6. Allah’ın Esinlemesine Yanıt Vermek


Tevrat, Zebur ve İncil’de, yarattıkları ile öylesine ilgilenen ve onlarla iç içe olan bir Allah keşfediyoruz ki, Hz. İsa bunu şöyle ifade etmektedir:


İki serçe bir meteliğe satılmıyor mu? Ama Babanız’ın (Rab’bin) izni olmadan bunlardan bir teki bile yere düşmez. Size gelince, başınızdaki bütün saçlar bile sa-yılıdır. Onun için korkmayın, siz bir çok serçeden daha değerlisiniz.52


Hz. İsa’nın öğrencilerinden olan Petrus da Allah’ın insanlara ne kadar değer verdiğini anlamıştı. Petrus bunu şu sözlerle dile getirir:


Bütün kaygılarınızı O’na (Rab’be)yükleyin, çünkü O sizi kayırır.53


Rab size bir rüya verdiyse, bu büyük olasılıkla Allah’ın sizi sevip sizinle ilgilendiğini bilmeniz içindir. Aynı zamanda bu rüyayla sizin dikkatinizi çekmek ister. Ancak rüyalar her ne kadar harika olsa da, Rab rüyadan çok daha güvenilir ve kesin olan vahyini vermiştir. Kutsal Kitap, Allah’ın insanlığa verdiği muhteşem bir esindir. Ama O’nun insanlığa verdiği en muhteşem esin bir Kişi’dir.

Allah’ın En Muhteşem Esinlemesi


Tevrat, Zebur ve İncil’de Allah’ın insanlarla baş etmesi ile ilgili esinlemeler buluruz. Asıl sürprizlerden biri Allah’ın mesajının gökten bir kitap şeklinde değil, bir insan biçiminde gönderilmiş olmasıdır. İncil bunu şöyle ifade eder:


Başlangıçta Söz vardı. Söz Tanrı’yla birlikteydi ve Söz Tanrı’ydı. Başlangıçta O, Tanrı’yla birlikteydi. Her şey O’nun aracılığıyla var oldu, var olan hiçbir şey O’nsuz olmadı. Yaşam O’ndaydı ve yaşam insanların ışığıydı. Işık karanlıkta parlar. Karanlık O’nu alt edemedi.54


Burada Allah’ın Sözü’nden bahsediliyor. “Söz”ün Allah’la birlikte, hatta Söz’ün Allah olduğunu öğreniyoruz. Peki “Söz” kelimesi ne anlama geliyor? Bunu anlamak için oku-maya devam etmeliyiz:


Söz insan olup aramızda yaşadı. O’nun yüceliğini –Ba-ba’dan gelen, lütuf ve gerçekle dolu biricik Oğul’un yüceliğini– gördük.55


İncil,Rab’bin Sözü’nün gerçekten gelip dünyada aramızda yaşadığına dair sıra dışı bir iddiada bulunuyor. Dahası, Söz’ün Hz. İsa olduğunu iddia ediyor. Asıl nokta şudur: Hz. İsa, bir peygamberden ya da Rab’bin harika bir elçisi olmaktan çok daha üstün bir konumdadır. Hz. İsa, Rab’bin mesajı ve en muhteşem esinlemesidir. Hz. İsa kim olduğu ve özellikle kendisinin insanlığın en büyük ihtiyacına nasıl cevap verdiğine ilişkin bazı şaşırtıcı ifadelerde bulunmuştur. Bunlardan birkaçına bir göz atalım:

Hz. İsa’nın Kendisi Hakkındaki İddiaları


Çoğu filozof ve psikolog yüzyıllardır, insan yüreğinde derin bir açlık olduğu konusunda görüş birliğindedirler. Freud, “İnsanlar sevgiye açtır” sonucuna vardığını söylemiştir. Bir baş-ka filozof olan Jung, “İnsanlar kendilerini ifade etmeye açtır” ve Adler, “İnsanlar önemsenmeye açtır” demiştir. Ama Hz. İsa, “Ben Yaşam Ekmeği’yim” demiştir. Başka bir deyişle, içsel açlığınızı gidermek istiyorsanız, Hz. İsa “Bana gelin” diyor.


