemeyiz. Ama bildi-ğimiz tek şey, Pavlus'a, yaşamının her yönünü köklü bir bi-çimde değiştiren bir şey olduğudur.

İlk önce Pavlus'un kişiliği değişti. Britannica Ansiklopedisi Pavlus'un iman etmeden önceki halini zalim, acılık dolu, yobaz, kibirli, öfkeli sözleriyle tanımlar. Oysa imana geldikten sonra sabırlı, kibar, özverili bir insan olmuştur.

İkincisi, Pavlus'un İsa'yı izleyenlerle arasındaki ilişki de-ğişti. "Saul, birkaç gün Şam'daki öğrencilerin yanında kaldı" (İncil; Elçilerin İşleri 9:19).Elçilere gittiği zaman da onların dostluğuyla karşılandı.

Üçüncüsü, Pavlus'un bildirisi değişti. Yahudi mirasına olan sevgisi devam etse bile, acılık dolu bir düşmandan, Mesih inancının ateşli bir yayıcısı haline dönüştü. "Havralarda İsa'nın Tanrı'nın Oğlu olduğunu hemen duyurmaya başladı" (İncil; Elçilerin İşleri 9:20). Pavlus'un düşünceleri değişime uğramıştı. Geçirdiği deneyim Pavlus'u Ferisilerin iddialarının tersine, İsa'nın Mesih olduğunu kabul etmeye yöneltti. Yeni kabul ettiği Mesih kavramı, düşünüşünde tam bir devrim yarattı. Pavlus, önceleri çarmıha gerilmiş bir adamın Mesih olamayacağını şiddetle savunuyordu. Ancak İsa'nın Mesih olduğunu kendisi de anlayınca, düşüncelerini yeniden göz-den geçirmek zorunda kaldı.

Çarmıhta ölüme mahkum edilmek Tanrı'nın laneti anla-mına geliyordu. İsa da bu şekilde öldüğünden Pavlus, O'nun Mesih olduğu iddialarına şiddetle karşı çıkıyordu. Ancak son-radan, çarmıhın Tanrı'nın Mesih aracılığıyla dünyayı kendisiy-le barıştırma amacını taşıdığını gördü. Pavlus çarmıh aracı-lığıyla Mesih'in uğrumuza lanetlendiğini (İncil; Galatyalılar 3: 13)ve Tanrı'nın Mesih'i bizim için günah yaptığını (İncil; 2.Korintliler 5:21)gördü. Mesih'in ölümü yenilgi değil, dirilişle pekişen büyük bir zaferdi. Çarmıh bir sendeleme taşı değil, Tanrı'nın Mesih aracılığıyla sunduğu kurtuluşun özüydü. Pav-lus'un müjdeyi yaymaya yönelik vaazları, Mesih'in acı çekip ölümden dirilmesi gerektiğine ilişkin kanıtlar sunmaktan iba-retti. "Size duyurmakta olduğum bu İsa, Mesih'tir" diyordu (İncil; Elçilerin İşleri 17:3).

Dördüncüsü, Pavlus'un görevi değişmişti. Pavlus, Yahudi olmayanlardan nefret eden bir kişiydi. Ancak yine Yahudi olmayanlara hizmet ederek, onlara müjdeyi duyuran bir kişi haline dönüştü. Yahudi milliyetçisi yerine Yahudi olmayanla-rın müjdecisi oldu. Pavlus, Yahudi olmayanları Tanrı'nın seçil-miş halkından düşük düzeydeki ikinci sınıf insanlar olarak aşağılıyordu. Ne var ki Şam'da geçirdiği deneyim, Pavlus'u, yaşamı ve amacı Yahudi olmayanlara hizmet etmeye adan-mış bir elçi durumuna getirdi. Pavlus kendisine görünen Me-sih'in, tüm insanların Kurtarıcısı olduğunu kavramıştı. Pavlus, Yahudiliği sıkıca gözeten bir Ferisiyken, şiddetle karşı koy-duğu bu Mesih inancının baş savunucusu durumuna gel-mişti. Öyle değişmişti ki: "Onu duyanların hepsi şaşkına dön-dü. 'Kudüs'te bu adı ananları kırıp geçiren adam bu değil mi? Buraya da, öylelerini tutuklayıp başkahinlere götürmek ama-cıyla gelmedi mi?' diyorlardı" (İncil; Elçilerin İşleri 9:21).