İsa, “Yaşam ekmeği Ben’im. Bana gelen asla acıkmaz, bana iman eden hiçbir zaman susamaz” dedi.48


Birçok kişi kendisini karanlıkta, hayal kırıklığı ve üzüntü içinde olduğunu hisseder. Ne yapacaklarını, nereye gidecek-lerini bilmezler. Hz. İsa işte böyle insanlara şunu demiştir:


Ben dünyanın ışığıyım. Benim ardımdan gelen, asla karanlıkta yürümez, yaşam ışığına sahip olur.49


Birçok kişi ölümden korkar. Ölüm korkusu başlangıçtan beri insanlıkla beraber olmuştur. Ancak, Hz. İsa kendisi hakkında şu çarpıcı iddiada bulunmuştur:


Diriliş ve yaşam Ben’im. Bana iman eden kişi ölse de yaşayacaktır. Yaşayan ve bana iman eden asla ölmeyecek.56


Her türlü özgeçmişten ve tüm uluslardan, zengin ve yoksul insanlar kaygı, endişe, korku ve suçluluk hisleriyle yüklüdürler. İnsanlar, Rab için hissettikleri susuzluğu gidermeyen dini kurallar ve geleneklerin ağırlığının yükünü taşıyorlar. Hz. İsa onlara şöyle diyor:


Ey bütün yorgunlar ve yükü ağır olanlar! Bana gelin, ben size rahat veririm. Boyunduruğumu yüklenin, benden öğrenin. Çünkü ben yumuşak huylu, alçakgönül-lüyüm. Böylece canlarınız rahata kavuşur. Boyundu-ruğumu taşımak kolay, yüküm hafiftir.57


Birçok insan gerçeği arıyor. Farklı dinlerle, felsefelerle ve fikirlerle karşılaşmış bu kayıp insanlar, neyin doğru olduğunu ya da Rab’bi nasıl bulacaklarını bilmiyorlar. Hz. İsa onlara şöyle diyor:


Yol, gerçek ve yaşam Ben’im. Benim aracılığım olmadan Baba’ya kimse gelemez.58


Hz. İsa’nın kendisiyle ilgili sıra dışı iddialarının listesi devam ediyor. Başka bir örnek daha görmek için Hz. İsa’nın felçli bir adamla arasında geçen hikayeye bir bakalım:


Birkaç gün sonra, İsa tekrar Kefarnahum’a geldiğinde, evde olduğu duyuldu. O kadar çok insan toplandı ki, artık kapının önünde bile duracak yer kalmamıştı. İsa onlara Tanrı sözünü anlatıyordu. Bu arada O’na dört kişinin taşıdığı felçli bir adamı getirdiler. Kalabalıktan O’na yaklaşamadıkları için, bulunduğu yerin üzerindeki damı delip açarak felçliyi üstünde yattığı şilteyle birlikte aşağı indirdiler. İsa onların imanını görünce felçliye, “Oğlum, günahların bağışlandı” dedi.

Orada oturan bazı din bilginleri ise içlerinden şöyle düşündüler: “Bu adam neden böyle konuşuyor? Tanrı’ya küfrediyor! Tanrı’dan başka kim günahları bağışlaya-bilir?” Akıllarından geçeni hemen ruhunda sezen İsa onlara, “Aklınızdan neden böyle şeyler geçiriyorsunuz?” dedi. “Hangisi daha kolay? Felçliye ‘Günahların ba-ğışlandı’ demek mi, yoksa, ‘Kalk, şilteni topla, yürü’ demek mi? Ne var ki, İnsanoğlu’nun yeryüzünde gü-nahları bağışlama yetkisine sahip olduğunu bilesiniz diye...” Sonra felçliye, “Sana söylüyorum, kalk, şilteni topla, evine git!” dedi. Adam kalktı, hemen şiltesini topladı, hepsinin gözü önünde çıkıp gitti. Herkes şaşa-kalmıştı. Tanrı’yı övüyorlar, “Böylesini hiç görmemiş-tik!” diyorlardı.59


Dini önderlerin tepkisi şuydu: “Bu adam neden böyle konu-şuyor? Rab’be küfrediyor. Rab’den başka kim günahları ba-ğışlayabilir?” Hz. İsa felçli adamı iyileştirerek günahları af-fetme yetkisine sahip olduğunu göstermeye devam etti. Gü-nahı bağışlayabilme iddiası gerçekten şaşırtıcıydı.


Hz. İsa’nın kendisiyle ilgili öne sürdüğü bir başka iddia ise, bir gün dünyayı yargılayacağı yönündeydi. Hz. İsa, o gün tüm ulusların kendi huzurunda toplanacağını ve onları kendisinin yargılayacağını söyledi. Bazıları sonsuz yaşamı miras alacak, diğerleriyse Rab’den sonsuza dek ayrı kalma cezasını çekeceklerdi.


İnsanoğlu kendi görkemi içinde, bütün melekleriyle gelince, görkemli tahtına oturacak. Ulusların hepsi O’nun önünde toplanacak, O da koyunları keçilerden ayıran bir çoban gibi, insanları birbirinden ayıracak.60


Burada Hz. İsa’nın iddiası daha da şaşırtıcı hale gelir; sadece yargıç olacağını değil, yargının ölçütü de olacağını söyler. Başka bir deyişle, Yargı Günü’nde bize ne olacağı, Hz. İsa’ya bu hayatta nasıl yanıt verdiğimize bağlıdır!


Koyunları sağına, keçileri soluna alacak. O zamanKral, sağındaki kişilere, ‘Sizler, Babam’ın kutsadıkları, gelin!’ diyecek. ‘Dünya kurulduğundan beri sizin için hazırlanmış olan egemenliği miras alın! Çünkü acıkmıştım, bana yiyecek verdiniz; susamıştım, bana içecek verdiniz; yabancıydım, beni içeri aldınız. Çıplaktım, beni giydirdiniz; hastaydım, benimle ilgilendiniz; zindandaydım, yanıma geldiniz.’ “O vakit doğru kişiler O’na şu karşılığı verecek: ‘Ya Rab, seni ne zaman aç görüp doyurduk, susuz görüp su verdik? Ne zaman seni yabancı görüp içeri aldık, ya da çıplak görüp giydirdik? Seni ne zaman hasta ya da zindanda görüp yanına geldik?’ “Kral da onları şöyle yanıtlayacak: ‘Size doğrusunu söyleyeyim, bu en basit kardeşlerimden biri için yaptığınızı, benim için yapmış oldunuz.’


Sonra solundakilere şöyle diyecek: ‘Ey lanetliler, çekilin önümden! İblis’le melekleri için hazırlanmış sönmez ateşe gidin! Çünkü acıkmıştım, bana yiyecek vermediniz; susamıştım, bana içecek vermediniz; yabancıydım, beni içeri almadınız; çıplaktım, beni giydirmediniz; hastaydım, zindandaydım, benimle ilgilenmediniz.’ “O vakit onlar da şöyle karşılık verecekler: ‘Ya Rab, seni ne zaman aç, susuz, yabancı, çıplak, hasta ya da zindanda gördük de yardım etmedik?’ “Kral da onlara şu yanıtı verecek: ‘Size doğrusunu söyleyeyim, madem ki bu en basit kardeşlerimden biri için bunu yapmadınız, benim için de yapmamış oldunuz.’ “Bunlar sonsuz azaba, doğrular ise sonsuz yaşama gidecekler.” 61


Bir başka yerde, Hz. İsa’nın öğrencileriyle konuştuğunu görüyoruz. Onlarla çok zaman geçirmiş olmasına rağmen, O’nun tam olarak kim olduğu konusunda öğrencilerinin kafası hâlâ karışıktı. Hz. İsa onlara şöyle seslenir:


Beni görmüş olan, Baba’yı görmüştür. Sen nasıl, ‘bize Baba’yı göster’ diyorsun? Benim Baba’da, Baba-nın da bende olduğuna inanmıyor musun? Size söy-lediğim sözleri kendiliğimden söylemiyorum, ama ben-de yaşayan Baba kendi işlerini yapıyor. Bana imanedin; ben Baba’dayım, Baba da bendedir. Hiç değilse bu işlerden dolayı iman edin.62