Tarihçi Philip Schaff şunları söylemiştir: "Pavlus'un iman edişi, yalnızca kendi kişisel yaşamında değişiklik yaratmakla kalmamış, ilk kilisenin, dolayısıyla da insanlığın tarihinde büyük bir dönüm noktası olmuştur. Pentikost mucizesinden sonra en verimli olaydır. Üstelik Mesih inancının evrensel zaferinin devam etmesine yaramıştır."

Houston Üniversitesi'nde öğle yemeği yerken, bir öğrencinin yanında oturuyordum. Onunla Mesih inancını tartışma-ya başladım. Bana, Mesih'e ya da Mesih inancına ait olan hiçbir tarihsel kanıt bulunmadığını söyledi. Bu çocuk bir tarih öğrencisiydi. Ders kitaplarından birinin Roma tarihine ait ol-duğunu gördüm. Kitabın içinde, elçi Pavlus ve Mesih inancı üzerine bir bölüm olduğunu söyledi. Bölümü okuduktan son-ra Pavlus'la ilgili kısmın Tarsus'lu Saul'un yaşamını tanımla-yarak başladığını ve Elçi Pavlus'un yaşamını tanımlayarak bittiğini görerek şaşırdı. Kitabın son paragrafında, Pavlus'un bu iki kişiliği arasında ne olduğunun bilinmediğini yazıyordu. İncil'de Elçilerin İşleri kitabını açıp Mesih'in ölümden dirildik-ten sonra Pavlus'a göründüğü kısmı gösterdim. Öğrenci, Pavlus’un iman edişinin en mantıklı açıklamasının bu olduğu sonucuna vardı. Sonra kendisi de Mesih’e kurtarıcı olarak iman etti.

Elias Andrews şöyle bir yorum yapıyor: “Ferisilerin Feri-sisi bu kişilerin köklü değişimi, iman ettiği inancın doğrulu-ğuna ve gücüne en inandırıcı kanıttır. Pavlus’un başarıları ya-nında Büyük İskender’in ve Napolyon’un başarıları sönük kalır.” Pavlus “sekiz kez zincire vuruldu, müjdeyi Doğu’da ve Batı’da duyurdu. Batı’nın sınırına geldi; ve yöneticiler tara-fından şehit edildi.”

Pavlus defalarca, ölümden dirilmiş olan Mesih’in yaşamı-nı değiştirdiğini belirtti. Mesih’in ölümden dirildiğine öyle emindi ki, kendisi de inancı yüzünden şehit oldu.

Oxford Üniversitesi’nden iki profesör, Mesih inancının te-melini yıkmaya karar verdiler. Birisi dirilişin yanlışlığını kanıt-larken, diğeri Tarsuslu Saul’un asla iman etmediğini ortaya koyacaktı. Ne var ki ikisi de tam tersi sonuçlara ulaştılar ve İsa’nın ateşli izleyicileri oldular. Şöyle yazmışlardır: “Yalnızca Pavlus’un iman edişi ve elçiliği bile Mesih’in inancının Tanrısal bir esin olduğunu kanıtlamaya yeterlidir. Pavlus’un Mesih uğruna 25 yıllık hizmeti ve acılara katlanışı gerçektir. O hal-de iman edişi de gerçektir. Çünkü her şey bu ani değişiklikle başladı. Pavlus'un iman edişi gerçekse, İsa Mesih ölümden dirilmiştir. Çünkü Pavlus'un yaptığı her şey tümüyle Mesih'i görmüş olması temeline dayanıyordu.”