Rab’den gelen başka hiçbir peygamber (ya da haberci) böyle bir iddiada bulunmamıştır, bulunamaz da! Hz. İsa, yeryüzünde yaşamış olan hiç kimseyle karşılaştırılamaz. O şöyle diyordu: Allah’ı tanımak, onu bilmek istiyorsanız, bana bakın. Allah’ın insanlık için çağrısının ne olduğunu bilmekistiyorsanız, benim sözlerimi dinleyin. Herkes kendisi hakkında harika iddialarda bulunabilir, zaten birçok kişi bulunuyor da! Peki bu iddiaları destekleyen kanıtları var mı? Hz. İsa’nın yaşamına şöyle bir göz atalım ve O’nun, Rab’bin Sözü olduğuna dair ileri sürdüğü iddiaları destekleyen şeyler var mı, birlikte keşfedelim.

Hz. İsa’nın Mucizeleri


Hz. İsa gerçekleştirdiği mucizelerin, Allah’ın kendisiyle olduğuna dair kanıtlar olduğunu söyledi; gerçekten de gerçekleştirdiği bazı mucizeler daha önce hiç görülmemişti. Bir düğüne gittiğinde suyu şaraba çevirdi.63 Doğa olayları üzerinde yetkiye sahipti, öyle ki, bir gün fırtına esnasında bir tek-nedeyken rüzgarı ve dalgaları azarladı. Rüzgar ve dalgalar da O’na itaat etti.64 Birçok kişiye şifa verdi: Kör doğmuş bir adamın gözlerini açtı, sağırların duymasını, dilsizlerin konuşmasını ve sakat birinin döşeğini toplayıp yürümesini sağladı.65 Birçok insanı, hayatlarını kontrol eden kötü ruhlardan özgür kıldı; üç kez ölüleri diriltti. Bunlar, Hz. İsa’nın kim olduğuyla ilgili iddialarını destekleyen harika mucizelerden sadece birkaçıdır.


Hz. İsa’nın Karakteri


Belki dini liderlerin sizden uzak ve yaklaşılmaz insanlar olduğunu düşünmüşünüzdür. Ama bu, Hz. İsa için geçerli değildir. İncil’de O’nun yaşamını okuduğumuzda, insanların O’nunla birlikte olmayı sevdiklerini görüyoruz. Bu insanların birçoğu çok farklı insanlardı. Onlar o zamanın sevgiye aç insanlarıydı: Fahişeler, cüzamlılar, yoksullar ve çocuklar. Baş-ka bir deyişle, toplum tarafından aşağılanan kişilerdi. Şunu unutmayalım ki, bu insanlar Hz. İsa’nın yaptığı mucizelerden çok, onlara karşı duyduğu sevgiden etkilendiler. Hz. İsa gü-nahlarına rağmen onları sevdi ve onlarla ilgilendi. Aslında O’nun gerçekleştirdiği tüm mucizelerin ardında yatan gerçek, sonsuz sevgisiydi.

Çarmıhtaki ölümü bile karakterinin ve sevgisinin gücüne tanıklık etti. Düşmanları Hz. İsa’yı tutukladıkları zaman, öğ-rencilerinden biri O’nu kılıçla korumaya hazırdı. Aslında O’nun tüm öğrencileri savaşıp O’nu korumak için tetikte bekliyorlardı. Fakat Hz. İsa’nın onlara ne dediğine bakın:


O zaman İsa ona, “Kılıcını yerine koy!” dedi. “Kılıç çekenlerin hepsi kılıçla ölecek. Yoksa Babam’dan yardım isteyemez miyim sanıyorsun? İstesem, hemen şu an bana on iki tümenden fazla melek gönderir. Ama böyle olması gerektiğini bildiren Kutsal Yazılar o zaman nasıl yerine gelir?”66


Hz. İsa korunmasız değildi. Gökten yardım çağırabilir, kurtarılabilirdi. Ancak O, öyle güçlü bir karaktere sahipti ki, ken-disiyle ilgili peygamberliklerin gerçekleşmesi için gücünü kullanmadı. Bizim günahlarımızın cezasını ödemek için çarmıha gitti. O bizi sevdi ve bizim hayatımız karşılığında kendi hayatını verdi. Düşmanları O’nu yakalayıp işkence yaptıklarında, çarmıha gerip el ve ayaklarından çivilediklerinde bile O şöyle dua ederek sevgisini tekrar gösterdi:


Baba, onları bağışla, çünkü ne yaptıklarını bilmiyor-lar.67


Hz. İsa’nın Dirilişi


Hz. İsa çarmıhta öldükten sonra bir mezara kondu. Fakat üçüncü gün izleyicilerinden bazıları bedenine baharatlar koymaya (o zamanın bir geleneğiydi) geldiklerinde, bedenin orada olmadığını fark ettiler ve çok şaşırdılar. Sonra, Kutsal Kitap’ta anlatıldığı üzere, melekler göründü ve onlara Rab-bin O’nu ölümden dirilttiğini söylediler! Hz. İsa, daha sonra göğe alınmadan önce öğrencilerine göründü.68


Tarih boyunca birçok kişi harika öğretişlerle ortaya çıktı. Birkaçı harika mucizeler gerçekleştirdi; fakat hiçbiri ölümden dirilmedi. Allah’ın Hz. İsa’yı ölümden diriltmesi, Hz. İsa’nın kendisiyle ilgili öne sürdüğü inanılmaz iddiaların kesinlikle en harika kanıtıdır; çünkü sadece ve sadece Allah O’nu ölüm-den diriltebilirdi. Allah’ın en harika esinlemesi Hz. İsa’dır!


Bir İman Adımı Atmak


Peki ya siz ne yapacaksınız? Hz. İsa canınızı cehennemden, sizi sonsuz ölümden kurtarmak istiyor. Sizi günahın bağından özgür kılmak istiyor... ancak sizi zorlamayacaktır. Sevgi zorlamaz, özgürce kabul edilmelidir. Hz. İsa’ya inanmayı ve size sunduğu daveti reddedebilirsiniz; ama unutmayın ki o zaman, sonsuza kadar Rab’den uzak kalacak ve O’nun yar-gısına uğrayacaksınız.


Böyleleri Rab’bin varlığından ve yüce gücünden uzak kalarak sonsuza dek mahvolma cezasına çarptırıla-caklar. Bütün bunlar Rab’bin kendi kutsalları arasında yüceltilmek ve bütün imanlılarda hayranlık uyandırmak üzere geldiği gün olacak. Sizler ise iman edenlerdensi-niz. Çünkü size ettiğimiz tanıklığa inandınız.69


Peki bu davete neden “hayır” diyesiniz? Kendinizi kurtaramazsınız! İşte bu nedenle Hz. İsa gökten gelip sizin yerinize öldü. Ancak inanıyorsanız, harekete geçmelisiniz. Sadece dinleyerek hiçbir şey yapmadan duramazsınız. Bakalım İncil ne yapmanız gerektiğini söylüyor:


Tanrı dünyayı o kadar çok sevdi ki, biricik Oğlu’nu verdi. Öyle ki, O’na iman edenlerin hiçbiri mahvolmasın, hepsi sonsuz yaşama kavuşsun. Tanrı, Oğlu’nu dünyayı yargılamak için göndermedi, dünya O’nun aracılığıyla kurtulsun diye gönderdi. O’na iman eden yargılanmaz, iman etmeyen ise zaten yargılanmıştır. Çünkü Tanrı’nın biricik Oğlu’nun adına iman etmemiştir. Yargı da şudur: Dünyaya ışık geldi, ama insanlar ışık yerine karanlığı sevdiler. Çünkü yaptıkları işler kötüydü.70


Size doğrusunu söyleyeyim, sözümü işitip beni gönderene iman edenin sonsuz yaşamı vardır. Böyle biri yar-gılanmaz, ölümden yaşama geçmiştir.71


İsa, Zaman doldu” diyordu, “Tanrı’nın Egemenliği yaklaştı. Tövbe edin, Müjde’ye inanın!”72


İsa’nın Rab olduğunu ağzınla açıkça söyler ve Tan-rı’nın O’nu ölümden dirilttiğine yürekten iman edersen, kurtulacaksın. Çünkü insan yürekten iman ederek aklanır, imanını ağzıyla açıklayarak kurtulur. Kutsal Yazı, “O’na iman eden utandırılmayacak” diyor.73


Rab kendisine imanla ve alçakgönüllülükle gelen hiç kimseyi reddetmeyecektir.